Rain Lab: Doğadan, şehirlerden ve duygulardan beslenen müzik

İdil Meşe
İdil Meşe © Özge Balkan
By Gizem SadeEnis Günaydın
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Rain Lab grubuyla dünyada dinleyicisi günden güne artan elektronik müzik tarzının yenilikçi temsilcilerinden İdil Meşe, hayatı ve müziğine dair hikayesini Euronews'e anlattı

REKLAM

Rain Lab grubuyla dünyada dinleyicisi günden güne artan elektronik müzik tarzının yenilikçi temsilcilerinden İdil Meşe, hayatı ve müziğine dair hikayesini Euronews'e anlattı.

Başarılı müzisyen, Fulbright bursuyla gittiği New York’ta Müzik İşletmesi bölümünde yüksek lisans yapıyor. Türkiye'de başlayan kariyerine yurt dışında devam eden İdil, giderek büyüyen bir dinleyici kitlesine hitap ediyor.

İdil'in kardeşi Beril Meşe ve sanatçı Da Poet ile çalıştığı elektronik müzik grubu Rain Lab, 90'lar trip-hop tarzından besleniyor. İdil, Rain Lab'in yaptığı müziğin Avrupa'da çok daha hızlı karşılık bulduğunu söylüyor. Bu durumu Avrupa'da trip-hop türüne aşinalığın daha fazla olmasına bağlayan genç sanatçı, Türkiye'de de azımsanmayacak ve günden güne artan bir ilgi olduğunu dile getiriyor.

"Almanya'da saygılı, İzmir'de genç ve yeniliklere açık dinleyiciler var"

Rain Lab, İstanbul Caz, XJazz, Chill Out, Epic Fair, Sound Ports gibi festivallerde dinleyicisiyle buluşuyor, ancak verdikleri konserler Türkiye ile sınırlı değil. Dünyanın pek çok ülkesindeki konserleri yoğun ilgiyle karşılanıyor.

İdil için dinleyicilerin müziğe büyük bir saygı ve merakla yaklaştığı Almanya'da sahne almak oldukça keyif verici: "Almanya'da konser vermekten çok hoşlanıyorum çünkü dinleyicinin tek ama tek amacı seni pür dikkat dinlemek."

Müzisyen, ayrıca yakın zamanda Paris'teki konserlerinin çok fazla duyurulmamış olmasına rağmen coşkulu bir kitleyle karşılaşmasından mutluluk duyduğunu ifade ediyor. Bu yoğun ilginin kendisini heyecanlandırdığını söyleyen İdil, Fransa'da daha fazla konser vermeyi umuyor.

Türkiye'de ise İzmir dinleyicisini dinamik, genç ve yeni deneyimlere açık bir kitle olarak tanımlayan İdil, konserlerinde en çok keyif aldığı yerlerden birisinin de burası olduğunu söylüyor.

Doğa, şehirler ve duygular

İdil beste yaparken doğadan, şehirlerden ve duygularından beslendiğini söylüyor. Şarkılarının en doğal ve yoğrulmaya müsait halini gitarı ve sesini kullanarak oluşturduğunu düşünüyor.

Rain Lab haricinde yaptığı projelerden birinde, Alman müzisyen Jesper Poelke kendisine banjo, gitar, flüt ve farklı çalgılarla eşlik ediyor. İdil ayıca, farklı müzisyenler ve prodüktörlerle de ortak projeler üzerinde çalışıyor.

İdil, Rain Lab'da kendisine eşlik eden Da Poet için "Anadolu ezgilerine olan aşinalığı ve ritim oluşturma konusundaki yaratıcılığı ve ustalığı, sözlerimi ve bestelerimi çok güzel bir müzikal dünyaya taşıyor. Bu duygusal yoğunluğu yüksek ve hayalci müzik, özellikle canlı performanslarda, Da Poet’in insanı hareket etmeye teşvik eden ritimleri sayesinde dinleyicilerin kalp atışlarını hızlandıran bir hale dönüşüyor." yorumunu yapıyor. Çalıştığı ve beraber müzik yaptığı diğer sanatçıları de sıralıyor:

"Ayrıca Oceanvs Orientalis ile yaptığım şarkılar ve geçen sene kasımda kendi plak şirketimiz Kanto Records’tan çıkan bir albümümüz var. İsmi General Tales of Ordinary Madness. Bu albümde çok değerli İlhan Erşahin ile güzel bir dans şarkısı olan Television’i yazdık. Ayrıca anadilimde yazdığım ilk yayınlanmış şarkım Ege de bu albümde. Oceanvs Orientalis ile müzik türlerinin sınırlarını aşan şarkılar yazdığıma inanıyorum.

Yakın zamanda Mehmet Aslan ile de kısacalarımız çıktı ve bu kısacalarda Efsun’u yazdım ve söyledim. Müzik konusunda böylesine tutkulu ve yaratıcı bir insanla da çalışmak büyük zevkti."

"Türk sanatçılar geleceğini başka ülkelerde aramaya itiliyor"

İdil müziğe olan tutkusunun yanı sıra Türkiye'de müzisyen olmanın zorluklarının da farkında. Bir sanat dalı ile ilgilenen ve bu alanlarda çalışmak isteyen insanların ciddiye alınmadığını, ekonomik güvencelerinin olmadığını söylüyor.

İdil yurt dışında şanslarını deneyen sanatçıların durumunu şöyle açıklıyor: "Hele ki konserlerin, festivallerin, ülkenin gündemiyle orantılı olarak olumsuz etkilendiği ve iptal olduğu şartlarda ekonomik güvence beklentisi de azalıyor. Bu da birçok sanatçıyı geleceğini başka ülkelerde aramaya itiyor."

Şu an Fulbright bursuyla öğrenci olarak gittiği Amerika'da yaşayan İdil, kendi sürecini anlatırken ise şunları söylüyor:

"Ben de, özellikle çok üzücü Reina saldırısından sonra Türkiye’de dar boğaza giren müzik endüstrisinden sıyrılıp konserlerimi Avrupa’da, Amerika’da ve farklı ülkelerde vermeye başladım. Kendi ülkemde yaşamımı sürdürecek kadar konser veremediğimi fark edince, Rain Lab’in ve akustik projemin konserlerini önce Almanya’ya taşıdım, sonra da diğer ülkelere.

Şu an Amerika’da yaşıyorum ancak Avrupa’da ve Türkiye’de konserlerim devam ediyor. Müzik yaparken para kazanmak asıl amacım değil. Ben şarkılarımı yazmak zorundayım çünkü içimden geliyorlar ve onları yazmasam olmaz. Duygularımı bu yolla paylaşabilmek ve karşılığını görmek başlı başına büyük bir şans. Müzik doğamın bir parçası."

"Müzik İşletmesi okumak çetin müzik endüstrisine hazırlıyor"

Başarılı müzisyen, almaya hak kazandığı ve her sene çok az sayıda kişiye verilen prestijli Fulbright bursuyla New York'ta Müzik İşletmesi bölümünde yüksek lisans yapıyor. Bir sanatçının kendi alanında bir bölümde okumasının ne gibi artılar getirdiğini sorduğumuzda cevabı şöyle oluyor:

REKLAM

"Kariyerim için çok faydalı olacağına inandığım bir bölümde yüksek lisans yapıyorum. Müzik hukuku, muhasebesi, lisanslama, yönetim gibi birçok konuda bilgi sahibi oluyorum. Hem bir müzisyen olarak pek çetin olan müzik endüstrisinde kendimi yasal olarak korumayı öğreniyor, hem işlerin işleyişini anlıyorum.

Özgürce müzik yapabilmek ve bundan kazanç sağlayabilmek zorlu bir mücadele ve bazen gözü karartıp bağımsız olarak ya da benzer hislere sahip dostlarla kolektif olarak müziği dinleyicilere bizzat ulaştırmak gerekiyor. Hem bir plak şirketi nasıl yönetilir, hem festivaller ve turneler nasıl planlanır, bütçeleme nasıl yapılır gibi konuları şu an global müzik endüstrisindeki lider şirketlerde çalışmış olan profesyonellerden ve akademisyenlerden öğreniyorum.

Ayrıca bu şirketlerde staj yapma olanağına da sahibim. Bu da beni New York gibi renkli bir şehirde hem müzisyen olarak hem de belki de ileride müzik endüstrisinde yenilikçi ve faydalı işler yapacak bir insan olarak büyümemi sağlıyor."

Yakında yeni konserler ve şarkılar

15 Eylül'de Babylon'un açılışını yapan müzisyen, 21 Eylül'de ise Fizy İstanbul Müzik Haftası için Zorlu Performans Sanatları Merkezi'nde konser verecek. İdil, son olarak Euronews'e projelerini anlatıyor:

Pek yakında Türkiye'deyiz. ?? Bu sonbahar, Rain Lab dozunuzu almak için güzel bir zaman. 15 Eylül'de Babylon'u birlikte...

Publiée par Idil Mese Music sur Mercredi 12 septembre 2018

"Yakın gelecekte çıkacak birçok şarkım var. Rain Lab ile çok güzel bir şarkı yazdık ve kaydettik. Tekli olarak bu sonbahar yayınlamayı planlıyoruz. Şu an başlıca hedefim Rain Lab ile Amerika’da turne yapmak ve Avrupa’da ve Orta Doğu’daki konserlerimizi çoğaltmak. Gene bu sonbahar Oceanvs Orientalis ve Sainte Vie ile çıkmasını planladığım bir şarkı var. Bir diğer hedefim Kanto Records’un hızlı bir ivmeyle büyümesi. Bu konuda harika bir ekiple çok sıkı çalışıyoruz.

REKLAM

New York’tan dostlarım ve elektronik müziğe çok keyifli ezgiler getiren Carlita ve Lemurian ile de yazdığım ve söylediğim şarkılar bir aya çıkacak. New York’ta tanıştığım ve birlikte yakında şarkı çıkaracağım bir iki sürpriz isim var. En büyük dileğim yakın gelecekte şarkılarımı akustik bir projeyle düzenlemek ve yayınlamak. Bu akustik proje için doğru prodüktör ve müzisyenlerin arayışındayım.

Şu an grubumun ve akustik projemin konser ayarlama ve planlamalarını tek başıma üstlendiğim için yeni projeler üretecek yaratıcı alanım ve zamanım biraz dar ancak bu rolleri doğru kişilere ya da şirkete aktarabildiğimde yeni projelerime odaklanabileceğime inanıyorum. Bu konuda hiçbir acelem yok, hayatta dengeli ve dostlarımın desteğini hissettiğim bir dönemdeyim. Müziğin beni ve birçok insanı iyileştirdiği, tüm kötülüklere göğüs gerecek gücü verdiği, mucizelere tanık olduğum bir yolculuktayım."

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Emmy Ödülleri'ne "The Marvelous Mrs Maisel" damga vurdu

Robotlar 2025 yılına kadar iş yükünün yüzde 52’sini üstlenecek

REKLAM

2017'de her 5 saniyede bir çocuk hayatını kaybetti

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Müzikte geleceği arayan sanatçı: Martin Fröst

Bir Alman efsanesi Scorpions sahnelere klasik müzik eşliğinde dönüyor

Nuit Sonores: Müzikli Geceler'e kadın dokunuşu