Yeni bir araştırma, küresel ısınmayı 1,5°C’nin altında tutmanın “artık mümkün olmadığını” öne sürüyor.
Fosil yakıtlardan kaynaklanan emisyonların 2025’te rekor seviyeye ulaşacağı perşembe günü yayımlanan yeni bir araştırmada belirtildi.
Araştırma, küresel ısınmayı 1,5°C’nin altında tutmak için gereken karbon bütçesinin "neredeyse tamamen bittiği" uyarısında bulunuyor.
Yıllık Küresel Karbon Bütçesi Raporu, birçok ülkede enerji sistemlerinin karbonsuzlaşmasının ilerlediğini ancak bunun küresel enerji talebindeki artışı dengelemeye yetmediğini söylüyor.
Dünya genelinde 130'dan fazla bilim insanının oluşturduğu ekibe göre, kömür, petrol ve gaz kaynaklı emisyonların tamamı artacağı için fosil yakıt emisyonları 2025’te bir önceki yıla kıyasla yüzde 1,1 daha yüksek olacak.
Küresel emisyonlarda acilen düşüşe geçilmesi gerektiğine dair hiçbir işaret bulunmadığına dikkat çeken araştırmacılar, atmosferdeki karbondioksit miktarının ve küresel ısınmanın tehlikeli etkilerinin artmaya devam ettiğini belirtiyor.
Dünya karbon bütçesini “neredeyse tamamen tüketti”
Bu yıl, Paris Anlaşması’nın 10. yılı. Ancak birçok alandaki ilerlemeye rağmen fosil yakıt emisyonları artmaya devam ediyor. Raporda, anlaşmayla belirlenen 1.5°C hedefinin altında kalmak için yayılabilecek kalan karbon miktarı hesaplandı.
Araştırmayı yöneten Exeter Üniversitesi Küresel Sistemler Enstitüsü’nden Profesör Pierre Friedlingstein, “Karbondioksit emisyonları artmaya devam ederken, küresel ısınmayı 1,5°C’nin altında tutmak artık gerçekçi değil,” dedi.
"1.5°C için kalan 170 milyar ton karbondioksitlik karbon bütçesi, mevcut emisyon hızıyla 2030'dan önce tükenecek. İklim değişikliğinin, birleşik kara ve okyanus (karbon) yutaklarını azalttığını tahmin ediyoruz – bu, Dünya'daki emisyonları çarpıcı biçimde azaltmamız gerektiğine dair açık bir sinyal."
Paris Anlaşması’nın küresel emisyonlar üzerinde belli bir etkisi olmuş gibi görünüyor. Rapor, toplam karbondioksit emisyonlarının son 10 yılda yılda ortalama yüzde 0,3 arttığını, bunun da önceki 10 yıldaki yüzde 1,9’luk ortalama artıştan çok daha yavaş olduğunu gösteriyor.
Avrupa’da emisyonlar yeniden artıyor
AB’deki emisyonlar son yıllarda düşüşteydi. Fakat bu yıl, soğuk hava gibi çeşitli etkenlerle enerji talebi artınca emisyonlar yüzde 0,4 yükseldi. Aynı durum, emisyonlarının %1.9 oranında artması beklenen ABD için de geçerli.
Rapor, diğer büyük emisyon kaynakları arasında Çin’in emisyonlarının durağanlaşmaya başladığını ve yüzde 0,4 arttığını belirtiyor. Enerji tüketimindeki ılımlı artış ile yenilenebilir enerjideki olağanüstü büyümenin birleşmesi, emisyonların son yıllara göre daha yavaş artmasını sağladı.
Hindistan’da emisyonların yüzde 1,4 artması bekleniyor — bu oran, önceki yıllara göre daha yavaş bir yükselişe işaret ediyor. Erken başlayan muson dönemi, en sıcak aylarda soğutma ihtiyacını azalttı. Yenilenebilir enerjideki güçlü artışla birleşince bu durum, kömür kullanımındaki artışı oldukça sınırlı tuttu.
Japonya’da ise emisyonların yüzde 2,2 düşeceği tahmin ediliyor.
East Anglia Üniversitesi Çevre Bilimleri Okulu'ndan Kraliyet Cemiyeti araştırma profesörü Corinne Le Quere, "İklim değişikliğiyle mücadele çabaları görünür durumda; 35 ülke ekonomilerini büyütürken emisyonlarını azaltmayı başardı ki bu, 10 yıl öncesine göre iki kat daha fazla ve fosil yakıtlara olan bağımlılığın azaltılmasında başka yerlerde de önemli ilerlemeler var," diye açıklıyor.
Ancak Profesör Le Quere, bu ilerlemenin hala “iklim değişikliğiyle mücadele için gereken kalıcı emisyon düşüşünü sağlamaya yetecek kadar güçlü olmadığını” söylüyor.
Emisyonlar nerede artıyor?
Yıllık küresel emisyonların hesaplanmasında birçok farklı kaynak ve karbon yutağı etken oluyor.
Toplam emisyonlar, insan faaliyetlerinden kaynaklanan salımların izlenip, kara ve okyanuslar tarafından emilen karbondioksit miktarıyla karşılaştırılmasıyla hesaplanıyor. Genel olarak, toplam küresel karbondioksit emisyonlarının geçen yıla kıyasla biraz daha düşük olması bekleniyor.
Fosil yakıtlarda ise artış, tüm yakıt türlerinden kaynaklanıyor. Kömürden kaynaklanan emisyonlar yüzde 0,8, petrolden yüzde 1 ve doğal gazdan yüzde 1,3 artış gösterdi.
Deniz taşımacılığından kaynaklanan emisyonlar sabit kalırken, uluslararası havacılıktan kaynaklanan emisyonların 2025'te şaşırtıcı bir şekilde yüzde 6.8 artması öngörülüyor.
Orman tahribi gibi arazi kullanım değişikliklerinden kaynaklanan emisyonların bu yıl 4,1 milyar tona düşmesi bekleniyor.
Ludwig-Maximilian-Üniversitesi Münih Coğrafya Bölümü'nden Profesör Julia Pongratz, "Arazi kullanım emisyonlarındaki azalma, çevre politikalarının elde edebileceği başarıyı gösteriyor. Amazon'daki ormansızlaşma oranları azaldı ve bu sezon 2014'ten bu yana en düşük seviyesinde," diyor.
Kalıcı ormansızlaşmadan kaynaklanan emisyonlar hala yılda yaklaşık 4 milyar ton karbondioksit seviyesinde yüksek seyrediyor. Bu miktarın yaklaşık yarısı, yeniden ağaçlandırma, yeni ormanlar ve doğal büyüme ile dengeleniyor.
Ancak iklim değişikliği ve ormansızlaşmanın birleşik etkisi, Güneydoğu Asya ve Güney Amerika’daki tropikal ormanların büyük bölümünü karbondioksit yutaklarından karbon kaynağına dönüştürdü. Yani artık sorunu azaltmak yerine, katkıda bulunuyorlar.
Bu yılki rapora göre, 1960’tan bu yana atmosferdeki karbondioksit artışının yaklaşık yüzde 8’i, iklim değişikliğinin kara ve okyanuslardaki hayati karbon yutaklarını zayıflatmasından kaynaklanıyor.