Mavi ışıklar, altıgenler ve eski sevgililer: İşte 2025'in en iyi albümleri.
2025 yılının yarısı geride kalırken, müzik dünyasında pek çok önemli gelişme yaşandı. Doechii’nin ‘Anxiety’ parçası sıkça dinlenirken, Lady Gaga’nın ‘Abracadabra’ şarkısı dans pistlerinde büyüleyici ritimleriyle dikkat çekiyor. Bu yıl kulaklarımızı ve kalplerimizi fetheden en etkileyici müzik olaylarına şimdi bir göz atma vakti geldi.
Fransız popunun yeni yıldızlarından İngiliz hip-hop’un ustalığına, heyecan dolu hiper-elektro-punk türüne kadar geniş bir yelpazede pek çok keşif yaşandı. Bu zengin çeşitlilik arasında sadece 15 albümü listeye sığdırmak ise hiç kolay olmadı.
Yine de öne çıkan en iyiler seçildi. İşte 2025’in ilk yarısında müzikseverlerden tam not alan en iyi albümler listesi.
15) Doves - Constellations For The Lonely
İngiliz indie rock grubu Doves, ilk albümleri Lost Souls’un üzerinden 25 yıl geçmesini kutlarken, müzik kariyerlerindeki zorlukları da gözler önüne seriyor. 2000 yılında yayınlanan bu albümün ardından çeyrek asır sonra gelen 'Constellations For The Lonely,' grubun önceki işlerine kıyasla daha karanlık ve yoğun bir yapıya sahip. Albüm, sadece içinde bulunduğumuz çalkantılı ve çoğu zaman korkutucu zamanları değil, aynı zamanda üçlünün yaşadığı içsel çekişmeleri de yansıtıyor.
Şarkıcı ve basçı Jimi Goodwin, 2020 tarihli 'The Universal Want' albümünden sonra ruh sağlığı ve madde bağımlılığı sorunları nedeniyle tedavi gördü ve halen turne listesine katılmıyor. Tüm bu zorluklara rağmen, Doves altıncı albümleriyle klostrofobik ama duygusal açıdan zengin bir müzik deneyimi sunuyor. Grup, yaşadıkları güçlükler ne olursa olsun hayatta kalmanın ve devam etmenin değerini vurguluyor.
14) Bartees Strange - Horror
İngiliz-Amerikan sanatçı Bartees Strange, çıkış albümü 'Live Forever’un indie rock zarafeti ve Farm To Table’ın deneysel pop unsurlarının ardından, üçüncü albümünde korku temasını keşfetmeye yöneldi. Albüm ismi Horror olmasına rağmen, çalışma beklenildiği kadar kasvetli bir atmosfer sunmuyor.
Strange, günlük yaşamın baskı ve bunaltıcı yönlerini daha derinlemesine incelemek için farklı müzik türlerini ustalıkla harmanlıyor. Yüksek tempolu Wants/Needs, Hit It Quit It’te funky hip-hop, Baltimore’da yumuşak folk ve Backseat Banton’da marşik rock dokunuşları öne çıkıyor. Jack Antonoff’un gösterişli prodüksiyonuyla zenginleşen Horror, birbirinden farklı seslerin güçlü ve uyumlu bir bütün oluşturduğu etkileyici bir albüm olarak öne çıkıyor.
13) HAIM - I Quit
HAIM, 'I Quit' albümü tamamen iyileşmek ve ayrılmakla ilgili. Albümün açılış şarkısı 'Gone'da duyurulduğu gibi: “Ne istersem yaparım / Kimi görmek istersem görüşürüm / Ne zaman istersem giderim / Neye ihtiyacım varsa o olurum.”
Danielle, Este ve Alana kardeşler, albümün öne çıkan şehvetli şarkısı 'Relationships'ten 'Down To Be Wrong'un yumuşak katarsisine kadar, kendilerine özgü akıllı melodileriyle güçlenmeyi kucaklıyor. Kalp kırıklığı ve ayrılıkların karmaşıklığı söz konusu olduğunda bazı şarkı sözleri biraz zayıf kalsa da, bağlardan kurtulmaya dair tutarlı bir övgü yaratmayı başarıyorlar. 'I Quit', ilk albümleri 'Days Are Gone'ın (bugüne kadarki en iyi albümleri) dolaysızlığına sahip olmayabilir ya da bir önceki albümleri 'Women in Music Pt. III'te duyulan zengin düzenlemelere sahip olmayabilir, ancak yeni başlangıçlar hakkında ilgi çekici bir LP olmaya devam ediyor.
12) Oklou - Choke Enough
Fransız sanatçı Marylou Mayniel, sahne adıyla Oklou, beş yıl önce çıkardığı Galore mixtape’inin ardından bu yıl ilk uzun metrajlı albümünü yayınladı. Y2K nostaljisi ve Enya’ya duyduğu saygıyla harmanladığı rüya gibi trance tınılarını, doğrudan dans pistine yönelik banger’larla karşıtlık oluşturan dokulu ve polifonik ambient popla bir araya getiriyor.
Albüm, açılış şarkısı 'Endless’ten, İsveçli rapçi Bladee ile birlikte seslendirdiği single 'Take Me By The Hand' ve öne çıkan parça ict’e uzanan samimi bir koleksiyon sunuyor. Oklou, bu yapıtıyla gösterişli bir aciliyet gerektirmeden de marş niteliğinde şarkılar yaratılabileceğini kanıtlıyor.
11) Swans - Birthing
Swans, yaklaşık iki saatlik deneysel ve post-rock türündeki yeni albümü 'Birthing' ile geri dönüyor. On yıllara yayılan kariyerlerinin en geniş ve sürükleyici çalışmalarından biri olan bu albüm, hem kıyametvari hem de ruhani bir aşkın hissini taşıyor. Solist Michael Gira, hala tutkuyla bağırıyor ve çoğunlukla ortamın mırıltısından zaman zaman ezici gürültüye yükselen parçalara hayat veriyor.
Albümün adını taşıyan 22 dakikalık 'Birthing' parçası, bu dinamiğin en iyi örneği: Parıldayan, göksel synthlerle başlayan eser, sonunda perküsif öfke ve çığlık atan gitarlardan oluşan sismik bir patlamayla sona eriyor. Yoğun ve uzun bir deneyim sunan albüm, herkes için olmayabilir, ancak sabırla dinleyen ve teslim olmaya açık olanlar için neredeyse dinsel bir güç taşıyor.
10) aya - hexed!
İngiliz sanatçı aya'nın ikinci albümü 'hexed!,' bir panik atağın müzikal karşılığı olarak tanımlanabilecek, doğrudan tavsiye edilmesi zor bir çalışma. Albüm kapağında ağzında kıvranan solucanlar yer alıyor; bu da sizi bekleyen yoğun ve amansız duyusal aşırı yüklenmenin bir habercisi adeta.
Deneysel parçalar uluyor, aşındırıyor, çınlıyor ve boğuyor; dinleyiciyi adeta boğazından yakalayıp, gürültüyle dansın karmaşık ilişkisini gevşetmeyi reddediyor. İlk bakışta zorlu bir dinleme deneyimi gibi görünse de, yıpratıcı izlenimin arkasında bağımlılık ve kimlik temalarını işleyen 'hexed!' zaman ayırmaya değer, kendinden emin bir albüm olarak öne çıkıyor. 2025’in ilk yarısını geride bırakırken, bu yıl daha garip ve benzersiz bir albüm bulmak kolay olmayacak gibi görünüyor.
9) Ichiko Aoba - Luminescent Creatures
Japon şarkıcı-söz yazarı Ichiko Aoba, son albümü 'Luminescent Creatures' ile dinleyicilerini meleksi vokaller, büyüleyici orkestral melodiler ve doğanın yumuşak fısıltılarıyla örülü narin bir rüya dünyasına davet ediyor. 35 yaşındaki sanatçı, benzersiz sesiyle adeta bir Studio Ghibli filminde mükemmel uyum sağlayacak atmosferi yaratmaya devam ediyor.
Japonya'nın Ryukyu Adaları'nda dalış yaparken keşfettiği parlayan deniz yaşamından ilham alan sekizinci stüdyo albümü, yaşam ve ölüm, ışık ve karanlık arasındaki ince sınırları araştırıyor. Gürültü ve küresel huzursuzlukla dolu bir çağda, 'Luminescent Creatures' kaostan nazik ve çok ihtiyaç duyulan bir kaçış sunuyor.
8) Kali Uchis - Sincerely
Kolombiyalı-Amerikalı üretken şarkı yazarı Kali Uchis, 2023’te çıkan görkemli Red Moon In Venus ve geçen yılki Orquídeas albümlerinin ardından üst üste üçüncü kez “Best Of” listemize girmeyi başardı. Bunun güçlü bir sebebi var: Bizi hiç eğlendirmekten vazgeçmiyor.
Bu yıl, annesinin ölümünden ve ilk çocuğunun doğumundan ilham alan yeni bir albümle karşımızda. Uchis’e göre Sincerely, “dünyaya rağmen hayatta neşe bulmak” ve “her anı takdir edip hayatı hafife almamak” üzerine bir çalışma. İddialı bir tema olsa da, o bunu başarıyor.
Sunshine & Rain... ve All I Can Say gibi single’ların öncülük ettiği neo-soul-pop albüm, aşk, kayıp, güvensizlik ve yeniden doğuş temalarını işlerken, iyinin ve kötünün geçici doğasını hatırlatıyor. Kali Uchis’e alışmış olsak da, onu asla hafife almamak gerekiyor.
7) FKA twigs - Eusexua
Charli XCX’in 'Bra't albümü vahşi bir hiperpop dans partisiyse, FKA twigs’in 'Eusexua’sı onun daha karanlık, deneysel ve şehvetli bir karşılığı. Üç yıl aradan sonra 'Caprisongs’un devamı niteliğindeki bu albümde twigs, dinleyicilerini rave kültürünün gölgeli yeraltı dünyasına sürüklüyor.
Koreless’in yenilikçi prodüksiyonuyla şekillenen Eusexua, 2000’lerin başındaki dans pistlerini trance, UK garage, drum and bass, IDM ve trip hop unsurlarıyla yeniden yaratıyor. Björk, Kate Bush ve Aphex Twin’in etkileri hissedilse de, ortaya çıkan şey bütünüyle twigs’e özgü: şehvetli, zihinsel ve uhrevi bir müzikal deneyim.
Sadece 42 dakikada kolayca sindirilebilen Eusexua, FKA twigs’in çağdaş müziğin en yaratıcı ve heyecan verici isimlerinden biri olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.
6) Bad Bunny - DeBÍ TiRAR MáS FOToS
Bad Bunny, büyük ses getiren 'Un Verano Sin Ti’nin ardından yeni albümü 'DeBÍ TiRAR MáS FOToS' ile kariyerinin en iddialı işine imza atıyor. Bu albüm, Porto Riko’nun müzik mirasına kapsamlı ve canlı bir saygı duruşu niteliğinde. Modern reggaeton temelleri üzerine inşa edilen proje; salsa kornaları, bolero melodileri ve geleneksel plena ritimleriyle zenginleşiyor, beklentilerin çok ötesine geçiyor.
Bu kültürel füzyonun en çarpıcı örneklerinden biri olan BAILE INoLVIDABLE, şık modern synth’lerle açılıp tam anlamıyla bir salsa patlamasına dönüşüyor. Albümün ilerleyen bölümlerinde yer alan DtMF ise, kahkahalar ve grup vokalleriyle kapanarak bu enerjik ruhu pekiştiriyor.
DeBÍ TiRAR MáS FOToS, sadece Bad Bunny'nin sanatsal evrimini değil, aynı zamanda Porto Riko müziğinin evrensel gücünü de gözler önüne seriyor. Neşeli, bulaşıcı ve yüksek sesle çalınmak için yapılmış bir yaz albümü.
5) Pulp- More
Britpop’un gönülsüz öncülerinden Pulp, en ünlü albümleri 'Different Class’ın 30. yıl dönümünde, tam 24 yıllık bir aranın ardından 'More' ile geri dönüyor. Tekerleği yeniden icat etmiyorlar, evet — ve bu albüm, Jarvis Cocker ve neşeli ekibinin hayranı olmayanları belki de cezbetmeyecek. Ancak More, bir geri dönüş albümünden beklenebilecek her şeyi fazlasıyla sunuyor.
Groovy ritimleri, marş niteliğindeki şarkıları, çarpıcı yaylı düzenlemeleri ve yaşlanma ile kendini kandırma gibi temalarıyla 'More,' bir Pulp albümünün olması gerektiği her şey. Üstelik beklentilerin ötesine geçerek, yıllar geçse de hala kendi sınıflarında olduklarını kanıtlıyorlar. Tek umudumuz, bir sonraki albüm için bir çeyrek yüzyıl daha beklemek zorunda kalmamak.
4) Jane Remover - Revengeseekerz
Henüz 21 yaşında olan Jane Remover, prodüktör, söz yazarı, multi-enstrümantalist ve rapçi olarak türler arasında özgürce geçiş yapma becerisiyle şimdiden dikkat çekiyor. 2023’te yayımladığı Census Designated albümü, adeta bambaşka bir sanatçı tarafından yapılmış gibi duran gürültü pop-rock tınılarıyla doluydu.
Yeni albümü 'Revengeseekerz' ise rap, emo, digicore ve glitchy video oyunu sesleriyle harmanlanan EDM etkilerini patlayıcı bir şekilde birleştiriyor. Tüm bunlar güçlü pop kancalarıyla destekleniyor.
Revengeseekerz, cesur, zaman zaman ezici derecede anarşik ama tamamen bağımlılık yapıcı bir gece soundtrack’i olarak öne çıkıyor. Çağımızın deyimiyle: tam bir tokat.
3) Annahstasia - Tether
Los Angeleslı şarkıcı-söz yazarı Annahstasia, müzik endüstrisine 17 yaşında adım attı ancak kısa sürede folk müzikten uzaklaşmasını isteyen yöneticilerle karşılaştı. Şimdi 30 yaşında ve bu baskılı yılların ardından uzun zamandır beklenen ilk albümü Tether’ı yayınladı.
Nina Simone ve Tracy Chapman’ın ruhunu çağrıştıran büyüleyici sesiyle Annahstasia, 11 etkileyici parçada aşk, arzu, kimlik ve kendinden şüphe duyma temalarını işliyor. Albüm, minimalist ve zarif enstrüman düzenlemeleriyle ham, güzel ve son derece etkileyici bir müzikal yolculuk sunuyor.
Öne çıkan şarkılar arasında toksik ilişkilerden kurtulmanın güçlü marşı Villain ve Nijeryalı sanatçı Obongjayar ile yaptığı şefkat dolu düet Slow yer alıyor; bu parça albümün en dokunaklı anlarından biri olarak öne çıkıyor.
2) Little Simz - Lotus
Altıncı albümü 'Lotus'ta Little Simz, yasal çalkantıları ve kişisel serpintileri yaratıcı ateş gücüne dönüştürüyor. Uzun süredir birlikte çalıştığı ve çocukluk arkadaşı Inflo ile yollarını şiddetli bir yasal anlaşmazlık nedeniyle ayırdıktan sonra, ruh halleri ve türler arasında kolaylıkla süzülen bir kayıt oluşturmak için yapımcı Miles Clinton James ile birlikte çalışıyor.
Doğrudan Inflo'yu hedef alan zehirli açılış parçası 'Thief', 'Lion'ın afro-funk havası ve 'Only'nin esintili bossa nova'sı var. Sampha, Wretch 32, Yussef Dayes ve Michael Kiwanuka'nın konuk sanatçı olarak yer alması palete renk katıyor, ancak spot ışığı asla Simz'den alınmıyor.
1) Kelela - In The Blue Light
İki yıl önce Amerikalı şarkıcı-söz yazarı Kelela, 2023’ün en sevilen albümlerinden biri olan Raven’ı yayınlamıştı. Dinleyicileri 90’ların kulüp sahnesine götüren, sarhoş edici bir ambient dans deneyimi sunan bu albüm, büyük beğeni toplamıştı.
İki yıl sonra çıkan In 'The Blue Light' ise Kelela’nın New York’taki efsanevi Blue Note Jazz Club’da verdiği iki konserin canlı kaydı olarak dinleyicilerle buluşuyor. Bu kez elektronik unsurlar bir kenara bırakılıyor, şarkılar daha yumuşak ve duygulu bir atmosferde, mekanın ruhuna uygun şekilde yeniden yorumlanıyor.
Kelela’nın caz kulübünde sergilediği vokal performansı büyüleyici; ilahi yorumları, dinleyicilerin ruhunda tatlı bir titreşim yaratıyor. 'In The Blue Light,' kesinlikle bir albüm zaferi olarak öne çıkıyor.