Yaygın seçim hilesi iddiaları ortaya atılmış olsa da, yapılan incelemeler iddiaların aslında kasıtlı dolandırıcılıktan değil, yanlış anlamalardan veya yazım hatalarından kaynaklandığını gösteriyor.
Eski Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı ve 5 Kasım'da yapılacak seçimlerde Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump ve müttefiklerinin 2020 seçimlerinin kendisinden çalındığına dair iddialarına rağmen, ABD'de seçmen sahtekarlığı son derece nadir görülüyor.
Gerçekleşse de, ülkenin sağlam ve merkezi olmayan seçim sistemi sayesinde genellikle tespit edilebilyor.
Seçim hileleri arasında birden fazla oy pusulası kullanmak, oylarda değişiklik yapmak ya da ölmüş bir kişinin kimliğini kullanarak oy kullanmak gibi usulsüzlükler yer alabiliyor ve bunların hepsi önemli cezaları beraberinde getiriyor.
Her iki partiden seçim yöneticilerine göre, Amerika'nın çok katmanlı oy verme süreçleri, özellikle başkanlık yarışlarında büyük ölçekli oy hilelerini neredeyse imkansız kılan güvenceler sağlıyor.
ABD binlerce bağımsız oy verme bölgesinden oluştuğu için, seçim sonucunu değiştirebilecek ölçekte bir sahtekarlık organize etmek oldukça zor.
Farklı eyaletlerde farklı yasalar uygulanıyor, ancak genel olarak yüz yüze oy verme çeşitli kimlik gereklilikleri veya diğer doğrulama süreçleriyle korunurken, devamsız oy verme imza eşleştirme ve oy pusulası takibi gibi önlemlerle seçim güvenliği sağlanıyor.
Ayrıca, federal yasalar seçmen listelerinin düzenli olarak güncellenmesini zorunlu kılarak seçmen kayıtlarının doğruluğunu garanti altına almak üzere kurgulanmış durumda.
Ortaya atılan iddiaların da genellikle sahte olduğu ortaya çıkarılıyor.
Diğer seçim sorunları ise seçmenlerin yanlışlıkla birden fazla oy pusulası göndermesi, hastalık nedeniyle imzaların eşleşmemesi gibi büro hataları ve yanlış anlamalardan kaynaklanıyor.
Oy çalındığı iddiaları
Trump, seçmen sahtekarlığının kendisine seçime mal olduğunu göstermek için pek çok eyalette çaba sarf etse de, çok sayıda eyalette yapılan soruşturmalarda çok az sayıda doğrulanmış vakaya denk gelindi.
Ayrıca oylamayı manipüle etmeye yönelik koordineli girişimlere dair ise hiçbir kanıt bulunamadı.
Associated Press'in (AP) Trump'ın yarıştığı altı eyaletteki olası sahtekarlıklara ilişkin araştırması, kullanılan milyonlarca oy pusulasından sadece 475'inde sahtekarlık olduğunu ortaya çıkardı.
Bu sayı seçim sonucunu etkilemek için çok azdı ve Biden, 311.257 oyluk bir farkla "salıncak eyaletlerde" zafer kazandı. "Salıncak eyaletler" ABD'de şu ana kadar gerçekleştirilmiş çoğu seçimin sonucunu belirlemeleriyle biliniyor. Özellikle Ohio eyaletini kazanan partinin ABD seçimlerini de kazanmasına kesin gözüyle bakılıyor. Bu sebeple, 2020 seçimlerinde Trump'ın Ohio'yu kazandığı halde genel seçimleri kaybetmesi şaşırtıcı bir istisna olarak kayıtlara geçmişti.
Trump'ın seçimleri iptal ettirmek için başlattığı hukuki ve siyasi mücadele, avukatlarının birçoğunun barodan ihraç edilmesi ve yanlış iddiaları nedeniyle taciz edilen oylama teknolojisi şirketleri ve seçim çalışanlarının büyük çaplı iftira talepleriyle karşı karşıya kalmasıyla sonuçsuz kaldı.
Eski başkanın kendisi de Georgia eyaletinde, eyalet sekreterine eyaleti kendi lehine çevirecek kadar "oy bulması" için baskı yapmasının ardından bir suç iddianamesiyle karşı karşıya kalmış durumda.