Covid-19 sonrası gözler hayvanat bahçelerinin oluşturduğu risklere çevrildi

Hayvanat bahçesinde tutulan bir orangutan
Hayvanat bahçesinde tutulan bir orangutan © AFP
By Sertaç Aktan
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Covid-19 pandemisi ile birlikte hayatımıza giren 'zoonotik' yani 'hayvan kaynaklı' hastalıklar aslında hayvanları evcilleştirmeye başladığımızdan ve onları bir arada tutmaya başladığımızdan bu yana insan türünü en ciddi şekilde tehdit eden şeylerden biri.

REKLAM

Covid-19 pandemisi ile birlikte hayatımıza giren 'zoonotik' yani 'hayvan kaynaklı' hastalıklar aslında hayvanları evcilleştirmeye ve onları bir arada tutmaya başladığımızdan bu yana insan türünü en ciddi şekilde tehdit eden şeylerden biri.

Koronavirüs sonrası araştırmacılar hayvanat bahçelerindeki durumu da gözden geçirmeye başladı. Bu mekanlar hayvanlardan insanlara virüslerin geçebileceği yerler olmakla birlikte insanlardan da hayvanlara ve hayvanların kendi aralarında hastalık bulaşması riskini arttıran yerler.

Dolayısıyla hayvanat bahçelerine ilişkin düzenlemeleri ve uygulamaları sorgulamak ve iyileştirmek için daha iyi bir dönem olmadı.

Vahşi hayvanların doğal ortamında yaşaması ve bunun için de o doğal ortamların koruma altında olması gerekirken onları bir ömür kafeslerde tutmanın ne o hayvanlar için ne de insanlar için iyi bir fikir olmadığı zaten etik olarak bilinen bir durumdu. Son pandemi ile birlikte artık daha dikkat çeken ve görünür bir mesele halini aldı.

Yapılan son bir çalışmaya göre örneğin İspanya'da hayvanat bahçelerinde tutulan hayvanların yüzde 40'ından fazlasında insanlara bulaşabilecek toxoplasmosis olarak bilinen parazitler tespit edildi. Bu parazitler insan beyninde, gözlerinde ve diğer organlarda önemli hasara yol açabiliyor. Hayvanat bahçelerinde yaygın hale gelen bir diğer hastalık da tüberküloz oldu.

ABD'deki hayvanat bahçelerinde tüberküloz artışı

Aynı araştırmada Amerika Birleşik Devletleri'nde yer alan hayvanat bahçelerinde ölümcül tüberküloz hastalığının artış gösterdiği belirtiliyor. Özellikle Afrika ve Asya fillerinde görüldüğü aktarılan tüberküloz Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından dünyadaki en ölümcül hastalıklar listesinde ilk 10 sırada yer alıyor olması insanlar açısından hayvanat bahçelerini son derece tehlikeli bir yer haline getiriyor.

Tüberküloz on yıllardır düşüş trendinde olan bir hastalık türü olsa da özellikle hayvanat bahçesinde dar alanlarda tutulan fillerin bu virüs için müsait bir rezervuar haline geldiği anlaşılıyor. ABD gibi artık çocukların tüberküloz aşısı olmadığı ülkelerde bu durum son derece ciddi bir tehdit unsuru.

Bu virüs hayvanlardan insanlara hava yoluyla da bulaşabiliyor. Bu da sadece fillere yakın olarak çalışanları değil ziyaretçileri de risk altına sokuyor.

2013 yılındaki bir örnekte Portland'da yer alan Oregan Hayvanat Bahçesi'nde 7 çalışan tüberküloza yakalanmıştı. 2019'da ise hem hayvanat bahçesi sayısında hem de vaka sayılarında artış olduğu görüldü. Washington, New York ve Missouri'de çok sayıda filde tüberküloz virüsü görüldü.

İnsandan hayvanlara da bulaşıyor

Aynı şekilde insanlarda bulunan influenza A, herpes simpleks 1, kızamık ve MRSA gibi hastalıklar da hayvanlara bulaşabiliyor.

Örneğin 2020 yılında New York'taki Bronx Hayvanat Bahçesi'ndeki kaplanların ve aslanların Covid-19 testleri pozitif çıktı.

Her geçen gün daha çok insan hayvanat bahçelerinin etik ve sağlık açısından yarattığı durum konusunda bilinçleniyor. Hayvanlar için hem tutsaklık hem de sağlık riski yaratan bu eğlence türünün insanlar açısından da oluşturduğu riskler Covid-19 dünyasında daha belirgin olmaya başladı.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Video: Dişileri ötüşüyle etkileyen dünyanın en tiz sesli sinek kuşu

Hollanda'da Covid-19 vaka sayıları bir haftada yüzde 95 arttı

BM: Gazze'de sıcaklık ve kirlilik nedeniyle su yoluyla bulaşan hastalıklar yayılıyor