Ahmet Turan Alkan: Uğruna nota verilen Reza kadar hukukum yokmuş

Ahmet Turan Alkan: Uğruna nota verilen Reza kadar hukukum yokmuş
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
REKLAM

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılan yargılamada çoğunluğu Zaman gazetesinin eski çalışanı veya yazarı olan, aralarında Şahin Alpay, Ali Bulaç ve Ahmet Turan Alkan’ın da bulunduğu gazetecilerin yargılandığı davanın ikinci duruşması yapıldı.

Silivri Cezaevi Yerleşkesi’nde başlayan duruşmada Ahmet Turan Alkan, Ali Bulaç, Şahin Alpay, Mümtazer Türköne, Ahmet Metin Sekizkardeş, Alaattin Güner, Cuma Kaya, Faruk Akkan, Hakan Taşdelen, Hüseyin Belli, Hüseyin Turan, İbrahim Karayeğen, İsmail Küçük, Mehmet Özdemir, Murat Avcıoğlu, Mustafa Ünal, Onur Kutlu, Sedat Yetişkin, Şahin Alpay, Şeref Yılmaz, Yüksel Durgut ve Zafer Özsoy’dan oluşuyor. Davanın ikinci oturumunda davanın tutuksuz sanıklar İhsan Duran Dağı, Ahmet İrem, Ali Hüseyinçelebi, Süleyman Sargın, Osman Nuri Arslan, Osman Nuri Öztürk, Lale Sarıibrahimoğlu, Nuriye Akman ve Orhan Kemal Cengiz savunma yapacak.

Ahmet Turan Alkan: Uğruna nota verilen Reza kadar hukukum yokmuş

P24’ün aktardığına göre Ahmet Turan Alkan savunmasında, “Bir insanın ömründen cebren gaspedilen 500 gün asla hafife alınamaz. Siz benden çok daha iyi farkındasınız. Bu dava hukukta tarif edilen bir cümrün eseri olarak açılmadı. Bu dava bir intikam hırsının, bir siyasi hıncın eseri. Bu kadar hafif ve ciddiye alınamayacak ithamlarla sıradan bir insanın hayatından 500 gün çalmak bu kadar kolay mı? Cevap veriyorum; evet, hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nde bu iş bu kadar kolay. Benim hayatımla, şerefimle, meslekî onurumla oynamak bu kadar ucuz mu? Evet, burada öyle. Ben 20 yıldır yazdım. Zaman gazetesinin yazarıyım. Kayyum gelinceye kadar da yazdım. İnandığım şeyleri yazdım.“dedi.

“Ne Erdoğan’a ne Gülen’e angajmanım yoktur.”

Ahmet Turan Alkan savunmasının devamında şöyle devam etti: “Bu tavrım benim evlatlarıma torunlarıma bırakacağım en manidar mirastır çünkü hapisten sağ çıkıp çıkmayacağımı bilmiyorum. Mağduriyetimiz devletin hangi yarasına merhem oluyor? Benim hapse atılmamla nasıl bir kamu yararı istishar edilmiş oluyor? Belki malumatınız yok, bize 500 gündür ağır tecrit uygulanıyor. Bize vatan haini muamelesi yapılıyor, bu resmî bir tutum. Şunu yapmamı istiyor; içerde akıl sağlığımı kaybedeyim. Benim kafayı oynatmamı bekleyen devletime dargınım, küskünüm. Benim ve bizlerin üzerinden muhalif gazetecilere gözdağı verilmek istendiğini gayet iyi biliyoruz. En iyi örnek biziz, Zaman gazetesi yazarları sahipsiz. Kimse bize sahip çıkamıyor, öyle bir damga yedik ki FETÖ‘cü diye. Diyorlar ki AİHM bilmem ne kadar tazminat verecekmiş. Ne yapayım ben tazminatı? Bir hafta öncesine kadar uğruna nota verilecek derecede makbul olan Reza kadar hukukum yokmuş devletin nazarında. Herkes biliyor ve itiraf edemiyor, yargı ağır baskı altında. Bu iktidar hiçbir siyasi yanlışını sahiplenmedi, hepsinin vebalini başkalarına yıktı. Bu hukuksuz davadan doğan mağduriyetlerin sorumluluğu da yine bürokratların üstüne kalacak, hepimiz bunun farkındayız. Bu davada yargılayanla yargılanan arasında fazla bir mesafe olmadığı kanaatindeyim. Biz baskı altındayız, zannediyorum ki yargı bürokrasisi de farklı bir baskı altında. Sanki bu salonun üstünde büyük ağabeyin tehditkar bakışları geziniyor. Bir gazeteci büyüğümüzün sözleriyle bitirmek istiyorum: “Öyle mahkemeler vardır ki orada sanık mahallinde oturmak yargıç sırasında oturmaktan daha evladır.”

Şahin Alpay: Tutukluluğum cezaya dönüştü

“Darbeyle suçlanmamakla birlikte darbeye teşebbüs eden örgütün fikirlerini kamuoyunda yaymak ve örgüt üyeliği suçlamasıyla tutuklandım. Delil olarak da 19 Aralık 2013-29 Mart 2014 tarihleri arasında çıkan 7 yazıma sadece başlıklarıyla atıfta bulunuluyor. Beni tanıyan herkes şiddetin siyasetten dışlanmasını en temel ilke olarak savunduğumu bilir. Sadece Zaman gazetesinde yazdığım için şüpheliyim ve özgürlüğümden mahrum bırakılıyorum. Fethullah Gülen hareketinin suç örgütü olduğuna dair bir yargı kararı olsaydı bir gün bile Zaman’da yazmayı sürdürmezdim. 15 Temmuz darbe girişimini lanetliyorum. Bu nedenle de Zaman’da yazmış olmaktan pişmanlık duyuyorum. Hayatım boyunca askeri darbelere karşı oldum. “

Duruşmada savunma yapan bir diğer Zaman gazetesi eski yazarı Mustafa Ünal ise, “Sorgusuz sualsiz hapse atıldım. 500 gündür tutukluyum. Neden tutukluyum bilmiyorum. Ben terörist değilim. Hayatta şiddetle işim olmadı. Ben darbeci değilim. Binlerce yazı yazdım. Darbenin lehinde bir kelime etmedim. Ben örgüt üyesi değilim. Aksini iddia ediyorsanız kanıtlamalısınız.“dedi.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

AİHM’de bekleyen 100 davadan 35’i Türk vatandaşlarının başvuruları; Türkiye açık ara zirvede

Gazetecilerin tutuklanmasına neden olan 'Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma' suçu nedir?

MİT'in 'yargı raporunu' yazan gazeteci Tolga Şardan tutuklandı