O Türkiye’nin Elvis’iydi

O Türkiye’nin Elvis’iydi
© 
By Bora Bayraktar
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
REKLAM

Tarzı, görünümü ve sahnesiyle dünyayı sarsan ünlü sanatçı Elvis Presley’in Türkiye şubesiydi Erol Büyükburç. Kariyerinin ilk döneminde Elvis’ten esinlendiğini gizlemeyen, zaman içinde kendi tarzını bulan, kendisiyle eğlenebilen ender kişilerden biriydi.

Etiler’deki evinde cansız bedeni bulunduğunda 79 yaşındaydı ve birkaç gün sonra yaşgününü kutlamaya hazırlanıyordu.

Sanatçının menajeri saat 11.00 sıralarında kendisine telefonla ulaşamayınca polisten yardım istedi. Polis ekipleri Büyükburç’un evine saat 12.00 sıralarında çilingir yardımıyla girdi ve yatak odasında sanatçının cenazesiyle karşılaştı.

Polis ekipleri tarafından yapılan ilk incelemede Erol Büyükburç’un üzerinde darp ya da ölüme sebep olacak herhangi bir iz bulunamadı. Ev kapısının içerden kilitli olduğu ve ev içinde her şeyin normal olduğu görüldü. Kalp ve şeker hastalığı bulunan ünlü sanatçının kalp krizi sonucu ölmüş olabileceğini belirten yetkililer, kesin ölüm nedeninin Adli Tıp Kurumu’nda yapılacak incelemenin ardından belirleneceğini söylediler. Erol Büyükburç Bursa’da “Türk pop müzik tarihinin en önemli ve kendine özgü figürlerinden biri olan Erol Büyükburç hayranlarıyla buluşuyor” sözleriyle duyurulan konsere çıkacağı gün

Ölüm haberiyle sevenlerini üzdü.

Doğuştan Sanatçı

1936 yılının 22 Mart’ında Adana’da dünyaya gelen Erol Büyükburç , babası Sufi Beyin işi nedeniyle eğitim hayatına Halep’te Frere Maris’te başladı. Daha sonra İstanbul Belediyesi Konservatuvarına devam ederken “Alis Rosental’dan” şan dersleri aldı. Lise yıllarında İstanbul’da kurduğu ilk grubuyla (Şevket Uğurluel, akordeon; Kanat Gür, gitar; Salim Ağırbaş, davul; Metin Ersoy ve Erol Büyükburç, solist) Florya plajında müzik yaptı. Kendi adına kurduğu ilk orkestrası Erol Büyükburç Vokal Grubu ile Four Lads, Platters tarzı vokal müziğinin ve doo-wop’ın Türkiye’deki öncü uygulayıcısı oldu.

Bu denemelerden elde ettiği olumlu sonuçlar üzerine yorumcu ve besteci oldu. Müzik hayatına 1961’de ‘‘Little Lucy’’ adlı bestesini plak yaparak başladı.

Bu şarkıyı “Kiss Me”, “Lover’s Wish”, “Memories” adlı besteler takip etti.

Erol Büyükburç folk düzenlemeleri ile yerel ezgileri popüler Batı müziği ile buluşturan çalışmaların öncülerinden oldu. 1970’teki “Sevemem sevemem sevemem” ile Türkiye’yi salladı.

1992 yılına kadar futbol takımı şarkıları, illere yönelik şarkılar, çocuk şarkıları, belli vakıflara yönelik hazırlanmış marşlar, kendi hazırladığı kukla karakterleri ve kukla oyunları için hazırladığı şarkıların ağırlıklı olduğu bir üretim sürecine girdi. 33 film, 20 fotoroman, 6 taş plak, 5 long play, 75 tane 45’lik, 9 kaset, 200’e yakın ödül, 1800 beste, yapıp sayısız gazino çalışması ve bir o kadar da turneye katıldı. Erol Büyükburçun yıllarca, gayri resmi çocukları olduğu iddia edildi. Şarkıcı bu iddiaları her seferinde yalanladı. Ancak, senelerce sekreterliğini yapan Türkan Türker Hanımdan dünyaya gelen iki kızı Ajlan ve Jeyan`ı nüfusuna geçirmek zorunda kaldı. Yıllar sonra çocukları Büyükburç soyadını aldı.22 Temmuz 1999’da kızı Ajlan Büyükburç‘u trafik kazasında öldü. Sanatçı 2001’de eşi Emel Büyükburç’u kaybetmişti. Ölümünün ardından kızı “şimdi annemle kavuştular” diyerek babasının bu ölümden ne kadar etkilendiğini ortaya koymuş oldu.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Dünya Bankası, Türkiye'ye ilave 18 milyar dolar finansman sağlayacak

HRW'den Ankara'ya suçlama: Suriye'de Türkiye'nin kontrolündeki bölgelerde hak ihlalleri yaşanıyor

ABD'nin yeni yaptırım tehdidi Türk-Rus ticaretini nasıl etkiledi?