Belçika hükümeti, Filistin'i tanıma ve İsrail yerleşimlerine yaptırım uygulama kararı nedeniyle İsrail ve ABD'nin olası tepkisinden "endişe duyuyor".
İsrail ve ABD’den gelebilecek tepkilere rağmen Belçika Dışişleri Bakanı Maxime Prevot, Euronews’e yaptığı açıklamada Gazze’deki insani kriz nedeniyle ülkesinin Filistin’i tanımaya mecbur olduğunu söyledi.
Prevot, “Endişelerimiz var ancak açık konuşmak gerekirse Gazze’deki mevcut tabloyla karşı karşıyayken hukuki yükümlülüğümüz doğrultusunda hareket etmeyi reddetmek oldukça zor,” dedi.
Belçika, pazartesi günü yaptığı açıklamada bu ayın sonunda New York’ta Fransa ve İngiltere ile birlikte Filistin’i tanıma taahhüdünde bulunacağını duyurdu.
Beş partili koalisyon hükümeti ayrıca Batı Şeria’daki İsrail yerleşimlerinden mal ithalatını durdurma ve işgal altındaki Filistin topraklarındaki yerleşimlerde yaşayan Belçika vatandaşlarına konsolosluk hizmeti vermeme planlarını açıkladı.
Buna karşılık İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun ofisi, Belçika Başbakanı Bart de Wever’i Hamas’ı yatıştırmakla suçlayan bir açıklamayı X hesabından paylaştı.
İsrail hükümeti, 7 Ekim’deki Hamas saldırısının ardından Filistin’i tanıyan ülkelerin terörizmi meşrulaştırıp ödüllendirdiğini savunuyor.
Ancak Prevot bu adımı “cesur” ve gerekli bir karar olarak savundu.
Öte yandan ABD, Gazze’de devam eden askerî operasyonlara tepki olarak İsrail’e karşı adım atan diğer ülkelere müdahalede bulunmuştu.
Norveç Varlık Fonu’na tepki
ABD Dışişleri Bakanlığı, perşembe günü yaptığı açıklamada Norveç Varlık Fonu’nun, İsrail yerleşimleriyle bağlantıları nedeniyle inşaat ekipmanı üreticisi Caterpillar’dan yatırımını çekme kararından “büyük endişe duyduğunu” bildirdi.
Fon, Caterpillar ürünlerinin “uluslararası insancıl hukukun kapsamlı ve sistematik ihlallerinde kullanıldığını” belirterek kararını gerekçelendirmişti.
Ancak ABD Dışişleri Bakanlığı, bu kararın “Caterpillar ve İsrail hükümetine yönelik gayrimeşru iddialara dayandığını” savundu.
Bakanlık, “Bu meselede Norveç hükümetiyle doğrudan temas halindeyiz” açıklamasını yaptı.
Ayrıca, önde gelen ABD’li senatör Lindsey Graham, bu kararın doğrudan bir sonucu olarak ABD’nin artık “Norveç Varlık Fonu’na vize kısıtlamaları getirmek için çalışacağını” açıkladı.
Benzer şekilde, işgal altındaki Filistin topraklarından gelen malların yasaklanmasını öngören ve İşgal Altındaki Topraklar Yasa Tasarısı olarak bilinen düzenleme de İrlanda’da gündemde.
Tasarıya ilişkin süreç devam ederken bir grup ABD’li kongre üyesi, Hazine Bakanı Scott Bessent’e mektup yazarak, yasa yürürlüğe girmesi halinde İrlanda’nın İsrail’i boykot eden ülkeler listesine alınmasını değerlendirmesini istedi.
Süreç tamamlanırsa, bu durum İrlanda’da yatırım yapan ABD’li şirketlere yönelik bir dizi yaptırım anlamına gelebilir.
İrlanda Başbakanı Micheál Martin’in sözcüsü, Euronews’e yaptığı açıklamada, hükümetin İşgal Altındaki Topraklar Yasa Tasarısı’nı geçirmekte kararlı olduğunu belirtti. Tasarının İrlanda ekonomisine olası olumsuz etkileri sorulduğunda ise “İrlanda hükümeti bu yasayı çıkarmaya bağlıdır” dedi.
Belçika Dışişleri Bakanı Maxime Prévot ise muhtemel sonuçlara ilişkin, “Umarım ABD, uluslararası hukuka, insancıl hukuka saygı göstermek ve İsrail üzerinde baskı kurmaya çalışmak için böyle bir adım atan ülkelere hiçbir yaptırım uygulamaz” ifadelerini kullandı.
Prevot, “Biz elbette İsrail halkını hedef almıyoruz. Örneğin antisemitizme karşı mücadele etmek için güçlü taahhütler üstlendik” diye ekledi.
Geçen ay Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ABD’nin Paris Büyükelçisi Charles Kushner’i diplomatik bir uyarı için Elysee’ye çağırdı. Kushner, Fransa’nın antisemitizmin yükselişini bastırmak için yeterince çaba göstermediğini iddia etmişti. Bu suçlamalar, Fransa’nın Filistin’i tanıma kararının ardından Macron’a gönderilen bir mektupta dile getirildi.
“İsrail’i hedef alan kamuya açık açıklamalar ve Filistin devletini tanıma yönündeki adımlar, aşırılık yanlılarını cesaretlendiriyor, şiddeti körüklüyor ve Fransa’daki Yahudi yaşamını tehlikeye atıyor. Bugünün dünyasında anti-Siyonizm antisemitizmdir — apaçık,” diye yazdı.
Fransa Dışişleri Bakanlığı ise bu iddiaları reddederek, “Fransa bu son suçlamaları kesin bir dille reddetmektedir” açıklamasını yaptı.
Gerilimin dramatik biçimde tırmandığı Cuma günü ise İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Sharren Haskel, Fransa’nın Kudüs Başkonsolosluğu’nun kapatılmasının Başbakan Netanyahu’nun masasında olduğunu söyledi.
Haskel, Radio France International’a yaptığı açıklamada, Fransa’nın Filistin devletini tanıma niyetine karşılık olarak konsolosluğun kapatılmasını “ummadığını” belirtti ve “Bunu Norveç ile yaptık, İrlanda ile yaptık, başkalarıyla da yapmayı düşünebiliriz” ifadelerini kullandı.
Euronews, ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan yorum almak için başvurdu.