Bir zamanlar yalnızca hayal gibi görünen 'evrensel kanser aşısı' günümüz teknolojisiyle gerçeğe dönüşebilir.
Son haftalarda yapılan deneyler, kanser aşısı geliştirme çabalarında iki önemli atılımı beraberinde getirdi.
Tedavisi zor ve tekrarlama oranı yüksek pankreas ve kalın bağırsak kanserlerine karşı geliştirilen yeni bir aşı adayı, klinik deneylerde umut verici sonuçlar verirken, Florida Üniversitesi araştırmacıları da tüm hastalık türlerinde etkili olacak "evrensel bir kanser aşısı" geliştirme yolunda önemli bir adım attı.
Yeni çalışmalar kansere karşı son derece etkili bir tedavi ve önlem geliştirme umudunu güçlendiriyor.
Evrensel bir kanser aşısı mümkün mü?
Bir zamanlar yalnızca hayal gibi görünen “evrensel kanser aşısı” günümüz teknolojisiyle gerçeğe dönüşebilir. “Evrensel kanser aşısı” kavramı, kanserin belirli bir türüne veya kişiye özel olarak değil, farklı kanser türlerine karşı geniş çapta etkili olabilecek tek tip bir aşı anlamına geliyor.
Florida Üniversitesi araştırmacıları, fareler üzerinde yürüttükleri yeni çalışmada elde ettikleri bulguların, bağışıklık sistemini kansere karşı harekete geçirecek tek tip bir aşının geliştirilmesine kapı aralayabileceğini açıkladı.
Nature Biomedical Engineering dergisinde yayınlanan çalışmada, deneysel bir mRNA aşısının, yaygın olarak kullanılan “immün kontrol noktası inhibitörleri” adlı kanser ilaçlarının tümörle savaşma etkisini artırdığı görüldü.
Bu aşı, belirli bir virüs ya da kanser hücresini hedef almak yerine, bağışıklık sistemini “uyandırarak” hastalığa karşı bir virüsle savaşırmış gibi tepki vermesini sağlıyor. Florida Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin Cerrahisi Bölümü’nden Prof. Dr. Duane Mitchell, “Kansere özel tasarlanmayan, ancak güçlü bir bağışıklık tepkisi uyandırmak üzere geliştirilen bir aşıyla çok güçlü bir antikanser reaksiyon elde edebildik,” dedi.
Mevcut mRNA kanser aşıları genellikle birçok hastada ortak görülen bir hedef belirleyerek veya Moderna ve Merck örneğinde olduğu gibi, her hastanın tümörüne özel kişiselleştirilmiş aşılar üreterek çalışıyor. Ancak yeni yaklaşım, çok daha geniş bir hasta grubunda kullanılabilecek “hazır” bir kanser aşısına kapı aralayabilir.
Araştırmacılar, insanlarda aynı sonuçların elde edilip edilemeyeceğini görmek için çalışmaları sürdürüyor. Başarılı olunursa, bu “tek tip” aşı, cerrahi, radyoterapi ve kemoterapiye alternatif olabilir.
Nasıl çalışıyor?
mRNA aşısı, bu türden diğer aşılarda olduğu gibi, vücuda bağışıklık sistemini harekete geçiren bazı proteinleri üretmesi için talimat veriyor. Söz konusu aşıda üretilmesi talimatı verilen proteinlerden biri, kanser hücrelerinin yüzeyinde veya içinde sıklıkla bulunan PD-L1.
Normalde PD-L1, kanser hücrelerinin bağışıklık sisteminden saklanmasına yardımcı oluyor. Ancak aşı, PD-L1 seviyesini artırarak, bu proteini hedef alan immün kontrol noktası inhibitörlerinin etkisini güçlendiriyor ve tümörlerin bağışıklık hücreleri tarafından tanınıp yok edilmesini sağlıyor.
Çalışma, mRNA aşısının bağışıklık sistemi ilaçlarıyla birlikte kullanıldığında tedaviye dirençli deri kanserlerinde umut verici sonuçlar verdiğini ortaya koydu. Ayrıca aşı, tek başına kullanıldığında da farelerdeki deri, kemik ve beyin tümörlerinde etkili oldu; bazı vakalarda tümörler tamamen ortadan kalktı.
Florida Üniversitesi’nden çocuk onkoloğu Dr. Elias Sayour, “Bu çalışma, belirli bir tümör ya da virüse özgü olmayan, yalnızca mRNA tabanlı bir aşının bile tümöre özel etkiler gösterebileceğine dair beklenmedik ve heyecan verici bir gözlem sunuyor,” diye konuştu.
Pankreas ve kalın bağırsak kanserinde umut veren yeni aşı
ABD’de farklı araştırma kurumlarının ortak çalışmasıyla geliştirilen ELI-002 2P adlı bir aşı adayı da, bu hafta yayınlanan bulgulara göre, klinik çalışmalarda olumlu sonuçlar verdi.
ELI-002 2P, KRAS genindeki mutasyonları hedef alarak çalışıyor. Bu mutasyonlar, pankreas kanserlerinin yüzde 93’ünde ve kolorektal kanserlerin yüzde 50’sinde görülüyor.
Aşının özel tasarımı, etken maddeleri doğrudan lenf düğümlerine ulaştırarak bağışıklık hücrelerini hassas şekilde hedefliyor.
Klinik çalışmada, tümörleri ameliyatla alınmış ancak testlerde kanserin geri dönme ihtimali görülen 20 pankreas ve 5 kolorektal kanser hastası yer aldı. Aşı uygulamalarının ardından katılımcıların yüzde 84’ünde KRAS mutasyonuna özgü T hücreleri gelişti; yüzde 24’ünde ise tümör izleri tamamen kayboldu.
En güçlü bağışıklık tepkisini geliştiren 24 kişiden 17’si, yaklaşık 20 aylık takip süresinde kansersiz kaldı. Tüm katılımcılar baz alındığında ortanca tekrarsız sağkalım süresi 16,3 ay, genel sağkalım süresi ise 28,9 ay olarak kaydedildi. Bu süreler, bu tip agresif kanserler için alışılmışın üzerinde.
Aşının “off-the-shelf” (hazır) olması, yani kişiye özel olarak üretilme gerekliliği bulunmaması, tedavi sürecini hızlandırıyor ve maliyeti düşürüyor. Araştırmacılar, aşının diğer kanser mutasyonlarına karşı da bağışıklık sistemini eğitebileceğine dair işaretler bulduklarını belirtiyor.
Araştırma, hakemli bilimsel dergi Nature Medicine'de yayınlandı.
Kanser aşıları nasıl çalışır?
Bağışıklık sistemi kanser hücreleri de dahil olmak üzere anormal hücreleri tespit etme konusunda doğal bir yeteneğe sahip. Ancak bu tepkiler vücuttaki tümörleri ortadan kaldırmak için her zaman yeterince güçlü olmayabilir. Zira kanser hücreleri, bağışıklık sistemi tarafından tespit edilmekten kaçınmak ve bağışıklık tepkilerini baskılamak için mekanizmalar geliştiriyor.
Bu yüzden, bazı kanser türleri için standart tedavi haline gelen immünoterapiler, bağışıklık hücrelerinin aktivitesini ayarlamak üzere tasarlanıyor.
Kanser aşıları da immünoterapinin bir alt türü. Bunlar bulaşıcı hastalıklara yönelik aşılarla aynı temel ilkeye dayanıyor. Buradaki fikir, bağışıklık sistemine bir patojenin veya kanser hücresinin neye benzediğini göstererek, onlarla tekrar karşılaştığında onları hızla tanımayı ve yok etmeyi öğretebilmek.
Bunu başarmak için aşılar, bağışıklık hücreleri antijenlere (patojenin veya tümörün zararsız parçaları) maruz bırakıyor. Bu antijenlerle karşılaşarak hedef patojeni veya kanser hücresini tanıyan bağışıklık, sonunda güçlü tepki vermeye başlıyor.