Fransa'nın 10 yıllık tahvil faizlerinin giderek yükselmesi, ülkenin mali durumuna ilişkin endişelerin arttığını gösteriyor.
Borçlarını ödeme maliyetlerine göre Güney Kıbrıs, İspanya ve Hırvatistan tahvil piyasasında Avrupa'nın ikinci büyük ekonomisi Fransa'dan daha az riskli yatırımlar olarak görünmektedir.
Euro Bölgesi devlet tahvili piyasası geçtiğimiz yıl bir dönüşümden geçti.
Euronews Business'a konuşan S&P Global Ratings Genel Müdürü ve EMEA Bölgesi Devlet Uzmanı Frank Gill, "Genel olarak konuşmak gerekirse, Euro Bölgesi genelinde getirilerde büyük bir düşüş var," dedi ve "Bunun en büyük istisnası Fransa," diye ekledi.
En büyük sürprizlerden bazıları, 2008'deki mali krizin hemen ardından sürdürülemez borçlarla mücadele eden Portekiz, İspanya ve Yunanistan gibi çevre ülkelerin tahvil piyasasından geldi. Bugünlerde bu ülkelerin çoğu borçlarını ödemek için uzun zamandır favori olan Fransa'dan daha az ödeme yapmak zorunda.
Bunun nedenlerinden biri, bu ülkelerin düşük enflasyon ve yüksek büyüme zemininde borçlarını sürdürülebilir bir yola sokmuş olmalarıdır.
Gill, "Bu ülkelerden bazıları çok yüksek büyüme oranları kaydeden büyük turizm sektörlerine, çok güçlü iş gücü piyasalarına sahipler ve Portekiz, Yunanistan, hatta (Güney) Kıbrıs gibi daha küçük ekonomiler de dahil olmak üzere bütçe fazlası veriyorlar," dedi. "Borçlarını ödüyorlar. Dolayısıyla piyasadaki mutlak borç miktarı azalıyor. Sanırım bu da Yunanistan'ın on yıllık tahvil getirisinin geçen yıl neden yüzde 0,5 oranında azaldığını açıklıyor."
Bu eğilim muhtemelen 2025 yılında da devam edecek. Gill, "Bence bu ülkeler bütçe fazlası vermeye devam ederse, yani toplam borç seviyeleri azalırsa ve GSYH hızla arttığı için GSYH'ye göre çok hızlı bir şekilde azalırsa, o zaman getirilerinin Alman getirilerine doğru yakınlaştığını görmeye devam edeceğinizi düşünüyorum," dedi.
Fransa yatırımcıların güveninin bir kısmını nasıl kaybetti?
Avrupa'nın ikinci büyük ekonomisi, ülkenin 2025 yılı için geçerli yeni bir bütçe olmadan yılı tamamlamasına yol açan siyasi kargaşa ile bu yıl dikkatleri üzerine çekmeye devam etti.
Şimdilik, özel bir yasa kamu hizmetlerinin maaşları ödemesine ve vergi toplamasına izin veriyor, aksi takdirde hükümetin yeni bir bütçe onaylanana kadar 2024 bütçe tavanına uyması gerekiyor.
Sonuç olarak, yatırımcılar Fransa'nın bütçe açığının 2024'te olduğu yerde, GSYH'nin yüzde 6'sından biraz daha fazla bir oranda kalmasını bekliyor. Bunu finanse etmek için ülkenin piyasadan borçlanmaya devam etmesi ve halihazırda GSYH'nin yüzde 112'si olan borcunu daha da arttırması gerekecek.
Kısa vadede, net bir mali politikanın ve borcu sürdürülebilir bir yola sokma planlarının olmamasının tetiklediği belirsizlik, şu anda yüksek olan getirilerin 2025'te hızla düşmesine izin vermeyebilir.
Gill, "2025 bütçesinin nasıl olacağına bağlı olarak gelecek yıl Fransız OAT piyasasında [Fransız tahvillerine Obligations Assimilables du Tresor'un kısaltması olan OAT deniyor] kesinlikle dalgalanma olabileceğini düşünüyorum, tabii gelecek yılın başlarında bir bütçe kesinleşeceğini varsayarsak," dedi.
Ülkenin çok önemli bir bütçe açığı olduğunu da sözlerine ekledi. "GSYH'ye oranla borç patikası, öngördüğümüz gibi, çok daha önemli ayarlamalar olmaksızın şimdi ile 2027 arasında artmaya devam edecek."
Kredi derecelendirme kuruluşu Moody's'in 14 Aralık'ta ülkenin borç notunu düşürmesinin ardından Fransa'nın 10 yıllık tahvil faizlerinin yüzde 3.05'e tırmandığını ve o tarihten bu yana daha da arttığını belirten Gill, "Fransa'nın borçlanmasının gerçek maliyeti geçen yılın Aralık ayından bu yana çok fazla değişmedi," dedi ve ekledi: "Geçen yıl Aralık ayında borçlanma maliyetleri on yıllık vadede yüzde 2,75, yüzde 2,8 civarındaydı."
Fransa'nın borcuna hizmet etmenin maliyeti, yatırımcıların borcun kimin elinde olduğuna dair endişelerinden de kaynaklanıyor. "Fransız borçlarının yüzde 50'sinden biraz fazlası yerleşik olmayanlar tarafından tutuluyor," diyen Gill, "Yerleşik olmayanların Fransız tahvillerini azaltabileceğine dair bazı endişeler var. Bu da yerel bankaların ve yerel alacaklıların daha fazla arzı absorbe etmek zorunda kalacağı anlamına gelir ve bu da muhtemelen daha yüksek bir yeniden fiyatlandırmaya yol açar," diye ekledi.
Avrupa'nın en büyük iki ekonomisindeki siyasi çalkantılar neden tahvil piyasalarını temelden sarsmayacak?
Bu arada Almanya da, hükümetin geçtiğimiz günlerde güven oylamasını kaybetmesi ve 23 Şubat 2025'te erken seçimlere gidilecek olması nedeniyle belirsizliğin arttığı bir siyasi çalkantıdan geçiyor. Bu arada ülke ekonomisi küçülüyor.
Yine de, 10 yıllık Almanya getirileri bu makalenin yazıldığı sırada yüzde 2,36 civarında seyrediyor.
Gill, "Almanya için önemli kredi riskleri olduğunu düşünmüyorum" diyerek güvence verdi. "Almanya'nın borcunun GSYH'ye oranının aslında oldukça mütevazı olduğunu iddia edebiliriz. Çok önemli bir mali alana sahipler ve ekonomi bir bütün olarak büyük bir tasarruf fazlasına sahip." Gill ayrıca Almanya'nın büyümeyi canlandırmak için maliye politikasını gevşetmesini bekliyor.
"Bence piyasa yeni gelen hükümetin politikasına bakıyor. Yani seçimlere odaklanacaklar. Bütçe politikası ve bütçe teşvikleri açısından ne öneriyorlar? Kamu sübvansiyonu gerektiren özel sanayi politikaları olacak mı? İki yıl, üç yıl ya da dört yıl içinde daha fazla borç arzı anlamına gelen herhangi bir şey olacak mı?"
Fransa ve Almanya, çok büyük iç tasarruflar yaratan çok zengin ekonomilerdir.
"Fransa aynı zamanda çok likit bir sistem. Bankalar son derece likit. Bankaların devlete karşı çok büyük riskleri yok. Dolayısıyla hem Almanya hem de Fransa'da orta vadeli zorluklar, mali zorluklar, siyasi zorluklar ve büyüme zorlukları olduğunu düşünüyorum. Kendi kendilerini finanse etme kapasiteleri son derece rahat," dedi.