Erdoğan hükümeti, dershaneleri kapatmakta kararlı

Erdoğan hükümeti, dershaneleri kapatmakta kararlı
By Bora Bayraktar
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
REKLAM

Türkiye yaklaşık bir haftadır dershaneler konusuna kilitlenmişken Başbakan Erdoğan ATV’de katıldığı canlı yayında kararlı göründü. Dershanelerin Türk eğitim sisteminde paralel bir yapılanmaya yol açtığını savunan Başbakan, bu eğitim kurumlarının kapatılacağını kesin bir kararlılıkla açıkladı.

Başbakan “Merdiven altı dershanecilik işini bitireceğiz. Ya da sizde öğretmen talebi varsa bize verin. Biz bunları sınava da tabii tutmadan devlet okullarında istihdam edelim. Yok bunu da istemiyorsunuz. O zaman biz size arsa verelim, ucuz kredi verelim. Bütün bunların yanında vergide indirim, muafiyet sağlarız. Yeter ki gelin. Peki neden okula yanaşılmıyor da illa dershane deniyor. Bize bunu anlatamıyorlar. Şu tablo çok ilginçtir bu dershanelerin öğrenci profili, fen ve sosyal bilimler liselerindeki öğrencilerin yüzde 95’i dershanelere gidiyor. Anadolu liselilerinin yüzde 91’i, meslek liselilerin yüzde 18’i dershanelere gidiyor. Siz Fen ve Anadolu liselerindeki öğrencileri alıyorsunuz ve ona olsa olsa test tekniklerini öğretiyorsunuz. Eğitimini devlet okullarında almış sen ona biraz bir eğitim veriyorsun ve sonra bir okulu kazandığında hemen sırtına tişörtü giydiriyorsun” diye konuştu.

Erdoğan ‘geri dönüş olmayacak’ mesajı verdi ve “biz belli bir grubun değil tüm milletin iktidarıyız. Kendilerinin de bizi anlayışla beklemeleri lazım, sürdürdükleri propagandayı bitirmeleri lazım ve bizden bir geri dönüş bekliyorlarsa bunun olmayacağını bilmeleri lazım” diye konuştu.

Dershanelerin kapatılmasına muhalefet konusunda öne çıkan Gülen grubu olarak bilinen kurumların başını çektiği kesim ise dershanelerin eğitim-öğretim konusunda fırsat eşitliği getirdiğini savunuyor. Anadolu’da daha zor koşullarda okuyan öğrencilerin, özel okullara kıyasla çok daha uygun koşullarda, sonuca odaklı olarak çalıştıklarını ve önemli bir farkı kapattıklarını belirtiyor.

Eğitim konusunda Türkiye’de herkes gelir durumuna ya da yaşadığı kente göre farklı koşullarda hizmet alıyor. Özel okullarda öğrenciler 15-20 kişilik sınıflarda ders görüyor. Bu rakam Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın verdiği bilgiye göre ilk ve orta okul düzeyinde çok daha yüksek. İstanbul’da 43, Şanlıurfa’da 48 ve Diyarbakır’da 42. Dershanelerin bu farklılıkların ve dezavantajların giderilmesinde önemli rolü olduğunu düşünenlerin sayısı yüksek. Yeni Şafak Gazetesi’nde Atilla Yaylı da bunlardan biri. Yaylı, dershanelerin kapatılmasının olumsuz etkilerine değindiği 21 Kasım tarihli yazısında bu uçurumun derinleşeceği uyarısında bulunuyor. Dikey yönde sosyal mobilizasyonun yavaşlayacağı uyarısında bulunuyor.

Türk eğitim sisteminde sık sık yaşanan değişiklikler dolayısıyla gelişmeleri yakından izleyen, çocuklarını üniversiteye hazırlayan aileler ise tedirgin. Endişeler, daha önce eğitimde uygulamaya konan pek çok politikadan kısa bir süre sonra vazgeçilmesinden de kaynaklanıyor. Değişen sınav sistemleri hem öğrencilerin hem de ailelerin strateji belirlemesini zorlaştırıyor. Geçtiğimiz yıl da eğitim yaşının 60 aya çekilmesi dolayısıyla sıkıntılar yaşanmış, çocuğunu okula göndermek istemeyen ailelerin sağlık raporu alması zorunluluğu getirilmiş, daha sonra sağlık raporu şartı kaldırılmıştı.

Taşel: Bu yasakçı zihniyet Türkiye’ye yakışmıyor

Tabi işin bir de hür teşebbüs boyutu var. Euronews’a hükümetin dershaneleri kapatma kararını değerlendiren Final Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Taşel Avrupa Birliği’ne girmeye hazırlanan bir Türkiye’ye bu yasakçı zihniyetin yakışmadığını söyledi.

Taşel, “Dershaneler Türkiye’de önemli bir destek ihtiyacını karşılamaktadır. Avrupa’nın tamamın da dershane benzeri kurumlar var. Bunlar Eğitim Bakanlıklarına bağlantılı değildir. Türkiye’de ise dershaneler Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlıdır. Dershanelerin Türkiye’de zorlama olmadan serbest piyasa koşullarında faaliyet gösterdiği açıktır. Bir ihtiyaca karşılık gelmezse insanlar dershanelere gitmezler. Kapatılmasından ziyade bizi üzen ders vermenin yasaklanmasıdır. Böyle bir yasakçı tutumun doğru olduğu kanaatinde değilim. Dershaneler Milli Eğitim Bakanlığı kapsamı dışına çıkabilir ama öğrencilere takviye eğitimi kurumlarının yasaklanması hür teşebbüse engel teşkil etmektedir. Özelleştirmeyi savunan bir hükümetin bu yaklaşımını doğru bulmuyoruz. Bu sorun hükümetle Sivil Toplum Kuruluşları arasında konsensüs sağlanarak iletişimle çözülmesi gerekir” diyor.

Tam da bu noktada “dershaneler bir sorun mudur?” sorusu akla geliyor. Taşel’e göre böyle bir sorun yok: “Hükümet sorun gibi görüyor diye böyle söylüyoruz. Aslında bunlar bir sorun oluşturmuyor. Kimsenin dershanelerden şikayetçi olduğu yok. Bu bir sorun haline geliyorsa o zaman bunun çözümünün taraflar arasında diyalogla olacağını söylemeye çalışıyoruz. Bu konuda hukuki haklarımızı Türkiye’de arayacağız, olmazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde arayacağız. Yani dünyanın neresinde Matematik kursu vermek yasaktır? Dershaneler ha deyince kapatılamaz. Belli yapılara dönüşür. Adı dershane olmaz da kurs olur. Matematik güçlendirme paketi olabilir. Dershane kalkmaz. Yasak olduğu zaman merdiven altı kuruluşlar olacak. Şu an atamalarımızı, denetimleri Milli Eğitim Bakanlığı yapıyor. Yanlış varsa Bakanlık buna müdahale etme hakkına sahip. Bunu sistemin dışına çıkarabilir. Biz dershane dernekleri olarak kendi denetlememizi yapabiliriz. ‘Kapatacağım, sistemin dışına da çıkarmıyorum sen bunu dersleri verirsen dava açarım’ gibi bir yaklaşım kabul edilebilir değil.”

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Adalet Bakanı Tunç: Meclis seçimleri yenilerse Cumhurbaşkanı için tekrar adaylık yolu açılır

Dünyada 170’e yakın ülkede gösterilen Türk dizileri neden başarılı?

Zelenskiy ile görüşen Erdoğan: Barış zirvesine ev sahipliği yapmaya hazırız