Türkiye gündemine ilişkin önemli gelişmeleri aktardığımız canlı blog sayfası.
Türkiye gündemine ilişkin önemli gelişmeleri aktardığımız canlı blog sayfası.
${title}
Canlı anlatım sona erdi
Türkiye Futbol Federasyonu, Merkez Hakem Kurulunun yeni başkanı Lale Orta oldu
Merkez Hakem Kurulunun yeni başkanının Lale Orta olduğu açıklandı.
Merkez Hakem Kurulunun yeni üyeleri ise şunlar oldu:
- Tolga Özkalfa
- Ahmet İbanoğlu
- Cemalettin Ali Kunak
- Prof. Dr. Ali Kızılet
- Süleyman Abay
- Sadettin Güler
- Aynur Aysun Akar
- Hamza Mısır
TFF'den yapılan açıklamada, "Türkiye'nin ilk kadın futbol antrenörü, ilk kadın futbol hakemi ve FIFA kokartlı ilk kadın hakemlerden biri olan Prof. Dr. Lale Orta başkanlığında göreve başlayacak olan MHK'nın; futbola değer katarak Türk futbolunu uluslararası alanda daha yüksek seviyelere getirmek için üzerine düşen sorumlulukları yerine getireceğine inanıyor, yeni MHK Başkanı ve üyelerine görevlerinde başarılar diliyoruz." denildi.
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Merkez Hakem Kurulu (MHK) Başkanı Sabri Çelik ve kurul üyeleri görevlerinden istifa etmişti.
Erdoğan: Size rağmen milletim hem aday yapacak hem de Cumhurbaşkanı yapacak
Bilecik'te konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa'ya göre bir kez daha aday olamayacağına yönelik tartışmalara ilişkin: "Şimdi altılı masa ne diyor? 'Aday olamaz' diyor. Size rağmen milletim hem aday yapacak hem de Cumhurbaşkanı yapacak." dedi.
Erdoğan'ın konuşmalarından öne çıkan ifadeleri:
- "Şimdi altılı masa ne diyor? 'Aday olamaz' diyor. Size rağmen milletim hem aday yapacak hem de cumhurbaşkanı yapacak"
- "Ülkemizin e-Devlet Kapısı ile kamu hizmetlerinin neredeyse tamamına yakınını dijitale taşıdığından habersiz olanların zihin dünyaları henüz Cilalı Taş Devri'nden Yontma Taş Devri'ne geçmenin şaşkınlığını yaşıyor. Görüntülü konuşmayı ileri teknoloji sananları, 2023 Türkiye'sini tanımaya, ülkemizin özellikle e-Devlet altyapısını öğrenmeye çağırıyorum Bay Kemal"
- "Dünyanın bilgi toplumunu geride bırakıp dijitale yöneldiği, yapay zekayı tartıştığı bir dönemde eski Türkiye vaadiyle sizlerin karşısına çıkanlar ne bu ülkeyi ne de gençleri tanıyor demektir, tanımıyorlar"
İmamoğlu için "İstanbul'umuza hoşgeldiniz" pankartları asıldı
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu'nun yurt içi gezilerini eleştirenler kentin işlek noktalarına, "İstanbul'umuza hoş geldiniz" yazılı pankartlar astı.
Fatih'te Saraçhane ve Edirnekapı'nın yanı sıra Esenler ile Bağcılar'ın aralarında bulunduğu kentin işlek noktalarındaki bazı üst geçitlere asılan pankartlarda, "Sayın İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul'umuza hoş geldiniz" yazıldığı görüldü.
Pankarttaki yazının altında ise "16 milyon İstanbullu" ifadesi yer aldı.
Bahçeli: "İP Başkanı Diyarbakır'a gidip vicdanı sızlamadan silahlara veda mesajı vermiştir"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, geçtiğimiz günlerde Diyarbakır'a giden İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in burada yaptığı konuşmayı eleştirdi ve ""İP Başkanı Diyarbakır’a gidip utanmadan, sıkılmadan, vicdanı sızlamadan silahlara veda mesajı vermiştir" dedi.
Bahçeli, partisinin Amasya Yavuz Selim Meydanı'nda, "Aziz Milletim Sıra Sende" temalı açık hava toplantıları kapsamında düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, Akşener'i hedef aldı.
Zillet partileriyle ulaşılacak hiçbir gelecek yoktur" diyen Bahçeli, şöyle devam etti:
"İP Başkanı Diyarbakır’a gidip utanmadan, sıkılmadan, vicdanı sızlamadan silahlara veda mesajı vermiştir. Ne hazindir ki PKK’ya yeşil ışık yakmıştır. Bölünmeye selam salmıştır. Teröristlerle mütarekeye efendilerinin emriyle tamam demiştir. Bunun adı demokrasi olamaz. Bunun adı iyilik hiç olamaz. Bu olsa olsa küresel güçlerin kafa kola aldığı, ağzına bir parmak bal çalıp zalim bir projede konu mankeni yaptığı çarpık siyasetçi hezimetidir. Meyvesiz ağaç, susuz dere, hedefsiz ülke, değersiz insan, vatansız millet, milletsiz devlet neyse Türkiye’nin karşısına geçmiş zillet ittifakı birebir fotokopisidir. Bu nedenle zillette hayır yoktur. Zillette umut yoktur. Zillette ufuk yoktur. Zillet partileriyle ulaşılacak hiçbir gelecek yoktur."
Gazeteci Altaylı: Sinan Ateş'i ölümünden sonra tanıdım, öncesinde tanımak isterdim
Gazeteci Fatih Altaylı, Ankara'da uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülen eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş için HaberTürk'teki köşe yazısında "Sinan Ateş'i ölümünden sonra tanıdım.Öncesinde bilmek, tanımak isterdim.Ama bunu ne yazık ki, şimdi, arkasından söyleyebiliyorum, şimdi anlıyorum. Üzücü." dedi.
Sinan Ateş'in evine dikkat çeken Altaylı, yazısında şu değerlendirmeyi yaptı:
"İktidara yanaşan veya yapışan herkesin zenginleştiği, ucundan dokunanların Audi'li pudra şekerli ortamlara ilerlediği bir dönemde, iktidara yüz çevirmiş birinin "fakirhanesi". Sıradan bir öğretim üyesinin bile standardının altında bir evin fotoğrafı."
"Ne kötü, Sinan Ateş'i ölümünden sonra tanıdım.Öncesinde bilmek, tanımak isterdim.Ama bunu ne yazık ki, şimdi, arkasından söyleyebiliyorum, şimdi anlıyorum. Üzücü. Şimdi bakınca Sinan Ateş'i de tanısaymışım keşke diyorum.Ölümünden sonra fotoğraflarda evini gördüm. İktidara yanaşan veya yapışan herkesin zenginleştiği, ucundan dokunanların Audi'li pudra şekerli ortamlara ilerlediği bir dönemde, iktidara yüz çevirmiş birinin "fakirhanesi". Sıradan bir öğretim üyesinin bile standardının altında bir evin fotoğrafı. İktidar şarabından koklayanlar villalarda rezidanslarda yaşarken ilkeleri uğruna gönül zenginliğini, günün zenginliğine tercih etmiş birinin tercihindeki asaletin fotoğrafı. Ve tabii hepsinin ötesinde Atatürk'e, Atatürk ilkelerine, bu ülkeyi bu ülke yapan bir büyük ortak değere yaptığı vurgular. Böylelerine siyasette rastlamak giderek zorlaştığı için, kaybı da daha üzücü oluyor."
Bakan Nebati: "Milli gelirimizin büyük kısmı artık faize değil yatırıma harcanıyor"
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, "Alın teriyle artırdığımız milli gelirimizin büyük kısmı artık, faize değil yatırıma harcanıyor. Türkiye borçla faizle değil, yatırımla üretimle büyüyor." ifadelerini kullandı.
Nebati, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, faiz harcamalarına ilişkin bilgi verdi.
Bakan Nebati, "Alın teriyle artırdığımız milli gelirimizin büyük kısmı artık, faize değil yatırıma harcanıyor. 2002 yılında faiz harcamalarının milli gelire oranı yüzde 14,3'tü. Bu oran 2021 yılında yüzde 2,5'e geriledi. 2022 yılında ise yüzde 2,3'e kadar düşmesini bekliyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Nebati, 2002'de toplanan her 100 lira vergi gelirinin 85,7 lirasının faiz harcamalarında kullanıldığını, 2021'de 15,5 lirasının ve 2022'de ise yalnızca 13,2 lirasının faiz ödemelerinde kullanıldığı bilgisini paylaştı.
2002'de her 100 liralık bütçe harcamasının 43,2 lirasının faiz ödemelerine gittiğini vurgulayan Nebati, "2021'de 11,3 lirası, 2022'de ise yalnızca 10,6 lirası faiz ödemelerinde kullanıldı. Türkiye borçla faizle değil, yatırımla üretimle büyüyor." ifadesini kullandı.
Nebati, paylaşımında yer verdiği infografikte de şunları kaydetti:
"Faiz harcamalarına ilişkin bir değerlendirme yapılırken, faiz harcamalarının nominal büyüklüğündeki artış ya da azalıştan ziyade, faiz harcamalarının ekonomideki makro büyüklükler (bütçe, GSYH) ile birlikte ele alınması daha doğru ve karşılaştırılabilir sonuçlar vermektedir. Bu açıdan bakıldığında faiz harcamalarının payının ciddi şekilde düştüğü görülecektir. "
Erdoğan, adaylık tartışmalarıyla ilgili konuştu: Cumhurbaşkanı yeni sistemin ilk cumhurbaşkanıdır
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, aday olup olamayacağıyla ilgili tartışmalara ilişkin "Türkiye, 2018 seçimleri ile birlikte yeni bir yönetim sistemine geçti. Yani bu bakımdan kronometreyi sıfırladı. Aklen de hukuken de fiilen de 2018'de seçilen Cumhurbaşkanı yeni sistemin ilk cumhurbaşkanıdır" dedi.
Erdoğan, Denizli Çevre Yolu 2. Kısım ve Honaz Tüneli, TOKİ 1449 Konut 50 Dükkan, Denizli İçme Suyu Arıtma Tesisi ile Yapımı Tamamlanan Diğer Projelerin Toplu Açılış Töreni'ne katıldı.
Adaylık tartışmalarına değinen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bunca zamandır bizim adaylığımıza karşı çıkmak akıllarına gelmemiş, hep seçim sandığını işaret etmişlerdi. 4,5 yıldır Cumhurbaşkanı'yız, öncesi var, aklınız neredeydi? Niye şimdiye kadar bunları söylemediniz? Milletimizin takdiriyle 2017 yılında kabul edilen Anayasa değişikliği en küçük bir tereddüde, en küçük bir tartışmaya mahal vermeyecek kadar açıktır. Türkiye, 2018 seçimleri ile birlikte yeni bir yönetim sistemine geçti. Yani bu bakımdan kronometreyi sıfırladı. Aklen de hukuken de fiilen de 2018'de seçilen Cumhurbaşkanı yeni sistemin ilk cumhurbaşkanıdır."
Siyasi gelenekte kabul gören bir kavram olduğu için yeni sistemdeki devlet başkanının sıfatını "Cumhurbaşkanı" olarak muhafaza ettiklerini belirten Erdoğan, "Zaten bugüne kadar da 3-5 medya şovmeni hariç, yeni yönetim sisteminin ilk cumhurbaşkanı olduğumuza dair hiçbir itiraz yapamadılar." diye konuştu.
"Altılı masadakiler 1 yıl sonra nasıl olduysa bir anda aydınlanma yaşamışlar. Şimdiden seçim günü ile ilgili kaos senaryolarına sarılmaları, kaybetme korkusunun bir kez daha yüreklerini sardığını gösteriyor." diyen Erdoğan, şunları ifade etti:
"Halbuki korkmalarına hiç gerek yok. Biz, milli iradenin üstünlüğü dışında bir yol ve yöntem kabul etmediğimiz için bugüne kadar tüm rakiplerimizi sandıkta yendik. Hazır mısınız? 14 Mayıs'ta da zaferi sandıktan çıkarmaya hazır mıyız? Tabii tarihleri vesayetle, darbeyle, krizle, ayak oyunlarıyla dolu olanlar, milli iradenin gücüne akıl erdirmekte zorlanıyor. Bir de utanmadan çıkıp, partilerinin binasına ne yaptılar? 'Yeter söz milletindir' afişi astılar. Rahmetli Menderes, bu sözü onların ağa babalarına karşı söyleyerek, milletin gönlüne girmiştir. Menderes, dün tek parti faşizmine 'yeter' demişti. Biz de bugün, küresel vesayet odaklarının desteğiyle aynı faşizmi tekrar hortlatma peşinde koşanlara 'yeter' diyoruz. Menderes, dün milli iradeyi hiçe sayarak masa başında ülkenin siyasi ve ekonomik kaynaklarının sömürülmesine, baskı ve zulüm düzenine ne demişti? 'Yeter' demişti. Biz de bugün milli iradenin tercihleri yerine altılı masada çevrilen dış destekli film, fırıldaklarla siyaset mühendisliğine soyunanlara 'yeter' diyoruz."
Meral Akşener: İYİ Parti birinci parti çıkacak
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "Ben bedavadan başbakanlık istemiyorum, kimseyle de pazarlık etmedim, etmem. Biz bunu hak edeceğiz, İYİ Parti birinci parti çıkacak." dedi.
Akşener, Mustafa Dağıstanlı Spor Salonu'nda düzenlenen partisinin 3. Olağan Samsun İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada, hikayesi olan insanların oluşturduğu bir siyasi parti olduklarını söyledi.
Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayının 13'üncü cumhurbaşkanı olacağını belirten Akşener, "Sizin stratejiniz, Türkiye sevdanız, sizin millet sevdanız, 'Türkiye'nin menfaatleri, milletimin çıkarları karşısında boynum kıldan incedir.' tavrınız olmamış olsaydı, İYİ Parti kurulmamış olsaydı, bugün neyi konuşuyor olacaktık? Bu diktatörlük heveslilerinin ülkenin bütün değerleriyle top oynar gibi oynadığı, umutsuz, yarına dair inancı kaybolmuş bir Türkiye ile karşı karşıya kalacaktık." diye konuştu.
AA'nın aktardığına göre, seçimlerden İYİ Parti'nin birinci parti çıkacağını savunan Akşener, şöyle konuştu:
"Millet İttifakı'nın seçimi kazanacağına olan inancımız ve inançları nedeniyle bu ülkeden gitmeyi erteleyen çocuklar aşkına, sokakta yürürken endişe eden, bu ülkede 'Ben ne yapacağım?' diyen, umudu yerlere düşmüş, her dakika şiddete uğrayan ve uğrayacağından endişe duyan ama 'İşte seçim geliyor, inşallah biz kazanacağız.' diye bizlere inanan kadınlar, istismara uğrayan çocukların, yerlerde sürünen hakları, 6 yaşında evlendirilen, 'Ne olmuş evlendirildiyse.' denilen bir Türkiye'de o çocuklar adına bu seçimden birinci parti İYİ Parti çıkmalıdır. Ben bedavadan başbakanlık istemiyorum, kimseyle de pazarlık etmedim, etmem. Biz bunu hak edeceğiz, İYİ Parti birinci parti çıkacak." ifadelerini kullandı."Nasıl sadece kurulduğumuzda, seçime gittiğimizde her şey değiştiyse, bu ülkede birinci parti çıktığımızda nelerin değişeceğini hayal edin. Bu ülkeye, bu millete borcumuz var. Atatürk'ün değerlerini altüst ettiler. Atatürk'ü itibarsızlaştırmak için ona savaş açtılar. Cumhuriyet'in değerlerini dibine batırdılar. Bütün bunlar için İYİ Parti birinci parti çıkmak zorunda. Atatürk için birinci parti çıkmak zorunda. Cumhuriyet için birinci parti çıkmak zorunda. Kadınlar, çocuklar, çevremiz, doğamız, katledilen, yakılan, yıkılan ormanlarımız, ormanda yanan canlılara, 'beyaz et' deyip geçen zihniyetin yıkılması için birinci parti çıkmak zorundayız. Biz bu yola, 'Sandalye değil, ayakkabı eskiteceğiz.' sözüyle çıktık. Allah'ıma şükürler olsun ki ayakkabıları eskittik."
Bozdağ: Cumhurbaşkanı'mızın adaylığı önünde ima yollu dahi bir engel yoktur
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Cumhurbaşkanı'mızın cumhurbaşkanı adaylığı önünde anayasamızda da herhangi bir yasamızda da ima yollu dahi bir engel yoktur." dedi.
Bozdağ, Nevşehir Ticaret Borsası Konferans Salonu'nda düzenlenen AK Parti Nevşehir İl Danışma Meclisi Toplantısı'nda, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir televizyon programında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın aday olabileceği yönündeki açıklamasının yer aldığı videoyu izlettirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeniden cumhurbaşkanı adayı olamayacağı yönündeki iddialara değinen Bozdağ, altılı masanın 26 Ocak'ta saatler süren bir toplantı yaptığını ve Meclis karar almadıkça Erdoğan'ın cumhurbaşkanı adaylığının anayasaya aykırı olduğunun dile getirildiğini hatırlattı. AA'nın aktardığına göre Bozdağ, şöyle konuştu:
"YSK'yı suçlamak yetmiyor. 'Tayyip Bey'in adaylığına engel olamazsak bu bizi bir daha ezip geçecek' diyorlar. Anayasamıza göre, çok net bir şekilde Cumhurbaşkanı'mız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın 14 Mayıs 2023'te yapılacak seçimde adaylığı anayasal hakkıdır. Cumhurbaşkanı'mızın, cumhurbaşkanı adaylığı önünde anayasamızda da herhangi bir yasamızda da ima yollu dahi bir engel yoktur. Ama 367'yi uyduranlar ve geçmişte Cumhurbaşkanı'mızı milletvekili listesinden sildirmek için jet hızıyla karar aldıran ilkel zihniyet şimdi yine devrede. O zaman Erdoğan'ın ismini sildirmeyi başarmışlardı, 'Şimdi gene yaparız.' diyorlar. Ben de diyorum ki geçti o devirler. Bu memleketin anayasasını, yasalarını, topunuz bir araya gelseniz çiğnetmeyiz. Çiğnemenize de izin vermeyiz. Yiğit olun, cesur olun. Tekiniz yenemeyeceksiniz, şimdi anladınız ki altınız da birlikte yenemeyeceksiniz. O zaman engel olalım diyorsunuz, altınız bir adam etmiyorsanız ne işe yararsınız."
Anayasada, 2017 yılında yapılan değişikliğe göre uygulamaya konulan maddeleri okuyan Bozdağ, "2709 sayılı kanunun 101'inci maddesi, noktası, virgülü, kelimesi, paragrafı, fıkrası, her şeyiyle, başlığıyla beraber tümden değişmiştir. Şimdi içindeki bazı ibarelerin daha önceki maddede yer almış olması bu maddeyi yeni bir madde olmaktan çıkarmaz. Çünkü her şeyi yeniden yazmışız. Biz şimdi her şeyi yeniden yazarken önceki ifadelerden bazılarını oraya koyduğumuzda o eski ifadenin yürürlükte olduğu anlamına gelmez, onu kaldırmışız." değerlendirmesinde bulundu.
"Sayın Cumhurbaşkanı'mızın ikinci seçimidir"
Bakan Bozdağ, uygulamaya konulan yasaların, birlikte yapılacak ilk TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin takvimin başladığı tarihte yürürlüğe girdiğini dile getirerek şunları kaydetti:
"İlk Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimi 2018'de birlikte yapıldı. Cumhurbaşkanı'mız da 101'inci maddeye göre o zaman aday oldu ve 24 Haziran 2018'de Türkiye'nin ilk başkanı seçildi. Adı cumhurbaşkanı olsa da işin özü başkandır. 14 Mayıs 2023'te yapılacak seçim ise Sayın Cumhurbaşkanı'mızın ikinci seçimidir. Ayrıca şunu da ifade etmekte fayda var. Önceki cumhurbaşkanları sembolikti, yürütmenin sorumsuz kanadıydı. Şu anda cumhurbaşkanı yürütme organıdır, devletin başıdır. Yürütme yetki ve göreviyle donatılmıştır, yaptığı her işten hukuken ve cezaen tam sorumludur. Dolayısıyla eski seçilenle bu da aynı değil. 101'inci maddeyi değiştirmesek dahi cumhurbaşkanının hukuki statüsü hükümet sistemi değişikliği nedeniyle de bizim seçtiğimizin adı cumhurbaşkanı olsa dahi önceki cumhurbaşkanı değil. Biz bugün yürütme organını seçiyoruz."
Bekir Bozdağ'dan sosyal medya açıklalması: Yeni dönemde bu alanda ağır cezai yaptırımları koyacağımızı ilan ediyorum
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Son 20 yılda yeni ihdas ettiğimiz hak arama yollarıyla bir yandan hukuk devletini güçlendirdik, bir yandan da insan haklarımız için daha güvenceli anayasal imkanlar ortaya koyduk." dedi.
Bozdağ, Kişisel Verileri Koruma Kurumunca (KVKK) 28 Ocak Veri Koruma Günü dolayısıyla Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesinde düzenlenen programda yaptığı konuşmada, Türkiye'de son 20 yılda her alanda büyük değişiklikler yaşandığını, bu kapsamda hak ve hürriyetlerin korunması, güçlendirilmesi ve geliştirilmesi alanında da reformlar yaşandığını belirtti.
Türk Ceza Kanununda iletişimin hukuka aykırı şekilde kaydedilmesinin, kişisel verilerin elde edilip başkalarına verilmesinin suç olduğuna değinen Bozdağ, şöyle devam etti:
"Son 20 yılda yeni ihdas ettiğimiz hak arama yollarıyla bir yandan hukuk devletini güçlendirdik, bir yandan da insan haklarımız için daha güvenceli anayasal imkanlar ortaya koyduk. Öte yandan da belki de en önemlisi devletin bütün kurumlarını yasama, yürütme, hepsini doğrudan vatandaşın denetimine açtık. Eskiden sadece müfettişler denetlerdi ya da yasada kim yetkiliyse onlar bakardı ama şimdi bu düzenlemelerle hakları ihlal edilen ya da bilgi edinmek isteyen ya da idarenin işleyişinden şikayeti olan her bir vatandaşımız doğrudan verdiği dilekçelerle hak arama yollarını kullanmak suretiyle devleti, meclisi, yürütmeyi denetleme hakkına sahip oldu. Eleştiriyorlar, 'Türkiye'de demokrasi yok.' diyorlar. Yahu bunları 'Demokrasi yok.' denilen dönemde, 'Demokrasiye aykırı işler işlemler yaptı.' denilen dönemde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde bizler yaptık. Kendilerine demokrat diyenlerin döneminde bunların hiçbiri yok. Devleti doğrudan milletin denetimine açmak, hak arama yollarına sonuna kadar açmak ve destek vermek bunlarla ilgili kurumlar kurmak demokrasimizi de güçlendirdi, hukuk devletimizi de güçlendirdi, insan hak ve hürriyetlerinin daha güvenli bir biçimde kullanılmasını da temin etti. Bu yolların öğrenilmesi ve gereklerinin yapılması elbette önemli."
"İftira eden cezasını göze alsın"
Sosyal medyanın, yalan ve manipülasyonun merkezi haline geldiğine, vatandaşların buradaki mecraları takip ederken gerçeği göz ardı etmemesi gerektiğine işaret eden Bozdağ, AA'nın aktardığına göre şu değerlendirmede bulundu:
"Sosyal medyada terör örgütleri cirit atıyor. İstihbarat örgütleri ve troller cirit atıyor. Türk vatandaşları bilerek veya bilmeyerek onlardan alıyorlar, yayıyorlar veya öbür taraftan troller, parayla çalışan ekipler, parayı verenin istediği iftirayı atıyor. Allah korkusu, kuldan utanmaları, hukuktan korkuları yok. Bunlarla Türkiye'nin huzuru, milletin onur ve haysiyetinin korunması için kişisel verilerinin hak ve hukukunun korunması için amasız, fakatsız, lakinsiz bir mücadele şarttır. Çünkü sosyal medya, kişisel verilerin her bir vatandaşımızın haysiyetinin, itibarının yok edildiği bir alana maalesef dönüştü. Onun için buradan bir kez daha söylüyorum, yeni dönemde bu alanda ağır cezai yaptırımları koyacağımızı Nevşehir'den bütün Türkiye'ye ilan ediyorum. Çünkü bu konuda koyduğumuz cezai tedbirlerin yeterli olmadığı ortaya çıktı. Onun için cezaları ağırlaştıracağız. İftira eden cezasını göze alsın. İnsanların onur ve haysiyetini yok etmek için, para almak için bu mecraları kullananlar bundan sonra bir defa değil, bin defa düşünmek zorunda kalacaklar. Çünkü biz bunlarla hukuk yoluyla mücadele etmezsek, bizim aziz vatandaşlarımız bunun mücadelesini yapamazlar. Devlet olarak bu konuda gereken adımları atacak, dünya örneklerine bakarak yeni dönemde bunlara farklı bir gözle yaklaşacağımızı da buradan ifade etmek isterim."
Bakan Dönmez: Toptan elektrik fiyatlarında şubat itibarıyla yüzde 15-16'lık gerileme olabilir
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, son aylarda piyasalarda doğal gaz fiyatlarında gevşeme meydana gelmesinin ardından düşüşün yansıtıldığını kaydederek, bu gelişmeyle şubat ayı itibarıyla toptan elektrik fiyatlarında yüzde 15-16 seviyesinde bir gerilemenin olabileceğini belirtti.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada "Dünyada doğalgaz fiyatları düşüyor. Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında artan doğalgaz fiyatları Avrupa'da bu ay %80 düştü. Bizde hanede ve üretimde faturalar hâlâ can yakıyor. Doğalgaz fiyatlarını dünya ile uyumlu biçimde indirmek için neyi bekliyorsunuz yahu, yazın gelmesini mi?" demişti.
Mimar ve Mühendisler Grubu tarafından düzenlenen "Enerjide Türkiye Yüzyılı Hedefleri" programında konuşan Bakan Dönmez, son aylarda doğal gaz fiyatlarında gevşeme meydana gelmesinin ardından bunun yansıtıldığını aktararak, şunları kaydetti:
"Bu durum devam ettiği müddetçe de bu indirimler gelmeye devam edecek. Tabii doğal gaz düşünce elektrik üretiminde de doğal gazın payı önemli bir etkisi var. Aynı şekilde oralara (elektrik) da yansımasını bekliyoruz. Belki yüzde 15-16 seviyesinde de toptan elektrik fiyatlarında da bir gerilime şubat ayı itibarıyla söz konusu olacak."
Dönmez doğal gazın halkın kullanımına sunulmasına ilişkin, geçen yıl 102 ilçeye doğal gaz getirildiğini ve Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 80'inin doğal gaza erişebilir durumda olduğunu aktardı.
İmamoğlu, Sinan Ateş'in ailesini ziyaret etti
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Bursa'da bazı vatandaşlarla bir araya geldi, ardından Sinan Ateş'in ailesini ziyaret etti.
Sosyal medya hesabından ziyarete ilişkin görüntülere paylaşan İmamoğlu, "Uğradığı suikast sonucu yaşamını yitiren Sinan Ateş’in acısı on binlerce yürekte hala taze. Bursa’daki acılı ailesine taziye ziyaretinde bulundum. Bu cinayetin üzerindeki sis perdesinin bir an evvel kalkması lazım.” dedi.
İmamoğlu, ziyaret sonrası basına yaptığı açıklamada ise: “Sinan Hocamızın da onun anneciğinin, babacığının, eşinin de her hanesine adalet diliyorum. Allah, memleketimizi adaletsizlikten korusun.” ifadelerini kullandı.
Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş 30 Aralık’ta Ankara’nın Çankaya ilçesinde motosikletli iki kişinin silahlı saldırısına uğramıştı. Başından yaralanan Sinan Ateş kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmişti.
Üç ülkeden Türkiye'deki vatandaşlarına terör uyarısı
Amerika Birleşik Devletleri, Almanya ve Fransa, Türkiye'de yaşayan vatandaşlarına, terör riskinin arttığını savunarak uyarı mesajları yayımladı.
ABD Ankara Büyükelçiliği'nde yapılan açıklamada "Kuran yakma olaylarının ardından ABD hükümeti, vatandaşlarını teröristlerin Türkiye'deki ibadethanelere olası misilleme saldırılarına karşı uyarıyor. Teröristler, ibadet yerlerini veya Batılıların sık sık ziyaret ettiği yerleri hedef alarak, çok az uyarıda bulunarak veya önceden hiç uyarı vermeden saldırabilirler" dendi.
Almanya da İsveç'te Türk Büyükelçiliği önündeki Kuran-ı Kerim yakılması olayını hatırlatarak, "Türkiye'de terör saldırıları riski artmıştır. Bu nedenle özellikle yoğun, kalabalık kamusal yerlerde bulunmaktan kaçınılmalı ve ibadet yerlerini ziyaret ederken dikkatli olunmalıdır" mesajıyla vatandaşlarını uyardı.
Son olarak da Fransa'nın Türkiye Büyükelçiliği, Türkiye'deki vatandaşlarına yaptığı uyarıda şu ifadelere yer verdi: "ABD Konsolosluğu'nun 27 Ocak 2023'te yayımladığı güvenlik uyarısında hatırlatıldığı üzere, Türkiye'de terör saldırısı riski arttığından Türkiye'de ikamet eden ya da Türkiye'den geçmekte olan Fransızlar ibadet yerleri de dahil olmak üzere özellikle yabancı uyruklular tarafından ziyaret edildiği bilinen buluşma noktalarında azami dikkat göstermeye çağrılmaktadır."
Dışişleri Bakanlığı: "Danimarka'da Kur'an-ı Kerim yakılmasını lanetliyoruz"
Danimarkalı aşırı sağcı Sıkı Yön Partisi (Stram Kurs) lideri Rasmus Paludan'ın cami karşısında Kur'an-ı Kerim yakmasına Dışişleri Bakanlığı tepki gösterdi.
Bakanlıktan yapılan açıklamada, "(İsveç'te) Kur’an-ı Kerim’e karşı gerçekleştirilen nefret suçunun Kopenhag'da tekrar işlenmesine izin verilmesini en güçlü şekilde lanetliyoruz" denildi.
Öte yandan Danimarka'nın Ankara Büyükelçisi Dışişleri Bakanlığı'na çağrılarak büyükelçiye saldırıya izin verilmemesinin beklendiği vurgulandı.
İsveç'te 21 Ocak'ta Türkiye'nin Stockholm Büyükelçiliği önünde Kur'an-ı Kerim yakan Paludan, aynı faaliyeti bu kez Kopenhag'da gerçekleştirdi.
Aşırı sağcı Rasmus Paludan bu kez Danimarka'da Kuran-ı Kerim yaktı
Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklama şöyle:
"İsveç’te kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’e karşı gerçekleştirilen nefret suçunun bugün Danimarka’nın Kopenhag şehrinde aynı İslam düşmanı şarlatan tarafından tekrar işlenmesine izin verilmesini en güçlü şekilde lanetliyoruz. İsveç ve Hollanda'dan sonra bu defa Danimarka'da gerçekleştirilen bu alçak eylemin, tüm uyarılara rağmen engellenmemesinin Avrupa'da dini hoşgörüsüzlük ve nefretin sözde özgürlük ortamını suistimal ederek eriştiği tehlikeli boyutları ortaya koyması bakımından endişe verici.
Avrupa'da milyonlarca insanın hassasiyetini rencide eden bu tür iğrenç eylemlere müsamaha gösterilmesinin, barış içinde bir arada yaşama pratiğini tehdit ettiği ve her gün Avrupa'nın bir yerinde meydana gelen ırkçı, yabancı düşmanı ve İslam karşıtı saldırıları kışkırttığı belirtilen açıklamada, "Avrupa toplumunun ayrılmaz parçası olan Müslümanları ötekileştiren bu eylemler karşısında tepkisiz kalan yönetimlere sorumluluklarını hatırlatıyor, savunduklarını iddia ettikleri evrensel değerlerin ayaklar altına alınmasına seyirci kalmamaya davet ediyoruz."
Yaşlı Destek Programı'na başvurular başladı
Yaşlıların korunması, desteklenmesi ve yaşamlarının kolaylaştırılması için belediyeler tarafından hazırlanacak projelerin değerlendirileceği Yaşlı Destek Programı'na (YADES 2023) başvurular başladı.
Yaşlılara yönelik hizmetlerin sunumunda kurum bakımı hizmetleri yanında, "evde bakım", "gündüz bakım" gibi koruyucu önleyici alternatif hizmet modelleri de yaygınlaştırılıyor. Yaşlılar ve yakınlarının öncelikli tercihi olan gündüz bakım ve evde bakım destek hizmetlerinin geliştirilmesi için projeler yürütülüyor.
7 yılda 39 milyon lira finansman desteği sağlandı
Bu kapsamda, 2016'da uygulanmaya başlanan ve genel bütçeden aktarılan kaynakla sürdürülen YADES ile yerel dinamikleri harekete geçirerek, yaşlılık alanında farkındalık oluşturmak, yaşlıların ev ortamlarında desteklenmeleri ve sosyal hayata katılımlarını desteklemek amaçlanıyor.
65 yaş üstü kişilerin korunması ve desteklenmesiyle biyo-psiko sosyal bakıma ihtiyacı olanların yaşadıkları mekanlarda gerekli bakımlarının yapılarak yaşamlarının kolaylaştırılmasını sağlamak üzere, 7 yılda 39 milyon lira finansman desteği sağlandı.
Bu kapsamda 7 yılda 35 belediyede yürütülen 61 projeyle 76 bin 497 hanede 111 bin 559 yaşlıya ulaşıldı.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca YADES için bu yıl 6 milyon 205 bin lira ödenek ayrıldı.
Genel bütçeden aktarılan kaynakla, yaşlılık alanında gerçekleştirilen en büyük bütçeli ilk destek programı olan YADES ile yaşlıların ailelerinden ve alıştıkları ortamdan ayrılmadan yaş almaları, toplumsal hayatın her alanına etkin katılımları desteklenerek, aktif ve sağlıklı yaşlanmaları teşvik ediliyor.
Belediyelerce hazırlanacak projelerin süreleri bir yıl olacak
YADES 2023 programı kapsamında 6 milyon 205 bin liralık ödenek, Bakanlık tarafından belirlenen usul ve esaslar kapsamında belediyelerinin hazırlayacakları ve valiliklerce teklif edilecek projeler için kullandırılacak.
Belediyelerce hazırlanacak projelerin süreleri bir yıl olacak. Onaylanan projeler, belediyeler tarafından uygulanacak, denetimler ise valilikler aracılığıyla yürütülecek.
Programa başvuracak belediyelerin, hazırlayacakları proje tekliflerini, 26 Şubat saat 17.00'ye kadar valiliklere teslim etmesi gerekiyor.
Sinan Ateş'in eşinden MHP’li Yalçın’a tepki: Kör, sağır, dilsiz değiliz
Ankara'da uğradığı silahlı saldırıda öldürülen eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, eşinin sosyal medya hesabından bir açıklama yayınladı. Ateş, herhangi bir isim vermeden dün açıklama yapan MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ın 'Çirkin algı operasyonları yapılıyor' iddiasına tepki gösterdi.
Açıklamasında 'eşi Ateş'in şehit edildiği güne kadar olan süreçle ilgili kendisini temize çıkarması gerek siyasetçi' ifadelerini kullanan Ayşe Ateş, "Kör değiliz, sağır değiliz, dilsiz değiliz" dedi.
Eşinin Twitter hesabından yaptığı açıklamada Ayşe Ateş şu ifadeleri kullandı:
"Şehit eşim Sinan Ateşin tertemiz adını ağzına almadığı için memnun olduğum bir siyasetçi, dün yaptığı açıklama ile sabrımızın sınırlarını zorlamaktadır. Eşimin Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı görevinden ayrılmasından şehit edildiği güne kadar yaşanan süreçlerden dolayı öncelikle kendisini temize çıkarması gereken bu beyefendi, yaşadığımız tüm acılara rağmen soruşturmanın sağlıklı yürümesi adına biz konuşmazken hangi ihtiyaca binaen masum çocuklar üzerinden duygu sömürüsü yapmaya çalışmaktadır, Bütün çocuklar elbette ki masumdur ancak bu beyefendi iki yetim evladın hayatları boyunca yaşayacakları travmayı görmezden gelip suçsuz oldukları sabit görüldüğü takdirde serbest kalacak olan isimlerin çocuklarını mı düşünmektedir, en azından biz bunu inandırıcı bulmadık.
Acıları deşmek istemem ancak bu beyefendi madem ki bizim acımız üzerinden siyaset yapmak, bir yerlere mesaj vermek hadsizliğini gösterdi birkaç cümle etmek mecburiyeti hasıl oldu. Bu beyefendinin oğlu (Allah rahmet eylesin, vefat ettiğinde beyefendinin koluna giren ve kendisini yalnız bırakmayan benim eşimdi. Beyefendi, rahmetli oğlunun muhterem eşine merhumun yetim bıraktığı evladının yaşadıklarını sorsa idi hakkını araması gereken çocukların hangisi olduğunu daha iyi kavrayacaktı. Maksadım, satır satırşerh düşebileceğim talihsiz açıklamaya dair cevap vermek değildir. Ulkücü Şehit Sinan Ateşin evlatları bu siyasetçinin iğreti bir şekilde kullandığı gibi mazlum değildir, aksine mağdurdur.
Çünkü benim evlatlarım; hayatı boyunca tertemiz yaşamış ve evlatlarıma şerefli bir miras bırakarak şehit düşmüş bir babanın çocuklarıdır. Bizi herhangi partinin iç meselesi, diğer partilerle meseleleri ilgilendirmemektedir. Şehidimiz ile adalet arasına kim girmeye çalışıyor, bu vicdanları yaralayan suikast) kim aydınlatmaya çalışıyor biz ona bakıyoruz. Gerisi bizim için lafügüzaf. Kör değiliz, sağır değiliz, dilsiz değiliz. Duam ve beklentim odur ki şehidimizin kırkı çıkmadan gerçekler ortaya çıksın. Tüm gerçekler belgeleriyle ortaya çıktığında bugünlerde yapılan bu ve benzeri açıklamaların mahiyeti daha iyi anlaşılacaktır. Dua ile...
TBMM Başkanı Şentop: Erdoğan'ın birinci dönemi, hukuken tereddüt yoktur aday olabilir
TBMM Başkanı Şentop, altı muhalif partinin 'Cumhurbaşkanı Erdoğan aday olamaz' açıklamasının ardından konuya değindi. Şentop, 2018'de yapılan düzenlemeyle herkese iki kez cumhurbaşkanı seçilme hakkı getirildiğini savundu.
Şentop’un açıklamalarında şu ifadeleri kullandı:
“Cumhurbaşkanlığı adaylığı süreci masa meselesi konusu değil Anayasa konusudur. Böyle izah ettik daha önce de. Çok açık ve net olarak söylüyoruz; iki defa seçilmeyle ilgili iki farklı hüküm var. Birisi 2007 yılında yürürlüğe girip, 2018 yılı Nisan’ında yürürlükten kalkan bir hüküm. Bir de 2018 Nisan ayında, seçim takviminin başlamasıyla yürürlüğe giren, ve o tarihten itibaren herkese iki defa aday olma ve şeçilme imkanı tanıyan bir hüküm. Bu yeni hükümet sistemiyle beraber yeniden herkese bütün vatandaşlara iki defa seçilme imkanı tanınmıştır. Önceki dönem cumhurbaşkanlığı yapmış olanlara da bu imkan tanınmıştır. Sadece cumhurbaşkanımızla ilgili değil daha önce cumhurbaşkanlığı yapanlarla ilgili olarak da bu hüküm var. Yeni sistemle beraber iki defa seçilme imkanı tanınmıştır.
Sinan Ateş cinayeti soruşturmasında bir avukat tutuklandı
Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş cinayeti soruşturması kapsamında gözaltına alınan avukat tutuklandı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca açılan soruşturma kapsamında gözaltına alınan şüpheli avukat S.Ö'nün emniyetteki işlemleri tamamlandı.
Sağlık kontrolünden sonra adliyeye sevk edilen S.Ö, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcısına ifade verdi.
Şüpheli, çıkarıldığı nöbetçi sulh ceza hakimliğince tutuklandı.
Avukat S.Ö. ile gözaltına alınan T.D. ve E.Y. daha önce tutuklanmıştı. Böylece soruşturmada tutuklu sayısı 18 oldu.
Sinan Ateş, arkadaşı Selman Bozkurt ile 30 Aralık 2022'de Çankaya ilçesi Kızılırmak Mahallesi'nde bir binadan çıktığı sırada motosikletli 2 kişinin silahlı saldırısına uğramıştı.
Saldırıda Bozkurt omzundan yaralanırken, Ateş kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmişti.
Altılı Masa'dan ortak açıklama: TBMM kararı olmadıkça Erdoğan 14 Mayıs'ta aday olamaz
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal'dan oluşan altılı masa 11'inci kez bir araya geldi. İYİ Parti Genel Merkezi'nde dokuz saat süren toplantı sonrası ortak açıklama yapıldı.
Altı siyasi parti genel başkanının ortak açıklaması:
Altı siyasi parti olarak ülkemizi aydınlığa çıkarmak için kararlılıkla sürdürdüğümüz işbirliği sürecinin on birinci toplantısını mübarek Regaip Kandili gününde İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener’in ev sahipliğinde gerçekleştirdik.
Öncelikle milletimizin ve tüm İslam aleminin Regaip Kandili’ni kutlar, yüce Allah’tan nice kandillere huzurla erişmeyi niyaz ederiz.
Bugünkü toplantımızda öncelikle güncel gelişmeleri değerlendirdik.
İsveç’te ve Hollanda’da kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’e yapılan çirkin saldırıları bir nefret suçu olarak görüyor ve bunlara göz yuman hükümetleri de şiddetle kınıyoruz. Halkımızın hür iradesiyle seçim sandığına gidip ülkemizin kaderini belirleyeceği bu dönemde dış dünyada nedense her seçim dönemine denk gelen provokasyonları da dikkatle izliyoruz.
Türkiye, hukuksuzluk, kanunsuzluk ve başıbozuklukla hareket eden bir hükümet tarafından yönetilmektedir. Bu çerçevede, Anayasa ve kanunda hiçbir tereddüte yer vermeyecek kadar açık bir şekilde düzenlenmiş olan hükümler uyarınca, TBMM yenileme kararı olmadığı müddetçe, sayın Erdoğan'ın 14 Mayıs'ta yapılacak olan seçimlerde bir kez daha aday olması mümkün değildir. Cumhurbaşkanının, Anayasa'ya aykırı olarak üçüncü kez adaylığını ilan etmesi demokrasi tarihimize eklediği bir diğer kara sayfadır. Anayasa'yı yok sayan bu başıboşluğulu kabul etmediğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız.
Bununla beraber, Cumhuriyetimizin 100. yılında milletimizin bu hukuksuz düzene 'Yeter' cevabı vereceğinden emin olan bizler, Sayın Erdoğan'ın 14 Mayıs'ta yapmayı planladığı seçime halkımızdan aldığımız destekle, kendimize olan inancımızla ve ülke sevdamızla hazır olduğumuzu belirtmek isteriz.
Seçim ne zaman yapılırsa yapılsın üstünlerin hukuku anlayışıyla hareket eden Cumhur İttifakı değil, hukukun üstünlüğüne inanan Millet İttifakı kazanacaktır. İktidar kaybettiği halk desteğini her tür hukuksuzlukla kapatmaya çalışsa da biz bu oyunu milletimizden aldığımız destekle bozacağız ve Türkiye'yi özgürlükçü demokratik bir hukuk devleti yapacağız. Bu tek adam düzenini sandıkta milletimizin iradesi ile değiştirmek için hodri meydan diyoruz!
Ayrıca, Cumhur İttifakı’nın TBMM’ye sunduğu başörtüsü ile ilgili anayasa değişikliği önerisi, başörtülü kadının ‘dini inancını’ sorgulayan şekilde kaleme alınmıştır. Başörtülü kadını korur gibi yapan bu madde aslında tam tersi sonuçlar doğuracak niteliktedir. Kadının kıyafet özgürlüğü ile başörtüsü kullanmasının amacını sorgulayan bu ifadeyi metinden çıkaran bir değişiklik önergesi verilmiştir. Son derece açık bir biçimde başını örten veya örtmeyen kadınlara tam bir anayasal güvence getirecek olan bu önerge Cumhur İttifakı tarafından reddedilmiştir. Bu, Cumhur İttifakı’nın her zaman yaptığı gibi samimiyetsiz bir şekilde kadınların başörtüsü hakkını siyasi istismar ve ranta dönüştürme amacını ortaya koymaktadır.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi devletimiz için bir beka sorunu haline gelmiştir. Bir kişinin iradesiyle millet iradesinin yok sayılması devletin bir şahısla özdeşleştirilmesinin açık bir göstergesidir. Bugünkü toplantımızda seçimi kazanmaya ve ülkemizi halkımızın büyük bir teveccüh gösterdiği güçlendirilmiş parlamenter sistemle yönetmeye dair çok somut adımlar attık. Tamamlama aşamasına geldiğimiz Geçiş Sürecinin Yol Haritasını, Cumhurbaşkanı adayını belirleme süreciyle beraber nihai değerlendirme sonrası kamuoyuyla paylaşacağız.
Bu toplantımızda 30 Ocak’ta kamuoyuyla paylaşacağımız Ortak Politikalar Mutabakat Metni konusunda da anlaşma sağladık. Yoksullukla mücadeleden kadın haklarına, siber güvenlikten siyasi etik yasasına, kamuda israfla mücadeleden tersine beyin göçüne, savunma sanayinden afet yönetimine, mesleki eğitimden konut ve barınma krizine, uyuşturucuyla mücadeleden esnafımızın sorunlarına, sınır politikamızdan tarıma kadar ülkemizin öncelikli konuları için hazırladığımız somut hedef, politika ve projeleri dokuz ana başlık ve yetmiş beş alt başlıkta topladık. Bu mutabakat metni, Türkiye’nin her alanda artan sorunlarını Millet İttifakı’nın çözeceğinin de ispatıdır.
Toplantımızda son olarak Millet İttifakı’nın seçeceği Cumhurbaşkanı adayını nasıl belirleyeceğimizi de konuştuk.
Cumhurbaşkanı adayını belirleme konusunda altı siyasi partinin istişare, uzlaşı ve halkın tercihlerini yansıtacak şekilde çalıştığını buradan duyurmak isteriz. Halkımız, ülkemizin hak ettiği refaha ulaşma ve yeniden demokratikleşme ümidini altı partinin birliğinde görmektedir. Bu da bize tarihi bir görev yüklemektedir. Biliyoruz ki bu Türkiye’nin kader seçimidir. Halkımız canını, malını, geleceğini, medeni, hür ve refah içinde bir Türkiye’de nefes alma ümidini bize emanet etmiştir. Halkımız müsterih olsun, altı parti bu görevi layıkıyla tamamlayacaktır.
Bir kez daha ilan ediyoruz ki;
Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı parlamenter sisteme inanmış, temel hak ve özgürlüklerin yanında, demokrasi aşıklarının adayı olacaktır.
Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı, “Yeter! Söz Milletindir” diyen Millet İttifakı’nın adayı olacaktır.
Bir sonraki toplantımız Saadet Partisi Genel Başkanı Sayın Temel KARAMOLLAOĞLU’ nun ev sahipliğinde, 13 Şubat 2023 Pazartesi günü yapılacaktır.
CHP'li Tezcan: "Başörtüsü teklifine bu şekliyle Genel Kurulda destek vermeyeceğiz"

CHP Aydın Milletvekili Bülent Tezcan, başörtüsüne yönelik anayasa değişikliği teklifinin, verdikleri önerge kabul edilmeden komisyondan geçtiğine işaret ederek, bu şekliyle teklife, TBMM Genel Kurulunda destek vermeyeceklerini bildirdi.
Tezcan, TBMM Anayasa Komisyonunun CHP'li üyeleriyle Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, Cumhur İttifakı tarafından hazırlanan başörtüsüne yönelik anayasa değişikliği teklifinin Anayasa Komisyonunda görüşüldüğünü anımsattı.
CHP'li Tezcan, "Cumhur İttifakı'nın ve özellikle Sayın Erdoğan'ın bu meseleyi siyasi istismar meselesi olarak sürdürme konusundaki kararlılığını, samimiyetsizliğini gördükten sonra komisyon çalışmalarını terk ettik, İYİ Parti ile birlikte." diye konuştu.
Başörtüsü ve kılık kıyafet özgürlüğüyle ilgili meselenin fiilen çözüldüğünü bildiklerini anlatan Tezcan, bu çözümde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun aktif desteğinin bulunduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, son dönemde toplumsal desteğini ciddi olarak yitirip Cumhur İttifakı'nın iktidardan düşeceği telaşıyla yeni pozisyon aldığını öne süren Tezcan, Erdoğan'ın, kendisiyle gönül bağını koparmış önceki seçmen kitlesini ikna edebileceği düşüncesiyle başörtüsünü istismar etme niyetini ortaya koyduğunu iddia etti. Tezcan, Erdoğan'ın "Biz iktidarı kaybedersek kazanımlarınızı kaybedersiniz" diye korku ve endişe körüklediğini savundu.
Her kesime güvence verecek adım gerektiğini ve bunun üzerine Kılıçdaroğlu'nun attığı adımla kanun teklifinin sunulduğunu belirten Tezcan, "Mesele bir kanun teklifiyle çözülebilecek, endişeler giderilebilecekken, AK Parti, Cumhur İttifakı, Erdoğan'ın 'gollük pas' sözüyle meseleyi çözmek, endişeleri gidermek değil istismar etme konusunda kararlı olduğunu gösterdi." dedi.
Anayasa değişikliği gerekmemesine rağmen komisyona katılarak, İYİ Parti ile önerge verdiklerini anımsatan Tezcan, önergeyle, bütün kesimleri güvence altına alacak, başını örtenin de örtmeyenin de hiçbir endişe içine düşmeden, güven içinde hissedeceği düzenleme yapılmasını istediklerini kaydetti. Tezcan, düzenlemenin birleştirici olmasını istediklerini dile getirdi.
"Tarihsel fırsat bulunmuştu"
Tezcan, bu öneriye AK Parti ve MHP'li komisyon üyelerinin "hayır" dediğini belirterek, şöyle devam etti:
"Bütün başörtülü kızlarımıza, kardeşlerimize, annelerimize, bacılarımıza şikayet ediyorum. Bu teklife 'hayır' dediler. Bu istismarı önleyecek ve TBMM'de büyük bir mutabakatla anayasal güvenceye alacak tarihsel fırsat bulunmuştu. Bu tarihsel fırsat, Cumhur İttifakı'nın siyasi hırsına heba edilmiştir. Bu tarihsel fırsat, Cumhur İttifakı'nın, Recep Tayyip Erdoğan'ın, AK Parti'nin ve MHP'nin bu meseleyi siyasi istismar meselesi yapıp önümüzdeki seçimlerin malzemesi haline getirme hevesine kurban edilmiştir. Mesele, AK Parti açısından, Cumhur İttifakı açısından bu sorunu çözme meselesi değil, istismar etme meselesidir."
Konunun "din" tartışması değil "hak" tartışması olduğunu savunan Tezcan, "Kızlarımız, kardeşlerimiz, analarımız, bacılarımız, başını örtmek ya da örtmemek isteyenler, kılık kıyafetine karışılmasını istemeyenler, kıyafetinin siyasetin malzemesi olmasından rahatsız olan bütün vatandaşlarımıza sesleniyoruz; güvenceniz biziz, korkmayın." diye konuştu.
TİP Genel Başkanı Erkan Baş: Grevdeki Kartonsan işçilerinin sonuna kadar yanında olacağız

TİP Genel Başkanı Erkan Baş, grevdeki Kartonsan işçilerine destek verdi.
Baş, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, TİP'in Türkiye'de haksızlığa, eşitsizliğe uğrayan, hak arama mücadelesi verenlerin sesi olduğunu söyledi.
Hakkını almak için mücadele eden ama susturulmak istenen herkesin sesi olacaklarını belirten Baş, 36 gündür grevde olan Kartonsan fabrikası işçilerinin de seslerinin duyulmasını istediğini ifade etti.
Baş, hiçbiri TİP üyesi olmayan ancak emeği ve alın teri için mücadele eden işçiler olduğu için grevdeki bazı işçilerle bir araya geldiğini dile getirdi.
"Grev sözcüsü" önlüğünü giyen Baş, Selüloz-İş Sendikası temsilcileri ile sendikacıların kaleme aldığı açıklamayı okudu.
İşçilerin verdiği mücadeleden dolayı onlara teşekkür eden Baş, sonuna kadar yanlarında olacaklarını söyledi.
Anadolu leoparı iki ayrı bölgede yeniden görüntülendi
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Anadolu leoparının iki bölgede yeniden görüntülendiğini belirterek, "Anadolu leoparının izini sürmeye, heyecanla yolunu gözlemeye devam edeceğiz." ifadesini kullandı.
Bakan Kirişci, sosyal medya hesabından, Anadolu leoparının yeni görüntülerini paylaştı.
Kirişci, "Anadolu leoparı iki ayrı bölgemizde yeniden görüntülendi. İzini sürmeye, heyecanla yolunu gözlemeye devam edeceğiz. Bu kadim topraklar ilelebet yurdu, heybeti daim olsun." değerlendirmesinde bulundu.
Günde 25 kilometreden fazla hattı dolaşıyor
Yürütülen çalışmalardan elde edilen bulgulara göre, birçok yırtıcı memeli gibi Anadolu leoparı da kendi yaşam alanı sınırlarında avlanmak ve bu alanı korumak için çaba sarf ediyor. DKMP Genel Müdürlüğünce bugüne kadar Anadolu leoparına ilişkin çok sayıda görüntü ve video kaydına ulaşıldı. Buna göre, Anadolu leoparının bir günlük periyotta 25 kilometreden fazla hattı dolaştığı tespit edildi.
En az 4 farklı alanda leopar bulunuyor
Ankara'nın Beypazarı ilçesinde 1974'te öldürülen Anadolu leoparının bu türe ait son birey olduğu ve ülkede tükendiği düşünülmekteyken DKMP Genel Müdürlüğünün arazi çalışmaları sırasında rastlanan iz ve işaretler üzerine, bunun aksi yönünde bulgulara ulaşılmasıyla arama çalışmaları başlatılmıştı. İlk olarak bir bölgede başlatılan çalışmalar neticesinde, 25 Ağustos 2019'da erkek bir leopara ait fotoğraflar fotokapana yansımıştı. Bunun üzerine ulusal bir eylem planı hazırlama çalışmaları gündeme gelmiş ve sistematik veri toplama faaliyetleri başlatılmıştı. Süreç içinde Türkiye'de farklı bir bölgede yapılan çalışmalarda da bir erkek birey daha tespit edilmişti.
DKMP Genel Müdürlüğüne gelen ihbarların değerlendirilmesi sonucu, ülkede en az 4 farklı alanda leopar bireyleri olduğu belirlenmişti.
Çavuşoğlu: (Kur'an-ı Kerim yakılması) İsveç hükümeti bu alçak eyleme izin vererek bu suça ortak olmuştur"

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Sırbistan Başbakan Birinci Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Ivica Dacic ile bakanlıktaki görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.
Çavuşoğlu, İsveç'te Kur'an-ı Kerim yakılmasına ilişkin bir soru üzerine, bunun bir nefret suçu, ırkçı bir eylem olduğunu vurguladı.
"Kimse bunu fikir özgürlüğü diye bize anlatmaya çalışmasın. Hiç alakası yok." diyen Bakan Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şimdi farklı inançlara yönelik aynı eylem yapılabilir mi? Yapılamaz. Oysa biz antisemitizmin de insanlık suçu olduğuna inanıyoruz. Hristiyan düşmanlığının da İslam düşmanlığının da... Ama Batı'ya geldiğiniz zaman sadece İslam düşmanlığı fikir özgürlüğü oluyor. Eğer İsveç diyorsa ki 'ben artık radikal ırkçı bir ülke oldum. Dolayısıyla ben de İslam düşmanı bir ülke oldum. İslam düşmanlığı ve ırkçılık serbesttir' diyorsa o kendi bileceği iş. Ama bu Avrupa Konseyi sözleşmelerine de aykırı. Her zaman bize ders vermeye çalışıyorlar. Sırbistan'a da çok ders vermeye çalışıyorlar."
Saldırının Avrupa Birliği normlarına da aykırı olduğunu dile getiren Çavuşoğlu, "Yani bunu 'orada bir yasa var. O yasaya göre serbest. Dolayısıyla olsun' diye savunanlar da aynı şekilde bu suça ortaktır. Kim olursa olsun. Şimdi terörle mücadele kanunlarında da doğru dürüst terörle mücadele edecek bir unsur yok. Şimdi değiştirmek zorunda kaldılar anayasayı ve terörle mücadele kanununu... Yani İsveç yönetimi bu alçak eyleme izin vererek buna ortak olmuştur. Bu kadar basit. Kimse bize başka bir şey anlatmaya çalışmasın. Tüm dünya böyle görüyor." ifadelerini kullandı.
'Kemal Bey adaylıkta diretirse İYİ Parti kendi adayını çıkartabilir' diyen Paçacı, İYİ Parti Kurumsal İlişkiler Başkanlığı görevinden istifa etti
HaberTürk yazarı Nagehan Alçı'ya verdiği röportaj nedeniyle eleştirilen Cihan Paçacı İYİ Parti’deki Kurumsal İlişkiler Başkanlığı görevinden istifa etti.
Paçacı yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
"Ülkemizin ve milletimizin umudu olan Altılı Masa’nın Cumhurbaşkanı adaylık sürecine dair, bir gazeteciye verdiğim demecin, maksadı aşan yorumlara neden olduğunu görüyorum.
Demokrasimize nefes aldıracak bir süreçte büyük emek harcayan,
Sayın Genel Başkanımızı ve partimizi,
Aynı zamanda, Altılı Masayı oluşturan Sayın Genel Başkanların iradelerini koruyup kollamak amacıyla;
İYİ Parti’deki Kurumsal İlişkiler Başkanlığı görevimden istifa ediyorum."
Yüksek Seçim Kurulu başkanlığına Ahmet Yener seçildi
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) başkanlığına Ahmet Yener seçildi.
YSK'nin yeni seçilen üyeleri Ali Çopur, İsmail Kalender, Feyzi Eroğlu, Talip Bakır ve Serdar Mutta için düzenlenen yemin töreninin ardından kurul başkanı ve başkanvekilliği için seçim yapıldı.
Yeni 5 üye ile görev süresi devam eden üyeler Ahmet Yener, Mahmut Akgün, Ekrem Özübek, Orhan Usta, Ali Ürker ve Battal Öğüt arasından gizli oylamayla yapılan seçim sonucunda Ahmet Yener, YSK başkanı oldu. YSK başkanvekilliğine ise Ekrem Özübek seçildi.
Görev süresi dolan Muharrem Akkaya, YSK başkanlığına seçilen Ahmet Yener'e görevi devrettikten sonra kurumdan uğurlandı.
Akkaya, YSK önünde bekleyen basın mensuplarına, görevini Yener'e devrettiğini söyledi ve başarı diledi. Akkaya'yı uğurlayan Yener de görev süresi dolan başkan ve başkanvekiline emekleri dolayısıyla teşekkür etti.
Yener'in öz geçmişi
Ahmet Yener, 1966'da Beypazarı'nda doğdu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden 1989'da mezun olduktan sonra Ankara hakim adayı olarak mesleğe başlayan Yener, sırasıyla Baykan, Yığılca, Sivrihisar, Osmaniye ve Kırıkkale hakimliği görevlerinde bulundu.
Yener 2011'de Yargıtay, 2020'de YSK üyeliğine seçilmişti.
Altı muhalefet partisinin genel başkanı İYİ Parti Genel Merkezi'nde bir araya geldi
CHP, DEVA Partisi, Demokrat Parti, Saadet Partisi ve Gelecek Partisi genel başkanları, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in ev sahipliğinde toplandı.
Altılı masanın ikinci tur kapsamındaki 11'inci toplantısı, İYİ Parti Genel Merkezi'nde yapılıyor.
İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, "Liderler Buluşması"na makam araçlarıyla ayrı ayrı gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nu parti genel merkezinin kapısında karşıladı.
Basına kapalı toplantının ardından yazılı açıklama yapılması bekleniyor.
Yüksek Seçim Kurulu'nun yeni üyeleri belli oldu
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi üyesi Serdar Mutta, Yargıtay'dan Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyeliğine seçilen üçüncü isim oldu.
Yargıtay kontenjanından Kurul Başkanı Muharrem Akkaya, Cengiz Topaktaş ve Kürşat Hamurcu ile Danıştay kontenjanından Başkanvekili Erhan Çiftçi ve Yunus Aykın'ın görev sürelerinin dolması nedeniyle Yargıtay ve Danıştay'da 5 yeni üyenin belirlenmesi için seçimler yapıldı.
Danıştay'da geçen hafta 2 üyenin belirlenmesi için yapılan seçim sonucunda üyeler Ali Çopur ile İsmail Kalender YSK'nin yeni üyeleri olmuştu.
Yargıtay'da ise 3 üyenin belirlenmesi için yapılan seçimlerin önceki turlarında Yargıtay üyeleri Feyzi Eroğlu ile Talip Bakır YSK üyeliğine seçilmişti.
Buradaki seçimin 19'uncu turunda, 12. Hukuk Dairesi üyesi Serdar Mutta, 187 oy alarak Yargıtaydan YSK üyeliğine seçilen üçüncü isim oldu.
Yargıtay kontenjanından gelecek 3 üyenin belirlenmesi için Yargıtayda gerçekleştirilen seçimlerin ilk 3 turunda hiçbir üye salt çoğunluğu sağlayamamıştı.
YSK'de başkanlık seçimi yapılacak
YSK'nin yeni üyelerinin belirlenmesinin ardından 5 yeni üye, yemin ederek görevine başlayacak.
Yemin töreninin ardından görev süresi devam eden üyeler Ahmet Yener, Mahmut Akgün, Ekrem Özübek, Orhan Usta, Ali Ürker ve Battal Öğüt ile yeni seçilen 5 üye arasında YSK Başkanlığı için seçim yapılacak.
Gizli oyla yapılacak seçimde en çok oy alan YSK'nin yeni başkanı olacak. Yeni üyeler de başkanlık için aday olabilecek.
Merkez Bankası yıl sonu enflasyon hedefini açıkladı: 'Tahminimizi yüzde 22,3'de sabit tuttuk'
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu, yılın ilk enflasyon raporunun tanıtımı amacıyla Merkez Bankası İdare Merkezi'nde düzenlediği bilgilendirme toplantısında, enflasyon tahminlerinde herhangi bir değişikliğe gitmediklerini belirterek, "2023 yıl sonu tahminimizi yüzde 22,3, 2024 yıl sonu tahminimizi de yüzde 8,8'de sabit tuttuk." dedi.
Kavcıoğlu, orta vadeli tahminler üretilirken başlangıç noktası olarak iktisadi görünümü esas aldıklarını söyledi.
İthalat ve gıda fiyatları, küresel büyüme gibi dışsal unsurlar için varsayımları gözden geçirdiklerini ifade eden Kavcıoğlu, "Küresel ekonomiye yönelik açıklanan veriler son dönemde iyileşme gösterse de küresel büyüme tahminleri, bir önceki rapor dönemine göre aşağı yönlü güncellenmiştir. Küresel talebe ilişkin beklentilerle birlikte gerileyen emtia fiyatlarına karşın jeopolitik risklere bağlı olarak petrol fiyatlarını, 2023 yıl sonu için sınırlı bir miktarda yukarı yönlü güncelledik. Bununla birlikte ortalama petrol fiyatı varsayımlarımızda 2023 yılında bir önceki yıla göre düşüş öngörmeye devam ediyoruz. İthalat fiyatlarında küresel talep görünümüyle uyumlu olarak 2023 yılı için aşağı yönlü beklentimiz devam etmektedir. 2024 yılında ise küresel iktisadi faaliyetle uyumlu olarak sınırlı bir oranda artış bekliyoruz." diye konuştu.
Kavcıoğlu, gıda fiyatlarının 2023'te geçmiş tahminlerle uyumlu olarak yüzde 22, 2024 yılında ise yüzde 11,5 artacağını varsaydıklarını belirtti.
Kavcıoğlu, enflasyon tahminlerine ilişkin, "2023 Yılı Para Politikası ve Liralaşma Stratejisi metninde ifade ettiğimiz gibi enflasyon tahminlerimizi bir ara hedef olarak değerlendiriyoruz. Liralaşma Stratejimizin tüm araçlarını tahminlerimizle uyumlu bir enflasyon patikasını desteklemek için kullanmaya devam edeceğiz. Fiyatlama davranışlarında ve enflasyon beklentilerinde gözlenen iyileşmenin, politikalarımız çerçevesinde aldığımız kararların belirginleşen katkısıyla birlikte önceki enflasyon tahminlerimizle uyumlu olarak önümüzdeki dönemde de devam edeceğini öngörüyoruz." ifadelerini kullandı.
Enflasyonun ana eğilimiyle beklentilerde gözlenen ve devam edeceği öngörülen iyileşmenin 2023 yılı tahminleri üzerinde 1,4 puan aşağı yönlü etkisi olduğunu söyleyen Kavcıoğlu, "Türk lirası cinsinden ithalat fiyatları ve birim iş gücü maliyetleri varsayımlarındaki güncellemeler, 2023 yılı enflasyon tahminlerini sırasıyla 0,1 puan ve 1,5 puan yükseltti. Yönetilen-yönlendirilen fiyatlardaki doğal gaz ve elektrik fiyatları kaynaklı güncellemeler, 2023 yıl sonu enflasyon tahminini 0,2 puan kadar aşağı çekti." şeklinde konuştu.
Anayasa Mahkemesinde başkanlık seçimi 2 Şubat'ta yapılacak
Yasa gereği 4 yıllık görev süresi dolacak AYM Başkanı Arslan, başkanlık seçimi için 2 Şubat'ı belirledi.
Anayasa Mahkemesi Başkanı ve üyeler arasında 2 Şubat'ta gizli oylamayla seçim yapılacak. Görev süresi biten başkanın da yeniden aday olabildiği seçimlerde başkan, adayların salt çoğunluğunun oyuyla 4 yıllığına seçiliyor. Hiçbir üyenin yeterli çoğunluğu sağlayamaması halinde ise seçimlere devam ediliyor.
İki kez başkan seçildi
Zühtü Arslan, Yükseköğretim Genel Kurulunca gösterilen üç aday arasından Cumhurbaşkanı tarafından 17 Nisan 2012'de Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçildi.
Yüksek Mahkemenin başkanlığına ilk kez 10 Şubat 2015'te seçilen Arslan, 4 yıllık görev süresinin dolmasının ardından başkanlık için yeniden aday oldu, 25 Ocak 2019'daki seçimde de oyların salt çoğunluğunu aldı.
Zühtü Arslan, ikinci kez seçildiği Anayasa Mahkemesi Başkanlığı görevine ise 13 Şubat 2019'da başladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan üç hükümlünün cezasını kaldırdı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Şubat davasında müebbet hapis cezasına çarptırılan İlhan Kılıç (87) ve Kenan Deniz'in (75) cezalarının Adli Tıp Kurumunun "kocama hali" raporu nedeniyle, çeşitli suçlardan toplam 9 yıl 46 ay 24 gün hapis cezası alan Osman Kartal'ın (46) cezasının ise "sürekli sakatlık hali" sebebiyle kaldırılmasına karar verdi.
Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararına göre, 2018 yılında Ankara 5'inci Ağır Ceza Mahkemesince "Türkiye Cumhuriyeti İcra Vekilleri Heyetini cebren iskat veya vazife görmekten cebren men etmek" suçundan müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilen İlhan Kılıç ve Kenan Deniz'in kalan cezalarını, Adli Tıp Kurumunun "kocama hali" raporu sebebiyle kaldırıldı.
MGK: NATO ittifakına katılmak isteyen devletler müttefiklik hukukuna ve ruhuna uygun hareket etmeli
Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Bildirisi'nde, "NATO ittifakına katılmak isteyen devletlerin müttefiklik hukukuna ve ruhuna uygun hareket etmeleri gerektiğinin altı çizilmiştir." ifadesi kullanıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan MGK toplantısının ardından bildiri yayımlandı.
Bildiride, "Yunanistan'ın sürdürdüğü kışkırtıcı eylem ve söylemleri ile silahlanma gayretlerinin, bölgemizdeki gerilimi artırmanın ötesinde bir fayda sağlamayacağı belirtilmiş, Türkiye'nin milli güvenliğini ve menfaatlerini hedef alan herhangi bir oldubittiye hiçbir surette müsaade edilmeyeceği hususu, bir kez daha kuvvetle vurgulanmıştır." ifadesine yer verildi.
Türkiye'nin, NATO'nun açık kapı politikasını desteklediği belirtilen bildiride, şunlar kaydedildi:
"Buna mukabil NATO İttifakı'na katılmak isteyen devletlerin de müttefiklik hukukuna ve ruhuna uygun hareket etmeleri gerektiğinin altı çizilmiş, PKK/KCK-PYD/YPG ile FETÖ başta olmak üzere terör örgütleri ile mücadele konusundaki mutabakat zaptından kaynaklanan yükümlülüklerini somut adımlarla bir an evvel yerine getirmelerinin zaruri olduğu ifade edilmiştir. İslam karşıtı ırkçılığın bir tezahürü olan ve milyarlarca insanın kutsal değerlerini hedef alan menfur saldırılar şiddetle kınanmış; din, vicdan ve düşünce hürriyeti gibi değerleri temellerinden sarsan, demokrasi ve ifade özgürlüğü ile de izah edilemeyecek eylemleri teşvik ve himaye edenlerin, insan haklarını hiçe sayan bu nefret suçuna ortak oldukları hatırlatılmıştır."
Sedat Peker'in sosyal medya paylaşımlarını yapan Emre Olur tahliye edildi
Organize suç örgütü lideri olmakla suçlanan Sedat Peker'in sosyal medya paylaşımlarını yapan Emre Olur tahliye edildi. Olur hakkında ‘suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma’, ‘silahla kasten yaralama’ suçlarından sekiz yıl üç aya kadar hapsi istenmişti. Olur'un tahliye kararını Peker'in avukatı Ersan Barkın Twitter hesabından paylaştı.
Hakkında tutuklama kararı bulunan Sedat Peker'in açıklamalarını kendi Twitter hesabından paylaşan ve basın danışmanı olan Olur, İnterpol ekiplerince Arnavutluk Tiran'dan kalkan tarifeli uçakla saat 09.15'te İstanbul Havalimanı'na getirilmişti.
Emniyet Genel Müdürlüğü'nün konuyla ilgili açıklamasında şu ifadeler kullanılmıştı:
“Tehdit”, “Suçu ve Suçluyu Övmek”, “Hakaret”, “Suç İşlemek Amacıyla Kurulan Örgüte Üye Olma” “Basit Yaralama”, “Sesli, Yazılı veya Görüntülü Bir İleti ile Hakaret” suçlarından adli makamlarımızca ulusal seviyede aranan ve Sedat PEKER suç örgütünün üyesi olan Ahmet Emre OLUR’un yer tespitine yönelik yapılan çalışmalar kapsamında, şahsın 23.05.2021 tarihinde Ülkemizden Kuzey Makedonya ülkesine gittiği tespit edilmiştir".
Ebubekir Şahin, RTÜK Başkanlığına yeniden seçildi

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanlığına Ebubekir Şahin yeniden seçildi.
Toplantıda, RTÜK Başkanı Şahin'in 2 yıllık görev süresinin dolması sebebiyle Başkanlık ve Başkan Vekilliği seçimi yapıldı.
Oylama sonucu, RTÜK Başkanı üçüncü kez Ebubekir Şahin oldu.
Başkanın görevde bulunduğu süreyle sınırlı Başkan Vekilliği için gerçekleştirilen oylamada da Orhan Karadaş yeniden seçildi.
"Milli ve manevi değerlerimizi koruma görevini kesintisiz sürdürüyoruz"
Başkanlık seçiminin ardından değerlendirmelerini paylaşan Şahin, alana yönelik ortaya konulan etkinliklerle yayıncılık alanına rehber olduklarını belirtti.
İletişim alanındaki paydaşları ve meslek örgütleriyle yürütülen sıkı ilişkilerle pek çok sorunlu konuya neşter attıklarını ifade eden Şahin, "Üst Kurulumuz, yayıncılık alanında milli güvenlikten taviz vermeyerek çocuk, kadın, yaşlı ve engellilere pozitif ayrımcılık yapmaya devam etti. Milli ve manevi değerlerimizi koruma görevini kesintisiz sürdürüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Şahin, yeni dönemde de önemli etkinlikleri sürdüreceklerini, ilk olarak martta 3. Uluslararası Medya ve İslamofobi Sempozyumu'nu düzenleyeceklerini bildirdi.
AKP Ordu Milletvekili Şenel Yediyıldız, ‘sürçülisan ettiğini’ savunarak özür diledi

Bir televizyon programında “Tayyip ağabeyin ayakkabısını elimizle yalamamız lazım” diyen AKP Ordu Milletvekili Şenel Yediyıldız, ‘sürçülisan ettiğini’ savunarak özür diledi.
Yediyıldız, TV52'deki programda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı övgüye boğan ifadeleri ile dikkati çeken milletvekili, Twitter ve Instagram hesabından gece yarısı bir özür metni yayınladı. Metinde, “Yapmış olduğum açıklamalar esnasında sürçülisan ederek yanlış yorumlanmaya müsait maksadını aşan ifadeler ortaya çıktığını üzülerek ifade eder, milletimizden özür dilerim” ifadelerini kullandı.
Mesajın yayınlanmasından kısa süre sonraysa Yediyıldız'ın Twitter hesabını kilitlediği görüldü.
AYM, HDP'nin "kapatma davasının seçim sonrasına bırakılması" başvurusunu yarın görüşecek
Anayasa Mahkemesi (AYM), Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) kapatılması istemli davada, partinin "kapatma davasının seçim sonrasına bırakılması" başvurusunu yarın karara bağlayacak.
HDP'nin kapatılması istemli davada, Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partileriyle ilgili kapatma davasının, 2023 Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimi sonrasına bırakılması için AYM'ye başvurduklarını açıklamıştı.
Yüksek Mahkemede görülen bir kapatma davasında ilk kez yapılan başvuruyla ilişkin raportör raporunun tamamlamasının ardından üyelerin, başvuruyu yarın ele alması bekleniyor.
Başsavcı sözlü açıklama yaptı, hazine hesaplarına bloke konuldu
Ceza davası prosedürü izlenen kapatma davası sürecinde, Yüksek Mahkeme, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine, partinin Hazine yardımı bulunan hesaplarına 5 Ocak'ta bloke konulmasına hükmetmiş ve partiye buna ilişkin savunma yapması için bir aylık süre vermişti.
Partinin buna ilişkin cevabının ardından Hazine yardımlarına bloke konulmasına ilişkin karar, AYM Genel Kurulu tarafından tekrar ele alınacak. Heyet, gelecek cevabın ardından kararın kaldırılmasına veya tedbir hükmünün devamına karar verebilecek.
Kapatma davasında süreç nasıl işleyecek?
Kapatma davasıyla ilgili süreçte, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, sözlü açıklamasını 10 Ocak 2023'te yaptı.
HDP yetkililerinin, belirlenecek bir günde sözlü savunmasının ardından davaya ilişkin bilgi ve belgeleri toplayacak Anayasa Mahkemesi raportörü, esas hakkındaki raporunu hazırlayacak.
Raporun, Yüksek Mahkeme üyelerine dağıtılması sonrası mahkeme başkanı toplantı için gün belirleyecek, üyeler belirlenen günde bir araya gelerek, kapatma istemini esastan görüşmeye başlayacak.
Habertürk, 'Annem karne hediyesi et aldı' haberinin ham görüntülerini paylaştı
Habertürk, "Annem karne hediyesi et aldı" haberiyle ilgili başlattığı soruşturmada haberi yapan muhabir Fatmanur Boylu'yu 'çocuğa nasıl konuşacağına ilişkin dikte edici bir ön konuşma' yaptığı gerekçesiyle işten çıkardı. Boylu ise sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada 'fısıldama iddiasının kesinlikle yalan' olduğunu savunarak haberi nasıl yaptığını anlattı.
Gazeteci Boylu'nun sosyal medyada yaptığı açıklamanın ardından Habertürk, görüntülerin ham halini yayınladı. Yayınlanan ham görüntülerde muhabir Boylu'nun çocuğa 'annem bana karne hediyesi olarak et aldı' diye iki kez telkinde bulunduğu duyuldu.
Başörtüsü teklifi Anayasa Komisyonunda kabul edildi: Değişiklik talepleri kabul edilmeyen CHP ve İYİ Partili üyeler komisyonu terk etti
Başörtüsüne anayasal güvence getiren ve evlilik birliğini tanımlayan Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Anayasa Komisyonu'nda kabul edildi.
Teklifle Anayasa'nın 24'üncü maddesine, başörtüsüne anayasal güvence getiren hükümler ekleniyor.
Buna göre, temel hak ve hürriyetlerin kullanılması ile kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanılması, hiçbir kadının başının örtülü veya açık olması şartına bağlanamayacak.
Hiçbir kadın; dini inancı sebebiyle başını örtmesi ve tercih ettiği kıyafetinden dolayı eğitim ve öğrenim, çalışma, seçme, seçilme, siyasi faaliyette bulunma, kamu hizmetlerine girme ile diğer herhangi bir temel hak ve hürriyeti kullanmaktan ya da kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanmaktan hiçbir surette yoksun bırakılamayacak, bu nedenle kınanamayacak, suçlanamayacak ve herhangi bir ayrımcılığa tabi tutulamayacak.
Alınan veya verilen bir hizmetin gereği olan kıyafet söz konusu olduğunda devlet, ancak dini inancı sebebiyle kadının başını örtmesini ve tercih ettiği kıyafetini, hiçbir surette engellememek şartıyla gerekli tedbirleri alabilecek.
Evlilik birliği
Anayasa'nın 41'inci maddesinin, "Ailenin korunması ve çocuk hakları" şeklindeki birinci kenar başlığı, "Ailenin korunması, evlilik birliği ve çocuk hakları" olarak değiştiriliyor.
Ailenin toplumun temeli olduğunu düzenleyen maddeye, evlilik birliği şartı da ekleniyor. Teklif, evlilik birliğini, "Ancak kadın ile erkeğin evlenmesi ile kurulabilir" şeklinde yeniden tanımlıyor.
CHP ve İYİ Partili üyeler komisyonu terk etti
CHP ve İYİ Parti, başörtüsü teklifinde yer alan ‘dini inancı sebebiyle başını örtmesi’ ibaresinin ‘başını örtmesi ya da örtmemesi de dahil olmak üzere’ şeklinde, son cümlenin de “Alınan veya verilen bir hizmetin gereği olan kıyafet söz konusu olduğundaysa devlet, kadının başını örtmesini engellememek şartıyla gerekli tedbirleri alır” diye değiştirilmesini talep etti.
Değişiklik talepleri kabul edilmeyen CHP ve İYİ Partili üyeler komisyonu terk etti
Yargıtay, Boydak Holding yöneticilerine 'terör örgütü yöneticiliğinden' verilen mahkumiyetleri ve şirket hisselerinin müsadere edilmesi kararlarını onadı
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 'Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliği ve yöneticiliği' suçlamasıyla Boydak Holding üst yöneticisi Memduh Boydak'ın da aralarında bulunduğu 8 sanık hakkındaki mahkumiyet kararları ile sanıkların şirket hisselerinin müsadere edilmesi kararlarını onadı.
Daire, Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 12 Temmuz 2018'deki hükmüne ilişkin temyiz incelemesini tamamladı.
Buna göre, eski Boydak Holding üst yöneticisi Memduh Boydak'a "silahlı terör örgütü yöneticiliği" suçundan verilen 18 yıl, holdingin eski yöneticileri Mustafa, Bekir, Erol ve İlyas Boydak ile Murat Bozdağ'a "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan verilen 7 yıl 6'şar ay, holdingin eski yönetim kurulu başkanı Hacı Boydak'a aynı suçtan verilen 11 yıl 10 ay 15 gün, eski holding yöneticisi Şükrü Boydak'a da yine aynı suçtan verilen 10 yıl hapis cezalarının onanması kararlaştırıldı.
Dairenin kararında, sanıklar hakkındaki yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan delillerin hukuka uygun olarak elde edildiği ve sanıkların eylemlerinin doğru olarak nitelendirildiği bildirildi.
Daire, iyi niyetli üçüncü kişilerin hakları saklı kalmak kaydıyla, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na (TMSF) devredilen 35 şirkete ilişkin sanıklara ait olan hisselerin müsaderesine karar verilmesi kararını da onadı.
İşine son verilen Habertürk muhabiri haberi nasıl yaptığını anlattı: Kulağa fısıldama kesinlikle yalan
Habertürk, "Annem karne hediyesi et aldı" haberiyle ilgili başlattığı soruşturmada haberi yapan muhabir Fatmanur Boylu'yu 'çocuğa nasıl konuşacağına ilişkin dikte edici bir ön konuşma' yaptığı gerekçesiyle işten çıkardı. Boylu ise sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada 'fısıldama iddiasının kesinlikle yalan' olduğunu savunarak haberi nasıl yaptığını anlattı.
Gazeteci Boylu'nun yaptığı açıklama şöyle:
"2017 yılından beri çalışmakta olduğum Ciner Yayın Holding tarafından bugün itibariyle iş akdim feshedilmiş bulunmaktadır. Pek çok gazeteci üstadımın geçmişte yaşayıp anlattığı hikayeleri ben de maalesef yaşamış bulunmaktayım.
Daha çok etkileneceğimi düşünmüş olmama rağmen şu aşamada vicdanım rahat; zira kendimden, yaptıklarımdan ve gazeteciliğimden eminim. Bugüne kadar yaptığım gazetecilik ilkesinin getirdikleri doğrultusunda yaptığım hiçbir haberden PİŞMAN DEĞİLİM.
Öncelikle yaptığım haberin adı "karne hediyesi et" değil, Et ve Süt kurumu tarafından yapılan açıklamanın et fiyatlarına yansımasıdır. Gerek günümüzde gerekse geçmiş günlerde var olan yoksulluk durumu bir haberdir. Sık sık zam ve yoksulluğu farklı haberlerde de dile getirdik.
Ancak söz konusu haberin konusunun yoksullukla uzaktan yakından alakası yoktur. Haberin konusu et fiyatlarının pahalılığı ve inme beklentileridir. Bütün gazeteci meslektaşlarım bilir ki; eğer haberde "Flash" bir ses varsa o ses, haberin başında olur ve haber onun üzerine yazılır.
Ancak söz konusu haberde durum böyle olsa çocuğun sesini başa çeker ve çocuğun yüzünü kapatırdık. Çocuğun kulağına fısıldadığım iddiaları KESİNLİKLE YALANDIR. Yaptığımız röportaj çocuğun annesinin yanında ve hatta kasabın duyabileceği şekilde yapılmıştır
Haber kasap dükkanında yapıldığı için de kasap hediye olarak et hediye etti. Söz gelimi bu haber şekerci dükkanında yapılsa belki de dükkan sahibi tarafından şeker hediye edilecekti. Ancak sonuç olarak yapmış olduğum haberden birkaç saniyelik bir kesit kırılarak paylaşıldı.
Demek ki ülkece bir yaramız varmış ki haber başlığıyla alakası olmasa da konu gündeme taşındı. Akıl var mantık var. Bir mağdurun sesini habere taşımak istesem bunu neden kurgulayayım? Daha önce defalarca ben ve meslektaş arkadaşlarım bu konuda haber yaptık.
Yaptığım haberle alakası olmasa da etin pahalı olmasından kaynaklı olarak pek çok insan tarafından alınamaması ilk defa karşılaşılan bir durum mu? Bundan birkaç hafta önce "emekli maaşıyla geçinenler" haberimde giriş sesim 'ben kasabın yolunu unuttum' idi"
Demirtaş: Erdoğan'ın adaylığı yasaya aykırı, itiraz dilekçesi sunacağım
Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın adaylığına karşı Yüksek Seçim Kurulu'na itiraz dilekçesi sunacağını açıkladı.
Edirne F Tipi Cezaevi'nde 6 yıldır tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, kişisel sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın adaylığının 'yasaya aykırı' olduğunu öne sürdü.
Konuya ilişkin iki ileti paylaşan Demirtaş, şu ifadeleri kulandı:
"Erdoğan hem diploması olmadığı için hem de olsa bile üçüncü kez cumhurbaşkanı olamayacağından, adaylığı yasaya aykırı ve gayrı meşrudur. Yüksek Seçim Kurulunun Erdoğan'ın adaylığını kabul etmesi bu gerçeği değiştirmez. Sadece, Yüksek Seçim Kurulu bir suça daha ortak olur.
Erdoğan'ın yasa dışı ve gayrı meşru bir aday olarak seçime girmesi sağlanabilir ama pirupak bir aday olarak asla. Erdoğan'ın adaylığına karşı Yüksek Seçim Kuruluna itiraz dilekçesi sunacağım. Erdoğan kral mı ki yasalar onu bağlamıyor? Kusura bakmayın, ben kralını tanımam."
Habertürk, "Annem karne hediyesi et aldı" haberini kaldırdı, muhabirin işine son verdi
Habertürk, "Annem karne hediyesi et aldı" haberiyle ilgili başlattığı soruşturmada haberi yapan muhabirin görevine son verildiğini açıkladı.
Gazetecinin görevinden uzaklaştırılmasına "çocuğa nasıl konuşacağına ilişkin dikte edici bir ön konuşma" yapması gerekçe gösterildi.
Haber sosyal medyada yayılmış, bazı kullanıcıların tepkisini çekmiş ve haberi yapan muhabir kimileri tarafından hedef gösterilmişti.
Söz konusu haberi yayından kaldıran Habertürk'ün açıklamasında şöyle denildi:
Habertürk TV yönetimince et fiyatları ile ilgili tartışma konusu olan haberin oluşumunda gazetecilik etik ve ilkeleri açısından ihlal olup olmadığına yönelik inceleme tamamlandı. Habertürk’ten inceleme sonucuna ilişkin yapılan açıklamada “Muhabirimizin haberde konuşan çocukla gazetecilik ilke ve kurallarına tümüyle aykırı olarak, çocuğa nasıl konuşacağına ilişkin dikte edici ve yönlendirici nitelikte ön konuşma yaptığı ve çocuğun bu yönlendirme doğrultusunda konuştuğu maalesef tespit edilmiştir” ifadeleri yer aldı. “Muhabirimiz ile iş ilişkimiz bugün itibarıyla sonlandırılmıştır” denilen açıklamada haberdeki çocuktan, haberden etkilenen tüm kişilerden ve izleyicilerden özür dilendi.
Habertürk TV’de 23 Ocak 2023 tarihinde yayınlanan ve sosyal medyada çeşitli yönlerden “Karne hediyesi et alan çocuk” başlığıyla tartışılan haberle ilgili olarak haberin oluşumunda çocuğun ailesinin iddia ettiği gibi gazetecilik ilkelerine aykırılık oluşturacak şekilde çocuğun konuşmasına muhabir müdahalesi olup olmadığına dair Habertürk TV yönetimince inceleme ve soruşturma başlatıldığı kamuoyunun bilgisine sunulmuştu.
Bu kapsamda olmak üzere; haberin tüm ham bantları yetkililerimizce incelenmiş, inceleme öncesi ve sonrası muhabir açıklaması ve savunması alınmış, haberle ilgili süreçte yer alan tüm yetkililer dinlenmiştir.
Neticede incelenen ham kayıtların açıkça gösterdiği üzere; muhabirimizin haberde konuşan çocukla gazetecilik ilke ve kurallarına tümüyle aykırı olarak, çocuğa nasıl konuşacağına ilişkin dikte edici ve yönlendirici nitelikte ön konuşma yaptığı ve çocuğun bu yönlendirme doğrultusunda konuştuğu maalesef tespit edilmiştir.
Muhabir savunmasında haberin konusunun çocuk olmadığı, çocuğu ailesiyle rastlantı sonucu mağazada gördüğünü ve habere sıcaklık ve neşe katmak için çocukla şaka mahiyetinde konuştuğunu, ancak bu kısa konuşmanın sosyal medya ve diğer medya mecralarında bağlamından koparılarak çarpıtıldığını ve haberdeki bağlamın tamamen dışında bir çerçeveye sokularak kendisinin ve Habertürk’ün aleyhine bir şekle dönüştürüldüğünü ve olayın iradesi dışında getirildiği noktadan büyük üzüntü duyduğunu belirtmiş ise de bu açıklama ve savunma gazetecilik ilke ve kurallarına aykırılık oluşturacak şekilde çocuğa nasıl konuşması gerektiğini dikte eden ön konuşmayı izah ve ikna edici nitelikte bulunmamıştır.
Habertürk’ün yayın ilkelerinin vazgeçilmez kırmızı çizgisi, verdiği haberin doğruluk ve dürüstlük açısından sarsılmaz bir güven ve inanç içerisinde olmasıdır. Bu güveni sarsacak ihmal veya kasta herhangi bir tolerans gösterilmesi de mümkün değildir. Esasen bu husus dürüst yayıncılığın da evrensel ilkesidir.
Bu haberde muhabirimizin, çocuğun konuşması/konuşturulması ile ilgili kısımda aldığı tutum bu ilkelerin açıkça ihlali niteliğinde görülmüş olduğundan kendisiyle iş ilişkimiz bugün itibarıyla sonlandırılmıştır.
Başta haberde konuşturulan çocuk olmak üzere haberden etkilenen tüm kişilerden ve değerli izleyicilerimizden muhabirimizin kabul edilemez bu görev ihlali nedeniyle açıkça özür diliyoruz.
Tespit edildiği anda hatalarını açıkça kabul etmek, doğruyu söylemek ve gerektiğinde haberin mağdurundan özür dilemek de dürüst gazeteciliğin olmazsa olmaz ilkelerinden birisidir.
Bu anlayışla, haberimizi düzeltiyor, o haberdeki çocuğun konuştuğu bölüme, haberciliğin ilkelerine aykırı olduğu için, referans verilmemesini kamuoyunun bilgisine saygıyla sunuyoruz.
Sancar: "Seçim sürecine Emek ve Özgürlük İttifakı'yla yürüyoruz"
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, "AKP-MHP Cumhur İttifakı sanki seçimlere değil savaşa hazırlanıyor. Kampanyalarını sanki seçim kampanyası gibi değil bir savaş kampanyası gibi yürütüyor." dedi.
Sancar, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın seçim tarihini 14 Mayıs olarak açıkladığını anımsattı.
Seçime hazır olduklarını belirten Sancar, "Seçimlerde halk en büyük kararı verecek ve bu düzene noktayı koyacaktır. Bundan da şüpheniz olmasın." diye konuştu.
İktidarın seçimi kazanmasının hesapladığı kadar kolay olmayacağını savunan Sancar, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Önümüzdeki seçimler seçimin ötesinde bir anlama sahiptir. Bunun hepimiz farkındayız, iktidar da farkında. Sadece bir parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimi olmayacak, yaşamak istediğimiz ortak geleceğin belirlenmesi seçimi olacaktır. Bu seçim bir rejimin oylama seçimi olacaktır. İktidarın sandıklardan çıkarmak istediği düzen savaş, sömürü, yalan, talan, çete ve mafya düzenidir. Türkiye'yi uluslararası mafyaların cirit attığı bir ülkeye dönüştürdüler, koskocaman bir suç imparatorluğu yarattılar. Bu düzeni sürdürmek için bu seçimler onlar açısından hayat memat meselesidir."
"Seçim sürecine Emek ve Özgürlük İttifakı'yla yürüyoruz"
Sancar, seçimin kendileri için geleceği kurma mücadelesi olduğunu dile getirerek, seçim sürecine Emek ve Özgürlük İttifakı'yla yürüdüklerini, bütün ezilenleri, sömürülenleri, dışlananları, bütün mazlumları bir araya getirmek istediklerini söyledi.
Seçimin çok çetin bir mücadeleye sahne olacağını ve her türlü zorluğa hazır olduklarını kaydeden Sancar, "Oynayacakları, oynamak istedikleri her oyunu boşa çıkarak güce sahibiz. Bu seçimlere demokrasinin, hukukun askıda olduğu ağır bir siyasi tecrit koşullarında giriyoruz. AKP-MHP Cumhur İttifakı sanki seçimlere değil savaşa hazırlanıyor. Kampanyalarını sanki seçim kampanyası gibi değil bir savaş kampanyası gibi yürütüyor." değerlendirmesini yaptı.
HDP hakkındaki kapatma davası ve hazine yardımına bloke konulması kararına da değinen Sancar, "Bunların her biri bu iktidarın, bu rejimin seçim kampanyasının araçları ve yöntemleri olarak karşımıza çıkıyor çünkü bu çözümsüzlük ve karanlık ittifakının halka sunabileceği herhangi bir olumlu vaadi kalmamıştır. Siyasi bir meseleleri, siyasi bir davaları ve hikayeleri yoktur." ifadelerini kullandı.
Mithat Sancar, iktidarın, çözümün değil krizlerin odağı olduğunu iddia ederek, "Bir varlık meselesi, mücadelesi yürüttüklerini biliyorlar, o nedenle ellerinde kalan baskı, şiddet, yasak, hukuk dışılık dışında herhangi bir aracı, yöntemi kullanacak durumda değiller. Onlar karanlığı sömürmek istiyorlar, biz bu ülkeyi aydınlığa taşımak kararlılığıyla yürüyoruz ve bunu başaracağız, hiç kimsenin şüphesi olmasın. Bu düzeni de, bu rejimi de durduracağız, değiştireceğiz, bu iktidarı da göndereceğiz." diye konuştu.
"Artık anayasa diye bir şey kalmadı"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bugün partisinin grup toplantısındaki HDP'ye ilişkin sözlerini eleştiren Sancar, "Anayasa Mahkemesine talimatlar gönderiyor, Anayasa Mahkemesini tehdit ediyor. Artık anayasa diye bir şey kalmadı, apaçık bir şekilde Anayasayı ihlal ettiler, bırakın ihlal etmeyi ayaklar altına alma konusunda en ufak bir çekinceleri yok." görüşünü savundu.
Kapatma davasının seçimler sonrasına ertelenmesini istediklerini anımsatan Sancar, "Bunu kendimiz için değil Türkiye'deki demokrasi güçlerinin adalet ve özgürlük, emek ve barış ideali için istiyoruz." ifadesini kullandı.
Sancar, Bahçeli'nin Anayasa Mahkemesini tehdit ettiğini öne sürerek, buna karşı sessiz kalınmamasını istedi.
HDP'nin cumhurbaşkanı adayının profiline de değinerek, "Bu topraklarda yaşayan tüm halkların, inançların, kimliklerin, kültürlerin, cinsel yönelimlerin adayını arıyoruz, böyle bir aday çıkarmak istiyoruz." dedi.
Bahçeli, Sinan Ateş cinayetiyle ilgili soruya öfkelendi
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısı sonrası gazetecilerin Sinan Ateş ile ilgili sorularına öfkelendi. Bahçeli, bir muhabirin Sinan Ateş cinayetliyle ilgili sorusuna "işine bak" yanıtını verdi. Bahçeli'nin korumaları soru sormaya çalışan gazeteciyi uzaklaştırdı.
Gazeteci Yıldız Yazıcıoğlu’nun "Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üçüncü kez aday olamayacağı konuşuluyor" sorusuna Bahçeli, “Beni dinlememişsiniz herhalde” sözleriyle yanıt verdi.
Daha sonra aynı gazetecinin "Peki Sinan Ateş cinayetinde MHP’nin" demesinin ardından Bahçeli'nin koruması araya girdi. Bahçeli gazeteci için "İşine bak, hadi, işine bak” dedi.
Bahçeli: İsveç'e hatırlatırım ki Allah tektir ordusu Türk'tür
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada İsveç'e tepki gösterdi. Kuran yakma eylemine bizzat İsveç hükümetince izin verildiğini belirten Bahçeli şöyle konuştu:
"Bir sapık piyonu Türkiye'nin Stockholm Büyükelçiliği önünde tüm uyarılara rağmen kitabımızı yakmıştır. Bun nefret saçan eylemi tevil edenler de aynısıyla suç ortağıdır. İskandinav ülkeleri ABD'nin düblor ülkeleridir. Paludan isimli bir alçağın Kuran'ın yakılmasını kışkırtanlar çok sinsi ve silindir bir siyasetin tasarımcılarıdır. Bu saldırganlığı kınamak yetersizdir. Bu siyasi hedefleri bazı ihtimalleri dikkate alarak göstermek durumundayız."
"Kuran'ın yakılmasına izin veren bizzat İsveç hükümetidir. Bu eylemin siyasi ve diplomatik sonucunun analiz edilmemesi akıl dışılılıktır. Madrid Zirvesi'nde bu yana İsveç'in Türkiye aleyhtarı politikalarında yoğunluk gözlemlenmiştir. Viking uzantıları ardına efendilerini alsalar da mukaddesatımızı zedelemeye güç yetiremeyecektir. Türkiye'nin NATO üyeliğini tartışmaya açanlar bilsinler ki NATO ile doğmadık, NATO'suz da ölmeyiz. Kuran basit bir kağıt değildir."
"HDP'nin isteği ile Anayasa Mahkemesinin (kapatma davası) davayı sulandırması doğru değildir. HDP daha fazla vakit kaybetmeden kapatılmalı. Bu bölücü terör yatağı kurutulmalı. Hukuken defteri dürülmeli Kapısına kilit asılmalı. AYM’nin HDP’nin talebiyle kapatılma davasının seçim sonrasına bırakılmasını görüşecek olması adalet ilkeleriyle tamamıyla aykırıdır."
Sinan Ateş'in eşinden açıklama: Adalet yerini bulsun
Ankara'da uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülen Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, "Bu cinayeti azmettirenler muhakkak ki her iki dünyada da hesap verecektir" dedi.
Sinan Ateş'in sosyal medya hesabından bir açıklama yayınlayan Ayşe Ateş, "Adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun" ifadelerini kullandı.
Açıklama şöyle:
'30 Aralık 2022 günü Cuma namazı çıkışı hain bir suikast sonucu şehit edilen eşim Sinan Ateş’in cenazesine ve ardından okutulan Kur’an-ı Kerim tilavetlerine katılım sağlayan, memleketin dört bir yanında gönülden dua eden, Kur’an-ı Kerim okuyan-okutan, hayırlar dağıtan herkese Ateş ailesi olarak teşekkür ediyoruz.
En başından beri hassasiyet gösterdiğimiz üzere sürecin hukuki ve vicdani bir şekilde yürütülmesinin sağlıklı olacağını düşünüyoruz. Devletimizin bu süreci Türkiye’nin demokratik bir hukuk devleti olduğuna dair inançları yaralamak yerine pekiştirecek şekilde yürüttüğüne inanıyoruz. Mücadelemiz hukuki zeminde olacaktır.
Aile olarak, üzerinde gizlilik kararı bulunan dosyaya dair haklılığımızdan, hukuka ve devlete olan güvenimizden kaynaklanan suskunluğumuzu korumaya gayret ediyoruz. Her şeyden önce Allah’ın adaletinin tecellisine iman ediyoruz. Devletimizin, vicdanları yaralayan bu kahredici cinayeti tüm yönleriyle aydınlatacağından şüphe etmiyoruz.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın tüm delilleri eksiksiz bir şekilde ve ivedi olarak ortaya koyacağına olan inancımız tamdır. Adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun. Hukuki süreçleri ilk günden beri aile avukatımız Av. Ali Yücel takip etmektedir. Aile adına yaptığımız bu iki açıklama dışında söylenen hiçbir söz ailemiz adına söylenmiş değildir. Bundan sonraki süreçte ihtiyaç hâsıl olması hâlinde tarafımca ya da aile avukatımız tarafından açıklama yapılacaktır. Ülkücü Şehit Sinan Ateş’in katilleri ve bu cinayeti azmettirenler muhakkak ki her iki dünyada da hesap verecektir. Şüphesiz ki Allah; hüküm ve hikmet sahibidir, her şeyden haberdardır. Dua ile…'
Birleşik Metal-İş’in grevi yine ertelendi
Cumhurbaşkanı Erdoğan kararı ile Kocaeli'nde bulunan bir fabrikadaki grev kararının "milli güvenliği bozucu nitelikte görüldüğü" için 60 gün süreyle ertelenmesine karar verildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, Schneider Enerji Endüstrisi Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi'nin Kocaeli'nin Çayırova ilçesinde yer alan iş yerinde Birleşik Metal-İş Sendikası tarafından alınmış olan grev kararı, "milli güvenliği bozucu nitelikte görüldüğünden" 60 gün süreyle ertelendi.
13 Aralık’ta Birleşik Metal-İş ve Özçelik-İş sendikalarının Kocaeli’ndeki grev kararları yine ‘milli güvenliği bozucu nitelikte’ görüldüğü için 60 gün süreyle ertelenmişti.
Hac ön kayıt ve kayıt güncelleme işlemleri 31 Ocak'a kadar uzatıldı
Diyanet İşleri Başkanlığı Hac ve Umre Hizmetleri Genel Müdürlüğü, 2023 yılı hac ön kayıt ve kayıt güncelleme işlemlerinin 31 Ocak'a kadar uzatıldığını bildirdi.
Genel Müdürlüğün sosyal medya hesabından yapılan açıklamaya göre, vatandaşlardan gelen yoğun talep dolayısıyla 2023 yılı hac ön kayıtları ve kayıt güncelleme işlemleri 31 Ocak 2023 tarihine kadar uzatıldı.
Vatandaşlar işlemlerini e-Devlet üzerinden yapabilecek.
Altılı masa toplantısı: 'İlk kez bu kadar yoğun ve kapsamlı şekilde cumhurbaşkanı adayı üzerinde durulacak'
Zorlu, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'nin Stockholm Büyükelçiliği önünde Kur'an-ı Kerim'in yakılmasının kabul edilebilir olmadığını söyledi.
Bazı illerde partisinin kongreler gerçekleştirdiğini anımsatan Zorlu, özellikle Diyarbakır ve Şanlıurfa kongrelerinin coşkulu geçtiğini, burada halkın İYİ Parti'ye büyük teveccüh gösterdiğini dile getirdi.
Altılı masanın cumhurbaşkanı adayına ilişkin soruyu yanıtlayan Zorlu, "Perşembe günü İYİ Parti ev sahipliğinde önemli bir toplantı olacak. Bu toplantı ilk kez bu kadar yoğun ve kapsamlı şekilde cumhurbaşkanı adayı üzerinde durulacağı bir toplantı olacak. Tabii içeriğine ilişkin şu an bir detay vermem mümkün değil. İYİ Parti olarak 13. cumhurbaşkanının bu masa tarafından belirlenecek aday olmasını büyük bir sorumluluk duygusuyla istiyor, arzuluyor ve bunun için yoğun bir çaba sarf ediyoruz." diye konuştu.
İmamoğlu: Kur'an-ı Kerim'in yakılması barış ve huzuru bozacak bir nefret suçudur
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Balkan Şehirleri Ağı’nın dönem başkanlığının Atina’ya devri töreninde yaptığı konuşmada "Tüm dünyaya İstanbul adına seslendim; Kur'an-ı Kerim'in yakılması barış ve huzuru bozacak bir nefret suçudur" dedi.
İmamoğlu konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı:
"Yaşadığımız coğrafya farklı kökenden insanlara ve hayat tercihlerine saygı gösterilmesini ve kucaklanmasını gerektiriyor. Ne yazık ki dünyanın başka yörelerinde bölgelerinde Kuran'ın yakıldığı günlerden geçiyoruz. Bu tür provokasyon amaçlı girişimlerini hep birlikte ve şiddetle kınamalıyız. Bu tür popülist ve aşırı yaklaşımların özgürlük ve demokrasiyle bir ilgisi yoktur. Tam tersine insanlar arasında düşmanlık tohumları ekebilecek, nefret suçlarıdır."
Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, Brüksel'de "Türkiye Ekonomi Modeli'ni" anlatacak
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, 25-26 Ocak'ta Belçika’nın başkenti Brüksel'de temaslarda bulunacak.
Hazine ve Maliye Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, Nebati, 25-26 Ocak'ta Brüksel’de Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu'nda parlamenterlere hitap edecek.
Nebati, Avrupa Parlamentosu'nda düzenlenecek "Küresel Belirsizlik Döneminde, Yeni Olanaklar ve Çözümler: Türkiye Ekonomi Modeli" konulu panelde de konuşacak. Diplomatik ve akademik çevreler dahil, iş dünyasından birçok davetlinin katılacağı panelde, Türkiye Ekonomi Modeli kapsamında devreye alınan politika setleri ile modelin çıktıları değerlendirilecek.
Panel kapsamında, Türkiye ekonomisine ilişkin son gelişmeler ile yürütülmekte olan uygulamalar uluslararası finans çevreleriyle paylaşılacak.
Bakan Nebati, Brüksel ziyaretinde ekonomiden sorumlu AB Komiseri Paolo Gentiloni ile komşuluk ve genişlemeden sorumlu AB Komiseri Oliver Varhelyi ile de ikili görüşmeler gerçekleştirecek.
AK Partili Yediyıldız: Tayyip abiyi sırtımızda taşımamız lazım. Ayakkabısını elimizle yalamamız lazım
AK Parti Ordu Milletvekili Şenel Yediyıldız, TV52 adlı televizyon programında yaptığı konuşmada "Tayyip abiyi sırtımızda taşımamız lazım. Ayakkabısını elimizle yalamamız lazım." dedi.
Ordu Milletvekili Şenel Yediyıldız'ın açıklamaları şöyle:
"O Tayyip abi bizim başımızda ya arkadaş; Türkiye’nin başında. Partinin (AKP) başında. Memleketin başında. Dünyanın lideri. Biz bu kaz kafamızla ona kendi kendimize ihanet etmek gibi bazı yollara sapıyoruz. Yani böyle ucuz sebeplerle Tayyip abiye ihanet etmek Türkiye’ye ihanet etmektir, mazlumlara ihanet etmektir, dünyanın Tayyip abiden beklentisi olanlara ihanet etmektir. Ukrayna ve Rusya savaşı var değil mi? Ukrayna da Rusya da Tayyip biden bir şeyler bekliyor. Daha ne olacak, Tayyip abiye ihaneti bırak onu sırtımızda taşımamız lazım, ayakkabısını elimizle yalamamız lazım."
Kılıçdaroğlu: "Türkiye küllerinden yeniden doğacak"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Yeni, güzel bir sayfayı açmak zorundayız. Altı liderin bir arada olmasının temel hedefi budur. Altı lider bir aradayız, hepimiz demokrasiyi istiyoruz. Hepimiz bu ülkede huzur içinde, beraber, birlikte yaşamak istiyoruz." dedi.
Kılıçdaroğlu, Ankara Büyükşehir Belediyesi'nce Kentkoop Mahallesi'nde düzenlenen "Batıkent Rekreasyon Alanı ile 10 Parkın Açılış ve Temel Atma Töreni"nde konuştu.
İnsanın olduğu her yerde, bütün canlılar için adaletin olmasının önemine vurgu yapan Kılıçdaroğlu, vatandaşlar arasında ayrım yapılmaması gerektiğinin altını çizdi.
Kılıçdaroğlu, belediye başkalarının, yaptıkları her harcamanın hesabını millete verdiğini belirterek, "Hesap vermek kadar değerli bir görev yoktur. Bugün, Mansur Yavaş Başkanımız, halkına hesap veriyor, 'Biz, bunları yaptık' diyor. Bundan daha değerli ne olabilir?" diye konuştu.
Her projenin fiyatının belli olduğuna, bunların sosyal medyadan yayınlandığına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Yani müteahhidi çağırıp, 'Şu işi sen hallet, üstüne bir para artarsa onu da bizim yandaşa ver' demiyor. Temiz bir siyaset için ne gerekiyorsa, onun gereklerini yapıyor belediye başkanı arkadaşlarımız. O nedenle diyorum, yeni, güzel bir sayfayı açmak zorundayız. Altı liderin bir arada olmasının temel hedefi de budur. Altı lider bir aradayız, hepimiz demokrasiyi istiyoruz. Hepimiz bu ülkede huzur içinde, beraber, birlikte yaşamak istiyoruz. Niye, hangi gerekçeyle kavga ediyoruz? Beraber olmak, kucaklaşmak varken, niye ayrılıklar, niye kavgalar? Helalleşmeyi onun için söyledim. Helalleşmenin zamanı geldi ve geçiyor bile. Artık eskileri bir tarafa bırakalım. Ufkumuza, büyümeye bakalım."
"Ankara sıradan bir kent değil"
Ankara'nın uzun süre, bir başkente yakışmayacak şekilde birçok sorunla karşı karşıya olduğunu anlatan Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara'nın sıradan bir kent olmadığını, Milli Kurtuluş Savaşı'nın karargahı olduğunu anımsattı.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Ankara'nın küllerinde doğan bir başkent olduğunu söyleyerek, "Ankara'ya önem vermek, Ankara'da kültürü, sanatı geliştirmek, altyapıyı yeniden inşa etmek, aslında Milli Kurtuluş Savaşı'nı verenlerin bizden beklentileridir. Bunları yapmak zorundayız." dedi.
Birlik ve beraberliğin önemine işaret eden Kılıçdaroğlu, siyaset kurumunun görevinin sorunları çözmek olduğunu sözlerine ekledi.
"Temennimiz, Cumhurbaşkanı olarak teşrif etmeniz"
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da Ankara'yı şeffaf bir anlayışıyla yönettiklerini, ihaleleri canlı yayınladıklarını, katılımcılık ilkesiyle hareket ettiklerini belirtti.
Halkın sağlığını önceleyen projeleri hayata geçirdiklerini kaydeden Yavaş, Ankara'nın yıllardır ihmal edilen altyapısını yenilemeye devam ettiklerini bildirdi.
Mansur Yavaş, Ankara'yı "yeşilin de başkenti" yapmak için söz verdiklerini hatırlatarak, yapılan Batıkent Rekreasyon Alanı ile 10 parkın Ankara'ya hayırlı olmasını diledi.
Rekreasyon alanını bu yıl içinde tamamlayacakları bilgisini paylaşan Yavaş, Kılıçdaroğlu'na "Temennimiz, Cumhurbaşkanı olarak teşrif etmeniz." dedi.
Konuşmaların ardından Kılıçdaroğlu, Yavaş, Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, Elmadağ Belediye Başkanı Adem Barış Aşkın, Millet İttifakı'ndan temsilciler, CHP Genel Başkan Yardımcıları ve Ankara milletvekilleri ile butona basarak parkların temel atma ve açılışlarını gerçekleştirdi. (AA)
Yargıtay üyesi Feyzi Eroğlu, YSK üyeliğine seçildi
Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) görev süresi dolacak 5 üyesinin yerine Yargıtay kontenjanından gelecek 3 üyenin belirlenmesi için yapılan seçimlerin 11'inci turunda salt çoğunluğu sağlayan Yargıtay 8. Hukuk Dairesi üyesi Feyzi Eroğlu, YSK üyeliğine seçildi.
Yargıtay kontenjanından seçilecek diğer 2 üyenin belirlenmesi için seçimlere devam edilecek.
Yargıtay üyelerinin YSK üyeliğine seçilebilmesi için salt çoğunluk olan 180 oyu alabilmesi gerekiyor.
Danıştay'da geçen hafta yapılan seçim sonucunda üyeler Ali Çopur ile İsmail Kalender YSK üyeliğine seçilmişti.
YSK'nin Yargıtay kontenjanından seçilecek 3 üyesinin de Yargıtay Genel Kurulunda devam eden seçim sonrası belirlenmesinin ardından, Yargıtay ve Danıştay'dan seçilen yeni üyeler yemin ederek görevine başlayacak.
Yemin töreninin ardından görev süresi devam eden üyeler Ahmet Yener, Mahmut Akgün, Ekrem Özübek, Orhan Usta, Ali Ürker ve Battal Öğüt ile yeni seçilen 5 üye arasında YSK Başkanlığı için seçim yapılacak.
Gizli oyla yapılacak seçimde en çok oy alan, YSK'nin yeni başkanı olacak. Yeni üyeler de başkanlık için aday olabilecek.
Nihal Olçok: Bana bir şey olursa açılacak iki mektup var
15 Temmuz'da darbe girişiminde eski eşi Erol Olçok'u ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok'u kaybeden Nihal Olçok, T24'den Cansu Çamlıbel'e verdiği röportajda 'Beni ortadan kaldırmak çok kolay. Ama bana bir şey olursa açılacak iki mektup var.' dedi.
Olçok'un açıklamaları şöyle:
"Bu eleştirileri getirenlere bakın nerede duruyorlar. Bir şeyin düzelmesini ne kadar ister bu insanlar? Bunu söyleyenler “bana dokunmayan yılan, bin yaşasın” yaklaşımında olan insanlar. Bense yanacaksak önce benden başlasın diyen biriyim. Sedat Peker’e beraber canlı yayın teklif ettim ben."
"Hesap yapmadı belki ama en azından belli ki bir istişare yaptı eşiyle dostuyla. Ben o tweet’i atarken burada şu koltukta tek başıma oturuyordum. Yalnız yaşıyorum zaten. Ben altı yıldır evini, arabasını değiştirmemiş biriyim. Beni ortadan kaldırmak çok kolay. Ama bana bir şey olursa açılacak iki mektup var. Benim ve çocuklarımın can güvenliği onlar. Ama onlar anlatılacak şeyler değil."
“Birileri Erol Olçok’u telefonla köprüye yönlendirdi sonra o kaydı sildiler”
-Erol Bey’in bir keskin nişancı tarafından tek kurşunla hedef alınarak, Abdullah’ın da yaşananlara tanıklık ettiği için yine bilinçli olarak iki kurşunla öldürüldüğünü defalarca ekranlarda söylediniz. Otopsi raporlarını açıkladınız. Neden onca bakan, başbakan bizzat hedef alınmazken partinin reklamcısı hedef alınsın? Neden böyle bir şüphe var sizde?
İşte Çerkeslik burada devreye giriyor belki de. Herkes bir yerlere saklanıp kaçarken bu adam sokağa çıkıyor. Bu bir. O köprüde bir dizayn vardı. Konuşlanmışlardı. Orada en bilinen, en çok ses getirecek olan, oradaki halkın ötesinde, orada en bulunmaması gereken adamdı belki Erol Olçok. Ben hâlâ Erol Bey’i köprüye götüren sebepler zincirini arıyorum. Çünkü oraya gitmeden saat 21.30 civarında eve geldiklerinde Abdullah ile birlikte bana Kısıklı’ya gideceklerini söylediler. Jenga oyunu gibi düşünün. Bir tahtayı çektiğinde bütün kule yıkılır. Bir sistemin zayıflatılmasıyla ilgili doğru taşı çektiler belki de.
-Bu şüphe için kuvvetli emareler daha doğrusu delil var mı elinizde?
Gelen telefonlar var. Dökümlere baktığınızda bir dakika içinde üç telefon görüşmesi yapıyor mesela. O kadar sık aranıyor. Hiç susmuyor telefonu. Hep farklı numaralar. Hepsini tespit ettik. Sonra üç dakika bir boşluk var. Sanki orada bir telefon görüşmesi var ama o silinmiş. Bu bizde- bende ve avukatlarda- bu hissi oluşturdu.
-O aradaki 3 dakikada birileri tarafından Erol Olçok’un köprüye yönlendirildiğini düşünüyorsunuz.
Evet. Saatler de denk düşüyor çünkü. Benim siyasete girmemi tetikleyen şey bu.
-Fethullahçı birileri planları daha çok ses getirsin diye Erol Olçok’a komplo kurduysa sonra bu AKP tarafından tespit edilip açıklanmaz mıydı?
Tamam da şu anda AKP’nin FETÖ’den çok ayrı durduğunu mu düşünüyorsunuz? FETÖ ile teşrik-i mesaisi olan herkes bir şekilde hayatına devam ediyor.
-Kim sildi sizce peki o görüşmeyi kayıtlardan?
Fethullahçı ekip silmiş olabilir, devletin kendisi olabilir. Bilmiyoruz. Devlet dediğimiz şey kocaman bir yapı.
-Muhalif çevrelerde şöyle yaygın bir kanaat var; Erdoğan ve çevresi darbe girişimi olacağına dair haberliydi, kalkışmanın içinde hangi komutan ve subayların olacağını da büyük ölçüde tespit ettiler, kalkışsınlar biz de engelleyelim dediler.
Benim de öyle bir yaklaşımım olmuştu başında. Ama sonradan başka türlü bir durum olduğuna kanaat getirdim. 15 Temmuz sistemin değişmesi için, Türkiye’nin bugün yaşadığı çıkmaza sokulması için birlikte düzenlenmiş bir şeydir.
"15 Temmuz yeni bir dizayn"
-Siz şunu mu demek istiyorsunuz; “Bu senaryo aslında Fethullahçıların AKP ile iş birliği içinde düzenlediği bir senaryodur. Ulusal tehdit var ülke ancak demir yumrukla yönetilirse toparlanır diyebilmek için Fethullahçılar ve AKP’nin birlikte planladığı bir komplodur.” Doğru mu anlıyorum?
Evet. Ve bundan daha fazlası da olabilir. Ulusalcılar da işin için de olabilir. Uluslararası ilişkiler açısından yeni bir dizayn.
-Bugün kırmızı bültenle aranan Fethullahçılar var. Kendilerinin bu şekilde kriminalize edilmesine “tamam” mı dediler yani sistem değişsin diye?
O şu anda görünen durum. İki sene sonrasında ne olacağını kimse bilmiyor ki. İnsanlar bazen bir bedel ödüyor ama arkasından da bir başka şeyle ödüllendirilebiliyorlar. Neyle neyi takas ettiklerini bilmiyorum. Sonuçta elde edilecek o büyük çıkarı da bilmiyorum. Ben bütün bunları mişlerle, mışlarla konuşmamak için siyasete girdim. Çünkü bu soruların yanıtlarına en çok benim ihtiyacım var.