14 Mayıs seçimleri, modern zamanların en kötü felaketine hükümetin verdiği tepkinin de bir değerlendirmesi olacak
REKLAMAli Türkiye'deki depremde her şeyini kaybetmiş 23 yaşında bir öğrenci. Artık bir ailesi yok ve memleketi Antakya harabe halinde.
Hayatta kalan pek çok kişi gibi Ali de aleyhine kullanılmaması için tam adını vermek istemiyor. Çünkü o depremle yerinden yurdundan olan üç milyondan fazla insanın gelecek ay yapılacak genel seçimlerde oy kullanabilmesini sağlamak adına bir kampanya başlattı.
14 Mayıs seçimleri, modern zamanların en kötü felaketine hükümetin verdiği tepkinin de bir değerlendirmesi olacak.
Kurtarma ekiplerinin ve yardım görevlilerinin harap olmuş bazı bölgelere ulaşması günler sürdü, bu da bölge halkında bir terk edilmişlik duygusu yarattı ve 50 bini aşan ölü sayısı nedeniyle oluşan öfkeyi yetkililere yöneltti.
Artık Ankara'da yaşayan Ali, "Bu öfkeyi sandığa yansıtmak önemli" diyor.
Ali arkadaşlarıyla birlikte Twitter'da bir kampanya başlattı: Siyasi partilerden Antakya'dan ayrılmak zorunda kalan ancak oy kullanmak için geri dönmek isteyen öğrencilerin otobüs biletlerini ödemesini istiyorlar.
Ana muhalefetteki CHP bu çağrıya kulak verdi ve destek olunacağını açıkladı.
Türkiye'nin güney kıyısındaki Ankara, İstanbul ve Mersin gibi şehirlere sığınanların yeni oy kullanma adreslerini kaydettirmek içinse 2 Nisan'a kadar süreleri vardı.
Bu tarihi kaçıranlar, oy kullanmak için harap durumdaki şehirlerine dönmek zorunda.
Muhalifler, belirlenen erken seçim tarihini hükümetin protesto oylarını bastırmaya yönelik gizli bir çaba olarak görüyor.
7,8 büyüklüğündeki depremin merkez üssü sayılan Kahramanmaraş'ın CHP'li vekili Ali Öztunç, "İnsanlar sevdiklerini ve her şeylerini kaybetti. Çoğu, seçim kayıtlarına bakacak durumda değil." diyor.
'Depremzedelerden korkuyorlar'
İl sakinlerinin yarısının bölgeden ayrıldığını tahmin eden Öztunç'a göre, Kahramanmaraş'ta kayıtlı 820 bin seçmenden sadece 50 bini kayıt değiştirebildi.
Bu, yüz binlerce kişinin, Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki en önemli seçim olarak görülen yer almak için bir şekilde geri dönmek zorunda kalacağı anlamına geliyor.
Öztunç ise "Bu kadar insanı taşımak imkansız. Binlerce otobüs alır ve bu da dev bir trafik sıkışıklığı yaratır. Bunu hiçbir parti organize edemez." diyor.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bıçak sırtı oylamada muhalefetin ortak adayı olarak alabileceği her oya ihtiyacı olduğunu biliyor.
Partinin genel başkan yardımcısı Onursal Adıgüzel de hükümet yetkililerini yerinden olanların katılımını azaltmaya çalışmakla suçluyor.
Adıgüzel, "Yetkililer tescile yardımcı olmak için son tarih uzatabilirdi ama bu yapılmadı. Depremzedelerden korkuyorlar ve oy kullanmalarını engellemek için her şeyi yapıyorlar" dedi.
Örneğin Kahramanmaraş'tan ayrılmak zorunda kalan iki çocuk babası Abdullah, memurlar tarafından kayıt adresini değiştirme konusunda kendisine zorluk çıkarıldığını anlatıyor.
REKLAMŞu an Ankara'da yaşayan Abdullah, "Bana deprem mağdurları için kamu yardımı alma hakkımı kaybedeceğim söylendi. Bu yüzden adresimi Kahramanmaraş'ta tuttum. Ama oraya nasıl gidip oy kullanacağımı bilmiyorum." diyor.
'Özgür bir seçim olması imkansız'
Aktarılanlara göre Ankara'daki sığınma evlerinde yaşayan 525 aileden sadece 120'si yasal adreslerini değiştirmek için gerekli adımları attı.
İki kızıyla birlikte sığınma evinde kalan 34 yaşındaki Eymen Gassaloğlu seçim günü çadırda uyumak pahasına da olsa Antakya'ya dönmeye kararlı.
Gassaloğlu, "Bu benim geleceğimle ilgili. Ne olursa olsun oy vereceğim." diyor.
Kimileri de şehre dönmenin kendilerine sandıkları izleme ve herhangi bir usulsüzlüğü bildirme şansı da vereceğini düşündüğü için bunu önemli buluyor.
REKLAMMuhalifler, oylama listelerinin kaybolmuş olan ancak resmi olarak ölü ilan edilmemiş kişileri içermesinden endişe ediyor.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Adıgüzel de "Yetkililer kayıp kişilerin sayısını net olarak açıklamıyor. Bu endişe verici." dedi.
45 yaşındaki Özgür Yusuf Kavukçu Ankara'da oy kullanmak için kayıt yaptırmış olanlardan biri. Ancak arkadaşlarının çoğu Antakya'ya dönmek zorunda kalacak.
Kavukçu, "Böyle koşullarda özgür seçimlerin mümkün olmadığını düşünüyorum. Ama başka çare yok. Depremle zaten çok şey kaybettik. Özgür irademizi ifade etmemek başka bir felaket olur." diyor.