Newsletter Haber Bülteni Events Etkinlikler Podcasts Video Africanews
Loader
Bize Ulaşın
Reklam

2025’in en ölümcül iklim felaketleri: En ağır bedeli kadınlar ödüyor

Güney Sudan'da, bazı öğrencilerin bayılmasına yol açan aşırı sıcak dalgası nedeniyle okullarından geri çevrilen kız öğrenciler evlerine yürürken.
Güney Sudan'da, bazı öğrencilerin bayılmasına yol açan aşırı sıcak dalgası nedeniyle okullarından geri çevrilen kız öğrenciler evlerine yürürken. ©  Copyright 2025 The Associated Press. All rights reserved
© Copyright 2025 The Associated Press. All rights reserved
By Liam Gilliver
Yayınlanma Tarihi Son güncelleme
Paylaş Yorumlar
Paylaş Close Button

Yeni bir rapora göre, dünyanın en ölümcül aşırı hava olaylarında kadınlar “orantısız bir yük” taşıyor.

Uzmanlar, bu yılki aşırı hava olaylarının en çok marjinal grupları etkilediğini vurgularken, fosil yakıtlardan “acil” çıkış çağrısı yapıyor.

World Weather Attribution (WWA) tarafından yayımlanan yeni etki raporu, son 12 ayda yaşanan ve iklim kaynaklı olduğu belirtilen 22 felaketi inceliyor. Raporda, ısıyı hapseden emisyonların küresel sıcaklıkları artırdığı ve her kıtada yıkıcı hava olaylarını körüklediği uyarısı yapılıyor.

Rapora göre 2025, 2024’te kırılan küresel sıcaklık rekorunu geçmeyecek. Ancak aşırı sıcaklar, en ölümcül hava olayları arasında yer almayı sürdürüyor. Sel ve fırtınalar geride büyük yıkım bırakırken, aşırı sıcaklar “sessiz bir katil” olarak öne çıkıyor. Bu yaz Avrupa’da 24 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği ifade ediliyor.

Gerçek can kaybının ise çok daha yüksek olduğu düşünülüyor çünkü ölümlerin büyük bölümü doğrudan sıcaklık yerine mevcut sağlık sorunlarına bağlanıyor.

Aşırı sıcaklar kadınları nasıl etkiliyor?

Şubat ayında Güney Sudan’ı vuran şiddetli sıcak hava dalgası, onlarca çocuğun sıcak çarpmasıyla bayılmasına ve okulların iki hafta süreyle kapatılmasına yol açtı. Halka evde kalmaları ve bol sıvı tüketmeleri çağrısı yapılırken, ülkedeki birçok evin sac çatılı olması ve serinletme, elektrik ya da temiz suya erişimin bulunmaması durumu daha da zorlaştırdı.

WWA’nın çalışmasına göre, insan kaynaklı iklim değişikliği bu sıcak hava dalgasını 4°C daha sıcak hale getirdi. Kömür, petrol ve gaz kullanımının, eskiden son derece nadir görülen bu tür olayları artık iki yılda bir yaşanan sıradan bir duruma dönüştürdüğü ifade ediliyor.

Bazı günlerde 40°C’nin üzerine çıkan sıcaklıklar, özellikle tarımda çalışan ya da sokak satıcılığı gibi yüksek ısıya maruz kalan işlerde bulunan kadınları “orantısız biçimde" etkiledi.

Rapora göre Güney Sudan’da kadınlar zamanlarının yaklaşık yüzde 60’ını su taşıma ve yemek pişirme gibi ücretsiz bakım işlerine ayırıyor. Bu işler, aşırı sıcak ortamda yapıldığında kalp-damar zorlanması, böbrek hasarı ve sıcak bitkinliğine karşı artan hassasiyet gibi uzun vadeli sağlık riskleri doğuruyor.

Raporda, “Aşırı sıcaklar eğitimi ciddi biçimde etkiliyor. Uzayan okul tatilleri öğrenme kaybını artırıyor, ev içindeki cinsiyetçi beklentileri pekiştiriyor ve erken evlilik riskini yükseltiyor. Bu da kız çocuklarının okula dönüşünü zorlaştırıyor,” deniliyor.

WWA, dünya genelinde kadınların aşırı yüksek sıcaklıklara karşı daha büyük risk altında olduğunu ve bu durumun “eşit olmayan bir yük” yarattığını ortaya koydu. Rapora göre bu eşitsizlik yalnızca toplumsal etkilerle sınırlı kalmıyor, iklimle ilgili bilimsel verilerin üretilmesine de yansıyor.

WWA’nın 2025’teki birçok çalışması, Afrika, Asya, Latin Amerika ve Okyanusya’daki (Avustralya ve Yeni Zelanda hariç) ülkeleri kapsayan “Küresel Güney”deki şiddetli yağışlara odaklandı. Bu ülkeler genellikle Kuzey Amerika ve Avrupa’daki ülkelere kıyasla daha yoksul, gelir eşitsizliği daha yüksek ve yaşam beklentisi daha düşük.

Bilim insanları, gözleme dayalı verilerde ciddi boşluklar olduğunu ve büyük ölçüde Küresel Kuzey için geliştirilen iklim modellerine dayanılmasının, net sonuçlara varmayı zorlaştırdığını belirtiyor.

Raporda, “İklim bilimindeki bu eşit olmayan temel, iklim krizinin daha geniş çaplı adaletsizliklerini yansıtıyor,” ifadesi yer alıyor.

WWA, aşırı hava olaylarının giderek daha sık yaşanmasına karşı fosil yakıtlardan acilen uzaklaşılması ve uyum önlemlerine daha fazla yatırım yapılması gerektiğini vurguluyor.

Fosil yakıtların, küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 68’inden ve karbondioksit emisyonlarının neredeyse yüzde 90’ından sorumlu olduğu yaygın biçimde kabul ediliyor.

Rapora göre, iklim felaketlerine uyum çabaları da çoğu zaman yetersiz kalıyor. “Jamaika ve diğer Karayip ülkeleri gibi küçük adalara şiddetli bir fırtına vurduğunda, görece yüksek hazırlık düzeyleri bile aşırı kayıp ve hasarı önleyemiyor,” deniliyor.

Bu durumun, yalnızca uyum önlemlerinin yeterli olmadığını; iklim değişikliğinin en ağır etkilerinden kaçınabilmek için emisyonların hızla azaltılmasının zorunlu olduğunu ortaya koyduğu belirtiliyor.

Erişilebilirlik kısayollarına git
Paylaş Yorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Bir avuç suyla mücadele: Macaristan’da çölleşmeye karşı direniş

Tarihi yargı kararlarından yeşil enerji patlamasına: 2025'in kutlamaya değer iklim kazanımları

Trump’ın hamleleri temiz enerjiyi sarstı ama uzmanlar iyimser