Borrell, İsrailli yetkilileri UNRWA'nın BM Genel Kurulu yetkileri doğrultusunda hayati önem taşıyan çalışmalarını sürdürmesine izin vermeye çağırdı.
Avrupa Birliği (AB), İsrail Parlamentosu'nun (Knesset) Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı'nın (UNRWA) İsrail'de faaliyet göstermesini yasaklayan yasa tasarısını kabul etmesi halinde "feci sonuçlar" doğacağı uyarısında bulundu.
AB Dış Politika Şefi Josep Borrell, Knesset'in yasa tasarısını onaylaması halinde Gazze sakinleri üzerinde yaratacağı potansiyel etkiden duyduğu derin endişeyi dile getirdi.
Borrell, İsrailli yetkilileri UNRWA'nın BM Genel Kurulu yetkileri doğrultusunda hayati önem taşıyan çalışmalarını sürdürmesine izin vermeye çağırdı. UNRWA'nın Gazze'de, Doğu Kudüs de dahil olmak üzere Batı Şeria'da ve Lübnan, Suriye ve Ürdün de dahil olmak üzere bölge genelinde milyonlarca kişiye temel hizmetler sunduğunu ve bölgesel istikrar açısından çok önemli bir rol oynadığını vurguladı.
"AB, Birleşmiş Milletler'in ve bir BM ajansı olarak UNRWA'nın da bir parçası olduğu çok taraflı ve kurallara dayalı küresel yönetişim sisteminin sıkı bir destekçisidir," dedi.
Bu yorumlar, İsrail Parlamentosu'ndaki bir komitenin bu hafta başında UNRWA'nın İsrail topraklarında faaliyet göstermesini yasaklayan bir tasarıyı onaylamasının ardından geldi.
Tasarı aynı zamanda, İsrail hükümeti ile BM ajansı arasındaki resmi teması da kesecek.
UNRWA 1949'dan bu yana işgal altındaki topraklarda Filistinlilere insani yardım ulaştırmaktan ve diğer ülkelerdeki Filistinli mültecilere hizmet sağlamaktan sorumlu ana kuruluş.
On binlerce çalışanı ile Orta Doğu'da milyonlarca insana hayati yardım ve hizmet sağlayan kuruluş, İsrail-Hamas savaşının patlak vermesinden bu yana Gazze'de sivillere gıda, su ve barınak sağlayan ana tedarikçi oldu.
Ancak İsrail yıllardır bu kurumun terörist gruplarla bağlantısı olduğunu iddia ederek, çalışmalarına karşı lobi faaliyetlerinde bulunuyor. İsrail, UNRWA'yı "Hamas'a göz yummak ve hatta iş birliği yapmak" ve "75 yıllık geçmişe sahip Filistin mülteci krizini devam ettirmekle" suçluyor. İsrail hükümeti ayrıca, Hamas ve diğer Filistinli silahlı grupları, yardımları "hortumlamak" ve "BM tesislerini askeri amaçlarla kullanmakla" da itham ediyor.
Öte yandan, UNRWA ise iddiaları reddediyor.
Bu yılın başlarında İsrail, ajansın bazı çalışanlarının Hamas'ın geçen yıl 7 Ekim'de İsrail'in güneyine düzenlediği ve Gazze'deki savaşın fitilini ateşleyen saldırıya katıldığını iddia etti.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Dışişleri Bakanlığı, ocak ayında yaptığı açıklamada, İsrail'in iddialarının 12 UNRWA çalışanıyla ilgili olduğunu öne sürmüştü.
Finansman askıya alındı
Söz konusu iddialar, bir düzineden fazla uluslararası bağışçının insani yardım ajansına mali desteği askıya almasına yol açtı.
Avrupa'da Avusturya, Litvanya, Finlandiya, Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda ve İngiltere UNRWA'ya yaptıkları ödemeleri dondurdu.
İrlanda ve Norveç yıl başında, hayat kurtaran yardımların Gazze halkına ulaşmasında önemli bir rol oynayan ajansa yaptıkları ödemelerin devam edeceğini açıkladı.
BM, İsrail'in iddiaları üzerine bir soruşturma başlatarak, dokuz personelin işine son verdi. Çoğu bağışçı bu olayın ardından finansmanı eski haline getirdi.
Orta Doğu'da topyekün savaş endişesi
İsrail'in Gazze'ye yönelik bir yıldır devam eden saldırılarında, yerel sağlık yetkililerine göre, çoğu kadın ve çocuk olmak üzere yaklaşık 42.000 Filistinli öldürüldü.
Savaşın tüm bölgeye yayılması endişeleri sürerken, ABD ve AB, Gazze'de ateşkes için taraflara baskı yapsa da görüşmeler ve çağrılar şu ana kadar sonuç vermedi.
Bugün ise savaş, Lübnan'a da sıçramış durumda.
Gazze'deki savaşın patlak vermesinden neredeyse 12 ay sonra İsrail, Lübnan'la olan kuzey sınırı boyunca İran destekli Hizbullah'la çatışmaya girdi. İsrail ve Hizbullah geçen yılın ekim ayından bu yana neredeyse her gün karşılıklı sınır ötesi ateş açıyor ancak son haftalarda bu çatışmalar daha da kötüleşti.
Sınır ötesi ateş daha da yoğunlaştı ve 30 Eylül'de İsrail, Hizbullah savaşçılarını ve mevzilerini ortadan kaldırmak için Lübnan topraklarına "hedefli bir kara harekatı" başlattı.
İsrail'in Lübnan'a yönelik hava ve kara saldırılarında ise şu ana dek 1.400'den fazla hayatını kaybetti. Lübnan hükümeti, Lübnan'da yaklaşık 1.2 milyon kişinin, özellikle de bir aydan kısa bir süre önce yaşanan çatışmalar sırasında yerlerinden edildiğini tahmin ediyor.
İran, geçtiğimiz haftalarda Hizbullah'a yönelik saldırıları ve Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın öldürülmesi sonrası İsrail'e yüzlerce füze saldırısı gerçekleştirdi. İran'ın füze saldırıları sonrası İsrail'in birçok yerinde halk sığınaklara kapandı ancak saldırıların bölgede büyük bir tahribata neden olmadığı aktarıldı.
İsrail ordusu, füze saldırısından saatler sonra halkın evlerine dönebileceğini duyurarak, İran'a misilleme sözü verdi.
Avrupalı liderler de dahil olmak üzere yoğun uluslararası baskıların yanı sıra ülke içinde de muhalif seslerle mücadele eden İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu geçen hafta yaptığı açıklamada, İsrail'in "kendini yedi cephede, medeniyetin düşmanlarına karşı savunduğunu" öne sürdü.
"Gazze'de 7 Ekim'de cinayet, kafa kesme ve tecavüz gibi eylemlerde bulunan Hamas'a karşı, Lübnan'da dünyanın en ağır silahlarla donatılmış terör örgütü olan Hizbullah'a karşı, Yemen'de Husilere karşı, Irak ve Suriye'de İsrail'e yüzlerce füze fırlatan silahlı Şii gruplara karşı, Yahudiye ve Samarya'da (İsrail'in Doğu Kudüs haricinde Batı Şeria'yı tanımlamada kullandığı resmi bir adlandırma olup uluslararası alanda İsrail toprağı olarak tanınmamaktadır) ve daha geçen hafta İsrail'e yaklaşık 200 tane balistik füze atan ve yedi cephede de İsrail'in karşısında yer alan İran ile savaşıyoruz," ifadelerini kullandı.