Konut meselesi, 27 üyeli AB genelinde sıcak bir gündem haline geldi ve Dan Jorgensen bu sorunla ilgilenmek üzere atanan ilk Avrupa Komiseri. Peki işe yarayacak mı?
Ailenizle yaşamanın avantajları vardır. Bedava çamaşır, sıfır kira ve akşam yemeği her zaman masada.
15 yaşındayken eğlencelidir ama 35 yaşına geldiğinizde hâlâ eğlenceli mi? Rekor sayıda Avrupalı için "Anne ve Babanın Oteli" bir lüks değil, ekonomik bir gereklilik.
Son veriler ortalama bir Avrupalının 26,2 yaşında evden ayrıldığını gösteriyor.
Ancak istatistikler yalan söyler. Eğer Finlandiya'da yaşıyorsanız, muhtemelen 21 yaşında bağımsızsınızdır. Ancak Hırvatistan'da 30 yaşınızı geçene kadar çocukluk odanızda sıkışıp kalıyorsunuz. İspanya, Yunanistan, İtalya ve Slovakya'da da durum aynı.
Peki ya rakamlar?
Sadece 2020 ve 2025 yılları arasında Lizbon'da kiralar yüzde 81 oranında arttı. Prag yüzde 73 arttı. Varşova gibi "uygun fiyatlı" şehirler bile artık ulaşılamaz hale geliyor. Bu, aylık kiranızın üzerine neredeyse ekstra bir kira demek.
Ergenlik çağında isyan etmek iyidir, ama o aşamadan kaçamazsanız ne olur? Oxford Üniversitesi İlerici Siyaset Araştırma Ağı'nın raporu, bu krizin merkez sola olan desteği erozyona uğrattığını ve düzen karşıtı duyguları körüklediğini öne sürüyor.
Konut teknik olarak ulusal bir mesele ve AB'nin buna müdahil olmaması gerektiği düşünülüyor.
Ancak baskı o kadar yüksek ki Ursula von der Leyen ilk kez Konuttan Sorumlu Komisyon Üyesi Dan Jorgensen'i bu konuya müdahale etmesi için görevlendirdi. Ancak dürüst olalım: bürokrasi yavaş, kiralar ise hızlı hareket ediyor.
AB ne yapacak?
Avrupa’nın ilk Konut Komiseri olan Dan Jorgensen geçen hafta Euronews’un söyleşi programı The Europe Conversation'da yaptığı açıklamada AB'nin , “katı” devlet yardımı kurallarını gevşeteceğini ve üye devletlerin uygun fiyatlı konut üretimini artırmasına yardımcı olmak için AB fonu sağlayacağını açıkladı.
Jorgensen, “Bu kurallar, devletin yeni uygun fiyatlı konut ya da sosyal konut inşasını hangi koşullarda destekleyebileceğine ilişkin hükümleri kapsıyor. İçinde bulunduğumuz koşullar ve mevcut kurallar göz önüne alındığında, bunların aşırı derecede katı olduğunu kabul etmeliyiz. Bu yüzden değiştirmemiz gerekiyor,” diye konuştu.
AB Antlaşması, ekonomik kalkınma için gerekli görülmedikçe devlet yardımını yasaklıyor. Bu nedenle Brüksel, üye devletlerin uygun fiyatlı konut projelerine daha hızlı ve daha basit biçimde destek verebilmesini sağlamak üzere mevcut kuralları değiştirmek istiyor.
Jorgensen, Avrupa genelindeki kent ve kasabalarda yerel yöneticilerle yaptığı görüşmelerde, devlet yardımıyla ilgili bu “katı kuralların” en çok dile getirilen sorunlardan biri olduğunu söyledi:
“Bazıları, AB’nin bir üye ülkede neyin desteklenebileceğine neden karıştığını sorgulayabilir. Ancak bunun nedeni iç pazar. Ne tür desteklerin verilip verilemeyeceğine dair kuralların olması mantıklı.”
Bu konu, AB yürütmesinin aralık ayında sunması beklenen AB Uygun Fiyatlı Konut Planı kapsamında ele alınacak. Plan, ulusal çabaları tamamlayacak ve üye devletlerin uygun fiyatlı ve sosyal konut inşasını kolaylaştıracak.
Planın, bağlayıcı olmayan girişimlerle birlikte İnşaat Hizmetleri Yasası ve kısa dönem kiralamalara ilişkin yeni kurallar gibi yasal tekliflerden oluşması bekleniyor.