Newsletter Haber Bülteni Events Etkinlikler Podcasts Video Africanews
Loader
Bize Ulaşın
Reklam

AB, biyoyakıt kullanımını artırmaya hazırlanıyor

Bir biçerdöver, 14 Ağustos 2025 Perşembe günü Almanya'nın Questin kentindeki Salzhaff yakınlarında bir kolza tarlasının üzerinden geçiyor.
Bir biçerdöver, 14 Ağustos 2025 Perşembe günü Almanya'nın Questin kentindeki Salzhaff yakınlarında bir kolza tarlasının üzerinden geçiyor. ©  AP Photo
© AP Photo
By Marta Pacheco & Anil Can Tuncer
Yayınlanma Tarihi
Paylaş Yorumlar
Paylaş Close Button

Çevre örgütleri uzun süredir biyoyakıt kullanımını sürdürülebilir bulmazken, gıda güvenliğini tehlikeye atabileceği ve ormanların atmosferden karbondioksit tutma kapasitesini azaltabileceği uyarısında bulunuyor.

Euronews'in ulaştığı belgeye göre Avrupa Komisyonu, ağır taşımacılıkta emisyonları düşürmek için biyoyakıt kullanımını artırmayı planlıyor. Bu adımın Avrupa Birliği’nin (AB) yeni biyoekonomi stratejisinin temel bileşeni olacağı belirtiliyor.

AB’nin enerji ve iklim hedefleri doğrultusunda havacılık ve denizcilik, karbonsuzlaşmanın hâlâ “Aşil topuğu” olmayı sürdürüyor. Bu sektörler fosil yakıtlara büyük ölçüde bağımlı ve AB verilerine göre toplam sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 8,4’ünü oluşturuyor.

Birlik, temiz enerji teknolojilerine yatırımlarını sürdürse de ağır taşımacılıkta kullanılan sürdürülebilir yakıtlar henüz ölçeklenebilir düzeyde mevcut değil. Komisyon, sera gazı emisyonlarını azaltmak amacıyla bitkiler ve ağaçların biyoyakıt üretiminde kullanımının artırılmasını öneriyor.

Belgede, “Talebin 2025’ten itibaren artması bekleniyor, bunun başlıca sürükleyicileri ReFuelEU Aviation ve FuelEU Maritime olacak,” ifadeleri yer alıyor. Bu düzenlemeler, ağır taşımacılıkta yenilenebilir yakıt kullanımını artırmayı amaçlıyor.

Ancak çevre örgütleri uzun süredir biyoyakıt kullanımını sürdürülebilir bulmuyor; gıda güvenliğini tehlikeye atabileceği ve ormanların atmosferden karbondioksit tutma kapasitesini azaltabileceği uyarısında bulunuyor.

Biyoyakıt türleri

Biyoyakıtlar kaynağına göre sınıflandırılıyor ve her kategori 'nesil' olarak adlandırılıyor:

  • Birinci nesil biyoyakıtlar: Mısır, şeker kamışı gibi gıda ürünlerinden elde ediliyor.
  • İkinci nesil biyoyakıtlar: Yenmeyen bitkiler ve tarımsal atıklardan üretiliyor.
  • Üçüncü nesil biyoyakıtlar: Alglerden elde ediliyor.

Buna karşın AB’nin yeterli biyoyakıt üretim kapasitesine ulaşmış olmaktan hâlâ uzak olduğu belirtiliyor.

Avrupa Sayıştayı’nın 2023 tarihli bir denetim raporu, sürdürülebilirlik sorunları, biyokütle arzı ve maliyetlerin biyoyakıt kullanımını sınırladığını ortaya koydu. Ayrıca AB’nin uzun vadeli biyoyakıt politikasının olmaması, yatırımları olumsuz etkiledi.

Avrupa Çevre Ajansı’nın (EEA) yakın tarihli bir raporuna göre Avrupa’nın doğaya dayalı kaynak tüketimi, ekosistemlerinin yeşil kaynakları yenileme ve karbondioksit emme kapasitesini aşıyor.

Sızdırılmış belgeye göre 2022 yılında Avrupa’da enerjide biyokütle kullanım oranı yüzde 29’a ulaştı. Bu oran son 10 yılda yüzde 14 arttı.

Ukrayna’dan ithalat ihtimali

AB ile Ukrayna arasında imzalanan son tarım anlaşması, Birliğin biyoyakıt ihtiyacını karşılamada rol oynayabilir.

Avrupa Parlamentosu’nun 2024 verilerine göre Ukrayna’nın toplam 41,3 milyon hektarlık tarım alanı var. Bunun 32,7 milyon hektarı ekilebilir arazi.

Yeni anlaşmada tahıl ve yağlı tohumlar gibi hassas ürünler için ithalat kısıtlamaları yer alıyor. Eğer bu sınırlamalar kaldırılırsa Ukrayna tedarik zincirinde kilit bir aktör haline gelebilir.

Biyoekonomi stratejisi

Komisyon, salı günü 2012’den beri yürürlükte olan biyoekonomi belgesinin üçüncü değerlendirmesini açıklayacak. Amaç gıda güvenliği, iklim eylemi ve rekabetçilik gibi hedefleri desteklemek.

Belgeye göre sektör 2023 yılında 2,7 trilyon euroya kadar ekonomik değer üretti. Bu rakam 2022’de 812 milyar euroydu.

Belgede, “AB’nin biyoekonomisi rekabetçilik için dinamik bir itici güçtür ve stratejik öneme sahiptir,” ifadeleri yer alıyor.

Ancak ABD ve Çin’den gelen küresel rekabet ile tek pazar içindeki yapısal engellerin, biyoyakıt ve biyoekonomi gelişimini yavaşlattığı ve yenilikleri AB dışına yönlendirme riski doğurduğu belirtiliyor.

COP30'daki hayal kırıklığı

Öte yandan bu hazırlıklar, küresel iklim politikalarının tartışıldığı uluslararası bir zirvenin ardından geldi. Çevreciler, bu zirvede de büyük fırsatların kaçtığını söylüyor.

Brezilya’nın Belem kentinde geçtiğimiz günlerde düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi (COP30), iklim değişikliğinden en fazla etkilenen ülkeler için daha fazla finansman taahhüdü öngören mütevazı bir anlaşmayla sonuçlandı.

Ancak zirvede fosil yakıtların aşamalı olarak terk edilmesi yönünde net bir karar alınamadı, somut bir yol haritası belirlenemedi. Bu durum, AB’nin biyoyakıt stratejisini yalnızca çevre politikası değil, aynı zamanda enerji bağımsızlığı ve küresel rekabet başlıklarıyla birlikte ele almasına neden olan faktörlerden biri olarak değerlendiriliyor.

Erişilebilirlik kısayollarına git
Paylaş Yorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Danimarka: Sera gazı emisyonlarını yüzde 85 azaltma hedefiyle iklimde en iddialı ülke

Rapor: Metan emisyonları durdurulmazsa küresel ısınma kontrol edilemeyecek

Fosil yakıt emisyonları rekor kırdı: Karbon bütçesi tükendi