Bayer yöneticisi, 'Temel araştırmadan patente giden süreç, genellikle sermayenin olduğu yere doğru ilerliyor. Avrupa’daki üniversiteler ve araştırma kurumlarında üretilen yeniliklerin burada kalmasını sağlamalıyız,' uyarısında bulundu.
Avrupa ilaç lobisi EFPIA’nın (Avrupa İlaç Endüstrileri ve Dernekleri Federasyonu) yeni atanan başkanı Stefan Oelrich, Avrupa’da biyoteknoloji geliştirme çalışmalarını desteklemek için sermaye piyasalarında reforma gidilmesi gerektiğini açıkladı.
Geçtiğimiz hafta bir basın toplantısında konuşan ve aynı zamanda Bayer’in ilaç bölümünün başkanı Oelrich, “Avrupa’da biyoteknoloji için sermaye toplayabileceğimiz Nasdaq benzeri bir yapıya ihtiyacımız var. Çünkü biyoteknoloji sadece kamu finansmanıyla yürüyemez,” dedi.
ABD merkezli olarak 1971’de kurulan Nasdaq (National Association of Securities Dealers Automated Quotations), dünyanın ilk elektronik borsası olarak biliniyor.
Tamamen elektronik işlem modeliyle tanınan Nasdaq, büyüme potansiyeli yüksek sektörlerin ilgisini çeken bir platform oldu. Apple, Microsoft ve Google gibi dünyanın en büyük teknoloji şirketlerini listelemesiyle öne çıkıyor.
Oelrich’e göre Avrupa, benzer şekilde sermaye odaklı bir finans ekosistemini hızla kurmalı: “Bugün erken aşama yatırımlar için son derece sınırlı bir girişim sermayesi var. Bunun temel nedeni, özsermayeyi nasıl yönettiğimizle ilgili. Özsermayemizi girişimlere değil, başka yerlere yatırıyoruz.''
Ona göre, erken aşamada yeterli sermayenin olmaması Avrupa’daki biyoteknoloji yeniliklerinin başka yerlere, özellikle de fonlama ve ticarileştirme olanaklarının çok daha güçlü olduğu ABD’ye kaymasına neden oluyor.
Bayer yöneticisi, “Temel araştırmadan patente giden süreç, genellikle sermayenin olduğu yere doğru ilerliyor. Avrupa’daki üniversiteler ve araştırma kurumlarında üretilen yeniliklerin burada kalmasını sağlamalıyız,” uyarısında bulundu.
‘Neden yapmıyoruz?’
Oelrich’in bu açıklamaları, Avrupa Komisyonu’nun uzun süredir beklenen Yaşam Bilimleri Stratejisi’ni açıklamasından hemen önce geldi. Bu strateji, Avrupa’nın biyoteknoloji araştırma ve geliştirme merkezi olma pozisyonunu yeniden canlandırmayı hedefliyor.
Strateji, Avrupa’daki girişim sermayesi yatırımlarında açığın giderek büyüdüğünü kabul ediyor. Bunun başlıca nedenleri olarak parçalı sermaye piyasası yapısı ve genellikle sınırlı hacim ve vadeye sahip banka kredilerine olan bağımlılık gösteriliyor.
Strateji ayrıca, özel yatırımları çekebilmek için inovasyon merkezlerinin güçlendirilmesini ve değer zincirlerine entegre edilmesini öneriyor.
Ancak strateji, Oelrich’in temel taleplerinden biri olan Avrupa’nın Sermaye Piyasaları Birliği’ni (Capital Markets Union - CMU) tamamlama konusuna güçlü bir vurgu yapmıyor.
Oelrich, “Bu kulağa iddialı gelebilir ama kesinlikle yapılabilir. İlginç olan şu ki, konuştuğum herkes bu gerekliliği kabul ediyor: O zaman neden harekete geçmiyoruz?” diye sordu.
Oelrich ayrıca, uygun siyasi çerçeveler sağlanması hâlinde Avrupa’daki emeklilik ve hayat sigortası sermayesinin bir kısmının girişim yatırımlarına yönlendirilebileceğini de öne sürdü.
“Avrupa’da sadece sermaye eksikliği değil, sermayeyi nasıl tahsis ettiğimiz sorunu var. Bunu daha iyi yapmamız gerekiyor,” diye ekledi.
Daha geniş bağlam
AB’nin Sermaye Piyasaları Birliği henüz tamamlanmış değil. Düzenleyici farklılıklar, uygulamadaki tutarsızlıklar ve siyasi bütünleşmeye yönelik direniş, ilerlemeyi engelliyor.
CMU doğrudan yeni borsalar kurmayı hedeflemese de, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) sermayeye erişimini artırmaya yönelik çabaları destekliyor.
Bu da, sektör odaklı veya bölgesel borsaların gelişimini teşvik edebilir. Ancak genel hedef parçalanma değil, bütünleşme.
Şu anda Avrupa’da biyoteknoloji gibi sektörlere özgü borsalar bulunmuyor. Euronext, Londra Borsası, Deutsche Börse, Nasdaq Nordic ve SIX Swiss Exchange gibi büyük platformlar çok çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren şirketleri listeliyor.
Sektör odaklı yatırımlar ise genellikle bankacılık, otomotiv ve eğlence gibi alanları takip eden STOXX Europe 600 gibi endeksler aracılığıyla sağlanıyor.
Ancak biyoteknoloji sektörü için özel bir sermaye toplama platformunun eksikliği hâlâ önemli bir engel. AB’nin bu sorunu ele alıp almayacağı ve bunu başarıp başaramayacağı ise belirsizliğini koruyor.