Cecilia Bartoli'nin eşsiz sesinden Kleopatra

ile birlikte
Cecilia Bartoli'nin eşsiz sesinden Kleopatra
© 
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Handel’in “Jül Sezar” Operası, Salzbourg’da sahnelendi.

Kleopatra ve Tolomeo arasındaki iktidar savaşı, bir kadının intikamı ve kralın yenik oğlu Pompey ile Jül Sezar ve Kleopatra arasındaki aşkın öyküsü günümüze uyarlandı.

Cecilia Bartoli, kraliçe Kleopatra rolündeydi. Bartoli, Kleopatra karakterinin cazibesini şu sözlerle ifade etti:

“Kleopatra rolünün sevdiğim yanı, çok yönlü bir kadın olması. Kleopatra’nın gizemi de burada yatıyor. Handel’in Kleopatra’sı başlangıçta çok sert ve otoriter, erkek kardeşi Tolomeo ile sürekli bir çatışma içinde. O, iktidara aç bir kadın. Sonra aşkı keşfediyor ve Sezar ile yaşadığı aşk herşeyi değiştiriyor. O güçlü kadın Sezar’a olan aşkı ve bu hissin yarattığı iniş çıkışladan ötürü kırılgan hale geliyor. Kleopatra harika bir kadın.”

Cecilia Bartoli’nin üzerinde durduğu bir konu, eserin rol dağılımının titizlikle yapıldığı üzerineydi:

“Jül Sezar Operası, 4 saatten fazla süren zor bir opera. Bu eserde muhteşem bir rol dağılımı yapıldı. Philippe Jarrousky Sesto’yu canlandırdı. O harika bir yüksek perdeli tenor. Muhteşem bir sese sahip. Başrolde Andrea Scholl bulunuyor. Onun ise barok repertuarı çok geniştir. Harika bir sesi vardır. Kadroda Anne Sofie von Otter de var. Prestijli bir görev dağılımı yapıldı.”

Salzburg’da Cecilia Bartoli’nin tek rolü Kleopatra olmadı. Mezzo-soprano Bartoli aynı zamanda Pentecote festivalinin sanat yönetmenliğini üstlendi. Sanatçı bu görevi 3 yıl boyunca yerine getirecek.

Bartoli, bu yıl Handel’in eserinde Kleopatra rolüyle festivalde sahne alırken, önceki senelerdeki konser repertuvarında Massenet, Berlioz, Brahms , Shumann gibi değerli kompozitörler yer alıyor. Usta opera sanatçısı, bir kadın olarak, festival yönetmenliğinden gurur duyduğunu ima etti:

“Bu festivali yönetmek bir ayrıcalık. Geçmişte, sanat yönetmenleri hep orkestra şeflerinden oluyordu. En son Muti yönetmenlik görevindeydi. Ondan önce, aralarından Karajan’ın da bulunduğu usta şefler oldu. Bunun bir kadın için bir savaş olduğunu kabul etmek gerek. Herşey, ilginç konulara sahip ilgi çekici müzikal projeler arayışında olmamdan kaynaklanıyor. Daha önce birlikte çalıştığım yönetmenler Patrice Caurier ve Moshe Leiser ile Zürih’te çok sayıda projeye imza attık. Covent Garden ile Londra’da çalıştık. Onlar benim için, müziğe karşı büyük bir aşk besleyen inanılmaz sanatçılar. Tüm fikirler teoriyle besleniyor ve onlar gerçekten müziğe ve müziğin getirdiği fikirlere gönül veriyorlar. Bu, çok çok ender bir durum.”

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Herbert von Karajan Genç Orkestra Şefleri Ödülü sahibini buldu

Genç yetenekler Salzburg'da Herbert von Karajan Genç Orkestra Şefleri Ödülü için yarışıyor

Metropolitan Operası'nın sahne arkası: Boksör Emile Griffith'in trajik hikayesi 'Şampiyon'