Newsletter Haber Bülteni Events Etkinlikler Podcasts Video Africanews
Loader
Bize Ulaşın
Reklam

Trump'ın Beyaz Saray'a dönüşü Euro Bölgesi faiz oranları için ne anlama geliyor?

ABD Başkanı olarak ikinci kez yemin edecek olan Donald Trump'ın dosya fotoğrafı
ABD Başkanı olarak ikinci kez yemin edecek olan Donald Trump'ın dosya fotoğrafı ©  Steven Senne/Copyright 2023 The AP. All rights reserved
© Steven Senne/Copyright 2023 The AP. All rights reserved
By Piero Cingari
Yayınlanma Tarihi
Haberi paylaşın Yorumlar
Haberi paylaşın Close Button

Donald Trump'ın ikinci dönemi, ticaret tarifeleri, vergi indirimleri ve daha güçlü bir doların enflasyon ve faiz oranlarını etkilemesiyle küresel ekonomi politikasını yeniden şekillendirecek.

REKLAM

Donald Trump Pazartesi günü ABD'nin 47. Başkanı olarak yemin edecek ve yurt içinde ve yurt dışında ekonomi politikasını yeniden şekillendirmesi beklenen ikinci döneminin başlangıcını yapacak.

Kapsamlı ticaret tarifeleri, kurumlar vergisi indirimleri, göçmenlik kısıtlamaları ve NATO müttefikleri üzerinde artan baskıya odaklanan gündemi, sadece ABD'de değil küresel olarak da büyüme, enflasyon ve faiz oranları üzerinde geniş kapsamlı sonuçlar doğurabilir.

Euro Bölgesi'nde Trump'ın politikalarının önümüzdeki aylarda Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) parasal kararlarını etkilemesi, faiz indirimlerini hızlandırması ve döviz kurlarını etkilemesi muhtemel görünüyor.

ECB faiz indirimlerine devam edecek mi?

Ekonomistler, ABD ve Euro Bölgesi para politikaları arasındaki farkın açılmasını bekliyor. ABD Merkez Bankası'nın faiz oranlarını sabit tutması, hatta enflasyonist baskılarla mücadele etmek için politikayı sıkılaştırması beklenirken, Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) faiz indirimlerine devam etmesi bekleniyor.

BNP Paribas'da kıdemli ekonomist olan Helene Baudchon'a göre ABD, fiyat baskılarını yüksek tutabilecek ve Fed'i faiz oranlarında statükoyu korumaya zorlayabilecek ticari korumacılık ve genişlemeci mali politikaların bir karışımı olan "Trumponomics"in (Trump'ın ekonomi politikası) enflasyonist etkileriyle karşı karşıya kalacak.

Euro bölgesi için ise farklı bir gidişat öngören Baudchon, "Büyümede beklenen güçlenme sınırlı ve kısıtlı kalmaya devam edecek, ancak enflasyonun yüzde 2'lik hedefe dönüşü güvence altına alınması ECB'nin faiz indirimlerine devam etmesine izin verecek," değerlendirmesini yaptı.

Bank of America'da ekonomist Ruben Segura-Cayuela, Avrupa Birliği ithalatına uygulanacak yüzde 10'luk bir gümrük vergisinin ekonomik faaliyetler üzerinde baskı yaratabileceği ve "Euro bölgesi GSYİH'sinin yüzde 0,4-0,5 puanını" azaltabileceği uyarısında bulunuyor.

Belirsizlik ve tarife şoklarının gerçekleşmesi halinde ECB'nin faiz oranlarını "25 baz puandan daha fazla" düşürmek ve nihai faiz oranını yüzde 1,5'in altına indirmek zorunda kalabileceğini de ekliyor.

Tarifeler enflasyonu ve euroyu nasıl etkileyecek?

ECB'nin faiz patikası, Trump'ın politikalarının nasıl gelişeceğine ve bunların Avrupa ekonomisi üzerindeki yayılma etkilerine bağlı şekillenecek.

CaixaBank, ECB'nin "verilere bağlı" bir strateji izlediğini belirtiyor ancak kararlarının muhtemelen ABD ekonomi politikasına ilişkin beklentiler tarafından şekillendirileceğini öne sürüyor.

Trump'ın önerdiği gümrük vergileri - tüm ithalatta yüzde 10-20 ve Çin mallarında yüzde 60'a kadar değişen oranlarda - yaygın bir şekilde enflasyonist olarak görülüyor.

ABN Amro'da ekonomist olan Rogier Quaedvlieg ise "Geniş çaplı gümrük tarifelerinin uygulanması ABD üzerinde enflasyonist baskı yaratacaktır" diyerek bu durumun Trump'ın seçim kampanyasında enflasyonu düşürme vaadiyle çeliştiğine dikkat çekiyor.

Goldman Sachs'ta ekonomist olan Dominic Wilson, Euro Bölgesi için ek riskler görüyor ve yeni ticaret kısıtlamalarını çevreleyen belirsizliğe karşı "özellikle savunmasız" olduğunu söylüyor.

Wilson, "Almanya ve Fransa'daki siyasi belirsizlik göz önüne alındığında zaten zayıf olan konjonktürel pozisyona koordineli bir mali tepki öngörmek zor" değerlendirmesini yapıyor. Sonuç olarak, Avrupa Merkez Bankası'nın daha fazla gevşemesi en olası politika tepkisi olmaya devam ediyor.

Daha güçlü bir dolar, Trump'ın politikalarının Euro üzerinde baskı yaratabilecek bir başka olası sonucu.

Goldman Sachs döviz analisti Kamakshya Trivedi, "Yeni gümrük tarifelerinin hayata geçirilmesi ve ABD'nin üstün performansının devam etmesiyle doların önümüzdeki yıl yaklaşık yüzde 5 oranında yükselmesini bekliyoruz. Artık euro/doların paritenin altında kalacağını tahmin ediyoruz."

Euro Bölgesi için tarifelerin etkisinin boyutu ECB'nin nasıl tepki vereceğine bağlı olacak.

Brüksel merkezli düşünce kuruluşu Bruegel, tarifelerin AB ekonomisi için "negatif arz şoku" yaratacağı uyarısında bulunuyor.

Ancak ABD'nin mali teşvikleri, daha yüksek enflasyon ve daha güçlü bir dolar, Avrupa ihracatına olan talebi artırarak zararı kısmen telafi edebilir.

Bruegel analistleri, "AB üzerindeki net makroekonomik etki büyük ölçüde Avrupa Merkez Bankası'nın tepkisine bağlı olacaktır," diye belirtiyor.

ABD ekonomik büyümesi yavaşlayabilir mi?

Trump'ın vergi indirimleri ve korumacı ticaret politikaları için bastırmasına rağmen, bazı ekonomistler onun gündeminin ABD büyümesi için ters rüzgarlar yaratabileceğini savunuyor.

ABN Amro'dan Quaedvlieg, gümrük vergilerinin ABD ekonomisini uygun olmayan bir zamanda vurarak geri tepebileceği konusunda uyarıyor.

Enflasyonun hedefin üzerinde seyrettiğine ve dezenflasyon işaretlerinin durduğuna dikkat çeken Quaedvlieg, "Gümrük tarifeleri muhtemelen özellikle uygunsuz bir zamana denk gelebilir," diye değerlendiriyor.

Uzmana göre bu durum ABD Merkez Bankası'nı (Fed) faiz oranlarını daha uzun süre yüksek tutmaya zorlayabilir ve Trump'ın daha güçlü ekonomik büyüme hedefine ulaşmasını zorlaştırabilir.

Yüksek gümrük vergilerinin küresel ticaret akışını bozarak sadece ABD için değil, Euro Bölgesi ve Çin için de zorluklar yaratacağını savunan Quaedvlieg, "Bu tarifeler küresel ticareti bozacak ve aynı zamanda Euro Bölgesi ve Çin'in toparlanmasını tehdit edecektir," diye belirtiyor.

BNP Paribas'dan Baudchon, her iki ekonomi de ticaretle ilgili zorluklarla karşı karşıya olduğu için 2025'in ABD ve Euro Bölgesi büyüme oranları arasındaki ayrışmayı azaltabileceğini belirtiyor.

Bununla birlikte, enflasyon dinamiklerinin farklı patikalarda kalmaya devam edeceğine ve bunun da "para politikalarının ayrışmasına" yol açabileceğini savunuyor.

Erişilebilirlik kısayollarına git
Haberi paylaşın Yorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Trump'ın göreve başlama töreni ve ekonomik veriler: Piyasaların geleceği nasıl şekilleniyor?

Uluslararası ticaretin gizli maliyeti ve payına zarar düşen ülkeler

Fransa'da siyasi istikrarsızlık: Ekonomi ve yatırımlar nasıl etkilenecek?