Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaş, ülkenin sağlık altyapısının sık sık saldırıya uğramasına yol açmış ancak aynı zamanda sağlık sistemini AB'ye uyumlu bir geleceğe doğru şekillendirmesi için de fırsat sundu.
Dünya Sağlık Örgütü'nden (WHO-DSÖ) üst düzey bir yetkiliye göre, Rusya'nın geniş çaplı işgalinin ardından Ukrayna'nın sağlık sektöründe devam eden reformlar, ülkeyi Avrupa Birliği'nin (AB) temel kurallarıyla uyumlu hale getiriyor.
Rusya ile devam eden savaş Ukrayna'nın sağlık sistemi üzerinde büyük bir baskı yarattı. Sağlık tesislerine yönelik saldırılar, Aralık 2023'ten bu yana önemli ölçüde arttı ve artık neredeyse her gün gerçekleştiriliyor.
Ukrayna'daki DSÖ ofisinin başkanı Jarno Habicht, Euronews'e verdiği röportajda, ülkenin krize acil müdahalesini ve uzun vadeli toparlanma yönetimini ele aldı.*
Habicht, "Ukrayna her gün müdahale ediyor," dedi. "Ambulanslar sivillere destek oluyor ama aynı zamanda yıkılan altyapıyı yeniden inşa etmek gibi bir zorluk da var."
Bu zorlukların ortasında Ukrayna, savaştan önce başlattığı sağlık reformlarına bağlı kalmaya devam ediyor. Habicht, ülkenin krizi, gelecekteki AB katılım müzakerelerine hazırlık olarak halk sağlığı mevzuat çerçevesini bloğun kurallarına uyumlu hale getirmek için bir fırsat olarak değerlendirdiğini belirtti.
Sağlık politikaları büyük ölçüde AB üye devletlerinin kontrolü altında olsa da Habicht, sınır ötesi hasta hareketi gibi bazı kamu sağlığı alanlarının üye devletler arasında daha fazla uyumlaştırma gerektirdiğini kaydetti.
"Özellikle de Ukraynalıların hem ülke içinde hem de dışında sağlık hizmeti aldığı şu günlerde," diye ekledi.
AB standartlarıyla uyumlaştırma
Su kalitesi direktifleri, kozmetik ve kimyasalların düzenlenmesinin yanı sıra tütün ve alkolle ilgili kurallar da dahil olmak üzere sağlıkla ilgili çeşitli ulusal çerçevelerin AB yasalarına uyarlanması gerekiyor.
Habicht'e göre, Ukrayna'nın reform çabaları ve AB mevzuatıyla gerekli uyumlaştırma "temelde aynı yönde ilerliyor" ve "bu iki kısım iyi bir şekilde bir araya geliyor."
Habicht, Ukrayna'nın pazarlama izinleri, üretim standartları ve ilaç düzenleme uygulamaları konusunda AB ile uyum sağlaması gereken ilaçların onaylanmasını kilit bir örnek olarak gösterdi.
"Ukrayna ilaç endüstrisinin önemli bir bölümünü kaybettiği için bu özellikle önemlidir ve bu da ülkenin AB'ye katılım sürecinde çok önemli bir rol oynayacaktır," diye ekledi.
Savaştan önce Ukrayna'nın ilaç üretim sektörü, ağırlıklı olarak yabancı şirketlerin hakimiyetinde olsa da, Orta ve Doğu Avrupa bölgesindeki en büyük on ilaç endüstrisi arasında yer alıyordu.
Temmuz 2022'de Kiev hükümeti, sektörü AB standartlarıyla uyumlaştırmaya hazırlamayı amaçlayan farmasötik ürünlerin düzenlenmesine ilişkin yeni bir yasayı kabul etti.
Olağanüstü koşullara uyum sağlama
Rusya'nın işgalinin başlangıcından bu yana DSÖ, Ukrayna'daki sağlık tesislerine yönelik 1.940 saldırı kaydetti. Bu sayı bugüne kadarki tüm insani krizlerde görülen en yüksek sayıdır.
Habicht, "Ayrıca, Mart 2024'ten bu yana özellikle şiddetli olan, başta enerji olmak üzere kritik altyapıya yönelik saldırılar da görüyoruz," dedi.
Rusya, 22 Mart ve 31 Ağustos 2024 tarihleri arasında Ukrayna'nın elektrik sistemine dokuz büyük ölçekli saldırı düzenleyerek elektrik üretim, iletim ve dağıtım tesislerine ciddi zararlar verdi.
Bu saldırılar Kiev de dahil olmak üzere Ukrayna'nın 24 bölgesinden 20'sini etkiledi.
Habicht, enerji altyapısına yönelik bu saldırıların ısınma ve su gibi temel hizmetler üzerinde dalgalanma etkisi yarattığını ve bunun da sağlık sistemini, okulları, mağazaları ve işyerlerini etkilediğini vurguladı.
"İki ay önce yapılan son tahminlere göre ortalama bir Ukraynalı hane günde altı saat elektriksiz kalıyor," diyen Habicht, kış yaklaştıkça bu sayının artabileceği uyarısında bulundu.
Savaş aynı zamanda sosyal koşullar üzerinde de önemli bir baskı yaratıyor ve yoksulluk oranı yüzde 7'den yüzde 25'e keskin bir şekilde yükseliyor.
Habicht, "Birçok insan kaynak yetersizliği nedeniyle ilaç alabilmek için mücadele ediyor," dedi.
DSÖ tarafından desteklenen insani yardım kuruluşları ve birinci basamak sağlık merkezleri, cephe bölgelerindeki işsizlerin yaklaşık yüzde 12'sine ücretsiz ilaç sağlayarak bu sorunun hafifletilmesine yardımcı oluyor.