AB’nin kurumsal denetim organı, Komisyon’un özen yükümlülüğü yasasını iklim değerlendirmeleri yapmadan yeniden açma kararının kötü uygulama anlamına geldiğini tespit etti.
Avrupa Komisyonu’nun dış baskılar sonucu sürdürülebilirlik, tarım ve göçle ilgili yasaları yeniden müzakereye açma kararı, kanıta dayalı ve şeffaf karar alma standartlarını karşılamadığı gerekçesiyle kötü yönetim olarak değerlendirildi.
Avrupa Ombudsmanı’nın perşembe günü yayımladığı bulgular, Komisyon’un bu süreçte usule aykırı davrandığını ortaya koydu.
Karar, Avrupa Parlamentosu’ndaki siyasi tepki ile şirketler ve bazı hükümetlerden gelen yoğun baskı sonrası Komisyon’un gerekli gördüğü bir dizi düzenlemeyi etkiliyor. Kurumsal denetim organı konumundaki Avrupa Ombudsmanı’nın raporu, Komisyon’un gelecek günlerde çevre mevzuatını sadeleştirmeyi hedefleyen yeni bir “basitleştirme paketi” sunmaya hazırladığı bir dönemde geldi.
Avrupa Ombudsmanı Teresa Anjinho, “Komisyon’un hesap verebilirlik ve şeffaflığı yasa yapım süreçlerinin parçası olarak sürdürmesi ve eylemlerini vatandaşlara açık bir şekilde anlatması gerekiyor,” dedi.
Öte yandan ABD, AB’nin kurumsal özen yükümlülüğü yasası ile sürdürülebilirlik raporlama gerekliliklerine en sert karşı çıkan aktörler arasında yer aldı.
Washington, bu düzenlemelerin ticari ilişkilere zarar verdiğini savunuyor ve şirketlerin ürünlerinin çevreye zarar vermediğini ya da insan haklarını ihlal etmediğini kanıtlamasının “aşırı bir yük” olduğunu öne sürüyordu.
Aceleye getirilen karar
Avrupa Ombudsmanı, sekiz sivil toplum örgütünün kötü yönetim iddialarıyla başvuruda bulunmasının ardından dosyayla ilgili soruşturma başlattı. Örgütler, Komisyon’un sadeleştirme paketini hazırlarken öncesinde etki değerlendirmesi, iklim uyumluluğu analizi ve kamuoyu danışma süreci yürütmediğini savunuyordu.
ClientEarth, Anti-Slavery International, Clean Clothes Campaign, Avrupa Kurumsal Adalet Koalisyonu, Friends of the Earth Europe, Global Witness, Notre Affaire A Tous ve Transport & Environment adlı kampanya grubu, nisan ayında Komisyon'un yanıtlarından tatmin olmayınca Avrupa Ombudsmanı’na resmî şikâyette bulundu.
Sivil toplum örgütlerinin ortak açıklamasında, “Komisyon’un, küresel ticaretin çevresel ve insani etkilerini iyileştirmeyi amaçlayan yasalar da dahil olmak üzere Yeşil Mutabakat’ın üç temel ayağını aceleyle zayıflatmasına itiraz ediyoruz; bu süreç insanın ve doğanın haklarını tamamen göz ardı ediyor,” denildi.
Avrupa Ombudsmanı’nın soruşturması, Komisyon’un Şubat 2025’te yeniden açtığı kurumsal özen yükümlülüğü yasalarının yanı sıra, Mart 2024’te ele alınan Ortak Tarım Politikası ve Kasım 2023’te revize edilen insan kaçakçılığıyla mücadele yasaları için yürütülen prosedürleri de inceledi.
'Usulen birçok hata'
Komisyon yetkilileriyle yapılan görüşmeler ve resmi belgelerin incelenmesi sonucunda, AB denetim organı süreçte “bir dizi usule ilişkin eksiklik” tespit etti.
Bulgular, Komisyon’un etki değerlendirmesinin, kamuoyu danışma sürecinin ve iklim uyumluluk analizinin yapılmamasını haklı gösterecek yeterli gerekçeleri sunamadığını ortaya koydu.
Rapor, aciliyet gerekçesinin kamuoyuna net şekilde açıklanmadığını ve Komisyon’un kendi iç yasa yapım kurallarından neden saptığını yeterince belgelemediğini kaydetti. Ayrıca, teklif yayımlanmadan önce yürütülen kurumlar arası istişare sürecinde de potansiyel sorunlara işaret edildi.
Ombudsman raporu, “Gelecekte, hızlı hareket edebilen bir idare ile yasama için asgari usul standartlarının güvence altına alınması arasında daha iyi bir denge kurulması gerekiyor. İyi yasa yapma ilkelerinin bir kısmı, aciliyet gerekçesiyle bile olsa, göz ardı edilemez,” ifadelerine yer verdi.