Maymunların ürettiği taş 'eserler' kültürel evrimi tartışmaya açtı

Makaklar
Makaklar © Firdia Lisnawati/
© Firdia Lisnawati/
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Eski insanlar kayaları parçalayarak inanılmaz derecede esnek aletler üretmişlerdi. Bu aletlerin en eski biçimleri makakların kazara yaptıklarından ayırt edilemiyor.

REKLAM

İnsanın kültürel evrimine dair kabul edilen inancı sarsacak yeni bir çalışma, Tayland ormanlarında yaşayan maymunların ilk insanlar tarafından yapılanlara esrarengiz bir şekilde benzeyen taş eserler yarattığını ortaya çıkardı.

Almanya'daki Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsü tarafından yürütülen araştırmanın yazarlarından Dr. Lydia Luncz, Tayland maymunlarının arkeolojik kayıtlardakilere benzer taş eserler ürettiğini ve bunların insan olmanın başlangıcı olarak görülen eserlerden ayırt etmenin zor olduğunu belirtti.

Maymunların taş eserleri tasarımla değil kazara yaptığını gözlemleyen çalışma, insanın alet kullanma özelliğinin de kazara gelişmiş olabileceğini öne sürüyor. Bu da alet kullanımında erken insanlar ile primat akrabaları arasındaki farkı bulanıklaştırıyor.

Maymunlar sofistike yöntemler kullanabiliyor

İnsan olmayan primatlarda alet kullanımı aslında yeni değil. Güneydoğu Asya şehirlerinde ve tapınaklarında sıklıkla görülen küçük, yaramaz ve sosyal primatlar olan uzun kuyruklu makaklar, kabukları kırmak ve içindeki ete ulaşmak için taş kullanıyor.

Bu kullanım şaşırtıcı derecede sofistike olabiliyor. Örneğin, kumsallarda yiyecek arayan makaklar,  antropologların 'balta çekici' olarak adlandırdığı uzun, dar ve ağır taşları seçerek istiridye kabuklarını kolaylıkla açıyor. Bu hayvanlar daha geniş kaya parçaları ile kabuğu kırmaktan kaçınıyor, çünkü kırık yüzeyin arasından istiridyeyi yemeye çalışması halinde keskin parçaların yüzünü kesebileceğinin farkında.

Science Advances dergisinde yayınlanan çalışma makakların deniz ürünleri için taş alet kullanımını başka bir yiyeceğe uyarladıklarına dair ilk kanıtı buldu.

Tayland maymunları bölgede ticari öneme sahip Afrika yağ palmiyelerinin sert ve yağ bakımından zengin kabuklu yemişlerini hedef alıyor. 

Milli park alanındaki terk edilmiş bir palmiye yağı plantasyonunda  "yemiş kırma istasyonları" oluşturan maymunlar palmiye meyvesinin çekirdeğini, elle kullanılan çekiç taşları ile örs işlevi gören kalın, yassı bir taş arasında kırarak açıyor.

Maymunların bu davranışlarını incelemek için kamera tuzakları kuran bilim insanları, yemiş kıran maymunların bir vuruşu kaçırdıklarında neler yaşandığını gözlemledi. İki taş birbirine çarptığında bazen kayalardan bir tanesini koptuğu ve- arkeologların "yontma" dediği alet yapım sürecine çok benzer bir sürecin başladığı görüldü.

Eski insanların ürettiklerinden ayırt edilemiyor

Eski insanlar kayaları parçalayarak inanılmaz derecede esnek aletler üretmişlerdi. Bu aletlerin en eski biçimleri makakların kazara yaptıklarından ayırt edilemiyor.

Araştırmacılar buradan yola çıkarak "arkeolojik kayıtlarda bulan ve kasıtlı olarak yapıldığı düşünülen taş yongaların kasıtsızca ortaya çıkan nesneler olabileceği" savını geliştirdi. Bu durumda insanın alet kullanımına dair evriminin daha değişken ve sendeleyerek gerçekleşmiş olabileceğine işaret edebilir.

Yani olası bir senaryoya göre, eski insanlar - modern makaklar gibi - kemikleri, kabuklu yemişleri veya kabuklu deniz hayvanlarını taşlarla parçaladıklarında ilk olarak yan ürün olarak taş yongaları üretmiş olabilir.

İlerleyen zamanlarda ise, yakaladıkları avın iliğine ulaşmak için kemikleri açmak üzere çekiç gibi kullandıkları taşlardan ortaya çıkan jilet gibi keskin, pul gibi ince taş parçalarının et kesmek için uygun olduğunu keşfetmiş olabilirler.

Yani Luncz'un ifadesiyle "Tesadüfi bir taş kırılması bizi evrimsel süreçte taş aletler yapmaya yönlendirmiş olabilir."

Fikir bilim dünyasında tartışılıyor

Ancak bu fikir bilim dünyasında tartışılmaya devam ediyor. Örneğin makakların ürettiği taş yongaları "eser" olarak adlandırmanın doğruluğu tartışılıyor. 

Çünkü bazı bilim insanları bunun insan ve diğer primatların alet kullanımı arasında haklı olmayan bir örtüşme olduğunu ima ettiğini düşünüyor.

Hayvanların sosyal öğrenmesinin "kültür" gibi yüklü, saygıdeğer ve insana özgü bir kelime kullanılarak tanımlanıp tanımlanamayacağı konusunda uzun süredir tartışmalar devam ederken, yeni çalışmanın insan olmanın ne anlama geldiğine dair daha geniş ve köklü tartışmaları bir kenara ittiği eleştirisi getiriliyor.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Japonya: Dünyanın en uzun süre hapis yatan 87 yaşındaki idam mahkumu yeniden yargılanacak

Oscar ödülleri: Everything Everywhere All At Once toplam 7 dalda ödül aldı

İki dili günlük hayatta akıcı konuşmak demansı geciktirebilir mi? - Araştırma