Kürtaj hastalarının hamile kaldıklarında daha az güvenilir olan doğurganlık takibi yöntemleri kullanma olasılıklarının giderek arttığı görüldü.
İngiltere ve Galler'de yapılan yeni bir araştırmaya göre, kürtaj yaptırmak isteyen kadınların giderek artan bir kısmı, hamile kaldıkları sırada regl takibi veya benzeri uygulamalar ile doğurganlık takvimi yöntemlerini kullanıyordu.
Doğurganlık takibi yöntemi, adet ve yumurtlama dönemini takip eden uygulamalar ya da ritim veya takvim yöntemi gibi geleneksel stratejiler aracılığıyla kadınların hamile kalma olasılıklarının daha yüksek veya düşük olduğunu gösteren bedensel işaretleri fark etmelerine yardımcı oluyor.
Kadınlar, dini nedenler ve gebelik önleyici ilaçların yan etkilerine ilişkin endişeler de dahil olmak üzere çeşitli nedenlerle doğum kontrol hapları, rahim içi araçlar (RİA) veya implantlar gibi diğer koruma yöntemleri yerine doğurganlık dönemi takvimini takip etmek gibi yöntemleri tercih edebiliyor.
Ancak BMJ Sexual & Reproductive Health dergisinde yayınlanan çalışmaya göre, doğurganlık dönemi yöntemleri kullanıcıların inandığı kadar güvenilir olmayabilir ve bu da istenmeyen gebeliklerde artışa neden olabilir.
İngiliz araştırmacılar, 2018 ve 2023 yıllarında İngiltere ve Galler'de 88.500'den fazla kürtaj hastası tarafından hangi doğum kontrol yöntemlerinin kullanıldığını analiz etti.
Araştırmada, zaman içinde hormonal gebelik önleyici ilaçların kullanımının yaklaşık yüzde 19'dan yüzde 11'e düştüğü ve bunun yerine doğurganlık dönemini takip ederek kullanılan korunma yöntemlerinin tercih edilmesinin yüzde 0,4'ten yüzde 2,5'e yükseldiği bir değişim fark edildi.
2018'de kürtaj yaptıran 129 kadın doğurganlık takibini kullanırken, 2023'te bu sayı 1.364'e çıktı.
Araştırmaya göre, kürtaj yaptırmak isteyen kişiler arasında doğurganlık takibi yöntemlerine yönelimin başını daha genç kadınlar çekiyor. Ortalama yaşın 30'dan 27'ye düştüğü belirtildi.
Bu arada, hamile kaldıklarında herhangi bir doğum kontrol yöntemi kullanmayanların oranı bu beş yıl içinde yüzde 56'dan yaklaşık yüzde 70'e yükseldi.
İskoçya'daki Ulusal Sağlık Hizmeti (NHS) Forth Valley şubesinde halk sağlığı kayıt memuru ve çalışmanın baş yazarı Dr. Rosie McNee, Euronews Health'e yaptığı açıklamada, doğurganlık farkındalığı ve herhangi bir doğum kontrol yöntemi kullanmamanın "başarısız olma olasılığı daha yüksek olan iki yöntem olduğunu ve bu nedenle hamileliği sürdürmek istemiyorsanız bir kürtaj kliniğinin hizmetlerine ihtiyaç duyma olasılığınızın daha yüksek olduğunu," söyledi.
Doğurganlık takibi hamileliği önleyebilir mi?
Birleşik Krallık NHS'ye göre, doğurganlık farkındalığı yöntemleri, her zaman doğru kullanıldıkları takdirde gebeliği önlemede yüzde 91 ila yüzde 99 arasında etkili olabiliyor.
Bununla birlikte, farkındalık yöntemleri tam bir hassasiyetle takip edilmezse, etkinlikleri yüzde 76'ya düşüyor.
NHS, bunun bir yıl boyunca doğurganlık takibine güvenen kadınların yüzde 24'ünün hamile kalabileceği anlamına geldiğini belirtti.
Bulgular, doğurganlık dönemlerini belirlemeye yardımcı olmak için kadınların regl döngülerini takip eden Natural Cycles, Flo ve Clue gibi uygulamaların popülaritesinin arttığı bir dönemde ortaya çıktı.
Araştırma, bu uygulamaların geleneksel farkındalık yöntemlerinden daha kesin olabileceğini öne sürerken, kadın sağlığı uzmanları doğurganlık uygulamaları için düzenleme eksikliğinin aile planlaması ve sağlığı üzerinde olumsuz sonuçları olabileceği konusunda uyardı.
Örneğin 2018 yılında Birleşik Krallık Reklam Standartları Kurumu, Natural Cycles uygulamasının "son derece doğru" olduğunu ve "diğer doğum kontrol yöntemlerine klinik olarak test edilmiş bir alternatif sağladığını" iddia eden yanıltıcı bir Facebook reklamını yasakladı.
Doğum kontrol trendleri nasıl değişiyor?
Çalışmanın baş yazarı Dr. Rosie McNee, bu uygulamaların internetteki popülerliğinin ötesinde, kadınların pandemiden sonra hormonal doğum kontrolüne erişim eksikliği nedeniyle doğurganlık takip yöntemlerine yönelebileceğini söyledi.
Bu durum, hastaların normalde doğum kontrol hapı alabildikleri birinci basamak kliniklerinde biriken iş yükünü ya da gençlerin üreme sağlığı eğitimindeki aksaklıkları içerebilir.
McNee, "Gördüğümüz en büyük itici değişim COVID oldu. Sosyal medya bunun başka bir yönü," dedi.
Çalışma, cinsel olarak aktif olan tüm kadınları değil, yalnızca kürtaj isteyen kadınları inceledi. McNee, bulguların muhtemelen daha geniş çapta geçerli olduğunu söylerken, tam olarak kaç kadının doğurganlık takibi yöntemlerini tercih ettiği ve neden tercih ettiği konusunda daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu da sözlerine ekledi.
McNee, doktorların da daha fazla kadının bu araçları kullandığının farkında olması gerektiğini söyledi.
Hastalarına reçeteli doğum kontrol yöntemlerinin artıları ve eksileri konusunda danışmanlık yapabilirlerken, uygulamaları veya geçici yöntemleri kullanan kadınlar her zaman güvenilir bilgiye sahip olmayabilir.
Doğum kontrol stratejilerine ilişkin sağlık hizmeti görüşmelerinin, hastanın tercih ettiği yöntemin başarısız olması halinde kürtaj olasılığını da içermesi gerektiğini belirten McNee, "insanların bilgileri tartabilmeleri ve hangi doğum kontrol yöntemini kullanmak istediklerine dair kendi seçimlerini gerçeğe dayalı bir şekilde yapabilmeleri için bu bilgileri vermek önemlidir," dedi.