AB yönetimi Mart ayının başında 2030'a kadar yeniden silahlanmak ve savunmaya hazır hale gelmek için beş maddelik bir plan önerdi. AB Savunma Komiseri Andrius Kubilius Euronews'e verdiği röportajda, üye ülkelerin tahvil yerine planda önerilen seçenekleri değerlendirmesini beklediğini belirtti.
Avrupa Komisyonu'nun savunma ve uzaydan sorumlu üyesi Andrius Kubilius Euronews'e verdiği mülakatta, AB'nin, birliğe karşı olası bir askeri saldırıyı caydırmak için ihtiyaç duyulan savunma kapasitesini arttırmak amacıyla Eurobond adı verilen tahvilleri çıkarmaya henüz hazır olmadığını belirtti.
Litvanya eski başbakanı, "Eurobond'lar Avrupa Birliği'nin daha büyük bir borca sahip olacağı ve bu borcun yine tüm üye devletler tarafından ödenmesi gerekeceği anlamına geliyor ve şimdi mevcut borcun nasıl geri ödeneceği konusunda bazı yönlerden zorlanıyoruz," dedi.
"Bir sonraki Çok Yıllı Mali Çerçeveyi (uzun vadeli AB bütçesi) görüşmeye hazırlanmak, başka bir çözüm bulamazsak, bir sonraki MFF'nin oldukça büyük bir kısmının pandemi borcunu geri ödemek için harcanacağını gösteriyor."
AB'nin uzun vadeli bütçesi, bloğun gayrisafi yurt içi hasılasının (GSYH) yüzde 1'ini (yaklaşık 1.2 trilyon euro) temsil ediyor - ve AB'nin COVID-19 salgınına yanıt olarak verilen hibelerden kaynaklanan borç geri ödemelerinin yıllık 25 milyar ila 30 milyar euro arasında veya bloğun yıllık nakit potunun yüzde 20'sine kadar çıkması bekleniyor.
Kubilius, üye devletlerin "Avrupa'yı yeniden silahlandırma" planı kapsamında halihazırda önerilen araçları ve seçenekleri kullanmasını beklediğini söyledi. "Avrupa'yı yeniden silahlandırma" şimdi 'Hazırlık 2030' olarak yeniden adlandırıldı çünkü blok, pandemiyle ilgili kurtarma fonları için oluşan borcun nasıl geri ödeneceğine henüz karar vermedi.
Komiser, "Kredi ya da tahvil (hibe), hangi aracı kullanırsanız kullanın, sonunda birilerinin bu miktarları ödemesi gerekecek, bu yüzden bu cevapları almadan tahvillere yönelmemeliyiz," dedi.
"Önümüzdeki dört yıl için, idealist bir senaryoya göre, üye devletler GSYH'nin yüzde 3.5'ini harcamaya başlayacak, yani savunmaya 2.4 trilyon euro harcanacak. Asıl soru şu: bu rakam tüm ihtiyaçları karşılayacak mı, yoksa ek finansmana mı ihtiyacımız olacak?" dedi ve haziran ayına kadar gerçek ihtiyaçların ne olduğu konusunda net bir görüşe sahip olmayı beklediklerini sözlerine ekledi.
Mart ayının başlarında AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, önümüzdeki dört yıl içinde 800 milyar euroya kadar bir kaynağı harekete geçirmeyi amaçlayan ve büyük ölçüde üye devletlerin savunmaya yönelik ulusal harcamalarını arttırmalarına dayanan bir plan sundu.
Beş maddeden oluşan yol haritası üye ülkelere savunma harcamalarını yüzde 3.5 GSYİH'ya kadar arttırmaları için mali alan sağlamakta (bu da 650 milyar euroya tekabül ediyor) ve daha fazla özel sermayenin harekete geçirilmesi, Avrupa Yatırım Bankası'nın (EIB) yetkilerinin uyarlanması ve ortak bütçede savunma ile ilgili yatırımların teşvik edilmesi önerilerini içeriyor.
Geriye kalan 150 milyar euro ise Komisyon'un tahvil ihraç etmek ve üye devletlere borç vermek üzere sermaye piyasalarından borçlanmasına imkan tanıyan "SAFE" adlı yeni bir finansal kredi aracından sağlanacak.
Böyle bir araç için AB yürütme organı, füzeler, küçük insansız hava araçları ve mühimmat gibi daha basit ürünlerin değerinin en az yüzde 65'inin AB, AEA-EFTA ülkeleri veya Ukrayna'dan satın alınması şartıyla Avrupa savunma ürünlerinin satın alınmasını teşvik ediyor.
Geri kalan yüzde 35 ise bu ülkelerin dışından gelebilir ve blokla güvenlik ve savunma anlaşması imzalayanlar yüzde 65'e dahil olmayı tercih edebilirler.
Kubilius, Avrupa endüstrisinin şu anda bloğun endüstrisini stratejik bir varlık olarak geliştirmek için çok daha fazla Avrupa yatırımı talep ettiğini söyledi. "İşte bu yüzden çok net şartlarımız var," diye vurguladı.
Litvanyalı Komisyon Üyesi sözlerini şöyle sürdürdü: "Üye devletleri Avrupa üretimi için daha fazla para harcamaya teşvik etmek istiyoruz; İngiltere ve Kanada gibi diğer ülkelerle ortaklık anlaşmaları yaparak bu ülkeleri Avrupa ülkeleriyle aynı seviyeye getirmek istiyoruz."
800 milyar euroluk "Avrupa'yı yeniden silahlandırma" planının diğer 650 milyar euroluk kısmı için üye devletler istedikleri ülkeden ithalat yapmakta serbest olacaklar.
'Savunma harcamaları sadece... savunmayı içermeli'
AB, üye ülkelere savunma harcamalarını arttırmaları için daha fazla mali hareket alanı sağlamaya çalışıyor ancak önce neyin savunma harcaması sayılacağı konusunda anlaşmaları gerekiyor.
Şimdiye kadar tanım çok dar tutuldu: esas olarak tanklar, uçaklar ve silahlara atıfta bulunuldu ve örneğin eğitim, işe alma ve mürettebata ödeme yapma maliyetleri hariç tutuldu.
Geçtiğimiz haftalarda İspanya ve İtalya gibi ülkeler tanımın terörle mücadele, iklim değişikliği ve diğer güvenlik yatırımlarını da kapsayacak şekilde genişletilmesi gerektiğini savundular.
İspanya Başbakanı Pedro Sanchez geçen hafta Brüksel'de yaptığı açıklamada, "Güney Avrupa'ya yönelik tehditler Doğu Avrupa'dakilerden biraz farklı. Bizim durumumuzda bunlar siber güvenlik ve hibrid tehditlerle ilgili: yapmamız gereken siber güvenlik kabiliyetlerimizi, terörle mücadele çabalarımızı, Akdeniz'de güvenliği, uydu bağlantılarını, kuantum bilişimini, yapay zekayı ve bunların ulusal güvenlik üzerindeki etkilerini geliştirmektir," ifadelerini kullandı.
Hazırlık, iklim değişikliği ve benzeri konularda ek harcamalara ihtiyaç olduğunu ancak bunun savunma harcamalarından ayrı bir şekilde yapılması gerektiğini belirten Kubilius, "İklim değişikliğine karşı mücadele etmemiz gerekiyor. Sosyal koruma için de mücadele etmeliyiz, bunlar da çok önemli ama iş iş yapalım. Savunma savunmadır," dedi.
NATO ve diğer bazı AB ülkeleri tarafından yapılan değerlendirmeler, Rusya'nın üç ila on yıl içinde üye ülkelerden birine saldırmaya hazır olacağını gösteriyor.
Rusya şu anda savunma alanında Avrupa'dan çok daha fazla üretim yapıyor: sadece 2024 yılında Rus savunma üretiminin 1.550 tank, 5.700 zırhlı araç ve her türden 450 topçu parçası olacağı tahmin ediliyor.
Kubilius, "Saldırı olasılığını caydırmak için gerçek silahlar üretmemiz gerekiyor ancak yine de bu bir şekilde diğer görevlerle bir tür rekabet olarak görülmemeli," diyerek sözlerini tamamladı.