Adımı Deniz Koydular: Kendini büyütmek zorunda kalan iki çocuğun hiyakesi...

Yazar Demet Cengiz ilk romanı Adımı Deniz Koydular okuyucu ile buluştu
Yazar Demet Cengiz ilk romanı Adımı Deniz Koydular okuyucu ile buluştu © euronews
© euronews
By Dilek Gul
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
Aşağıda yerleştirilen video haber linkini kopyalayın/yapıştırınCopy to clipboardCopied

Daha önce yayınladığı kitapları ile bilinen Gazeteci Demet Cengiz, ilk romanı 'Adımı Deniz Koydular'ı okurla buluşturdu. Yazar Cengiz, ilk romanının serüvenini euronews'e anlattı

REKLAM

Daha önce yayımladığı kitapları ile bilinen Gazeteci Demet Cengiz, ilk romanı 'Adımı Deniz Koydular'ı okurla buluşturdu.

Adımı Deniz Koydular, İstanbul ve Londra'nın kenar mahalle semtlerinde yaşayan iki çocuğun hikayesini anlatıyor.

1970’lerde İstanbul'un semtlerinden Seyrantepe’de doğan Deniz Yıldız’ın ve Londra Streatham’da doğan James Rowe’un ayrı ayrı işlenen öykülerinde şiddet, çocuk istismarı, aile içi sevgisizliğe dair pek çok sorun gözler önüne seriliyor.

Romanda ailede başlayan sevgisizliğin sonuçlarını incelikle anlatan yazar, arka planda da Türkiye ve dünyada yaşanan önemli siyasi ve de ekonomik gelişmeleri işliyor.

Örneğin kitapta Maraş Katliamı, 1980 Darbesi, AK Parti’nin iktidara gelişi, Ergenekon operasyonları ve Gezi olayları gibi yakın tarihten hatırlatmalara dikkat çekiliyor.

Yazar, Adımı Deniz Koydular ile okuyucuyu Türkiye ve dünya toplumlarını ilgilendiren sorunlarının içine çekiyor.

''Sevgi ve sevgisizliğin öğrenildiği ilk yer aile...''

Toplumda kadınlarla çocukların yaşadığı şiddet ve istismar olaylarının karşısında çektiği acı, Demet Cengiz'e bu romanı yazdıran öncelikli his olmuş. Yaşanılan sorunların temeline aile içi sevgisizliği koyuyor Demet Cengiz:

"Aslında Türkçe etkilendiği diğer dillerle birlikte çok fazla sevgiyi içinde barındıran bir dil. Dünyada hiç bir dilde bu kadar çok sevgiyi anlatan kelime yok. Ama böyle bir dili olan toplumun daha sevgi dolu olmasını beklerken hayal kırıklığı yaşıyoruz. Çünkü biz bir şekilde dünyanın en az tebessüm eden toplumuyuz. Bence sebepleri düşünülmeli. Romanın içerisinde pek çok olumsuz başlık var. Ama bu romanın teması aile içi sevgisizlik. Kişinin sevgi ve sevgisizliği öğrendiği yer ailesi. Bunu da çoğunlukla anne daha sonra da babası ile yapıyor."

''Toplumdaki kadına yönelik şiddet, çocuk istismarı bana bu romanı yazdırdı''

Yazar Demet Cengiz, tıpkı kitabın karakteri Deniz'in yaptığı gibi her şeye rağmen ayağa kalkıp mücadele etmenin de önemli olduğu görüşünde... Kitabın ilk bölümlerindeki şiddet ve sevgisizlik roman ilerledikçe çözülüyor ve okuyucu umuda dair karşılaşmaların içine giriyor:

"Toplumda var olan kadına ve çocuğa yönelik şiddet karşısında çektiğim acı bana bu romanı yazdırdı. Yani romanı yazdıktan sonra daha fazla duyarlı hale gelmedim. Romanın çıktığı günlerde Elmalı davası gündemdeydi mesela. En kötüsü de bu. Aile içinde istismara uğrayan çocukların büyük bir kısmını tespit dahi edemiyoruz, bilmiyoruz. Ve insanlar yetişkin olunca da bunu konuşmaktan çekiniyor. Hem haksızlığa uğruyor hem de hayatı boyunca bir utanç taşıyor. Yani hepimizin yaraları çocukluğumuzdan. Ve bunlara karşı bir şey yapamıyor olmak beni üzüyor. Üst üste o kadar benzer olaylar oluyor ki ben bazen artık kapatıyorum. Ama mücadele etmek için toparlanıyoruz. Deniz de öyle bir karakter, her şeye rağmen insanın kendi kaderini değiştirebileceğini sembolize ediyor. Çok talihsiz koşullarda, yoksulluk ve şiddet içine doğuyor."

Deniz'in hayatı Türkan Saylan ile buluşmasıyla değişiyor...

Kitabın ana karakterlerinden bir olan Deniz esasında bir Kardelen. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin bursuyla hayatı değişmiş, kaderine boyun eğmemiş bir kadın. 

Bir 'Kardelen'in yaşamından esinlenerek yazılan roman eğitimde ve de yaşamda fırsat eşitliği sağlamak için mücadele eden figürlerin insan yaşamını nasıl değiştirebileceğine odaklanıyor.

Kitap bu kadar sorunu içinde barındırınca, ister istemez "derdiniz nedir" diye soruyoruz.

''Daha adil, demokratik ve eşitlikçi bir dünyada yaşamak istiyorum'' diyerek başlıyor söze:

"Ben çok daha adil ve demokratik bir dünyada yaşamak istiyorum. Daha eşitlikçi bir dünya. Dezavantajlı grupların dışlanmadığı ve ötelenmediği bir dünya istiyorum. Bu bizim hakkımız. Toplumlararası eşitlik sağlamamız gerekiyor. Cinsiyet ve yaş bazında… Bir çocuk kendini koruyamaz onu bir yetişkin korumalı. İşlemeyen bir adalet sistemi içerisinde o çocuğu koruyamazsınız. Kitapta ''Çok fazla acı var, dayanamıyorum' diyen Dicle Koyacağı'nın cümlesine yer verdim. Gerçekten de çok fazla acı var, hele ki kadın ve çocuğa yönelik şiddete bakınca. Bizim okumaya dayanamadığımızı onlar yaşıyorlar. Deniz'in hayatı Türkan Saylan ile buluşmasıyla değişiyor. Bazı insanlar sıfırda bile değil. O insanları sıfıra çıkarmak bile bir şey. Ya da artı bakiyeye çıkarmak gerekiyor. Bu da eğitim ile olur. Yasal ve ahlaki yollarla yapabilmenin yolu da buradan geçiyor. O nedenle en önemli konularımızdan biri fırsat eşitliği.''

''Umursamaz insanlarda o kadar çok dert var ki birini seç ve ona dertlen demek istedim...''

İki karakterin hayata dair yaşadığı acılar ve arka plandaki siyasi hatırlatmalar biraz fazla gelebiliyor sayfalar ilerledikçe.

Romanın pek çok başlığı barındırması nedeniyle yayımevleri kitabı iki ayrı roman olarak basmayı önerse de o kolaya kaçmayıp zoru seçiyor.

Ve edebiyattaki belli kalıpların dışına çıkmayı istiyor. Çünkü Yazar Demet Cengiz'e göre hayatta bir acıyla ilgilenirken diğerlerini görmezden gelemeyiz. O nedenle iki karakterin ağır öyküsünün bir kitapta buluşmasının bilinçli bir tercih olduğundan bahsediyor:

REKLAM

''Hep bir kesit anlatılması istenir romandan, ama ben okuyucuyu yoran kurguları daha seviyorum. Bu roman okura diyor ki bütün dikkatini bana ver. Çünkü hayatın kendisi de bu. Bir yanda yoksulluk varken diğer tarafta şiddet, istismar, kadına şiddet, adaletsizlik, hukuksuzluk var. E bunların biri ile ilgilenelim peki diğerleri ne olacak? Aslında umursamaz insanlara demek istediğim o kadar çok dert var ki birini seç ve ona dertlen.''

Romanı yazarken aralarda durmak zorunda kaldım. Çünkü benim de ''Çok fazla acı var'' deyip dayanamadığım zamanlar oldu

Roman kesintileri ile birlikte altı aylık bir süreçte yazılmış ama arkasında iki yıllık sağlam bir araştırma var. Ve kadın okurdan çok erkek okur tarafından daha fazla ilgi görmüş.

Cengiz'e göre geri bildirimlerdeki en ilginç durum en avantajlı şartlarda büyüdüğünü düşündüğü insanların bile bir çocukluk hikayesinin olması...

''Romanı yazarken aralarda durmak zorunda kaldım. Çünkü benim de ''Çok fazla acı var'' deyip dayanamadığım zamanlar oldu. Bunları kahramandan dinlemek diğer tarafatan kendi yarattığım kurgunun içerisine parçaları yerleştirmek kolay değildi. Çok ağlayıp ara verdiğim zamanlar oldu, bu benim altıncı kitabım ve ilk romanım. Ama çok fazla mesafe koyamadım karakterlerle arama. Ancak bir taraftan da insanların çok gerçekçi bulmasının nedeni bu. Bu acıya değer mi, evet ama sonrakilerde böyle olmayacak. Adımı Deniz Koydular bir yolculuğa çıktı, her romanın kendi serüveni var. Adımı Deniz Koydular benim düşündüğümden daha fazla erkek okura ulaştı. Geri bildirimi yapanların çoğu erkek okurlar, bence bu ilginç. Ama daha da ilginci en avantajlı şartlarda büyüdüğünü düşündüğümüz bile gelip bir çocukluk hikayesini anlatıyor. Ben bir probleme parmak bastığımı düşünüyordum ama bu problem o kadar büyükmüş ki benim parmağım küçücük kalmış.''

Adımı Deniz Koydular bir üçlemenin ilki. Sonrasında Nehir ve Göl gelecek. Hatta Nehir için hazırlıklar başlamış. Demet Cengiz en kısa sürede ikinci romanını da okurlarıyla buluşturacak.

REKLAM

Görüntü editörü • Mert Can Yilmaz

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Almanya'da başörtüsü nedeniyle bazı kadınların oy kullanmalarına izin verilmedi

Moskova, Russia Today videolarını kaldıran Youtube'u Rusya'da kapatmakla tehdit etti

Fransa'da cinsel istismar skandalı: Katolik Kilisesi yüzlerce mağdura tazminat ödedi