AB'nin 2028-2036 dönemini kapsayan çok yıllı bütçesinin bir parçası olan Avrupa’yı Birleştirme Aracı, önceki bütçeye kıyasla neredeyse 4 kat daha fazla kaynak öngörüyor. Bu fonun, elektrik şebekeleri, boru hatları ve yenilenebilir enerji projeleri için sınır ötesi yatırımları artırması amaçlanıyor.
2028’den itibaren Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, elektrik şebekeleri ve boru hatları gibi sınır ötesi enerji altyapısını ve yenilenebilir enerji projelerini genişletebilecek. AB enerji bakanları, pazartesi günü, 2028-2036 dönemine yönelik çok yıllı enerji bütçesinin mimarisini ezici çoğunlukla destekledi.
Connecting Europe Facility (CEF) kapsamındaki fonlar, Avrupa Komisyonu’nun elektrik altyapısını modernize etmeye ve sınır ötesi projeleri desteklemeye yönelik son girişiminde belirtildiği üzere, güneş ve rüzgâr enerjisini artırmayı hedefleyen şebeke altyapısı ve yenilenebilir enerji projelerine odaklanacak.
Listede hidrojen ve doğal gaz altyapısı da yer alıyor. Eleştirmenler ise CEF kapsamındaki projelerin fosil hidrojen kullanacağını savunarak, bu fonların fosil yakıtları desteklemeyi sürdüreceğini ileri sürüyor.
Danimarka Enerji, İklim ve Kamu Hizmetleri Bakanı Lars Aagaard, Birliğin gelecekteki bütçe tasarımının kabul edilmesini, enerji fiyatlarını düşürme, rekabet gücünü artırma ve enerji güvenliğini güçlendirme yolunda önemli bir adım olarak nitelendirdi.
Aagaard, “Bugünkü anlaşma, Avrupa’nın enerji altyapısına yönelik yeni yatırımlar için bir çerçeve sunuyor, sınır ötesi projelere verilen desteği güçlendiriyor ve hiçbir üye ülkenin izole kalmamasını sağlıyor,” dedi.
Müzakerelere yakın AB diplomatlarına göre, görüşmeler sırasında “kırmızı çizgiler” yoktu ve tüm üye devletler Avrupa'yı Birleştirme Aracı'nın enerji mimarisini destekledi, sadece Macaristan çekimser kaldı.
Portekiz'in Enerjiden Sorumlu Devlet Bakanı Jean Barroca, CEF'in özellikle Portekiz için önemli olduğunu vurgulayarak, "(Portekiz'in) 2030 yılına kadar yüzde 15 elektrik enterkoneksiyonu hedefine ulaşmak ve İber Yarımadası'nın enerji piyasasına tam entegrasyonunu sağlamak için gerekli altyapı projelerinin yanı sıra arz güvenliği ve enerji depolama gibi sistemimizdeki yapısal sorunları finanse etmesine olanak tanıyor," ifadelerini kullandı.
Fransa'nın AB nezdindeki daimi temsilci yardımcısı Cyril Piquemal, Komisyon'un CEF kapsamında teknolojik tarafsızlık imtiyazını memnuniyetle karşıladığını, yani üye devletlerin altyapı gelişimini planlarken kendi yöntemlerini ve güç kaynaklarını seçebileceklerini belirtti.
Piquemal ayrıca, İspanya ve Portekiz ile sınır ötesi enerji altyapısına yatırım yapmayı uzun süredir reddeden Fransa için kilit bir konu olan iç ağları güçlendirirken sistem genelindeki tüm maliyetleri hesaba katan "küresel bir yaklaşımın" önemini vurguladı.
AB Komisyonu’nun bir sonraki çok yıllı bütçeye ilişkin önerisi, enerji projeleri için 2021–2027 döneminde ayrılan 5,8 milyar euronun çok üzerinde bir kaynağı öngörüyor. Buna göre, söz konusu alana 29,9 milyar euro tahsis edilmesi planlanıyor.
Bu artış, AB’nin temiz enerji taşımaya uygun yeni altyapıları yenileyerek ya da inşa ederek enerji dayanıklılığını güçlendirme hedefinin bir parçası. Aynı zamanda, Birliğin 2050’ye kadar iklim nötrlüğüne ulaşma hedefi doğrultusunda atılmış önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
'Parayı takip etmek zor'
Ancak AB kanun yapıcıları ve denetçilerine göre, bloğun sınır ötesi projelere yönelik finansman programı kapsamındaki yeni kurallar şeffaflığı azaltacak.
Komisyon, 2027 sonrası çok yıllı bütçede CEF için de geçerli olacak daha fazla esneklik getirmeye karar verdi.
AB yürütme organı, pandemi sırasında üye devletlere yardımcı olmak için kullanılan bir mali araç olan Kurtarma ve Dayanıklılık Tesisi modelini (RRF) CEF için bir plan olarak kullanmayı öneriyor.
Avrupa Parlamentosu'nun (AP) ulaştırma komitesinden milletvekilleri, yeterli denetim ve denge olmaksızın Komisyon'a daha fazla hareket alanı sağlayacağını söyleyerek öneriyi reddettiler. AB yürütme organının ulusal planların tasarımında uygunluk ve ödül kriterlerini kaldırma önerisini de eleştirdiler.
Milletvekilleri bu tür bir esneklik artışının, her yıl AB genel bütçesinin uygulanmasını denetleyen Parlamento'nun harcamaları denetleme kabiliyetini azaltacağını vurguladı.
Benzer endişeler, CEF kapsamındaki sözleşmelere tanınan esnekliklerin denetim çalışmalarını baltalayabileceğinden korkan Avrupa Sayıştayı (ECA) tarafından da dile getirildi.
Bir ECA sözcüsü, Euronews'e yaptığı açıklamada, "RFF'ye ne kadar yakın olunursa, parayı takip etmek o kadar zorlaşır," diyerek, CEF'in RFF ile aynı model altında olması halinde ECA'nın fonları izlemek için yasal bir yetkisi olmayacağını söyledi.
Ulaştırma Komiseri Apostolos Tzitzikostas, endişeleri gidermek için daha ayrıntılı finansman kriterlerinin çalışma programlarında ve uygulama sırasında yayınlanan proje çağrı metinlerinde belirtileceğini ifade etti.
CEE Bankwatch Network adlı sivil toplum kuruluşunun (STK) gaz kampanyası lideri Gligor Radecic, AB yürütme organı tarafından finansman almak üzere listelenen projelerin değerlendirilmesinden gaz operatörlerinin sorumlu olmasının mantıksız olduğunu belirtti.
Radecic, "Gerekli bilgi birikimi ve kapasiteye sahip tek aktörler olmaları nedeniyle bazı projelerin iletim sistemi operatörleri tarafından desteklenmesi beklenirken, ENTSOG (gaz iletim operatörleri) tarafından temsil edilen aynı şirketlerin bu projeleri değerlendirmekten de sorumlu olması pek mantıklı değil," dedi.
Enerji bakanları pazartesi günü Konsey'in AP ile müzakerelere başlama yetkisini destekledi.
Bununla birlikte, programın 2028-2034 bütçe kararı henüz ilk tartışmalarda ve nihayetinde 2027'den önce olmaması beklenen bir sonraki çok yıllı bütçe üzerindeki nihai anlaşmaya bağlı olacak.