Polonya'daki Rus nüfuzunu engellemek için önerildiği ifade edilen yasanın muhalefeti bastırmakta kullanılmasından endişe ediliyor
Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği, Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda'nın imzaladığı 'Rus nüfuzunu engelleme' yasasını, muhaliflerin tam yasal süreç olmaksızın siyasetten men edilmesine olanak vereceği gerekçesiyle eleştirdi.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller "ABD Hükümeti, Polonya hükümetinin ülkedeki özgür ve adil seçimlere müdahale etmek amacıyla kötüye kullanılabilecek yeni bir yasayı kabul etmesinden endişe duymaktadır." dedi.
Miller böyle bir yasanın "muhalif siyasetçilerin adaylıklarını yasal süreç olmaksızın engellemek için kullanılabileceğinin" de altını çizdi.
AB'den tehdit
Polonya'nın da üyesi olduğu 27 ülkeli AB de yasaya tepki gösterdi ve yasanın demokratik standartları zedeleyeceğinin netleşmesi halinde önlemleri devreye sokmakla tehdit etti.
AB Adalet Komiseri Didier Reynders böyle bir yasanın "vatandaşları kamu görevine seçilme haklarından mahrum bırakabileceğini belirtti.
Bunu herhangi bir yargı denetimi olmaksızın idari bir karar olarak mümkün kılmasından özellikle tedirgin olduğunu vurgulayan Reynders AB Avrupa Bakanları toplantısı öncesinde Macaristan ve Polonya'da hukukun üstünlüğü konusunu değerlendireceklerini bildirdi.
AB Komiseri adalete gerçek erişim olmaksızın böyle bir sistemin kabul edilmesinin mümkün olamayacağını belirterek "gerekirse önlem almaktan çekinmeyeceklerinin" altını çizdi.
Muhaliflere baskı aracı olarak kullanılabilir
İktidardaki aşırı sağcı Hukuk ve Adalet Partisi tarafından "görünürde" ülkedeki Rus nüfuzunu engellemek için önerildiği ifade edilen yasa, güçlü yetkilerle donatılan bir komisyonun muhalif çizgideki isimlerin siyasi hayatına son verebilmesine imkan tanıyor.
Bunun sonbahardaki seçimlerde üçüncü kez iktidarda kalmayı amaçlayan parti tarafından başta eski Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk olmak üzere muhalifleri susturmak için bir araç olarak kullanılmasından kaygılanılıyor.
Tusk 2007-2014 yılları arasında başbakanlık yaptığı dönemde Rusya ile fazla yakın ilişkiler kurmakla ve Rusya'nın lehine gaz anlaşması yapmakla suçlanıyor.
Tusk, başbakanlık görevinin ardından 2014-2019 yılları arasında Avrupa Konseyi başkanlığı görevini yürütmüştü.