Pandemi ortamında kültür-sanat faaliyetleri birincil dereceden etkilense de, Türkiye'den iki sanatçı, uluslararası bir tiyatro projesinin provalarına devam ederek, sanatın halen umut aşılamasına aracılık ediyor.
REKLAMPandemi ortamında kültür-sanat faaliyetleri birincil dereceden etkilense de, Türkiye'den iki sanatçı, uluslararası bir tiyatro projesinin provalarına devam ederek, sanatın halen umut aşılamasına aracılık ediyor.
Ali Poyrazoğlu ve Can Remzi Ergen, Kraliyet Akademisi Uluslararası Bilim Kurulu (RASIT) Genel Direktörü HRH Prenses Dr. Nisreen El-Hashemite'nin daveti üzerine, dünya prömiyerini 21 Eylül Uluslararası Barış Günü’nde Cenevre’de Birleşmiş Milletler’in kurulduğu binada yapılması planlanan “Spoonface – Kaşıksurat” performansının provalarını sürdürüyor.
Oyun, koronavirüs salgınının sona ermesi durumunda Cenevre’de gerçekleşecek prömiyerinden sonra Türkiye de dahil dünyanın birçok ülkesinde oynanacak.
"Farklılığın seni sen yapar"
Billy Elliot filminin de yazarı Lee Hall tarafından kaleme alınan, otizmli ve kanser hastası bir çocuğun hayata veda etmeden önceki son sözlerinden yola çıkan oyunun ana teması ise, “farklılığın seni sen yapar”.
İngilizce, Fransızca ve Türkçe oynanacak olan ödüllü oyundaki çocuk ise, özellikle pandemi dönemlerinde birçoğumuzun kaygılarından birine yanıt veriyor: “Bütün olumsuzluklara rağmen hayat aslında yaşamaya değer” mesajı veren oyunun provaları bir senedir devam ediyor.
Oyunda, hikayesi anlatılan otizmli çocuğa ses ve hayat veren Can Remzi Ergen, New York’ta Al Pacino’nun direktörlüğünü yaptığı Actors Studio’nun Kreatif Direktörü Elizabeth Kemp ile uzun süre çalışmış, Londra Royal Academy of Dramatic Arts’ta Shakespeare ve Meisner üzerine eğitimler almış genç bir oyuncu; aynı zamanda UNICEF Türkiye Ülke Ofisi’nin iletişim sorumlusu.
Ali Poyrazoğlu yönetmenliğinde bir oyun
Oyuncu Ergen’e hikayesini dünyayla paylaşmada yardımcı olan yönetmeni ise, ünlü oyuncu Ali Poyrazoğlu.
euronews Türkçe’ye konuşan Ergen, farklılıklarından dolayı okula gidemeyen otizmli çocuğu canlandırdığı rolüne çalıştığı süreci şu şekilde aktarıyor:
“Yaklaşık 1 yıldır Tohum Otizm Vakfı’nın da desteğiyle birçok otizmli bireyle evlerinde ve okullarında zaman geçirdim, birebir çalıştım, gözlem yaptım ve de akademik araştırmaları okuyup akademisyenlerle uzun görüşmeler yaptım.”
Ergen, canlandırdığı otizmli karakteri, “Yarın hayatta olmayacak olsan bile bugünün ne kadar da yaşamaya değer olduğunu, hayattaki ‘anlamı’ aslında senin yarattığını hatırlatıyor” şeklinde yorumluyor ve “farklılık ayrılık değil, zenginliktir” diyor.
Otizmli çocuklar için hayat eve sığmadı
Koronavirüs salgınını kontrol altına almak amacıyla Türkiye’de olduğu gibi dünya çapında da uygulanan karantina sürecinde eğitime ara verilmesi nedeniyle, otizmli bireyler ve çocuklar zorluklarla karşı karşıya kalıyor. Zira “hayat eve sığar” sloganlarına rağmen otizmli çocuklar eve sığamadı. Türkiye’de 1,4 milyon otizmli birey olduğu tahmin ediliyor ve bu sayının yaklaşık üçte biri çocuklardan oluşuyor.
Duayen tiyatro oyuncusu ve devlet sanatçısı olan Ali Poyrazoğlu ise, ‘Dünyada ötekileştirme konusu şu an içinde bulunduğumuz salgından çok da farklı olmayan bir hastalığa dönüşmüş durumda. Hatta bazı mikroplardan bile daha hızlı yayılıyor. Arthur Rimbaud’nun ‘Öteki sensin’ cümlesinden yola çıkarak ötekileştirme üzerine konuşuyoruz. Empati duygusunu 6. duyumuz haline getirmeden ne kendimizle olan barışın, ne de kitleler, ülkeler arası barışın sağlanamayacağını düşündüğümüz için bu oyunu sahnelemeye karar verdik” diye açıklıyor.
Ali Poyrazoğlu aynı zamanda UNICEF İyi Niyet Elçisi.
Poyrazoğlu ve Ergen, bu projenin sadece elit çevrelerle sınırlandırılmayarak, Hakkari’de 4 kişilik bir ailenin evinde de, New York’ta bir parkta da oynamayı hedefliyor. Bunun için de ulusal ve uluslararası düzeyde girişimlerini sürdürüyorlar.
Projenin Türkiye ayağında hazırlık aşamasına Tohum Otizm Vakfı da önemli bir destek sundu.