BM İklim Zirvesi COP31 için aday ülkelerden Türkiye ve Avustralya arasındaki müzakerelerin çıkmaza girdiği ifade ediliyor.
Birleşmiş Milletler (BM) İklim Zirvesi COP30, Brezilya'nın Belem kentinde halen devam ederken, 2026'da düzenlenecek COP31'e ev sahipliği yapacak ülkenin belirlenmesi için rekabet de başladı.
COP31 için aday ülkelerden Türkiye ve Avustralya arasındaki müzakerelerin çıkmaza girdiği ifade ediliyor. İklim zirvesinde bir sonraki yılın ev sahiplerinin belirlenmesi için oylama yapılmıyor; aday ülkelerin kendi aralarında anlaşmaları gerekiyor.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İklim Değişikliği Başkanı Halil Hasar, zirve sırasında Anadolu Ajansı'na yaptığı açıklamada Türkiye'nin COP31 için "yoğun müzakere" yürüttüğünü belirtti.
Almanya ise, COP31'in "varsayılan" ev sahibi olma korkusuyla Avustralya ile Türkiye arasındaki diplomatik anlaşmazlığı çözmek için çabalıyor.
Türkiye neden ev sahibi olmak istiyor?
Hasar'a göre Türkiye'nin COP31 için öne çıkmasının nedenlerinden biri son yıllarda Ukrayna ve Gazze konularında üstlendiği "barış diplomasisi" rolü.
Hasar, "Türkiye, barış diplomasisinde dünyada en önde gelen ülkeler arasında. İklim diplomasisinde de grubu olmayan bir ülke, diğer ülkelerin çoğu bir gruba dahil. Yalnız başına küresel iklim eylemine katkı sunmaya çalışan ama bir taraftan da ülke menfaatlerini hiçbir zaman bir kenara koymayan, önceliklendiren bir ülke," ifadelerini kullandı.
"Biz barış diplomasisindeki yetkinliğimizi, ki bu yetkinlik burada herkes tarafından fark ediliyor, iklim diplomasisine taşımak, iklim müzakerelerinde tüm ülkeler arasında güveni sağlamak ve bu diplomasiyi önceliklendirmek istiyoruz. Birinci amacımız bu. Tüm ülkelerin bir masada oturabileceği, bir araya gelebileceği, kapsayıcı, geride kimsenin kalmadığı bir COP düzenlemek istiyoruz."
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da COP30 Liderler Zirvesi'nde yaptığı açıklamalarda Türkiye'nin iklim değişikliğiyle mücadelede kuzey ile güney arasında köprü rolü üstlenmek istediğini söylemişti.
Avustralya neden istekli?
Yerel basına göre Avustralya'nın COP31'e ev sahipliği yapma hedefindeki amacı Pasifik'teki konumunu güçlendirmek. Hükümet gelecek yılki toplantıyı Pasifik ülkeleriyle "ortaklık" içinde Adelaide'de düzenlemek istiyor.
Okyanusya kıtasının ana karasını oluşturan Avustralya, Hint Okyanusu ile Pasifik Okyanusu arasında yer alıyor.
ABC Net'e göre Avustralya hükümeti, Pasifik'in temel iklim önceliklerini savunarak bunun getirdiği ahlaki "avantajı" öne sürüyor ve dünya çapında iklim mücadelesi konusunda iddiasını yükseltme hedefinde.
Hükümet ayrıca, İklim Değişikliği Bakanı Chris Bowen'ın dünyanın en büyük temiz enerji fuarı olarak adlandırdığı COP31'e ev sahipliği yapmanın Avustralya'nın yenilenebilir enerji endüstrileri için büyük yeni fırsatlar yaratacağını da savunuyor.
COP'a ev sahipliği yapmak aynı zamanda Avustralya Başbakanı Anthony Albanese'in seçim vaadiydi.
Müzakereler nasıl gidiyor?
Son birkaç ayda iki tarafın üst düzey bakan ve yetkililerinin anlaşmaya varmak için yoğun müzakerelerde bulunduğu öğrenildi.
Hatta yerel basın, Avustralya Başbakanı'nın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a konuyla ilgili iki mektup gönderdiğini yazıyor. Bunun yanı sıra ABC Net, Dışişleri Bakanı Penny Wong ve İklim Bakanı Chris Bowen'ın da Türk mevkidaşlarıyla telefon görüşmeleri yapmak için araya girdiğini bildiriyor.
Öte yandan İklim Değişikliği Başkanı Hasar, BBC Türkçe'ye yaptığı açıklamada, iki tarafın da yer yer uzlaşmaya yaklaştığını ama sonra "yeniden başa dönüldüğünü" kaydetti.
Anlaşamazlarsa ne olacak?
İki ülkenin anlaşamadığı durumda bazı seçenekler masaya geliyor. Bunlardan biri etkinliğin iki ülkede birden yapılması. Örneğin COP31'in başkanlığının Türkiye'de kalması ve ana etkinliğin Ankara'da yapılması, kalan etkinliklerin ise Avustralya'da gerçekleşmesi mümkün. Ancak bu, lojistik zorluklar nedeniyle tercih edilmeyebilir.
COP zirvelerinin ev sahiplerinin belirlenmesi için oylama yapılmıyor. Ülkeler kendi aralarında anlaşamazsa zirve, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'ne (UNFCCC) ev sahipliği yapan Almanya'nın Bonn kentinde düzenlenmek zorunda kalacak.
Almanya neden kaçınıyor?
Almanya Çevre Bakanlığı Sekreteri Jochen Flasbarth pazartesi günü yaptığı açıklamada, "Bunu yapmak zorundayız ama istemiyoruz," demişti. Flasbarth, görüşmelerden sonraki 12 ay içinde bir zirveye hazırlanmanın Almanya'nın katı bürokrasisini zorlayacağını savunuyor.
"Bunlar kolay işler değil. Almanya'nın konferans için daha fazla zamana ihtiyacı var. Bu yüzden gönderdiğimiz tüm sinyaller, Avustralya ve Türkiye'nin anlaşmasını sağlamak ve bu teknik çözümün devreye girmesini engellemeye yönelik."
Politico'ya konuşan ve adı açıklanmayan kaynaklar, Alman temsilcilerin Ankara ile Canberra arasındaki gerginliğin çözümü için yardım istemek üzere İngiliz yetkililere başvurduğunu öne sürdü. Alman ve İngiliz yetkililer ise bu iddiayı reddetti.
Kaynaklardan birine göre, Almanya ayrıca BM iklim sekreterliğine konferansa ev sahipliği yapmak istemediğini bildirdi.
COP nedir, nasıl örgütlenir?
COP özetle 1994’te kabul edilen BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nin (UNFCCC) en üst karar alma organı.
197 ülkenin taraf olduğu sözleşmenin imzacıları kabaca üç grupta toplanıyor. EK-1 diye bilinen ilk grupta 40 ülke ve Avrupa Birliği bulunuyor. Bu ülkeler sanayileşmiş ülkeler ve piyasa ekonomisine geçiş ülkeleri olarak 2 grupla sınıflandırılıyor.
EK-2'de ise 23 ülke ve Avrupa Birliği yer alıyor. Bu grup iklim değişikliğiyle mücadelede maddi kaynak gereken ülkelere destekte bulunacak sanayileşmiş ülkelerden oluşuyor. Aslında Türkiye de resmi olarak bu grupta yer alıyordu ama 2001’de EK-2 listesinden çıkarılarak EK-1 geçiş ekonomisi sınıfına dahil olmayı talep etti.
Üçüncü grup ise Ek dışı ülkeler diye biliniyor. Bunlar arasında emisyonlarını azaltmaya, işbirliği yapmaya ve sera gazı yutaklarını korumaya teşvik edilen ama belirli bir yükümlülük altına alınmayan 100’den fazla ülke var.
1995’te Almanya’nın başkenti Berlin’de başlayan konferanslar çeşitli kazanımlara imza attı. Ancak değerlendirmelerin çoğuna göre bu toplantılarda tarafların karar verme kabiliyeti ve hızı beklenenden daha az oldu.
1988'de kurulan BM organı Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) iklim kriziyle ilgili bilimsel verileri devamlı güncelleyerek yayımladığı raporlarla Taraflar Konferansı’nda alınan kararlara rehberlik eden yegane organ oldu.
Ancak son konferanslarda tarafların tutumuna ve BM’nin karar alma mekanizmalarına dair eleştirel sesler daha çok duyulmaya başladı. 2018’de Polonya'nın Katoviçe kentinde düzenlenen COP24, eleştirel seslerin yükseldiği o konferanslardan biri olmuştu.
O zamandan beri COP zirveleri çözümsüz kalmak ve petrol lobicilerine yer vermekle eleştiriliyor. Zirveler genellikle iklim eylemlerinin gölgesinde gerçekleşiyor.