Newsletter Haber Bülteni Events Etkinlikler Podcasts Video Africanews
Loader
Bize Ulaşın
Reklam

Antidepresanları bırakmada en etkili yol: Kademeli azaltma ve terapi

Eli Lilly and Company'den bir çalışan, popüler bir antidepresan olan Cymbalta'nın 60 miligramlık haplarını inceliyor.
Eli Lilly and Company'de bir çalışan, popüler bir antidepresan olan Cymbalta'nın 60 mg dozundaki haplarını inceliyor. ©  AP Photo/Darron Cummings, file
© AP Photo/Darron Cummings, file
By Anca Ulea
Yayınlanma Tarihi Son güncelleme
Paylaş Yorumlar
Paylaş Close Button

Yeni ve kapsamlı bir araştırmaya göre, antidepresan dozunu yavaş yavaş azaltırken psikoterapiye devam etmek belirtilerin geri dönmesini önlemeye yardımcı olabilir.

Yeni bir analiz, antidepresanların ömür boyu kullanılmak zorunda olmadığını gösteriyor.

Avrupa genelinde her yıl, giderek artan sayıda kişi antidepresan kullanıyor ve bunu depresyon ve anksiyeteyle ilgili belirtilerin tedavisine yardımcı olmak için yapıyor. Mevcut kılavuzlar, ilk belirtiler ortadan kalktıktan sonra bu ilaçlara altı ila dokuz ay devam edilmesini önerirken, tedavi çoğu zaman bunun çok ötesine uzatılıyor.

Ayrıca cinsel işlev bozukluğu veya olumlu ve olumsuz duyguları tam olarak deneyimleyememe anlamına gelen duygusal körelme gibi rahatsız edici, uzun vadeli yan etkiler yaşasalar bile pek çok hasta bu ilaçları kullanmaya devam ediyor.

Hastaların ve psikologların antidepresanları bırakma konusunda bilgiye dayalı kararlar almasına yardımcı olmak için Fransa ve İtalya’daki bir araştırmacı grubu, bunun şimdiye kadarki en titiz inceleme olduğunu söyledikleri çalışmayı bu hafta The Lancet Psychiatry dergisinde yayımladı.

17 binden fazla katılımcıyı kapsayan 76 randomize çalışmayı inceledikten sonra, ilacı kademeli olarak azaltırken psikolojik desteği sürdürmenin, kısa vadede belirtilerin geri dönmesini önlemede “antidepresanlara devam etmek kadar etkili göründüğünü” tespit ettiler.

Araştırmacılar, bulguların dünya genelinde insanların antidepresanları bırakma biçimini değiştirebileceğini söyledi.

İncelemenin başyazarı ve İtalya’daki Verona Üniversitesi’nde profesör olan Giovanni Ostuzzi bir basın toplantısında, “Muhtemelen hastaların çoğu için antidepresanları bırakmak mümkün, ancak bunun bir uzmanla tartışılması ve en uygun stratejilerin her kişinin bireysel özelliklerine göre uyarlanması gerekir,” dedi.

Başarı için iki temel etken

Analiz, bir hastanın antidepresanları bıraktıktan sonraki ilk yılda belirtilerin nüksetmesinin nasıl önlenebileceğine odaklandı. İnceleme, belirleyici faktörler arasında dozun ne kadar sürede azaltıldığı ve süreç boyunca hastaların psikolojik destek alıp almadığının bulunduğunu ortaya koydu.

Yazarlar, dört haftadan uzun bir süreye yayılan ilaç bırakmayı “yavaş doz azaltımı” olarak tanımladı; “çok yavaş doz azaltımı” ise 12 haftayı geçen her süreç olarak belirlendi.

Antidepresanların yavaş doz azaltımı ile birlikte terapi gibi psikolojik desteğin, ani bırakmaya ya da dozu dört haftadan kısa sürede azaltmaya kıyasla her beş hastadan birinde nüksetmesini önleyebileceğini tahmin ettiler.

Araştırmacılara göre bu bulgular, depresyondan iyileştiğini düşünen ve ilaçsız yaşamayı denemek isteyen hastalar için bir umut kapısı sunuyor.

Verona Üniversitesi’nden ortak yazar Debora Zaccoletti, “Bilişsel davranışçı ve farkındalık temelli terapiler dâhil psikolojik destek gibi güvenli alternatif tedaviler, kısa vadede bile umut verici bir araç olabilir,” dedi.

Ancak yazarlar, bulguların antidepresanların gereksiz olduğu ya da tek başına psikoterapinin yeterli olduğu anlamına gelmediğini vurguladı.

Bunun yerine, her stratejinin bireysel hastaya göre uyarlanmasının ve hem maliyet etkin hem de ölçeklenebilir psikoterapi yaklaşımlarının geliştirilmesinin öneminin altını çizdiler.

Uzmanlardan sınırlamalar ve uyarılar

Çalışmanın bazı sınırlamaları var; özellikle psikoterapiye ilişkin kanıtların yetersiz olması nedeniyle.

Ayrıca anksiyeteye ilişkin kanıtların depresyona göre daha az sağlam olduğunu da vurguladılar. Çalışmaların yalnızca yaklaşık yüzde 20’si anksiyeteyi incelerken, yaklaşık yüzde 80’i depresyona odaklanmıştı.

Çalışmada yer almayan uzmanlar, sonuçların yorumlanmasında temkinli olunması çağrısı yaptı. Antidepresanların kanıtlanmış etkililiğinin ve daha önce depresif ataklar yaşamış kişiler için gerçek nüksetme riskinin altını çizdi.

Imperial College London’da duygudurum bozuklukları ve psikotik bozukluklar alanında klinik doçent olan Sameer Jauhar, “Uzun dönem kohort verilerinden, depresyonun ilk atağını yaşayan kişilerin yaklaşık yüzde 60 ila 70’inin zaman içinde başka bir atak geçireceğini biliyoruz ve iyi devam çalışmaları sürdürüm antidepresanlarının bu riski kabaca yarıya indirdiğini öne sürüyor,” dedi.

“Dolayısıyla bu veriler, psikolojik desteğin sürdürüm tedavisinin yerini alabileceğini göstermiyor; özenle desteklenen doz azaltımının bazıları için işe yaradığını, ancak pek çok kişinin hâlâ devam eden farmakolojik tedaviye ihtiyaç duyduğunu gösteriyor,” diye ekledi.

Erişilebilirlik kısayollarına git
Paylaş Yorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

AB Uyuşturucu Ajansı Direktörü'nden uyarı: 'Bugün uyuşturucu her yerde'

'Tükenmişlik' kıskacındaki Avrupa: Uzun vadeli yol haritası gerekiyor

Araştırma: Adrenal bezler stresin ‘biyolojik barometresi’ olabilir