ABD'li büyükelçi Tom Barrack, İsrail'in Suriye'de parçalanmış ve bölünmüş bir devlet yapısı görmeyi tercih edeceğini belirtmişti.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İsrail'in Suriye'yi bölmeyi amaçlamadığını belirterek ''Netanyahu'nun çıkarları Ortadoğu'nun kaosa sürüklenmesinde yatmaktadır. Ancak biz bölge ülkeleri olarak buna izin vermeyeceğiz,'' dedi.
Ankara'da El Salvador Dışişleri Bakanı Alexandra Hill Tinoco görüşen Fidan, basın toplantısında yaptığı açıklamada şunları söyledi: ''Son yedi aydır bölge devletlerinin yanı sıra ABD ve Avrupa ülkeleri Suriye halkına destek amacıyla yapıcı bir yaklaşım ortaya koymuştur. İsrail ise Suriye'de barış, istikrar ve güvenliği sağlamaya yönelik tüm bu girişimleri sabote etmek istemektedir. Açık ve net bir şekilde ifade edilmesi gereken bir gerçek var; çevresinde istikrarlı bir ülke görmek istemeyen İsrail, Suriye'yi bölmeyi amaçlamaktadır. Netanyahu'nun çıkarları Ortadoğu'nun kaosa sürüklenmesinde yatmaktadır. Ancak biz bölge ülkeleri olarak buna izin vermeyeceğiz."
Suriye'deki gelişmelerin kendilerini endişelendirdiğini belirten Bakan Fidan, "Suriye'nin güçlü ve istikrarlı olmasını istemeyen bölgesel aktörlerin" olduğunu söyledi.
Bunların başında İsrail'in geldiğini söyleyen Fidan, Türkiye'nin yıllardır diplomatik çaba içinde olduğunu belirtti: "Fakat İsrail bunun zıddına, kendi bölgesini gittikçe güçsüzleştirip kaosta tutmaya çalışan bir politika izliyor. Suriye'de olan son gelişmeler de bunun bir yansımasıdır."
'Suriye'deki gruplar kaosu fırsat bilmemeli'
Suriye'de yaşanan şiddet sarmalından Dürziler ve hükümet güçlerinin desteklediği Bedevilerin tek başına çıkmasının mümkün olmadığına işaret eden Fidan, "Merkezi hükümetin taraf tutmadan bölgeye müdahale ederek olayları yatıştırması beklenirken 'Bölgede hükümetin asker bulundurmasını istemiyorum' bahanesiyle İsrail'in hem Şam'ı vurduğunu hem oraya doğru giden askerleri vurduğunu görüyoruz," diye konuştu. Dürzi lider El Hicri'nin uzlaşmaya yaklaşmayan tutumuna işaret eden Fidan, merkezi hükümet güçlerinin Süveyda'nın çevresinde konuşlandığını hatırlattı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye'deki grupların bu tür kaosları fırsat bilmemesi gerektiğine dikkat çekti.
'Müdahale ederiz'
Fidan şöyle devam etti: "Hiçbir grup parçalamaya yönelik hareket içine geçmesin. Diplomasi yoluyla konuşacağımız çok şey var. Her şey konuşulur. Konuşuluyor da bütün gruplarla, bütün unsurlarla. Ama bunun ötesine geçerek, şiddet kullanarak bölmeye ve istikrarsızlaştırmaya doğru giderseniz, biz bunu kendi milli güvenliğimize yönelik doğrudan tehdit olarak algılar ve müdahale ederiz. Bölünme dışında ne konuşuyorsanız konuşun. Ne talepleriniz varsa yapın. Biz bu konuda nasıl yardımcı olacaksak olalım ama bunun ötesine geçtiğiniz zaman biz kendimizi tehdit altında tutmayız."
Son günlerde Suriye'nin Süveyda bölgesindeki Dürziler ile hükümet güçleri arasında çatışmalar yaşanıyor. Kendi ülkesinde ve işgal altında tuttuğu bölgelerde Dürzi azınlığa sahip olan İsrail, bu çatışmalar sonrası Suriye'nin başkenti Şam'da bazı noktaları vurmuştu. Dürzilerle çatışmalar ise ABD-Türkiye aracılığındaki ateşkese rağmen hala durmuş değil.
Çatışmalarla ilgili ilginç bir çıkış ise ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi ve Ankara Büyükelçisi Tom Barrack'tan gelmişti. Büyükelçi İsrail'in Suriye'yi kontrol eden güçlü bir merkezi devlet yerine parçalanmış ve bölünmüş görmeyi tercih edeceğini belirtti. Barrack, "Güçlü ulus devletler bir tehdittir. Özellikle Arap devletleri, İsrail için bir tehdit olarak görülür,'' dedi.
Fidan'ın çıkışı işte bu gelişmelerin ve açıklamaların ardından geldi.
'Hedefimiz vize serbestisi'
Vize konusunda da konuşan Hakan Fidan, Avrupa Birliği ile vize konusunda devam eden sessiz bir diplomasi olduğunu belirtti.
AB'nin aldığı vize kararının önemli olduğunu belirten Dışişleri Bakanı, kararın yeterli olmadığın kaydederek, "Bizim hedefimiz vize serbestisi," diye konuştu.
Avrupa Komisyonu, Schengen vizesi başvurusunda bulunacak Türk vatandaşlarına yönelik uygulanacak kademeli süreli ve çok girişli vize sistemini duyurmuştu.
15 Temmuz tarihli kararda, "Yasal olarak vize kullanmış Türk vatandaşı iyi niyetli başvuru sahiplerinin sayının artmaya devam ettiği" vurgulanarak, bu grubun "ilk kez başvuranlara kıyasla daha düş göç ve güvenlik riski teşkil ettiği" belirtildi.
Çok girişli ve kademeli süreli vize uygulaması ile Schengen bölgesi ülkeleri konsolosluklarının Türkiye'den artan vize başvurularıyla daha rahat ilgileneceği, aynı zamanda "risk teşkil etme ihtimali yüksek başvuruların incelenmesine odaklanacağı" belirtildi.