İşte 2010 Budapeşte Bahar Festivali’nin arkasındaki fikir. Opera, bale, sokak gösterileri eşliğinde klasik ve caz müzikleri, pandomimler ve açık hava konserleri.
Bu, Macaristan’ın başkenti Budapşete’deki festivalin 30’uncusu.
Tepelerde tüm gösterişi ile Buda’nın heykeli ve Tuna nehrinin batı yakası Peşt’in modern yüzü.
Festival ışıkları, karmaşık zamanları daha düşünceli bir hal ile harmanlıyor.
Macar Gyori Balesi, Igor Stravinsky’nin kendi yorumu olan klasik Petroushkası eşliğinde seçildi.
…Yüksek bir ideolojik bakış açısı ile yorumlandı.
Burda dansçı kendini baş roldeki karakteri ile görebiliyor.
Dansçı Balint Sebestyen:
“Petroushka sıradan bir adam. Dünyayı değiştirmeyi istemiyor, sadece gündelik hayatını mutlu bir şekilde yaşamak istiyor. Ancak bu totaliter sisteme göre hiç te kolay değil”
Ancak şirket müdürü dansçıların Komünist rejim altında bile tamamen sessiz kalmaktan uzak olduğunu vurguluyor.
Janos Kiss:
“Biz sanatçıların, kelimelerle ifadenin mümkün olmadığı düşüncelerimizi, danslarımızla ifade etme şansımız vardı.”
Janos Kiss:
“Sistem değiştiğinde, düşüncelereimizi ifade etmekte özgürdük. Ancak 1995’te ‘Petroushka’ sergilendiğinde Macar halkı şok geçirmişti. Çünkü onlar kendilerini bir hikayenin içinde biliyordu.”
Konuşmadan anlatmak bütün dansçıların kabiliyetidir.
Dansçı:
“Bedenimiz düşüncelerimizi ifade etmenin en iyi enstrümanıdır. Şairler ve yazarlar kelimeleri kullanabilir. Ressamlar düşüncelerini ifade etmek için fırça kullanır. biz de kendi bedenimizi kullanıyoruz.”
Dansçı:
“İnsan vücudunun sınırı var. Bunun üstesinden gelmek için mücadele etmelisiniz. Ne kadar zor da olsa yoğun çalışıp daha güzel hale getirebilirsiniz. Hatta zaman zaman kan ter içinde kalsanız bile..!”
Petroushka sadece özgür olmak ve hayatını öyle yaşamak istedi. Ama bu çılgınlıktı ve sonu ölümdü..
Tekrar şu ana dönelim!
Budapeşteyi, tiyatro alanlarına tercih edenler için Tuna boyunca harika bir şekilde düzenlenmiş şehrin şen atmosferi ve geleneksel halk oyunlarının ritimleri…
Budapeşte Bahar Festivali size çok şey sunuyor…