Uluslararası Af Örgütü'nün dünya raporunda madde madde Türkiye'nin karnesi

Uluslararası Af Örgütü
Uluslararası Af Örgütü © Amnesty International
By Sertaç Aktan
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Uluslararası Af Örgütü'nün 2020-2021 dünya raporu yayınlandı. Raporun Türkiye bölümü başta temel insan haklarından yargıya, pek çok alanda ve oldukça fazla sayıda olumsuz olgu ve olay içeriyor.

REKLAM

Uluslararası Af Örgütü'nün 2020-2021 dünya raporu yayınlandı. Raporun Türkiye bölümü başta temel insan haklarından yargıya, pek çok alanda ve oldukça fazla sayıda olumsuz olgu ve olay içeriyor.

Buna göre Türk yargısı, adil yargılanmaya ilişkin prensipleri ve yasal süreçleri ciddi anlamda göz ardı ediyor. Uluslararası insan hakları hukuku kapsamında korunan eylemleri cezalandırmak için geniş tanımlı terörle mücadele yasaları uygulanmaya devam ediyor ve avukatlar başta olmak üzere bazı yargı mensupları mesleki görevlerini meşru bir şekilde yerine getirmeleri nedeniyle yaptırımlara maruz kalıyor.

Bunun yanı sıra çok sayıda gazeteci, politikacı, aktivist, sosyal medya kullanıcısı ve insan hakları savunucusu muhalefet etmelerinden ötürü hukuki tacizlere uğradı.

Af Örgütü'nün Büyükada davasında, aralarında Taner Kılıç'ın da bulunduğu dört insan hakları savunucusu mahkum edildi. Osman Kavala, Gezi davasında beraat etmesine ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) serbest bırakılmasına karar vermesine rağmen cezaevinde tutuldu.

Covid-19 önlemleri siyasi amaçlar için kullanılırken işkence ve kötü muameleye ilişkin sorunlar devam etti.

Geçen bir yıllık süreç içerisinde yaşananlar raporda şu başlıklar altında sıralanıyor:

Covid-19

  • Hükümet Covid-19 krizini muhalefeti daha da bastırmak için kullandı.

  • Nisan ayında, salgın ülkede yayılırken, hükümet cezaların infazına ilişkin yasayı değiştirerek 90 bin kadar mahkumun erken salıverilmesini sağladı. Yargılama öncesi tutuklu halde olan ve terörizm yasaları uyarınca mahkum olanlar ise özellikle bu yasada hariç tutuldu.

  • Muhalefet tarafından yürütülen birkaç belediyenin bağış kampanyası yasaklandı. İstanbul ve Ankara belediye başkanlarının kaynak yaratma çabalarına yönelik soruşturmalar başlatıldı.

  • Mart ve Ekim aylarında, salgın nedeniyle Sağlık Bakanlığı sağlık çalışanlarının istifa etmesini yasakladı. Önlem başlangıçta üç aylık bir süre için öngörülmüştü, ancak daha sonra süresiz olarak uzatıldı. (Editör notu: Bu yasak Ocak 2021'de kaldırıldı)

Yetki aşımı ve yasaların kötüye kullanımı

  • Eylül ayında polis 47 avukatı sadece yaptıkları işten dolayı “terör örgütüne üye oldukları” şüphesiyle gözaltına aldı. 15 avukat tutuklandı. Aynı ay, Yargıtay 14 avukatın hapis cezalarını onadı.

Muhalefetin bastırılması

  • Gerçek bir suç işlendiğine dair kanıtlar olmaması nedeniyle terörle mücadele yasaları kapsamındaki cezai soruşturmalar ve yargılama öncesi cezai tutuklamalar muhalefeti susturmak için kullanılmaya devam edildi.
  • "Sahte haberler", "kışkırtma" veya "korku ve panik yayma" ile mücadele kisvesi altında, sosyal medyada tartışan eleştiren kişileri hedef alındı. İçişleri Bakanlığı Siber Suçlar Birimi, 11 Mart - 21 Mayıs tarihleri arasında 1105 sosyal medya kullanıcısından “kışkırtıcı Covid-19 paylaşımları” da dahil olmak üzere “terör örgütü propagandası” yapmak suçuyla; 510'un sorgulanmak üzere gözaltına alındığı bildirildi.
  • Eski milletvekillerini ve muhalefet partisi üyelerini hedef alan kötü niyetli soruşturma ve kovuşturmalar devam etti.
  • Haziran ayında İstanbul Temyiz Mahkemesi, muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun mahkumiyetini onadı. Yedi yıl önce paylaştığı tweetlere atıfla dokuz yıl sekiz ay hapis cezasına çarptırıldı.
  • Ekim ayında, Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen de dahil olmak üzere, Kürt yanlısı Halkların Demokrasi Partisi'nin (HDP) 20 eski ve mevcut üyesi, Ekim 2014'teki şiddet içeren protestolarda rol aldıkları iddiasıyla tutuklandı. Suçlamalar büyük ölçüde o dönemde resmi HDP twitter hesabından yapılan sosyal medya paylaşımlarına dayandırıldı. Ayhan Bilgen'in tutuklu yargılanmasının ardından 2 Ekim'de İçişleri Bakanlığı Kars Valisini kayyum olarak Kars Belediyesi'ne atadı.
  • Eski eşbaşkanlar Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ise Eylül 2019'dan bu yana aynı soruşturma kapsamında tutuklu kaldılar. AİHM Büyük Daire'nin Demirtaş'ın derhal serbest bırakılması gerektiğine ilişkin kararının ardından sadece birkaç gün sonra, yeni bir iddianame ilk derece mahkemesinde görülmeye başlandı.
  • Aralık ayında Parlamento, kitle imha silahlarının yaygınlaşmasının finansmanını önlemek için sivil toplum örgütler açısından ağır sonuçları olan yeni bir yasayı kabul etti. Yasa, terörle mücadele yasaları kapsamında yargılanan kişilerin STK kurullarından çıkarılmasına ve yerlerine hükümetin kayyum atamasına izin veriyor.

İfade Özgürlüğü

  • Çok sayıda gazeteci ve medya çalışanı yargılama öncesi gözaltında tutuldu veya hapis cezasına çarptırıldı. Aralarında terörle mücadele yasalarına göre yargılananlardan bazıları mahkum edildi ve hapis cezasına çarptırıldı, meşru işleri cezai suçların kanıtı olarak sunuldu.
  • Mart ayında polis, sosyal medya paylaşımları nedeniyle “halkı düşmanlığa ve nefrete kışkırtmakla” suçlanan gazeteci ve insan hakları savunucusu Nurcan Baysal'ın da aralarında bulunduğu Covid-19 salgınını haber yaptıkları için en az 12 gazeteciyi gözaltına aldı.
  • Libya'da öldürülen Türk Milli İstihbarat Teşkilatı'ndan (MİT) iki istihbarat görevlisinin cenazesini haber yaptıkları için altı gazeteci hapse atıldı. Mayıs ayında gözaltına alınan bu kişiler, "istihbarat görevlilerinin kimliklerini ifşa etmekle" suçlandı. Eylül ayında beşi “istihbarat bilgilerini yayınlamaktan” hapis cezasına çarptırıldı.
  • Mart ayında sosyal medya paylaşımları nedeniyle gözaltına alınan gazeteciler Alptekin Dursunoğlu ve Rawin Sterk Yıldız, sırasıyla Mart ve Eylül aylarında ilk duruşmalarında serbest bırakıldı. Davaları yıl sonunda devam etti.

İnsan hakları savunucuları

  • Onlarca insan hakları savunucusu, insan hakları çalışmaları nedeniyle cezai soruşturma ve kovuşturmalarla karşı karşıya kaldı.

  • Temmuz ayında, 11 insan hakları savunucusunun Büyükada davasında, Taner Kılıç "Fethullah Gülen Terör Örgütü üyeliğinden" mahkum edilrek 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırdı; İdil Eser, Günal Kurşun ve Özlem Dalkıran, “FETÖ'yü bilerek ve isteyerek desteklemek” suçundan “1 yıl 13 ay” hapis cezasına çarptırıldı. Kalan yedi sanık beraat etti.

  • Şubat ayında Osman Kavala ve diğer sekiz sivil toplum aktivisti, 2013 Gezi Parkı protestolarını “yönetme” ve “hükümeti devirmeye teşebbüs” de dahil olmak üzere tüm suçlamalardan beraat etti. Ancak Osman Kavala, serbest bırakıldıktan birkaç saat sonra yeni suçlamalarla gözaltına alındı. Mayıs ayında, AİHM Büyük Dairesi, yargılama öncesi uzun süreli tutukluluğunun hukuka aykırı olduğunu ve "gizli bir amaca" hizmet ettiğini tespit ederek, başvuranın derhal serbest bırakılmasını talep eden Aralık 2019 kararını doğruladı.

  • Ekim ayında, mahkeme Osman Kavala ve Amerikalı akademisyen Henri Barkey hakkında delil olmamasına rağmen "anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs" ve "casusluk" suçlamasıyla yeni bir iddianameyi kabul etti.

  • Aralık ayında, Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, yargılama öncesi tutukluluğuna ilişkin herhangi bir ihlal tespit etmedi. Osman Kavala cezaevinde kaldı.

  • Ocak ayında savcı, Özgür Gündem davasında insan hakları avukatı Eren Keskin ile dayanışma kampanyasına katılan diğerlerinin mahkum edilmesini talep etti. Şubat ayında geçici bir kararla Necmiye Alpay ve Aslı Erdoğan beraat etti. Eren Keskin ve diğer üç sanık hakkındaki kovuşturma ise devam etti.

  • Mart ayında, İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) Diyarbakır şubesi eski başkanı Raci Bilici, insan hakları çalışmaları nedeniyle “terör örgütü üyeliği” nedeniyle 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.

  • Ekim ayında, Forensic Architecture araştırma grubunun 2019 raporunun ardından, insan hakları avukatı Tahir Elçi'yi öldürmekle suçlanan üç polis memuru ve PKK üyesi olduğu iddia edilen bir kişinin yargılanmasına Elçi'nin ölümünün neredeyse beş yıl ardından başlandı. Memurlar, "kusurlu ihmal nedeniyle ölüme neden olmak" ile suçlanıyor.

LGBT

Nisan ayında, Diyanet İşleri Başkanlığından üst düzey bir devlet yetkilisi, HIV / AIDS'in yayılmasından eşcinselliği ve evlilik dışı ilişkileri olan kişileri suçladı. Cuma hutbesinde takipçileri bu "kötülükle" mücadele etmeye çağırdı. Bu suçlama ve çağrı Cumhurbaşkanı tarafından desteklendi. Bu açıklamaları eleştiren barolar, Ceza Kanununun “dini değerlere hakareti” suç sayan 216/3 maddesi uyarınca ceza soruşturmasıyla karşı karşıya kaldı.

Kadın hakları ve kadınların korunması

  • Temmuz ayında 27 yaşındaki öğrenci Pınar Gültekin'in vahşice öldürülmesi ülke çapında protestolara yol açtı. Cinayetle suçlanan iki erkeğin davası devam ediyor.
  • Ağustos ayında, iktidardaki AK Partili bazı siyasilerin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme önerileri ülke çapında gösterilere yol açtı. Kadın hakları örgütleri, salgın kısıtlamaları sırasında artan aile içi şiddete yeterli yanıt verilmesi de dahil olmak üzere Sözleşmenin uygulanmamasını eleştirdi. İçişleri Bakanlığı, 2020 yılında 266 kadının toplumsal cinsiyete dayalı şiddet sonucu hayatını kaybettiğini açıkladı ancak kadın örgütlerinin verdiği rakamlar çok daha yüksek.

(Rapor İstanbul Sözleşmesi'nin feshedildiğine ilişkin bir güncelleme içermiyor)

Toplantı ve göster özgürlüğü

  • Yetkililer, Mart ayında, İstanbul'daki Kadın Günü yürüyüşünü ardı ardına ikinci yıl için yasakladı. Polis, yasağa meydan okuyan barışçıl protestocuları dağıtmak için göz yaşartıcı gaz ve plastik mermi kullandı.
  • Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun 32. Maddesi uyarınca “dağılmamakla” suçlanan altı kadın hakkında kovuşturma Kasım ayında başladı.
  • Haziran ayında Ankara idare mahkemesi, kampüsteki öğrencilerin 'Onur Yürüyüşü'nün yasaklanmasının hukuka aykırı olduğuna karar verdi. 10 Aralık'ta ise Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nden 18 öğrenci ve bir akademisyen, Mayıs 2019'da kampüste gerçekleşen bir Onur Yürüyüşüne katıldıkları gerekçesiyle görülen davaları Nisan 2021'e ertelendi.

İşkence ve kötü muamele

  • Osman Şiban'ın ifadesine göre, Eylül ayında Şiban ve Servet Turgut, Van'da gözaltına alınıp çok sayıda asker tarafından dövüldükleri iddiasıyla ağır yaralandı. Servet Turgut, 30 Eylül'de hastanede hayatını kaybetti. Van Valiliği ve İçişleri Bakanı'nın ifadeleri görgü tanıklarının ve Osman Şiban'ın ifadeleriyle çelişiyordu. Van Cumhuriyet Savcısı tarafından işkence iddialarına yönelik açılan ceza soruşturması gizlilik kararına tabi tutuldu.
  • Ekim ayında, Van'da vakayı haber yapan dört gazeteci, çalıştıkları haber ajansları ve PKK / KCK doğrultusunda kamu olaylarına ilişkin haberler yaptıkları gerekçesiyle ”“ terör örgütü üyesi ”oldukları gerekçesiyle tutuklandı.
  • Aralık ayında Diyarbakır cezaevinde tutuklu bulunan Mehmet Sıddık Meşe'nin hapishane gardiyanları tarafından ağır şekilde dövüldüğü iddiasının ardından acil tıbbi bakım talebi geri çevrildi ve adli tıp personeli tarafından muayene edilmesine izin verilmedi. Savcılık makamları, yıl sonuna kadar iddialarla ilgili bağımsız bir soruşturma başlatmadılar.

Kaçırılma olayları

  • Şubat ayında, Fethullah Gülen hareketiyle bağlantılı olmakla suçlanan ve 2019'da kaybolan yedi kişiden biri olan Gökhan Türkmen, zorla kaçırılıp alı konulduğu 271 gün boyunca maruz kaldığı işkence ve diğer kötü muameleleri mahkemede anlattı. Mahkeme, iddialarına yönelik cezai soruşturma başlatılmasını talep etti. Ağustos 2019'da kaybolan Yusuf Bilge Tunç'un ise nerede olduğu yıl sonunda hala bilinmiyordu.

Göçmen ve mülteciler

  • Türkiye, dünyadaki en büyük mülteci nüfusuna ev sahipliği yapmaya devam ediyor. 3,6 milyon Suriyeli dahil yaklaşık 4 milyon kişi. Göç kontrolü ve geri dönüşler konusundaki işbirliği karşılığında Türkiye'deki mültecilere Avrupa'dan mali yardım sağlayan 2016 AB-Türkiye anlaşması işlemeye devam etti.
  • 27 Şubat'ta Türkiye AB sınırlarında engelleme yapmayacaklarını duyurduktan sonra sorumsuzca sığınmacıları ve göçmenleri şiddetli geri itmelerin, ölümlerin ve yaralanmaların yaşandığı Yunanistan'a gitmeye teşvik etti.
  • Ekim ayında yayınlanan bir STK raporuna göre, Türkiye yıl içinde 16 binden fazla Suriyeliyi Suriye'ye sınır dışı etti. Mayıs ayında bir grup Suriyeli, geri dönmek istediklerini belirten belgeleri imzalamaları için baskı gördüklerini bildirdi.
  • BM rakamlarına göre, Eylül ayı itibarıyla Türkiye, Afganistan'a yaklaşık 6 bin kişiyi sınır dışı edildi. Ülke hala güvenli ve onurlu geri dönüşlere izin vermiş değil.
Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Af Örgütü: Türkiye'de terör finansmanını önleme tedbirleri, sivil toplum üzerinde baskıyı artırıyor

HRW'den Ankara'ya suçlama: Suriye'de Türkiye'nin kontrolündeki bölgelerde hak ihlalleri yaşanıyor

ABD'nin yeni yaptırım tehdidi Türk-Rus ticaretini nasıl etkiledi?