"Romanlar bir çuval una oy verecek değil": Romanlar 31 Mart yerel seçimlerinden ne bekliyor?

"Romanlar bir çuval una oy verecek değil": Romanlar 31 Mart yerel seçimlerinden ne bekliyor?
By Hemra Nida, Sevde Tunç
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
Aşağıda yerleştirilen video haber linkini kopyalayın/yapıştırınCopy to clipboardCopied

Romanlar 31 Mart yerel seçimlerinden ne bekliyor? Roman toplumu temsilcileri, "Romanlar yönetilen değil, yöneten de olmak istiyorlar. Bu dönem, meclis üyeliğine aday 30’a yakın Roman vatandaşımız var. Eskisi gibi bir çuval una, bir torba erzağa oy verecek koşulda değiller" diyor

REKLAM

Avrupa Konseyi Romanlar ve Gezginler Birimi’nin yaptığı son çalışmaya göre, Türkiye’deki Roman nüfusu yaklaşık 2 milyon 750 bin; tahminlere göre ise en fazla 5 milyon olduğu yönünde. Türkiye’de etnisite temelli nüfus sayımı yapılmadığı için Romanların nüfusu konusunda kesin bir veri yok. Fakat eldeki veriler, Romanların ciddi bir oy potansiyeli olduğunu ortaya koyuyor. Hal böyle olunca yerel seçimlerde Roman mahalleleri asla es geçilmiyor.

Peki Romanlar, 31 Mart seçimlerinden ne bekliyor? Roman toplumunu temsil eden ana aktörler, euronews Türkçe'de bu soruyu cevaplıyor:

'Romanlar artık bir çuval una oy vermiyor'

Romanlarla ilgili yaptığı çalışmalarla ‘Avrupa Konseyi Raoul Wallenberg İnsani Yardım Ödülü'nü alan Sıfır Ayrımcılık Derneği Başkanı Elmas Arus, Romanlarla kurulan ilişkilerin seçim dönemlerinde çok iyi, seçimden sonra asgari seviyede olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Seçim öncesi geliyorlar, çok güzel temas sağlıyorlar. Çünkü Romanlardan oy talepleri var. O dönemde bu mahalleler tehlikeli alanlar olmuyor, seçim sonrası bariyerler yeniden çıkarılıyor ve buralar ‘girilmez’ alanlara dönüşüyor. Bu da ilişkilerin güvensiz ve samimiyetsiz olduğunu gösteriyor.”

Arus’un ifadesiyle bu süreçte partiler, Romanların kapısını çalarak onlara ‘çok kıymetliymiş’ gibi davranıyor. Pazarlığa oturulduğunda Romanlar, “Oğlum/kızım belediyede çalışacak mı?” diye soruyor. Ya da şehrin göbeğinde oturan Romanlar, kentsel dönüşümle birlikte yerlerinin değerlenmesini, ekonomik açıdan rahatlamayı ve iyi evlerde oturmayı hayal ediyor. Bu anlamda somut beklentileri var.

Arus’a göre Romanlar, ayrımcılık, yoksulluk gibi çeşitli sorunlarla mücadele ettikleri için haklarının farkına varıp talep etme noktasına gelemiyorlar. Nitekim apolitik bir toplum. Politika onlar için oy vermekten ibaret. Politikayı, temsil edilme veya fikrini beyan etme şeklinde değerlendirmiyorlar. Evin büyüğü hangi geleneği yaratmışsa ona oy veriyorlar. Biri iktidar, diğeri muhalefet partisinden olmak üzere mecliste bulunan iki Roman vekilin varlığı, Romanların artık meclis üyeliklerine ve muhtarlıklara aday olması politikaya bakışlarının değiştiğine ve değişeceğine işaret.

Romanların yerel yönetimlerde temsil edilmek istediğine dikkat çeken Arus, “Bunca zaman Romanların yerini, diğerleri belirledi. Artık Romanlar yönetilen değil, yöneten de olmak istiyorlar.Bu dönem, meclis üyeliğine aday 30’a yakın Roman vatandaşımız var. Eskisi gibi bir çuval una, bir torba erzağa oy verecek koşulda değiller, onların da şartları var. Bu çok önemli bir dönüşüm.” diyor. O koltuklarda Romanların ve özellikle Roman kadınların yer alacağına inanıyor.

Yerel yöneticilerin dezavantajlı gruplara verdiği hizmetleri, lütuf gibi sunmasını eleştiren Arus, belediyeleri hak temelli bir bakışa davet ediyor. Ona göre Romanların geneli, sunulan belediye hizmetlerinden memnun değil. Mahallelerin gelişigüzel temizlendiğini söylüyorlar. Yıkılan evleriyle ilgili beklentileri karşılanmıyor. Belediyeler, mahallelere hizmet götürme noktasında sıkıntı yaşadığında da bunu Romanlara fatura ediyor. “Temizlik aracı gönderdik ama Romanlar çok kirlettiği için olmuyor.” diyorlar. Arus, “Etiler’deki mahallelere günde bir defa temizlik aracı gönderiyorsan Roman mahallesine iki defa göndermen gerekebilir. Orada bin nüfus varsa burada 10 bin nüfus var. Amaç eşit hizmet olabilir fakat eşit hizmet, pozitif sonuç getirmiyorsa bakış açını değiştireceksin. Her eşitlik, adalet değil. Yerel yönetimlerden beklentimiz adil ve hak temelli bir hizmet anlayışı…” şeklinde konuşuyor.

“1 Nisan itibariyle Romanlar için ne değişmiş olacak?” sorumuzu şöyle cevaplıyor Arus: “Roman mahalleleri için kişiler değişmiş olacak. Yeterli hizmet gitmeyecekse, önyargılı bakış devam edecekse koltukların yer değiştirmesi dışında hiçbir şey değişmeyecek. Meclis üyesi olanlar için bir şeyler değişir. Belediyeyle ön anlaşma yapılmışsa, ‘20 Roman belediyede işçi olsun’ deyip anlaşılmışsa o arkadaşlarımız için bir şeyler değişir.”

Yerel seçimleri çok önemsediğini, karar vericilerin özellikle bu dönemde Romanlarla temas ettiğini söyleyen Arus, “Anıları bu dönemlerde oluşuyor belki. Bu dönemlerde de olsa anılarına girmek güzel.” diyor.

“Yerel yönetimler Roman toplumunu tanımıyor"

Romanların siyasetteki temsilinin önemli isimlerinden biri Bahattin Turnalı. Kendisi CHP İstanbul İl Yönetim Kurulu Üyesi. Toplumun sorunlarını ve taleplerini dile getirecek liderlere ihtiyaç duyduğunu anlatan Turnalı, Romanların yerel yönetimlerde temsil edilme beklentisi olduğunu vurguluyor. Ona göre Romanlar, listelerde seçilebilecek yerlerden aday gösterilmedi. “Ona mı söz hakkı vereceğiz?” şeklinde yaklaşımlara maruz kaldılar. İzmit’te bir Roman’ın belediye başkan aday adayı olduğunu aktaran Turnalı, “Bırakın listeye girmeyi, dikkate bile alınmadı.” diyor.

“Roman bir belediye başkanı görmemiz kaç yılı bulur?” sorumuza, “Bir Roman milletvekilinin seçilmesi 92 yılı buldu. Özcan Purçu’nun mecliste olması, yeni doğmuş bir Roman çocuğunun bile geleceğinin hazırlanması anlamına geliyor. Bir Roman’ın belediye başkanı olması da sivil toplumun güçlenmesiyle alakalı. Zor ama imkânsız değil. Önümüzdeki 10-15 yıl içinde neden olmasın?” şeklinde cevap veriyor.

Romanlara verilen en popüler vaadin kentsel dönüşümle ilgili olduğunu belirten Turnalı’ya göre, Sulukule çok acı bir örnek ve orada onlarca vatandaş mağdur edildi. Dolayısıyla bugün verilen vaatler de gerçekçi değil. Turnalı, yerel yönetime talip olanları Roman mahallelerine davet ediyor ve örnek olay anlatıyor: “Belediye başkanını mahalleye getirdik; evlerde duvar yok, tavan yok, mahallenin ortasında dere gibi su akıyor, çocuklar yalınayak dolaşıyor, trafik kuralı denen bir şey yok. Başkan ‘Burası bizim bölge mi?’ dedi. Oraya hiç gelmemiş, bilmiyor. Hadi gel bu şahsa Roman politikasını anlat. O pencereden bakamaz. Bu mahalleleri yönetmeye talip olanların her şeyden önce Romanları tanıması gerekiyor.”

Roman aktivist, 31 Mart’tan sonra acilen barınma ve istihdam sorunlarına gerçekçi çözümler beklediklerinin altını çiziyor.

“Romanlardan oy isterken biraz utanmak lazım"

Roman Hakları Savunucusu ve gazeteci Hacer Foggo’ya göre, Roman mahalleleri partilerin oy beklentisinden dolayı seçim zamanı önemli hale geliyor. Yerel yönetime talip olan adaylar, Romanları satın alınabilecek topluluklar olarak görüyor. Dağıttıkları promosyonlarla o mahallelerin oylarını alabileceklerinden eminler. Bu bakış açısını korkunç bulan Foggo, “Daha önce Roman mahallelerini kapsayan bölgede iki dönem belediye başkanlığı yapmış aday, tekrar o mahalleye gelip oy istiyor. Onun döneminde mahalledekiler kötü koşullarda yaşamaya devam etmiş; çocuklar için kreş, kadınlar için toplum merkezi yapılmamış, istihdam yaratılmamış. Hepsi bir yana hala evlerde tuvalet yok. Hal böyle olunca Romanlardan oy isterken biraz utanmak lazım!” şeklinde konuşuyor.

Romanların derin yoksullukla mücadele ettiğini, dağıtılan erzaklara muhtaç olduğunu belirten Foggo, “Romanları yoksulluktan kurtardıktan sonra ‘bana oy ver’ demelisiniz. Romanların istediği sürdürülebilir projeler.” diyor. Seçimin ertesi günü Romanlar için yapılması gerekenleri şöyle sıralıyor:

“Öncelikle çocuklar için acilen kreş açılmalı. Baba hurdaya, anne çiçek satmaya gidiyor. O çocuk sokakta risk altında olduğu için onu oradan almak gerek. İkincisi, derhal beslenme sağlanmalı. Bu çağda bu çocukların okula beslenmesiz gitmesi utanç verici! Prosedüre uymuyor diye bir şey yok, belediye okullara destek vermeli. Üçüncüsü temiz su sorunu çözülmeli. Mahallelerde korkunç hastalıklar var. Dördüncüsü, istihdam. Hurdacılıktan kazandıkları günde 10 15 lira. Bu meslekler de rant alanı haline geldi. Yetişkin Romanların başka hangi mesleklerle ev geçindireceğine dair projeler geliştirilmeli, meslek kursları açılmalı.”

Roman romantizmini kenara bırakmak şart

Roman sivil toplumunun ana aktörleri, toplumun barınma, istihdam, eğitim, sağlık ve ayrımcılık sorunlarıyla mücadele ettiğini belirtiyor. Talepleri de bu sorunların çözümüne yönelik. Seçim sonrası en acil çözüm bekleyen sorunların başında barınma ve istihdam geliyor. Zira Romanlar, barınma konusunda ciddi problem yaşıyor. Tavanı, duvarı olmayan barakalarda hayat sürüyorlar. Tuvaleti olmayan onlarca ev var. Kentsel dönüşümün uğradığı mahallelerde ise mağduriyetler almış başını gidiyor. Manisa Selimşahlar Mahallesi bunun örneklerinden biri. Şehrin dışındaki kiralık konutlara yerleştirilen Romanlar, ulaşıma ve geçim kaynaklarına uzak hale geldi. Aylık 100 liradan başlayan ev taksitlerini ödemekte zorlanan Romanlar, evsiz kalma riskiyle karşı karşıya kaldı. Altyapı yetersizliğinden kaynaklanan lağım patlamaları, çöplerin haftada bir toplanması, içme suyu sorunları derken Romanlar, hayal ettiği barınma koşullarına kavuşamadı.

Romanların istihdam edilemeyişi de yoksulluklarını derinleştiriyor. Kâğıt ve hurda toplayıcılığı dışında iş imkânı bulamayan Romanlar, yoksulluk sınırının altında kalan çok cüzi kazançlarla ev geçindirmeye uğraşıyor.

REKLAM

Ekonomik zorluklar, çocukların okulu terkini de tetikliyor. Giyim kuşam, beslenme, kırtasiye derken ortaya çıkan eğitim masrafları, ailelerin belini büküyor. Çocuklar erkenden ‘işçi’ olarak hayata karışıyor. Çocukların okul sonrası ödevlerini yapacak ortam bulamaması veya okulda karşılaştıkları ayrımcı muamele bir yana, sağlıklı çocuklara verilen engelli raporlarıyla çocuklar rehabilitasyon merkezlerine yönlendiriliyor. Dolayısıyla çocuklar, sistem dışına itiliyor.

Roman aktivistlerin belirttiği gibi, ‘Romanlar gamsızlar, vur patlasın çal oynasın yaşıyorlar’ şeklindeki klişe bakışı bir kenara bırakıp Roman toplumunun sorunlarıyla yüzleşmekte fayda var. Toplum, yerel seçimlerden sonra da boş vaatler değil, gerçekçi ve somut adımlar bekliyor.

WhatsApp'ta ücretsiz bültenimize abone olun, Türkiye ve dünya gündeminden seçtiğimiz haberler her gün telefonunuza gelsin! Abone olmak için tıklayın

Görüntü editörü • Mert Can Yilmaz

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Covid-19’un Romanlar üzerindeki etkisi araştırıldı: 'İmkansızlıklar içerisinde imkansızı yaşıyoruz'

Video: Ankaralı seçmen 31 Mart yerel seçiminde oy verirken hangi etmenleri göz önünde bulunduracak?

Video | Beyoğlu'nda yerel seçim: Durumdan memnun olanlar ve eskiyi özleyenler