Türkiye sınırına yakın İdlib kırsalındaki Al-Fardan kampı az sayıda Fransız militana ve ailelerine ev sahipliği yapıyor.
Bu hafta Suriye hükümet güçleri ile İdlib'deki bir kampta, uluslararası alanda aranan bir Fransız militanın liderlik ettiği savaşçılar arasında çatışmalar çıktı.
Çatışmalar, Suriye'nin geçici yönetiminin ülkedeki binlerce İslamcı yabancı militanla nasıl baş edeceğini planladığı kritik bir dönemde yaşandı.
Yabancı militanlar, 14 yıllık iç savaş sonrası eski Devlet Başkanı Beşşar Esad'ı deviren Suriyeli gruplarla birleşmişti.
Fakat şimdi, ülkenin geçici yönetimi Batı ile ilişkileri güçlendirmeye çalışırken, yabancı militanlar "siyasi bir sorun" haline geldi. Özellikle dini azınlıklar, yerel İslamcı gruplardan daha aşırı bulunan bu militanların varlığından rahatsız.
İdlib'deki kampta neler oldu?
Türkiye sınırına yakın İdlib kırsalındaki Al-Fardan kampı az sayıda Fransız militana ve ailelerine ev sahipliği yapıyor.
Suriye İçişleri Bakanlığı tarafından çarşamba günü yapılan açıklamada, kamp sakinlerinin "ciddi şikayetleri" üzerine iç güvenlik güçlerinin kampı kuşattığı duyuruldu. Şikayetler arasında, Fransız vatandaşı Omar Diaby'nin liderliğindeki silahlı grubun bir kızı annesinden kaçırması da bulunuyordu.
Açıklamada, güvenlik güçlerinin Diaby'i teslim olmaya ikna etmeye çalıştığı, Diaby'nin kampta barikat kurarak teslim olmayı reddettiği, sivillerin kamptan ayrılmasını engellediği, ateş açarak güvenlik güçlerini tahrik ettiği ve bölge sakinlerini korkuttuğu belirtildi.
Güvenlik ve jeopolitik alanında çalışmalar yapan SARI Global adlı kuruluş, çarşamba gecesi boyunca kamp içinde "yoğun silahlı çatışmalar ve drone saldırıları" yaşandığını bildirdi.
Kaç kişinin öldüğü veya yaralandığı belirsiz. Sosyal medyada dolaşan, kamp sakinleri tarafından çekilen videolar patlamış duvarlar ve pencereler gösteriyor.
Omar Diaby’nin oğlu Jibril çarşamba günü sosyal medyada yayınladığı bir videoda Suriyelilere seslenerek, "Burada ailelerimiz, çocuklar, yetimler ve yaşlı kadınlar var," dedi ve güvenlik güçlerinin kampı ele geçirmeye hazırlandığını belirtti.
"Bizler sizin kardeşleriniziz. ‘Dünya nerede? Araplar nerede? İslam ümmeti nerede?’ dediğinizde topraklarımızı, ailelerimizi ve her şeyimizi geride bırakarak size yardım etmeye gelen göçmenleriz," dedi. "Şimdi bize karşı cephe alıyorsunuz."
Başka bir grup yabancı militan — Özbek militanlar — kampı savunmak için bölgeye akın etti.
New York merkezli güvenlik odaklı düşünce kuruluşu Soufan Center'ın kıdemli araştırma görevlisi Wassim Nasr, kadın ve çocukların öldürülmesi durumunda siyasi sonuçlardan korkan hükümet güçlerinin kampı ele geçirme planını durdurduğunu aktardı.
Taraflar bunun yerine, Diaby'nin kamptaki ağır silahları teslim etmesi koşuluyla bir ateşkese ulaştı.
Aynı zamanda "Omar Omsen" olarak bilinen Omar Diaby, Senegal doğumlu bir Fransa vatandaşı. YouTube’da yayınladığı militan işe alım videolarıyla tanınıyor. Fransa, 2014 yılında Diaby için uluslararası yakalama emri çıkarmıştı.
2016’da ABD Dışişleri Bakanlığı, Diaby’yi terörist olarak sınıflandırarak, o dönemde El Kaide’nin Suriye kolu olan Nusra Cephesi’ne katılan yaklaşık 50 Fransız savaşçıdan oluşan bir grubu yönettiğini aktardı.
Bakanlık, “Diaby’nin videoları, çok sayıda Fransız vatandaşının Suriye ve Irak’taki militan gruplara katılmasının başlıca nedeni olarak görülüyor,” dedi.
Başlarda Nusra Cephesi ile ortak hareket eden Diaby, daha sonra Heyet Tahrir Şam (HTŞ) ile ters düştü. HTŞ'nin eski lideri, şu an Suriye'nin geçici Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara.
Wassim Nasr, Esad'ın düşüşünden önce HTŞ'nin Diaby'i iki kez hapsettiğini, kendi grubunu bağımsız bir birim olarak yönetmesini yasakladığını, sadece "HTŞ ile anlaşmalı başka grupların saflarında savaşmalarına izin verdiğini" söyledi.
2011'de Suriye iç savaşının başlamasının ardından yabancı uyruklu militanlar farklı taraflarda savaşmak üzere ülkeye akın etmişti. Bunlardan bazıları Irak Şam İslam Devleti'ne (IŞİD) katıldı.
IŞİD, Avrupa Birliği (AB), Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Birleşmiş Milletler (BM) ve pek çok başka örgüt ve ülke tarafından terör örgütü olarak kabul ediliyor.
Diğer yabancı militanlar da Suriye'nin kuzeybatısındaki çeşitli gruplara katıldı ve bugün çoğu orada yaşıyor. Bazıları da Esad'ın düşüşüyle birlikte yeni kurulan ulusal ordunun farklı bölgelerinde konuşlandırıldı.
Uluslararası Kriz Grubu'ndan kıdemli danışman Dareen Khalifa, HTŞ'nin kontrolündeki bölgelerde yabancı savaşçıların varlığının sürekli bir sorun olduğunu belirtti. Bunun, hem savaşçıların kendi ülkeleriyle yaşanan gerilimlerden hem de Suriyelilerin çoğunun bu savaşçıların varlığından rahatsız olmasından kaynaklandığını vurguladı.
Khalifa ayrıca, "HTŞ'nin yabancı militanların yardımına ihtiyaç duyduğunu", bu sebeple "büyük çaplı bir baskı uygulamaktan kaçındığını" söyledi.
Wassim Nasr, Diaby’nin durumunun, geçici hükümetin yabancı militan sorununu nasıl çözeceğine dair bir örnek olamayacak kadar "özel" olduğunu belirtti. Geçici hükümet genel olarak, yabancıları yeni kurulan Suriye ordusuna dahil etme politikası izliyor. Nasr, Batı’nın başka bir seçenek olmadığı için bunu kabul ettiğini söylüyor.
"Esad'ı devirmek için 10 yıldan fazla süreyle savaşmış, burada evlenmiş, çocuk sahibi olmuş bu insanlar orduya dahil edilmediği bir senaryoda, Suriye'de ne yapacak?" dedi ve ekledi: "Ya Şam'ın yeni yöneticilerine ya da anavatanlarına sorun çıkaracaklar ki bunu kimse istemiyor. Onları geri kabul eden de yok."