İran'da İslam devriminin 40. yılı. Nüfusun yarıdan fazlası 35 yaş ve altı olan ülkede devrim ile büyüyen nesil İran'ın geldiği noktayı nasıl görüyor?
İran devrimi 40. yılını tamamladı. Günümüzde 80 milyonluk İran nüfusunun yarısından fazlası 35 yaş altı nüfustan oluşuyor. Devrimle büyüyen bu genç nesil o dönem Şah Muhammed Reza'ya karşı ayaklananların çocukları ve şimdi İran İslam Cumhuriyeti'inde güçlü ve büyük bir kitleyi oluşturuyor.
Ülkenin yeni Amerikan ambargolarına maruz kaldığı günümüzde bir çoğu için devrimin hedeflerinin tarifi hala zor.
Associated Press ajansına konuşan 22 yaşındaki Farzad Farahani "Genç nesil olarak bir takım amaçlarımız ve taleplerimiz vardı ve hala da o amaçların doğru, taleplerin hakkaniyetli olduğuna inanıyoruz. Ne var ki, devrim bu taleplerimizi gerçekleştirme konusunda başarısız oldu" diyor.
Sol kesimin de desteği ile atılan adımlar
Şii bir teokrasi rejimi kurmakla kalmayan İranlı mollalar başlangıçta ülkedeki sol kesimin de desteğini alarak ekonomik kalkınma, eğitim ve sosyal adalet konularında adımlar attılar. Bu girişimlerin yanı sıra İran gaz ve petrol rezervlerinden elde edilen gelirlerden halka pay dağıtılması sözü de verildi.
Bugün neredeyse nüfusun tamamı okur yazar. Dönemin devlet istatistiklerine göre 1976'da bu oran yüzde 47 idi. Günümüzde üniversite okuyanların sayısı oldukça yüksek ki Tahran meydanındaki protesto gösterilerinde sokağa çıkan gençler de bunun bir göstergesi olarak kabul ediliyor.
Bu tarz gelişmelere rağmen IMF verileri her dört gençten birinin işsiz olduğunu kaydediyor. Resmi rakamlara göre ülke genelinde işsizlik yüzde 11 düzeyinde. İş bulamayan pek çok kişinin niteliklerinin çok altında işlere talip olduğu belirtilirken doktora sahibi akademisyenlerin dahi taksi şoförlüğü yapması ülkede sıklıkla karşılaşılan bir durum.
Herkes terk etmeye çalışıyor
27 yaşındaki öğrenci Mania Filum devrimin daha fazla sayıda eğitimli İranlı yetiştirdiğini ancak kendisi de dahil eğitimi yükselen herkesin ülkeden bir yolunu bulup çıkmak istediğini anlatıyor:
"Çevremde herkes yurtdışından bir doktora veya profesörlük almak, bir akademik fon kazanarak İran'dan ayrılmak için yollar arıyor. Ayrılmaya çalışmayanların ya aileleri zengin ya da babalarının fabrikalarında iyi iş pozisyonları hazır şekilde onları bekliyor."
İran'ın büyük bir genç nüfusa sahip olmasının temelinde devrim sonrası aile planlama kliniklerinin kapatılması. Ülkeyi yönetenler 20 milyon kişilik zinde ve itaatkar bir destekçi ordusu yaratmayı ve bu güçle İslam dünyasına liderlik etmeyi hedeflediler.
Eski inançlar zayıflıyor
20 yaşındaki bir başka öğrenci olan Kimya Zakeri ekonomik durumun berbat olduğunu babasının 1980'lerde yaşanan savaşta gazi olduğunu ve gerekirse Ayetullah Humeyni için canını vermeye hazır bir kişi olduğunu anlatıyor ve devam ediyor:
"Şimdi bile konuştuğumuzda gerçekleri ve varolan durumu kabullenmek itemiyor. Ailem çok mutsuz. Ekonomik ve siyasi durumun bundan çok daha iyi olması gerektiğini onlar da biliyor. İnsanların sisteme olan inançları eskisine göre çok daha zayıf."
Zakeri ülkede kimsenin eğlenemediğini, istediklerini veya ihtiyaç duyduklarını satın alamadığını ve herkesin yalnızca ay sonunu getirmeye çalıştığını sözlerine ekliyor.
Trump umutları yok etti
Genç nesil inanılmaz siyasi baskılarla dolu bir yakın tarihe tanıklık etti. Yapılan nükleer antlaşma ile 2015 yılında ortaya çıkan iyimser hava da ABD Başkanı Donald Trump ile yok olup gitti.
Şayan Momeni 27 yaşında bir diş hekimliği öğrencisi ve İran'In içinde bulunduğu durumdan ABD'yi sorumlu tutarak şöyle konuşuyor:
"Devrimle hiçbir alakası yok bu olanların. Daha ziyade Amerika yüzünden. Amerika Ortadoğu'yu yönetmek istiyor ama bunu yapamıyor. Şimdi de bize diz çöktürmek niyetinde ama bunu da başaramadı."
Herkesi düşman görmenin sonucu
Mania Filum ona katılmıyor ve şu karşılığı veriyor:
"Japonya da savaş sonrası 'Amerika'ya ölüm' sloganları atıp durabilirdi ama bunun yerine Amerika ile işbirliğine ve karşılıklı çıkar sağlayan işlere odaklandı. Bu da onların kalkınmasında ve ilerlemesinde büyük bir itici güç oldu. Ancak İran böyle değil. Hala Amerika düşman, İngiltere düşman diyoruz ve herkesi düşman görmekte ısrar ediyoruz. Bağımsız olalım tabi ama hangi bedellerle? Hayatlarımız sürekli daha kötüye gidecekse ne anlamı var?"
Bugün internet kullanan, uydu kanalları seyreden ve dış dünya ile irtibat halinde olan çoğu kişi sahip benzer görüşlere sahip.
Küresel bir dünyada 'tam bağımsızlık' fikrinin ütopya olduğu ve bunun toplumları sadece izole ve mutsuz etmeye, onları paranoyak ve geçimsiz hale getirmeye neden olduğuna dair görüşler, İran ve benzeri totaliter rejimlerin içine düştüğü durumlar yüzünden destek görüyor.
Arap Baharı genç nesli korkuttu
2011'de başlayan Arap Baharı'na da tanıklık eden bu nesil sonrasında bazı ülkelerin içine düştüğü kargaşa ve iç savaş sonuçlarından da çekiniyor. Örneğin Farahani bu tip devrimlerinpek de iyi şeyler olmadığını düşünüyor ve "Bence reformlar devrimlerden daha iyidir. Radikal değişiklikler varolan güzel ve doğru şeyleri de yok ediyor" diyor.
Gurur duyuyoruz
Aşçılık yapan 25 yaşındaki Muhammed Ahadi ise İran'ın geldiği noktayle gurur duyuyor. 40 yıl önce insanların hiçbir ifade özgürlüğü olmadığını söyleyen Ahadi "bugüne baktığımızda ise İran'In füze ve nükleer teknolojide geldiği noktalarla gurur duyuyoruz. Tüm dünyada biz konuşuluyoruz. Bu harika bir duygu çünkü çok güçlüyüz" diyor.
Ahadi ekonomik sıkıntıların özgürlüğün bir bedeli olduğuna ve buna değdiğine inanıyor. Ahaqdi sözlerini şöyle tamamlıyor:
"Evet ABD bizim önümüzde çünkü 300 yıl önce başladı ama bizim devrimimiz henüz 40 yaşında. Eğer bu devrim olmasaydı bugün Suudi Arabistan'ın durumunda olurduk. Herşeyimiz ABD'ye bağlı olurdu."
WhatsApp'ta ücretsiz bültenimize abone olun, Türkiye ve dünya gündeminden seçtiğimiz haberler her gün telefonunuza gelsin! Abone olmak için tıklayın