İş dünyası temsilcileri, Meloni hükümetine başlangıçta duydukları güveni korusa da artık daha hızlı ve somut adımlar bekliyor.
İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, üç yıl önce iktidara geldiğinde birçok siyasi gözlemci onun hükümetinin kısa ömürlü olacağını düşünüyordu. Ancak Meloni, son yılların en istikrarlı İtalyan hükümetlerinden birini ayakta tutarak beklentileri boşa çıkardı.
Son on yılda İtalya altı hükümet gördü. Yani ortalama olarak her 1,7 yılda bir değişim yaşandı. Bu oran, İtalyan siyaseti için bile olağanüstü bir sirkülasyon anlamına geliyor.
Ancak Roma’daki bu siyasi sakinlik, ekonomik tabloya yansımış değil.
Ülkenin ekonomik büyümesi hâlâ Avrupa’nın en zayıflarından biri ve iş dünyası, Meloni’den reform vaatlerini hızla hayata geçirmesini talep ediyor.
İtalyan istatistik kurumu ISTAT’a göre, 2025 için büyüme oranı yalnızca yüzde 0,6, 2026 içinse yüzde 0,8 olacak.
Siyasi istikrarı ekonomik güce dönüştürmek
İş dünyası temsilcileri, Meloni hükümetine başlangıçta duydukları güveni korusa da artık daha hızlı ve somut adımlar bekliyor.
Vergi, bankacılık ve bürokrasi reformlarının yavaş ilerlemesi, sabırsızlık yaratıyor.
Avrupa ve ABD’de faaliyet gösteren DRRT hukuk firması ortağı Joseph Gulino, durumu şöyle özetliyor: “Şirketler için teşvikler sağlamak, iş kurma süreçlerini kolaylaştırmak ve beyin göçünü tersine çevirmek büyümenin anahtarı olur. Bu adımlar, İtalya’da iş yapmanın zorlu olduğu algısını da kırar.”
Algı sorunu: Bürokrasi kadar psikolojik engel
Gulino’ya göre, İtalya’nın sorunu yalnızca bürokratik değil, aynı zamanda psikolojik.
Yıllarca süren karmaşık prosedürler ve tutarsız politikalar, yatırımcıların ülkeye güvenini sarstı.
Meloni hükümeti, finans piyasalarını düzenleyen “Testo Unico della Finanza” (TUF) adlı yasayı sadeleştirmeye çalışıyor. Ancak, iş dünyasında hâlâ “İtalya’da iş yapmak yavaş ve karmaşık” algısı güçlü.
Gulino bu konuda net: “Yalnızca vergi teşvikleri değil, aynı zamanda bürokratik yüklerin azaltılması da rekabet gücünü artırır. Algı gerçektir; bir ülke verimli görünüyorsa, yatırım da kendiliğinden gelir.”
Vergi reformu: Sembol mü, gerçek mi?
Meloni’nin en çok konuşulan vaatlerinden biri vergi reformu.
2023’te başlatılan çok yıllı 'riforma fiscale', gelir vergisi dilimlerini sadeleştirmeyi, kurumlar vergisini yeniden düzenlemeyi ve büyümeyi teşvik eden bir sistem kurmayı hedefliyor.
Ancak iş dünyası hâlâ beklemede. Reformların çoğu henüz kısmi veya geçici durumda.
İtalya’nın en büyük işveren lobisi Confindustria, hükümetin çabalarını “önemli bir diyalog sinyali” olarak görse de, içeriğin netleşmesi gerektiğini” vurguluyor.
Confindustria Başkanı Emanuele Orsini, şunları söyledi: “Devlet, hataları gelir kapısı olarak görmeyi bırakmalı. Basitleştirme, şirketlere uyum sağlamada yardımcı olmayı gerektirir.”
Bankacılıkta tıkanıklık ve ‘Made in Italy’ paradoksu
İtalya’nın sanayi devleri — Pirelli, Iveco gibi markalar — küresel yatırımcılar için hâlâ cazip.
Ancak bankacılık sektörü, Avrupa genelinde ölçek büyütmekte zorlanıyor.
Gulino’ya göre, 'UniCredit' örneği bunun göstergesi.
Banka, Almanya’nın Commerzbank’ında hisselerini artırarak bir Avrupa devine dönüşmeye çalışıyor. Ancak Berlin yönetimi ve sendikalar birleşmeye direnç gösteriyor.
Diğer yandan UniCredit’in Banco BPM’i satın alma girişimi, hükümetin 'altın hisse' koşulları nedeniyle temmuz ayında iptal edildi.
Yapısal frenler: Küçük ölçek, düşük verimlilik, yavaş adalet
İtalya’nın ekonomik potansiyelinin önünde uzun süredir var olan yapısal engeller bulunuyor:
- Küçük ölçekli şirketlerin ağırlığı
- Düşük verimlilik
- Karmaşık bürokrasi
- Ağır işleyen yargı sistemi
- Sığ sermaye piyasaları
Üstelik, kamu borcu hâlâ GSYİH’nin (gayri safi yurt içi hasıla) yüzde 137,9’u seviyesinde — AB ortalamasının çok üzerinde. Bu da hükümetin büyük teşvik paketleri sunma kabiliyetini sınırlıyor.
Gulino, “Büyüme ile mali disiplin arasında bir denge kurmak zorundalar,” diyor.
2027’deki seçimler öncesinde Meloni’nin bu dengenin hikayesini yazmak için dar bir zamanı kaldı.
Anlatının gücü: Ekonomik reform kadar önemli
İtalya Maliye Bakan Yardımcısı Maurizio Leo, yılın başında şöyle demişti: “Parça parça da olsa, İtalya’yı dünyanın önde gelen ekonomileriyle rekabet edebilir hale getirecek tarihi bir reformu uyguluyoruz.”
Ancak iş dünyasına göre mesele artık teknik detayların ötesinde: İtalya’nın kendini nasıl anlattığı.
Gulino’nun sözleriyle: “Algı gerçektir. İtalya kendini, işin kolayca kurulup büyüyebileceği bir ülke olarak gösterebilirse, bu hikaye ekonominin geleceğini baştan yazabilir.”