'Acı vatana' göçün 60. yılı: Türk misafir işçilerin üçüncü nesli Almanya'da

Almanya'ya 1960'tan önce giden Türk işçiler (Anadolu ajansı arşiv)
Almanya'ya 1960'tan önce giden Türk işçiler (Anadolu ajansı arşiv) © Anadolu
© Anadolu
By Nurullah Saraç
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

kinci Dünya Savaşı'nda yıkıma uğrayan Almanya'nın hızlı bir şekilde kalkınmaya başlamasıyla ortaya çıkan iş gücü açığını kapatmak için Türkiye ile 30 Ekim 1961 yılında imzaladığı 'İşgücü Anlaşması' 60 yılı geride bıraktı.

REKLAM

İkinci Dünya Savaşı'nda yıkıma uğrayan Almanya'nın hızlı bir şekilde kalkınmaya başlamasıyla ortaya çıkan işgücü açığını kapatmak için Türkiye ile 30 Ekim 1961 yılında imzaladığı anlaşma 60 yılı geride bıraktı.

Ağır sanayi hamlesinin ardından ortaya çıkan işgücü açığına çözüm arayan Almanya ilk olarak 1955 yılında İtalya, 5 yıl sonra da Yunanistan ile 'misafir işçi' anlaşması yaptı. Türkiye ilk olarak Almanya ile yaptığı işgücü anlaşmasının ardından 1964'te Avusturya, Belçika, Hollanda, 1965'te Fransa, 1967'de İsveç ve Avustralya, 1975'te Libya, 1983'te Ürdün ve 1986'da Katar ile benzer anlaşmalar imzaladı.

Türkiye ile Almanya arasında varılan iki sayfalık anlaşma, Alman Dışişleri Bakanlığı yetkilileri ve Türk büyükelçiliği diplomatları tarafından imzalandı. İki ülkede büyük sosyolojik değişikliklere neden olacak imza törenine herhangi bir siyasi katılmadı. Anlaşma 1973 yılına kadar yürürlükte kalsa da aile birleşimi ve başka yollarla Almanya'ya yönelik işgücü göçü halen devam ediyor.

Anlaşmanın ardından Alman ve Türk işçi kurumlarının ortak çalışmasıyla 'misafir işçi' Türklerin Almanya yolculuğu başladı. Ailelerini geride bırakarak Türkiye'den ayrılan Türk işçiler, Almanya'nın iş gücü açığını kapatmaya başladı. Bugün Almanya'da üçüncü nesle ulaşan Türk misafir işçileri, sanayi merkezleri Frankfurt, Berlin, Köln, Hamburg, Düsseldorf ve Münih kentlerine yoğun şekilde yerleştirildi.

Anlaşma ile ülkelerinden Almanya'ya giden misafir işçilerin para biriktirdikten sonra geri dönecekleri hesaplandı. Yapılan anlaşmada da işçilerin Türkiye'ye yapacakları para transferinde kolaylaştırıcı madde bile yer aldı. Ancak misafir işçi Türklerin çoğu 'acı vatan' olarak niteledikleri Almanya'da kalıcı oldu.

Türk işçiler Almanya'nın ekonomik kalkınmasına destek olurken, ülkedeki sosyal dönüşüm de etkilendi. Dünya genelinde düzensiz göçmenlerin ilk hedefi olan Almanya bir 'göçmen ülkesine' dönüştü. Ancak sayıları 3 milyonu geçen Türk misafir işçileri bu ülkedeki en büyük kesimi oluşturdu. Kültürel etkileşimin artmasıyla beraber Almanya ve Türkiye arasındaki turizm ve ticari ilişkiler de hızla seviye atladı.

İkinci nesil spor ve bilime damga vurdu

Misafir işçilerin Almanya'da kalıcı olmasıyla beraber dünyaya gelen ikinci nesil sosyal hayata daha fazla entegre oldu. Futbol başta olmak üzere spor, bilim ve siyasette Türklerin adı duyulmaya başladı. Futbolda Halil ve Hamit Altıntop kardeşlerin başarılarının ardından Mesut Özil, Alman Milli Futbol formasıyla birçok başarıya imza attı. Sinemada ise Fatih Akın birçok başarılı yapım ortaya koyarken, Renan Demirkan, Sıla Şahin, Erol Sander ve Mehmet Kurtuluş isimleri de öne çıktı.

Cem Özdemir ise Yeşiller'in eş genel başkanlığına kadar yükselerek Alman siyasetinde adından söz ettirdi. Aygül Özkan ilk Türk kökenli bakan, Aydan Özoğuz ise Federal Meclis Başkanvekili seçilme başarısı gösterdi.

Türkiye doğumlu Prof. Dr. Uğur Şahin ile Almanya'da dünyaya gelen Dr. Özlem Türeci'nin Covid-19'a karşı geliştirdikleri aşı, bu ülkede yaşayan Türk bilim insanlarının başarılarının zirvesi oldu. BioNTech'in kurucusu iki bilim insanı milyonlarca cana mal olan salgına karşı en önemli silah olan aşıyı bularak dünyanın hizmetine sundu.

En çok ırkçı saldırı Almanya'da

Almanya'da kültürel zenginliği artıran Türk işçi göçü beraberinde nefret saldırılarını da getirdi. Özellikle 1990'lı yıllarda düzenlenen ırkçı saldırılar Türk işçiler arasında büyük korkuya neden oldu. Bu saldırlardan 29 Mayıs 1993'te düzenlenen Solingen Katliamı olarak bilinen kundaklama ülkede sarsıntıya neden oldu. Saldırıda Neonaziler tarafından Solingen'de kundaklanan evde bulunan Genç ailesinin 5 üyesi hayatını kaybetti.

Almanya'da Türklere yönelik nefret suçu ve fiziki saldırılar günümüzde de halen devam ediyor. Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı'nın geçen yıl yayınladığı 'yurtdışında yaşayan Türkleri hedef alan saldırılar' raporunda da bu durum bir kez daha gösterildi. Rapora göre yurtdışında yaşayan Türkler 2020 yılında en fazla Almanya'da nefret suçlarına maruz kaldı. Kayıtlara göre en çok nefret suçu işlenen ülkeler, 205 vakayla Almanya, 40 vakayla Fransa ve 37 vakayla Avusturya oldu.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Erdoğan'dan F-16 açıklaması: Sayın Biden'ın olumlu yaklaşımını gördüm

Göç Anlaşması: AB, Türkiye'ye verdiği mülteci fonunun nasıl harcandığını öğrenemiyor

'Döner diplomasisi': Alman Cumhurbaşkanı Steinmeier Türkiye ziyaretine İstanbul'dan başlıyor