ABD siyasi sistemi otoriterliğe karşı çeşitli önlemlerle tasarlanmıştır, ancak bu önlemler gerçekte ne kadar güçlüdür?
Kurucu babalar ABD Anayasasını oluşturduklarında, monarşi geleneğinden koparak başkanın gücünü sınırlandırmaya çalıştılar.
Seçim gününde, 200 yıldan fazla bir süre sonra, bu yapılar hala ayakta ve ABD hükümeti üç kola ayrılmış durumda: yasama, yürütme ve yargı.
Yasama organı Temsilciler Meclisi ve Senato'dan oluşan Kongre'yi kapsarken, yargı organı Yüksek Mahkeme ve federal mahkeme sistemini içermekte.
Yürütme erki ise başkan, başkan yardımcısı ve kabineden oluşuyor.
Başkanın rolüne gelince, o sadece devletin başı değil, aynı zamanda silahlı kuvvetlerin başkomutanı.
Başkan ayrıca Kongre tarafından yazılan yasaları uygulamaktan da sorumlu. Bu amaçla başkan, üyelerini kendisinin atadığı Bakanlar Kurulu'nun yardımını alıyor.
En üst unvan, Kongre tarafından çıkarılan yasa tasarılarını veto etme yetkisiyle birlikte geliyor, ancak yasama organı her iki mecliste de üçte iki oyla bu vetoyu geçersiz kılabiliyor.
Buna ek olarak, bir ABD başkanı federal suçlar için af çıkarma, yabancı güçlerle (Senato tarafından onaylanan) anlaşmalar imzalama ve yürütme emirleri çıkarma yetkisine sahip.
Yürütme emri başkanın bir emri, ancak bu emirler yeni yasalar yapmak veya mevcut mevzuatı ihlal etmek anlamına gelmiyor. Yürütme emirlerine, Anayasa'yı ihlal etmeleri halinde yasal olarak da itiraz edilebiliyor.
Acil durum yetkileri
Başkanlık yetkileri konusunda Donald Trump, olası bir ikinci görev süresinin "sadece ilk gününde diktatör olacağını" söyleyerek gerginliği arttırdı.
Fox News sunucusu ile arasında geçen bir konuşmayı yeniden canlandıran Trump şunları söyledi: "'Diktatör olmayacaksın, değil mi?' Dedim ki: 'Hayır, hayır, hayır, ilk gün hariç. Sınırı kapatıyoruz ve sondaj yapıyoruz, sondaj yapıyoruz, sondaj yapıyoruz. Ondan sonra diktatör değilim' dedim."
Trump, Meksika ile ABD arasında sağlam bir sınır oluşturmak için sadece denge ve denetleme mekanizmalarını aşacağını ima ediyordu.
"Diktatör" terimi şaka amacıyla kullanılmış olsa da, Trump aslında başkanlık yetkilerinin sınırlarını çoktan zorlamıştı.
Cumhuriyetçi aday, görevdeki ilk döneminde askeri fonları Meksika ile sınır duvarının bazı kısımlarını inşa etmek üzere yönlendirdi.
Kongre'nin talep edilen fonu sağlamayı reddetmesi üzerine Trump bu kararı bertaraf etmek için ulusal acil durum ilan etti.
O dönemde Meclis Başkanı Nancy Pelosi ve Senatör Chuck Schumer yaptıkları ortak açıklamada bunun "anayasal yasama sürecinde elde edemediğini elde etmek için hukukun sınırları dışına çıkan hayal kırıklığına uğramış bir başkanın güç gaspı" olduğunu söyledi.
Bir federal temyiz mahkemesi 2020 yılında Trump yönetiminin bu hamlesinin yasadışı olduğuna hükmetti.
Bir başka örnekte Trump, Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy'i, siyasi rakibi ve görevdeki Başkan Joe Biden'ı ve oğlunu soruşturmaya çağırdı.
Ayrıca Adalet Bakanlığı'nı, eski Cumhuriyetçi milletvekili Liz Cheney ve seçim çalışanları da dahil olmak üzere siyasi düşman olarak gördüğü kişileri soruşturmaya zorladı.
Amerika'nın Kıyamet Günü Kitabı
Gayri resmi olarak "ABD'nin Kıyamet Günü Kitabı" olarak adlandırılan Başkanlık Acil Eylem Belgeleri (PEADs), acil durum beklentisiyle hazırlanan icra emirleri, bildiriler ve Kongre'ye gönderilen mesajları içeriyor.
Bu belgelerin içeriği kamuoyuna ya da Kongre'ye açık olmayıp sadece bilinmesi gerekenler bazında paylaşılmakta.
Time dergisi, Trump'ın ilk döneminde ulusal güvenlik yetkilileriyle yaptığı görüşmelere dayanarak, ulusal güvenlik personelinin Trump'ın "bu başkanlık yetkisi yorumlarının tam kapsamını öğrenmesini engellediğini ve bunları kötüye kullanacağından endişe ettiğini" bildirdi.
Bir ABD başkanı için cezasızlık sınırlarının o zamandan bu yana değiştiğini de belirtmek gerekiyor.
Bu yılın başlarında Yüksek Mahkeme altıya karşı üç oyla başkanların görevdeyken gerçekleştirdikleri eylemlerle bağlantılı cezai kovuşturmalardan bir miktar dokunulmazlık talep edebileceklerine karar verdi.
Nisan ayında yayınlanan bir PBS anketine göre, her 10 Amerikalıdan sadece ikisi bir sonraki başkanın Kongre ya da mahkemelere başvurmadan politika değiştirebilmesinin "iyi bir şey" olacağını söyledi.
Buna rağmen her 10 Cumhuriyetçiden yaklaşık altısı, Trump'ın yeniden seçilmesi halinde bu tür bir yetkiye sahip olmasının iyi bir şey olacağını söyledi.
Biden yeniden seçilirse (Harris anket sırasında henüz Demokratların adayı değildi), her 10 Demokrattan dördü tek taraflı hareket edebilmesinin olumlu olacağını düşünüyordu.
Kongre'yi pas geçmek verimliliği artırabiliyor, yasama organı ise gücün kötüye kullanılmasına karşı bir güvenlik rayı görevi görüyor.