Robotlarla irtibatta olalım

Robotlarla irtibatta olalım
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Bilim insanları, en belirgin özelliği sosyal iletişim kuramamak olan otizmin tedavisi için yeni çareler arıyor.

Bu kapsamda Avrupa Birliği tarafından desteklenen Roboskin projesinde, otistik insanların tedavisine katkı sağlayacağına inanılan robotlar geliştiriliyor.

Euronews, sosyal ilişkilerinde ve iletişimlerinde yetersizlikler ile tekrarlayıcı davranış bozukluğu gösteren bu kişilerin tedavi sürecinde robotların ne kadar belirgin olacağını yerinde inceledi.

Bilim kurgu filmlerindeki tanıdık, insansı robot karakterlerinin yakın zamanda günlük hayatımızın parçası haline gelmesi bekleniyor.

İnsan şeklindeki bu makinelerin, bize yardımcı ve arkadaş olmadan önce, insan ortamını kavraması lazım. Hatta en hassas nesneleri bile kırmadan tutmayı öğrenmeleri gerekiyor.

Nasıl olacağını göreceğiz.

İtalyan Teknoloji Enstitüsü doktora öğrencisi Alexander Schmitz, iCub adındaki robotu tanıtıyor:

‘‘Bu iCub. Avrupa konsorsiyumu tarafından geliştirilen insansı bir robot. Çocuk büyüklüğündeki bu robot, algılama konusunun çalışılmasında kullanılabilir. Robotun avuç içine ve parmak uçlarına algı sensörleri yerleştirdik. Bu deneyimimizde onları kullanacağız. Robot, oldukça hassas ve hemen tahrip olabilecek olan plastik bardağı avuçlayacak. Ancak robot bu sensörlerle bardağı avucuna alırken daha nazik davranacak.’‘

Robot, giydirilen yeni suni derisi ile ölçüm yaparak el gücünü dengeliyor. Eğer iCub istese veya gerek olursa plastik bardağı parçalayabilecek güce sahip.

Roboskin projesi koordinatörü Giorgio Cannata, artık robotlarla irtibata geçmenin zamanının geldiğini söylüyor:

‘‘Robotlar uzun süre sanayide kullanıldı. İnsanlarla iletişim gibi bir misyonu yoktu. Ancak şu anda robotların farklı görevler için insanlarla iletişime geçmesinin düşünülmesi gerektiği kanısındayım. insanların ve robotların ikisinin de rollerinin önemli olduğu ev ortamı ya da terapi işlemleri gibi.

Geliştirilen deri, robotların çevre ortamı ve insanlarla iletişimini kontrol etmek için en önemli etken. Robotun yaptığı her hangi bir şeyde güvenliği sağlamak çok önemli.’‘

iCub Cenova’daki İtalyan Teknoloji Enstitüsü’nde birleştirildi. Bu Avrupa Birliği araştırma projesi, robotlara dokunma hissi vermeyi amaçlıyor.

Bu aynı zamanda dokunulmaya karşı hissiyat da veriyor. Arkadaşça sıvazlandığında ya da düşmanca vurulduğunda robot nasıl bir tepki vermeli? İngiltere Hertfordshire Üniversitesi’ndeki araştırmacılar,

Kaspar adlı oluşturdukları şaşırtıcı derecede etkileyici robotun, otizmin tedavisinde nasıl kullanılabileceğine cevap arıyorlar.

Hertfordshire Üniversitesi’nden yapay zeka uzmanı Profesör Kerstin Dautenhahn insan robot ilişkilerini geliştirmeye çalışıyor:

‘‘Kaspar küçük ama etkileyici bir robot. Biz onu bu şekilde tanımlıyoruz. Çocuk büyüklüğünde

tasarlanan bu robot özellikle insan-robot ilişkilerini

ve daha ziyade oyuna yönelik hazırlandı. Buradaki asıl amaç insanları oyun oynamaya motive etmekti. Aynen çocuklarla oynar gibi. Otizm tedavisinin uygulama alanı olarak, mesela oyun kurmak için robotlar nasıl kullanılır? Senaryolar kurmak ve iletişim bazı terapi yöntemlerinin hedefine ulaşmasını sağlayabilir. Örneğin, çocuklara dokunma

ile iletişimin öğretilmesi. Roboskin projesinin temel hedefi de işte bu.’‘

Bilim insanlarına göre, bu robot oyuncaklar başka insanlarla iletişimde zorluk çeken otistik çocukların kendini güvende hissetmesini sağlayabilir. Robotun öngörülebilir tepkileri, kişilerarası iletişimin daha iyi anlaşılmasına da yön verebilir.

Hertfordshire Üniversitesi araştırma görevlisi Ben Robins, robotlardan cesaret vermelerini istediklerini dile getiriyor:

‘‘Biz Kaspar’dan çocukların dokunsal yaklaşımını cesaretlendirmesini ya da davranışından vazgeçirmesini istiyoruz. Çocuk dokunduğunda olumlu tepki alsın. Aynı zamanda çocuk eğer robota karşı hırçınlaşırsa ‘uf acıdı’ gibi ifadelerle çocuğu vazgeçirsin.’‘

Fiziksel dokunuşlara verilen böylesi doğal görünümlü

tepkiler, Kaspar’ın maskesinin ve kıyafetinin altına yerleştirilen suni deri tarafından sağlanıyor.

Kablolarla bilgisayara bağlı yumuşak ve esnek sensörler, sürekli olarak baskı modellerini yorumlayarak tepki vermeyi sağlıyor.

Hertfordshire Üniversitesi araştırma görevlisi Ze Ji, basınç yükseldikçe sensörlerin vereceği tepkinin renginin yoğunluğunun artacağını dile getiriyor:

‘‘Her parçada 72 adet hissetme noktası var. Dokunduğunuz zaman, yaptığınız baskı ekrana yansıyacaktır. Eğer sert dokunursanız kırmızının daha yoğun halini görürsünüz. Elinizi kaldırdığınızda herhangi birşey görünmez. Çünkü baskı yoktur.’‘

Sosyal açıdan robot mimiklerinin canlı kişiye benzemesi ne kadar kabul edilebilir? Davranışları ve hissiyatları nasıl olmalı? Tartışmaya oldukça açık bu sorunun cevabı araştırılmalı.

Profesör Kerstin Dautenhahn da işte tam bunu yaptıklarının altını çiziyor:

‘‘Birçok kişi robotlar için büyük bir gelecek olduğunu öngörüyor. İşte bundan dolayı insanların bu gibi makinelerle iletişimi çalışması çok önemli. Gerçekten insanlarla iletişimi test edilmemiş bir robotu piyasada görmek istemeyeceksinizdir. Tasarım esnasında insanlara gerçekten ne istediği sorulmamış ya da robotun belirli bir görevi nasıl yapacağı netleştirilmemiş. İşte bundan dolaydır ki milyonlarca insanın evine gidecek ya da iş çevresinde kullanılacak bu robotlar piyasayaya

sürülmeden önce insan robot ilişkileri iyice çalışılmalıdır.’‘

iCub ve Kaspar’ın yeni yetenekleri bu dokunmatik sensörler tarafından sağlanıyor. Roboskin projesi kapsamında birçok basınç tespit teknolojisinden biri burada denendi.

Araştırma görevlisi Giorgio Metta’ya göre, robotlara yerleştirilen sensörlerle dokunmatik ekranlı cep telefonlarının hassasiyeti aynı:

“Şu anda burada kullandığımız sensörler bizim dokunmatik ekranlı cep telefonunda kullandığımız sensörlerle aynı kapasiteye sahip. Aradaki fark, suni deriye yerleştirilen sensörler daha esnek olmak zorunda. Daha esnek maddelerden üretilmiş olmalı.’‘

İtalyan Teknoloji Enstitüsü’nde geliştirilen bu üçgen sensör ağı, kolaylıkla robotun vücudunun büyük bölümüne yapıştırılabilir.

Silikon köpüğü ile kaplı bu kondansatörler, basınçtan dolayı değişen kalınlığın arasındaki farkı

ölçüyor.

Dokunma algısı diğer duyularla birleştiğinde çok daha kullanışlı olur. Görme gibi. Topla oynamak gözle elin koordinasyonudur. Robotlar da iyi yerleştirilmiş sensörler sayesinde oyuna katılabilir.

Bize kolay gelen şeyler robotlar için zor olabilir. Lorenzo Natale bazı şeylerin robotlar için çok karmaşık olduğunu savunuyor:

‘‘Bu robot nesnenin rengi ve şekli ile ilgili gelen grafik bilgisini kullanıyor. Bu sayede topu tanımlayarak konumunu, büyüklüğünü ve kendi merkezinden uzaklığını hesap ediyor. Uzaklık mesafesini tespit etmesinin ardından elini uzatıyor.

Bu deneyde biz, avuca alınan topun dokunma geri bildirimi ile ne kadar süre parmaklar arasında sıkılması gerektiğine karar vermeyi görüyoruz. Bizim için çok kolay görünse de robot için çok karmaşık.’‘

Suni robot derisinin, ultra girift insan derisi ile kıyaslanması henüz imkan dışı. Ancak buna rağmen yarı nazik bu makineler elektronik cihazlar sayesinde insan dokunuşuna duyarlılık gösteriyor. Bu durum er ya da geç değişen dünyada robotların da bir gün daha güvenli bir şekilde aramıza katılmasına imkan tanıyabilir.

www.roboskin.eu

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Ölümcül yılan zehrinden şifa bulmak mümkün mü?

Motorlu araçların hayatımızı tehdit eden partiküller salmasına engel olunabilir mi?

Omega 3 ihtiyacını karşılamada devrim yaratacak besin kaynağı: Mikroalgler