Sessiz Virtüöz Nelson Freire

ile birlikte
Sessiz Virtüöz Nelson Freire
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
Aşağıda yerleştirilen video haber linkini kopyalayın/yapıştırınCopy to clipboardCopied

Brezilyalı piyano virtüözü Nelson Freire ile yaptığımız bu nadir röportajda müzik, sinema ve hayatı konuştuk.

Brezilya asıllı Nelson Freire dünyanın en iyi piyanistlerinden sayılıyor. Sanatçı, Fransa’nın Aix-en-Provence bölgesinde Paskalya Festivali etkinlikleri için bir konser verdi. Konsere ilgi o kadar yoğundu ki tüm biletler satıldı.

Nelson Freire, üç yaşındayken müzik dahisi olduğu keşfedildi. İlk konserini verdiğinde ise henüz dört yaşındaydı.

Viyana’da eğitim gören Freire, dünyanın önde gelen orkestraları ve şefleri ile birlikte çaldı ve önemli albümlere imza attı.

Tüm bu başarılara rağmen Brezilyalı piyanist, uluslararası sahnelerin en mütevazi ve gizemli müzisyenlerden biri olmaya devam ediyor. Spot ışıklarından kaçtığını söylerken en mutlu anlarının müziğini icra ederken olduğunu söylüyor.

Nelson Freire’nin piyano aşkı, Rio’da ilk öğretmeniyle birlikte küçük bir çocukken başlar.

Nelson Freire: “Öğretmenimi çok seviyordum. Böyle bir insanla tanıştığım için çok şanslıydım. Çünkü hayatta her şeyde olduğu gibi müzikte severek yapılmalı. Bu biraz benim burcumla da alakalı. Terazi burcundanım ve sevgi burcu olduğu söylenir. Ben öğretmenimi çok sevdim ve her istediğini en iyi şekilde yaptım.”

Freire, klasik piyano yolunda açık bir zihne sahip olmanın, sezgileri ve ilhamı canlı tutmanın önemini vurguluyor. Kendisinin birden fazla tutkunun adamı olduğunu belirtiyor.

Nelson Freire: “Siyah beyaz filmleri çok seviyorum. 40’lı 50’li yılların Hitchcock, Fritz Lang filmlerini. Sinema benim ikinci tutkum. Müziğin filmlerdeki yeri çok önemli biliyorsunuz. Hatta müziğin olmaması bile. Hitchcock filmlerinde gerilimin yükseldiği sahnelerde müziğin sesini tamamen kısmıştır. Ve bazen, kötü müzik bir filmi berbat edebilir, değil mi?”

Nelson Freire: “Cazı çok seviyorum ve Ella Fitzgerald beni büyülüyor.”

Nelson’un hayatına cazı getiren isim ise hayat boyu arkadaşı ve düet partneri olan Martha Argerich oldu. İkili, 1950’lerde Viyana’da henüz genç birer piyano öğrencileri iken tanışır.

“Ben 15 yaşındayken tanıştık. Birlikte oldukça özel ve farklı müzik parçalarını dinlediğimiz bir yaz geçirdik. O yaşıma kadar sadece klasik piyanoyu tanımıştım. Martha sayesinde özellikle caz olmak üzere bir çok yeni şeyi keşfettim.”

Paskalya Festivali’nin sanat yönetmeni Fransız keman virtüözü Renaud Capuçon, Nelson Freire’yi farklı kılan özellikleri şöyle açıklıyor:

“Nelson’un çalış stilinde en dokunaklı şey, sürekli bir şüphe içinde olması ve biteviye arayışı… Konserden önce gergin ve heyecanlıdır. Bana göre büyük sanatçı olmanın işareti bu. Büyük sanatçı her zaman soru işaretleriyle yürür. Kesinlikle bana göre müzikte esas olan bir şey değil. O, insan olarak da olağanüstü birisi. Açıkçası bu yumuşaklık ve zeka onun sanatına da yansımış. Şurası aşikardır ki 50 yılın ötesi bir kariyere sahip sanatçıların sanatları adına diyecekleri ve icra edecekleri çok şey vardır. Onlar ortaya çıkıp sonra yok olan sanatçılardan değiller. İşte bu yüzden onlar büyük usta oldular. Onları burada ağırlamaktan gurur ve memnuniyet duyuyoruz.”

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Herbert von Karajan Genç Orkestra Şefleri Ödülü sahibini buldu

Genç yetenekler Salzburg'da Herbert von Karajan Genç Orkestra Şefleri Ödülü için yarışıyor

Metropolitan Operası'nın sahne arkası: Boksör Emile Griffith'in trajik hikayesi 'Şampiyon'