Newsletter Haber Bülteni Events Etkinlikler Podcasts Video Africanews
Loader
Bize Ulaşın
Reklam

Otoimmün hastalıklar: Kimler risk altında ve teşhis etmesi neden zor?

ABD’deki Johns Hopkins Üniversitesi’nde otoimmün hastalıklar üzerine araştırma yaptığı laboratuvarda Dr. Sachin Surwase, 13 Mayıs 2025’te hücreleri mikroskopla inceliyor.
ABD'deki Johns Hopkins Üniversitesi'nde otoimmün araştırmalar yapan Dr. Sachin Surwase, 13 Mayıs 2025'te çalıştığı laboratuvarda hücreleri mikroskopla inceliyor. ©  David Goldman/AP Photo
© David Goldman/AP Photo
By AP & Euronews
Yayınlanma Tarihi Son güncelleme
Paylaş Yorumlar
Paylaş Close Button

Bilim insanları otoimmün hastalıkların muhtemel nedenlerini ve tedavilerini hala araştırıyor.

Bağışıklık sistemimizin karanlık bir yüzü var: Bizi sağlıklı tutmak için istilacılara karşı savaşması gerekir. Ama bazen ihanet eder ve kendi hücrelerimize, dokularımıza saldırır.

Otoimmün hastalıklar, vücudun neredeyse her bölümünü etkileyebilir ve on milyonlarca insanı etkiler. Kadınlarda daha sık görülse de bu hastalıklar yetişkin ya da çocuk fark etmeksizin herkesi vurabilir.

Yeni araştırmalar, yalnızca belirtileri bastırmanın ötesine geçebilecek tedavilerin umudunu artırıyor. Dengesi bozulmuş bağışıklık sistemini yeniden programlamanın yolları, çok sayıda klinik denemede test ediliyor.

En ileri aşamada olan yöntem, lupus, miyozit ve bazı diğer hastalıklara karşı erken dönemde umut verici başarılar göstermiş CAR-T adı verilen bir kanser tedavisi. Bu yaklaşım, bağışıklık sistemindeki B hücrelerini, hem sorunlu olanları hem de normal olanları, ortadan kaldırıyor; kurama göre yeniden oluşanlar daha sağlıklı oluyor.

Diğer araştırmacılar, Tip 1 diyabet belirtileri ortaya çıkmadan önce biraz zaman kazandırabilen bir ilaçtan güç alarak, başlaması muhtemel otoimmün hastalıkları en azından geciktirmenin yollarını arıyor.

ABD’de NYU Langone Health’ten romatolog Dr. Amit Saxena, "Otoimmünite alanında muhtemelen şimdiye dek yaşadığımız en heyecan verici dönem," dedi.

Otoimmün hastalıklar nelerdir?

Hafiften hayati tehlikeye kadar uzanan, kronik hastalıklardır; hasarı nasıl ve nerede verdiklerine göre farklı adlarla anılan 100’den fazla otoimmün hastalık bulunur. Romatoid artrit ve psoriatik artrit eklemlere saldırır. Sjögren sendromu, göz ve ağız kuruluğuyla bilinir.

Miyozit ve miyastenia gravis kasları farklı şekillerde zayıflatır; miyastenia gravis sinirlerin kaslara nasıl sinyal ilettiğini hedef alır. Lupus, kelebek şeklinde yüz döküntüsü, eklem ve kas ağrıları, ateş ve böbrek, akciğer ile kalpte hasar gibi çok farklı belirtilerle seyredebilir.

Bir de değişken seyrederler: Uzun süre iyi giden hastalarda bile ortada bir neden yokken aniden "alevlenme" görülebilir.

Otoimmün hastalıkları teşhis etmek neden zor?

Çoğu, gelip giden ya da başka hastalıkları taklit eden belirsiz belirtilerle başlar. Ayrıca birçok hastalığın belirtileri örtüşür; örneğin romatoid artrit ve Sjögren sendromu büyük organlara da zarar verebilir.

Tanı, sağlıklı dokulara yanlışlıkla bağlanan antikorları saptamaya yönelik bazı kan testleri de dahil olmak üzere, birden fazla test gerektirebilir. Genellikle belirtilere odaklanılır ve diğer olası nedenlerin dışlanması gerekir.

Hastalığa bağlı olarak ipuçlarının bir araya getirilmesi yıllar alabilir ve birden fazla doktora görünmeyi gerektirebilir.

Durumu iyileştirmeye yönelik çabalar da var: National MS Society, multipl skleroz (MS) tanısını kolaylaştırmak için yeni güncellenen kılavuzlar konusunda doktorları eğitiyor.

Bağışıklık sistemi nasıl dengeden çıkar?

İnsan bağışıklık sistemi, mikroplar ya da kanser hücreleri gibi tehditleri saptayan nöbetçiler, onlara saldıran çeşitli askerler ve tehlike geçtikten sonra ortalığı yatıştıran arabuluculardan oluşan karmaşık bir ordudur. Esas olan, yabancıyı "sizin" olanla ayırt edebilmesidir; bilim insanları buna tolerans adını veriyor.

Bazen şaşırmış bağışıklık hücreleri ya da antikorlar aradan sıyrılır, ya da arabulucular çatışmanın ardından ortalığı yatıştıramaz. Sistem sorunu fark edip düzeltemezse, otoimmün hastalıklar yavaş yavaş gelişir.

Otoimmün hastalıklar çoğu zaman bir tetikleyiciyle başlar

Otoimmün hastalıkların çoğu, özellikle yetişkinlerde, belirli bir gen kusurundan kaynaklanmaz. Bunun yerine, bağışıklık işlevlerini etkileyen çeşitli genler insanları yatkın hale getirebilir.

Bilim insanlarına göre bu yatkınlığın üzerine, enfeksiyon, sigara veya kirleticiler gibi "çevresel" bir tetikleyici eklenince hastalık harekete geçiyor.

Bilim insanları en erken moleküler tetikleyicilere odaklanıyor. Örneğin nötrofil adı verilen beyaz kan hücreleri, enfeksiyon ya da yaralanma belirtilerine ilk müdahale edenlerdir; ancak anormal derecede aşırı aktif nötrofillerin, lupus, romatoid artrit ve diğer hastalıklarda kilit bir rol oynadığı düşünülüyor.

Yeni araştırmalar bir virüsü lupusla ilişkilendiriyor

Bulaşıcı tetikleyiciler arasında araştırmacılar, Epstein-Barr virüsünün bazı kişilerde multipl skleroza giden yolu açabildiğini zaten biliyor; yeni kanıtlar bunun lupusla da ilişkili olduğunu gösteriyor.

Hemen herkes bu virüsü genç erişkinlikte kapar ve ilk enfeksiyondan sonra virüs vücutta, inaktif halde saklanmaya devam eder.

Stanford Üniversitesi araştırmacıları, saklandığı yerlerden birinin bağışıklık sisteminin B hücrelerinin çok küçük bir kısmı olduğunu ortaya koydu. Ara sıra, bazı kişilerde, virüsün belirli B hücrelerini otoimmün bir zincir reaksiyonu tetikleyebilecek iltihabi bir duruma ittiğini tespit ettiler.

Araştırma, yetişkinlerin yüzde 95’i Epstein-Barr ile enfekte olmuşken neden nüfusun yalnızca küçük bir kısmında lupus görüldüğünü açıklamıyor. Ancak enfeksiyonların bağışıklık sistemi üzerinde nasıl kalıcı etkiler bırakabileceğine dair yeni bir ipucu sunuyor.

Kadınlar otoimmün hastalıklar açısından yüksek risk altında

Otoimmün hastalar arasında kadınların oranı beşte dört civarında; bunların büyük bir kısmı genç. Hormonların rol oynadığı düşünülüyor.

Ayrıca kadınlarda iki X kromozomu varken erkeklerde bir X ve bir Y vardır. Bazı araştırmalar, kadın hücrelerinin fazladan X’i nasıl susturduğundaki bir anormalliğin kadınların yatkınlığını artırabileceğini öne sürüyor.

Ancak erkekler de otoimmün hastalıklardan muzdarip. Özellikle ağır seyreden bir hastalık olan VEXAS sendromu, ancak 2020’de tanımlandı. Başlıca 50 yaş üzerindeki erkekleri etkiler ve tipik otoimmün belirtilere ek olarak kan pıhtılarına, nefes darlığına ve gece terlemelerine yol açabilir.

Bazı topluluklarda risk daha yüksektir. Örneğin siyah ve Hispanik kadınlarda lupus daha yaygındır. Kuzey Avrupalılar, diğer gruplara göre MS açısından daha fazla riske sahiptir.

Otoimmün hastalıkların tedavisi karmaşıktır

Yatırım araştırma şirketi Morningstar’a göre otoimmün hastalıkların tedavisine yönelik küresel pazarın hacmi yılda 100 milyar dolar (87 milyar euro). Üstelik tedavilerin ömür boyu sürdüğü düşünülürse, bu rakama doktor ziyaretleri ve iş gücü kaybı gibi kalemler dahil değil.

Bundan çok değil, kısa süre önce birçok otoimmün hastalık için yüksek doz steroidler ve geniş etkili bağışıklık baskılayıcı ilaçlar dışında pek seçenek yoktu; bunların yan etkileri arasında enfeksiyon ve kanser riski de bulunuyordu.

Bugün daha yeni bazı seçenekler, bağışıklığı daha az baskılayan ve belirli molekülleri hedef alan tedavilere dayanıyor. Ancak birçok otoimmün hastalıkta tedavi hâlâ deneme-yanılma yöntemiyle ilerliyor; hastaların kararlarını yönlendirecek bilgi az.

Erişilebilirlik kısayollarına git
Paylaş Yorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Tüberküloz vakaları ve ölümler 2024’te azaldı ancak sağlık uzmanlarının endişesi sürüyor

Yeni sıtma tedavisi ilaç direncinin artan tehdidiyle mücadele edebilir

Napolyon’un ordusunu Rusya'da bertaraf eden hastalıklar tespit edildi