Avrupa, Yapay Zeka Yasası (AI Act) ile ilerlerken, ABD inovasyona dayalı daha esnek bir model inşa etmeye çalışıyor. Çin ise teknolojik liderliği sıkı devlet kontrolüyle birleştirmeyi hedefliyor.
2025 yılı, dünyayı teknoloji tarihinin en kritik anlarından birinde yakalıyor. Yapay zeka (YZ) artık geleceğe dair bir vaat veya belirsiz bir tehdit değil. Ekonomileri yeniden şekillendiren, güç dengelerini altüst eden, seçimleri etkileyen ve insan sorumluluğunun sınırlarına dair soruları gündeme getiren bir gerçeklik olarak halihazırda hayatımızda.
Tartışma artık "Yapay zeka her şeyi değiştirecek mi?" sorusu üzerine değil; bu değişimin nasıl olacağını ve kimin belirleyeceğini saptamak üzerine kurulu.
Hükümetler, düzenleyici kurumlar, teknoloji devleri ve önde gelen araştırmacılar, düzenlemenin mimarisi üzerinde çatışıyor: Kuralları kim koyacak, bu kurallar kime uygulanacak, kim korunacak ve güçlü bir yapay zeka modelini bozma ya da onaylama gücüne kim sahip olacak?
Avrupa, Yapay Zeka Yasası (AI Act) ile ilerlerken, Amerika Birleşik Devletleri inovasyona dayalı daha esnek bir model inşa etmeye çalışıyor; Çin ise teknolojik liderliği sıkı devlet kontrolüyle birleştirmeyi hedefliyor. Bu sırada Geoffrey Hinton, Yoshua Bengio, Stuart Russell ve Timnit Gebru gibi bilim insanları tehlike çanlarını çalıyor.
Sonuç, gelecek için verilen çok yönlü bir savaştır. Ve 2025, tüm bunların netleşmeye başladığı yıl olarak tarihe geçiyor.
Avrupa Birliği: İddialı ve en titiz yaklaşım
Avrupa Birliği, yapay zekanın kapsamlı bir kurumsal çerçeveye ihtiyaç duyduğuna karar veren dünyadaki ilk bölge oldu. Avrupa dijital politikasının amiral gemisi olan AB Yapay Zeka Yasası, risk kategorizasyonu geliştirmeye çalışıyor:
- Kabul edilemez risk
- Yüksek risk
- Sınırlı risk
- Düşük risk
Mantık açık: Vatandaşları ve temel hakları korumak; sağlık, adalet, eğitim ve kamu yönetimi gibi kritik alanlarda kötüye kullanımı önlemek. Ancak şeytan ayrıntıda gizlidir.
Avrupa'nın endişesinin merkezinde, yapay zekanın piyasanın mutlak özgürlüğüne bırakılamayacağı, bunun yerine güvenli bir ortamda çalışması gerektiği fikri yatmaktadır.
Avrupa Komisyonu'nun eski başkan yardımcısı Margrethe Vestager durumu şöyle özetliyor: "Yapay zekanın kontrolsüz bir şekilde gelişmesine izin veremeyiz. Vatandaşları korumak, inovasyonun ön koşuludur."
Avrupa Parlamentosu Başkanı Roberta Metsola ise, "Yapay zeka Avrupa'yı dönüştürebilir, ancak bu sadece insanlara hizmet etmesini sağlayacak kurallar varsa mümkündür," demiştir.
Bununla birlikte, birçok teknoloji şirketi aşırı düzenlemenin inovasyonu boğduğunu savunuyor.
7L International ve MassinGRID CEO'su Vassilis Stoidis bu konuda şunları söylüyor: "Yapay zeka için özel bir düzenleyici çerçeveye ihtiyacımız yok. Bireyler için mevcut veri koruma mevzuatı yapay zekayı da kapsamalıdır. Aşırı düzenlemeden kaçınmalıyız, çünkü bu bireysel hakların ve ilerlemenin ortadan kalkmasına yol açar."
Stoidis, Avrupa'nın mevcut konumunu ise şöyle değerlendiriyor: "Bununla birlikte, yapay zeka konusunda Avrupa, bireyin korunmasına ilişkin mevzuatını güçlendirebilir ve basitleştirebilir. Sadeleştirme aynı zamanda bireysel hakların ekstra güçlendirilmesi demektir."
Avrupa gezegenin 'düzenleyici modeli' olmaya çalışıyor ancak devasa bir sorunla karşı karşıya: Stratejisini ölçeklendirecek ve uygulayacak kendi teknoloji devlerine sahip değil. Teknoloji şirketleri düzenlemelerin inovasyonu yavaşlatacağından korkarken, birçok KOBİ uyum maliyetlerinden endişe ediyor.
Stoidis ekliyor: "Evet, Avrupalı şirketler için dezavantaj riski var. Ancak yapay zeka dalgasında Avrupa, bireyi korumak için mevzuatını güçlendirip sadeleştirebilir."
Öte yandan, teknoloji hakları örgütleri, düzenlemenin en güçlü sistemler (sözde sınır/frontier modeller) için yeterince katı olmadığını savunuyor.
ABD: Arka kapıdan düzenleme
ABD, AB Yapay Zeka Yasası gibi tek tip bir yasaya sahip değil. Bunun yerine şunları kullanıyorlar:
- Başkanlık kararnameleri,
- Federal kurumlar için kılavuz ilkeler,
- Eyalet düzeyinde yasal girişimler,
- Ve gelişmiş çipler üzerindeki ihracat kontrolleri.
Amerikan modeli şirketlere büyüme alanı sağlamak istiyor. Ancak aynı zamanda yönetim, ihracat kontrolleri yoluyla stratejik teknolojilerin Çin'e yayılmasını sınırlamaya çalışıyor. Raporlara göre, ABD Başkanı Donald Trump, hazırlanan bir başkanlık kararnamesi taslağında eyaletlere yapay zeka düzenlemelerini durdurmaları için baskı yapmayı değerlendiriyor.
Çin: Kontrol, hız ve stratejik üstünlük
Çin, dünyadaki en katı ancak en hızlı düzenlemelerden bazılarını kabul etti. 2022'den itibaren şunları hayata geçirdi:
- Algoritmalar üzerine yönetmelik,
- Deepfake (derin kurgu) kuralları,
- Gelişmiş bir devlet lisanslama sistemi.
Felsefe devlet gözetimine dayanıyor: Yapay zeka stratejik bir altyapıdır ve devletin çıkarlarıyla tutarlı olmalıdır. Çin yaklaşımı, yeni teknolojilerin çok hızlı bir şekilde ve geniş ölçekte benimsenmesine izin veriyor. Ancak şeffaflık eksikliği, bağımsız denetimin yokluğu ve kullanım özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar nedeniyle eleştiriliyor.
Küresel tartışmadaki büyük isimler | Yoshua Bengio: 'En güçlü modeller denetimsiz kalmamalı'
Yapay zekanın üç 'büyük babasından' biri olan Bengio, sınır modellerin (öngörülemeyen yetenekler kazanabilecek devasa sistemler) düzenlenmesi lehine en çok ses getiren isim oldu. Şunları öneriyor:
- Bağımsız güvenlik testleri,
- Eğitim verilerinin zorunlu şeffaflığı,
- Nükleer enerjidekine benzer bir uluslararası koordinasyon.
Geoffrey Hinton: 'Kendi yarattığı şeyden korkuyor'
Özgürce konuşabilmek için Google'dan ayrılan Hinton, tartışmanın belki de en ikonik figürü. Konuşmalarında, büyük ölçekli modellerin öngörülemeyen davranışlar geliştirdiğini açıklıyor ve şunların gerekli olduğunda ısrar ediyor:
- Uluslararası işbirliği,
- Sistemlerin özerkliğine sınırlar getirilmesi,
- Güvenli mimarilere kademeli geçiş.
Stuart Russell: 'Nasıl kontrol edeceğimizi bilmediğimiz makineler inşa ettik'
Yapay zeka güvenliği konusunda en saygın akademisyenlerden biri olan Russell, en temel hatanın bir hedefi maksimize eden geleneksel sistem tasarımı olduğunu savunuyor. Sistemlerin hedefleri konusunda belirsiz olması gerektiğini, ancak o zaman insanlar tarafından düzeltilebileceklerini belirtiyor.
Önerdiği yeni mimari: "İnsana boyun eğen yapay zeka sistemleri."
Timnit Gebru: 'Etik ve hesap verebilirliğin sesi'
Yapay zeka etiği konusundaki tartışmalar nedeniyle Google'dan uzaklaştırılan Gebru, tartışmanın sadece güvenlikle ilgili olamayacağını; aynı zamanda adaletle de ilgili olması gerektiğini vurguluyor. Ayrımcılık, önyargı ve sosyal eşitsizlik risklerine dikkat çekiyor.
Küresel diyalogdaki büyük kırılmalar: Kuralları kim koyacak?
AB, ABD ve Çin'in üç tamamen farklı düzenleme modeli var. Sonuç olarak şirketler "üç ayrı dünyada faaliyet gösteren çok uluslu şirketler" gibi çalışıyor. Giderek daha sık sorulan soru şu: Yapay zeka ulusal düzeyde düzenlenebilir mi? Çoğu uzman bunun mümkün olmadığına inanıyor.
Şeffaflık ikilemi
Büyük modeller birer 'kara kutu'dur. Yaratıcıları bile neden belirli cevaplar ürettiklerini tam olarak açıklayamıyor.
Stoidis bu konuda, "Kapalı kaynak ve açık kaynak modeller var. Her şirket kendi stratejisini seçiyor. Tarih açık kaynağın kazandığını gösterdi, yapay zekada da aynısını göreceğimize inanıyorum," diyor.
Sınır modeller (Frontier Models) ve gücün kara deliği
Önümüzdeki iki yılın sınır modelleri, mevcut olanlardan binlerce kat daha fazla parametreye sahip olacak. Şunları yapabilecekler:
- Otonom olarak kod üretmek,
- Bilimsel araştırma yürütmek,
- Krizleri yönetmek,
- İnsan gözetimi olmadan karmaşık görevleri yerine getirmek.
Onları kim sertifikalandıracak? Güvenli olup olmadıklarına kim karar verecek? Şu anki en hararetli tartışma konusu bu.
Yeni bir uluslararası düzenleyici mimarisine doğru
Uluslararası girişimlerde (G7, OECD, BM Yapay Zeka Danışma Kurulu vb.) yer alan uzmanlar, yeni bir küresel işbirliği modeli öneriyor.
Bu mimari şunları yapacak bir uluslararası organ içeriyor:
- Modelleri piyasaya sürülmeden önce test etmek,
- Yetenekleri, riskleri ve güvenlik açıklarını değerlendirmek,
- Bağlayıcı sertifikalar vermek.
Zorunlu ifşa gereklilikleri ise şöyle:
- Eğitim kaynakları (verileri),
- Hesaplama gücü,
- Model işleyişinin temel ilkeleri.
Bu, ticari sırların ifşası anlamına gelmez ancak demokratik hesap verebilirlik gerektirir.
Güvenlik testleri şunları incelemeli:
- Yanlış bilgi verme yeteneği,
- Kötü amaçlı kod üretme yeteneği,
- Manipülasyon,
- İstenmeyen, kendiliğinden ortaya çıkan yetenekler.
Yapay zeka çağında sivil haklar
'Sivil haklar, mahremiyet, açıklama talep etme hakkı, rıza olmadan profillenmeme hakkı ve insan gözetimi hakkı olarak sıralanabilir.
Güvenli inovasyon için ekonomik teşvikler
Güvenli modeller için sübvansiyonlar, standartları uygulamak için vergi teşvikleri ve inovasyonun devlerin tekelinde kalmaması için küçük laboratuvarlara finansman sağlanması.
Belirli hesaplama yeteneklerinin ötesine geçen modellerin geliştirilmesine sınırlar koyan uluslararası bir anlaşma da gerekiyor. Birçok bilim insanı, insan düzeyinde genel zeka (AGI) sistemleri ortaya çıkmadan önce bunun yapılması gerektiğine inanıyor.
Savaşı kim kazanacak?
Yapay zekayı düzenleme savaşı sadece kurumsal değil, aynı zamanda:
- Ekonomik (endüstriye kim liderlik edecek),
- Jeopolitik (küresel standartları kim belirleyecek),
- Sosyal (kim korunacak),
- Demokratik (bilgiyi kim kontrol edecek) bir savaştır.
Büyük soru hala ortada duruyor: Yapay zeka topluma hizmet mi edecek, yoksa onu tanımlayacak mı?
Cevap, önümüzdeki iki yıl içinde alınacak kararlara bağlı. Ve bu fırsat penceresi uzun süre açık kalmayacak.