Çayın kahvenin helali nasıl olur?

Çayın kahvenin helali nasıl olur?
© 
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
REKLAM

“Helal” ürün denince ilk akla gelen et ürünleri dememek yanlış olmaz. Gerek Türkiye’de gerekse diğer Müslüman nüfusa sahip ülkelerde yıllardır genel kaygı, hayvanların İslami usullere uygun kesilip kesilmediği noktasında yoğunlaşır. Avrupa ve Amerika gibi Müslüman olmayan ülkelerde yaşayan Müslüman göçmenler için ise bu kaygılara gıdalarda domuz eti bulunup bulunmadığını eklemek yanlış olmaz.

Bu genel algılarla İstanbul’daki Dördüncü Helal Ürünler fuarına gittiğinizde şaşkınlık yaşamamanız zor. Çünkü daha ilk girişte sizi karşılayan “helal çay” standı oluyor. Çayın helali, haramı olur mu diye düşünürken, üretici Abdullah Semiz’e soruyorum, “helal çay nasıl bir İslami hassasiyetin karşılığıdır?” diye. Semiz, çayın işlenmesi sırasında kullanılan katkı maddelerine değiniyor ve bazı firmaların daha çabuk ve daha ucuz işlem yapmak için kullandığı kimyevi maddelerin “insan sağlığına zararlı” olduğunu kimilerinin ise alkol içerdiğini belirtiyor. Ve burada helal ürünle ilgili iki önemli noktayı öne çıkarıyor: Katkı maddeleri ve insan sağlığı.

Helal ürünler fuarı sadece dinsel bir meseleyi değil son yıllarda ortaya çıkan, televizyonlarda bazı profesörlerin saatlerce ekranlarda boy göstermesine neden olan güncel sağlık kaygılarının da farklı toplum katmanlarındaki farklı yansımalarını ortaya koyuyor. Yeni bir farkındalık sağlıyor.

“Helal ürün” fuarı kesinlikle bir “helal gıda” fuarı değil. Burada helal sertifikası almış zeytinyağından, kozmetik ürünlere, balık konservesinden çiğ köfteye, deterjandan kimyevi ürünlere, kahveden bisküviye bir çok farklı ürünle karşılaşıyorsunuz. Zeytinyağı standında Fatih İlme’ye de çay üreticilerine sorduğum soruyu soruyorum: Zeytinyağı firması nasıl helal ürün sertifikası alır, diğer zeytinyağlarında bilmediğimiz bir sorun mu var?

İlme, yine sağlık ve hijyen koşullarına dikkat çekiyor, “Biz” diyor, “diğerlerinden farklı olarak zeytinleri sopalarla ağaç dallarına vurarak değil makineyle topluyoruz. Çuvallara değil delikli, hava alan kasalara koyuyoruz. Böylece çuvalda bekleyen zeytinler gibi sıcakta oksitlenmesine izin vermiyoruz, 28 derecede soğuk sıkım yapıyoruz. Böylece daha sağlıklı bir ürün ortaya koyuyoruz.”

Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalama Derneği (GİMDES) Baş Denetçisi Ziraat Mühendisi Ahmet Tunç Cengiz alanın genişlediğine dikkat çekiyor: “Artık helal gıda değil helal ürün diyoruz. Bu bir ilerlemedir. Örneğin üzerinize giydiğiniz deri montların yarısı domuz derisinden. Ayakkabılarda domuz derisi yaygın bir şekilde kullanılıyor. Bakın, daha gıdalar meselesini daha Türkiye’de halledebilmiş değiliz. Kozmetikleri de kolay bir şekilde halledebileceğimizi sanmıyorum. Çünkü gıda maddelerinde kullanılan katkı maddelerinin çok büyük bir bölümünü yurt dışından alıyoruz. Kimyasal ürün üretirken de aynı şekilde. Adamlar inanca göre bir sunum, üretim gerçekleştirmiyorlar. Domuzun kılını, proteinini kullanmayacaksın diyemiyoruz. Deterjan, şampuan, diş macunlarının içini bir araştırın inanamayacağınız maddeler bulacaksınız.”

Baş denetçi Cengiz, helal ürün talebinin altında yatan çok vahim sorunlara dikkat çekiyor: “Büyük bölümü Müslüman olan Türkiye’nin daha helal gıda sorununu çözememiş olması düşünülmesi gereken bir konu. Bunun farkında olmak önemli nokta. İnsanlar Müslüman olunca üretimleri de İslami olacak diye bir şey yok. Sen teknolojini nereden alıyorsun? Gıda teknolojisini, kimya teknolojisini, hepsini paket halinde alıyoruz. Bir ürünü alacaksa iş adamımız, karışım cihazı alacaksa bunu yurt dışından alıyor. Satın aldığı yabancı firma ona bu ürünleri kullanacaksın yoksa servisimi senden çekerim diyor. Üretici de hazıra alışmış, kolay yoldan hallediyor. Ama o firmalar Türkiye’ye önerdiği o katkı maddelerini kendi ülkelerinde kullansalar hapse girerler. Çoğu yasak. Bizim işadamlarımıza şu ürünü katkı maddesini kullanırsan hammaddeyi düşürürsün, maliyeti azaltırsın diye tavsiyede bulunuyorlar. Ama ben bunu kendi ülkemde kullanamam diyor. Bizim insanımızın sağlığı bu kadar mı ucuz?”

Fuarda kıyafetler, temizlik ürünleri, deterjanlar arasında yürürken dikkatimi bu kez kahve standı çekiyor. Aynı soruyu soruyorum, nedir “helal kahve”nin sırrı? Piyasaya yeni çıkmaya hazırlanan firmanın temsilcisi, kavrulma derecesine ve kahvenin temizlenmesi sırasında kullanılan fırçalarda domuz kılı bulunmamasını sertifikanın gerekçeleri olarak anlatıyor.

Türkiye’de beş bin çeşit helal sertifikalı ürün bulunuyor ve dünyada helal ürünlerin iki buçuk trilyon dolarlık ticari potansiyeli bulunduğu belirtiliyor.

Bora Bayraktar, İstanbul

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Espresso'nun ana vatanı İtalya'da Starbucks nasıl karşılandı?

Dünya Bankası, Türkiye'ye ilave 18 milyar dolar finansman sağlayacak

HRW'den Ankara'ya suçlama: Suriye'de Türkiye'nin kontrolündeki bölgelerde hak ihlalleri yaşanıyor