Yer bilimci Prof. Dr Naci Görür: Deprem odaklı kentsel dönüşüm bir müteahhitlik projesine dönüştü

Prof. Dr. Naci Görür
Prof. Dr. Naci Görür © AA
© AA
By Dilek Gul
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Elazığ ve İzmir'de meydana gelen depremlerin ardından kentlerdeki binaların dayanıklılığı, çarpık kentleşme ve şehre nefes aldırmayan dikey yapılaşma yeniden tartışılıyor. Prof. Dr. Naci Görür'e göre 1999'dan bu yana ciddi ve kararlı bir hazırlık yok

REKLAM

2020'nin başlarında, 24 Ocak'ta Elazığ'da meydana gelen depremde 41 kişi, 30 Ekim’de İzmir Seferihisar açıklarında yaşanan 6.6 büyüklüğündeki depremde 117 kişinin hayatını kaybetti.

En fazla can kaybının yaşandığı bu depremlerle birlikte kentlerdeki binaların dayanıklılığı, çarpık kentleşme ve şehre nefes aldırmayan dikey yapılaşma yeniden tartışılıyor.

Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür'e göre her ne kadar son zamanlarda depreme yönelik bazı hazırlıklar olsa da 1999'dan bu yana ciddi ve kararlı bir hazırlık yok.

Görür: Deprem odaklı kentsel dönüşüm bir müteahhitlik projesine dönüştü

Görür 99'da yaşanan deprem sonrasında bazı farkındalık çalışmalarının yapıldığını ancak 5-6 yılın sonunda gelinen süreçte Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğinin unutulduğunu ifade ediyor.

''99 depreminden sonra Van depremi olduğunda ve orada da insanlarımız öldükten sonra bir kez daha heyecanlanıldı. Kentsel dönüşüm ortaya çıktı. Faydalı bir şey ama o kentsel dönüşüm de rantsal dönüşüme dönüştü. Bir müteahhitlik projesine dönüştü. Yani örneğin en fazla kentsel dönüşüm İstanbul'da oldu. Ama İstanbul'da en fazla darbeyi yiyecek yerde olmadı. Satıldığında para edecek, kar edecek yerlerde yapıldı. Müteahhit nerde para kazanırsa orada yaptı. Sonra Elazığ depremi ile bir daha heyecanlanıldı. Ama şu anda biraz daha ciddi görünüyor çalışmalar. Bu umut verici ama bu hızla çok mümkün görmüyorum.''

Elazığ depreminden sonra Erzincan-Karlıova ile Çelikhan-Erkenek arası daha riskli hale geldi. Buralarda 7 ve üzeri deprem bekliyorum
Prof. Dr. Naci Görür
Yer bilimci

Geçmişte Bingöl-Karlıova ve Elazığ için deprem uyarısında bulunan Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, şimdi de Erzincan-Karlıova ile Çelikhan-Erkenek arasının daha riskli hale geldiğini açıklıyor. Bu noktalarda 7 ve üzeri deprem bekliyor.

''Doğu Anadolu Fay Hattı üzerinde Elazığ depremi meydana geldi. 600 kilometre uzunluğundaki bu fay uzun zamandır sessizdi. Elazığ depremi ciddiye alınmalı çünkü stresini sağa sola transfer etmiş olabilir. Halbuki Kuzey Anadolu Fayı 1930'dan 1999'a kadar yedinin üzerinde sekiz tane deprem üretti. Ve enerjisini boşaltmadığı iki yer var. Marmara İstanbul ve Yedisu fayının olduğu yer Erzincan-Karlıova arası. Buralarda iki büyük deprem bekliyoruz şu anda. Kuzey Anadolu böyle davranırken, Doğu Anadolu Fay hattında en son depremler 1800'lerde yaşandı. O zamandan bu yana sessizdi. Dolayısıyla ilk büyük deprem 24 Ocak 2020'de Elazığ'da oldu.Doğu Anadolu Fay hattında böyle bir deprem meydana gelince ilk yer bilimci olarak bu fayın uyandığını ve endişe ettiğimi söyledim. Bunun nedeni de Doğu Anadolu Fayının da Kuzey Anadolu Fayı gibi davranabileceği.

İki fay hattı aynı anda kırılırsa İstanbul'da 7.6 büyüklüğünde deprem olabilir
Prof. Dr. Naci Görür
Yer bilimci

Marmara Bölgesi'nde beklenen büyük deprem içinde İstanbul'u işaret ediyor Prof. Dr. Naci Görür.

''Yer bilimci Prof. Tom Parsons'un yapmış olduğu çalışmaya göre Marmara'da 30 sene içinde deprem olma olasılğıı yüzde 64'tür. Artı, eksi 15 seneyi de düşünmek gerekir. Bu depremin büyüklüğü 7'nin üzerinde ve 40-45 saniye arası. Kumburgaz fay kolu kırıldığında 7.2 üretir. Bu fay kolu da Silivri-Yeşilköy açıkları arasında uzanan koldur. İkinci kol da yaklaşık 45 kilometre uzunluğunda ve Adalar'ın güneyinde olan koldur. O kırılırsa en fazla 7. Ama ikisi birden kırılırsa 7.6'ya gidebilir. Kaldı ki ikisinin birden kırılma olasılığı da var. 1766'da bu yaşanmış İstanbul'da. Bu depremde her yer etkilenecek. Güneyde Bursa'dan tutun da İstanbul, Adapazarı, İzmit, Sakarya bölgesi, Edirne, Tekirdağ ve çevreleri depremi hissedecek.''

Görür, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Türkiye ve İstanbul için depremi en öncelikli sorun olarak açıklamasını önemsiyor. Ama deprem konusunda yerel yönetim ve merkezi yönetimlerin bir araya gelememesinden de şikayetçi.

''Her şeye rağmen hükümetin de son bir iki senede İstanbul'u depreme hazırlama konusunda ciddi adımları var. Mesela resmi daireler, yollar, tüneller güçlendirildi. Bu önemli deprem olduğunda devletin yıkılmaması lazım. Çünkü hizmet verecek. Ancak depremde asıl can kaybına neden olacak bu binalar değil, halkın oturduğu yerden can kaybı gelecek. Burada da bir şey yapılmadı. Halka siz binalarınızı kontrol ettirin, eğer binalarınız çürükse yapın demenin de bir anlamı yok. Halk da para yok yani. Halkın çok küçük bir kesimi binası çürükse yıkar ya da başka yerden alır. Burada asıl beklenen devletin yerel yönetimlerle birlikte halka ucuz ve onları sarsmadan uzun dönemli krediler vermesi. Vatandaşın kendi evini yapabileceği koşullar yaratılmalı ki dönüşüm olsun. Çok geciktik, gecikiyoruz da. Devlet bunu bir seferberlik havasında almıyor. Önemli olan risk yönetimidir.''

İstanbul beklenen depreme hazır mı?

1999'da Gölcük ve Düzce'de meydana gelen iki depremin ardından İstanbul ile ilgili uyarılara daha fazla kulak verildi ve deprem riskini en aza indirmek için bir dizi değişiklikler yapıldı ve önlemler alındı.

Kayıpları ağır olan bu iki deprem sonrasında, İstanbul'un boş arazileri ve parkları toplanma yerleri olarak belirlenmesi, inşaat yönetmeliklerinde değişikliklere gidilmesi ve zorunlu deprem sigortasının getirilmesi bu önlemlerden bir kaçı. Ancak deprem riskini azaltmak için yapılan çalışmaların ne kadar başarılı olduğu hala en büyük tartışma.

İstanbul’daki 1 milyon 166 bin binanın büyük bir kısmının deprem riski yüksek. 7.5 büyüklüğündeki olası bir deprem senaryosuna göre 194 bin bina orta ve üstü hasar, 48 bin bina ağır ve çok ağır hasar alabilir
Dr. Tayfun Kahraman
İBB Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Deprem Çalıştay'ında konuşan İBB Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanı Dr. Tayfun Kahraman'a göre İstanbul’daki 1 milyon 166 bin binanın büyük bir kısmının deprem riski yüksek.

Ve 7.5 büyüklüğündeki olası bir deprem senaryosuna göre 194 bin bina orta ve üstü hasar, 48 bin bina ağır ve çok ağır hasar alabilir. 463 hasarlı içme suyu noktası, 1045 hasarlı atık su noktası ve 355 hasarlı doğalgaz noktası zarar görebilir. Bu nedenle dayanıklı ve sürdürülebilir kentler inşa etmek önemli.

Yine İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin bir başka çalışmasına göre İstanbul'da 7,5 büyüklüğündeki olası bir depremde ortalama 14 bin 148 kişi yaşamını yitirebilir. Ayrıca İstanbul'da beklenen bu büyüklükteki bir depremde yaklaşık 2 milyon kişi için 640 bin hanelik acil barınma ihtiyacı ortaya çıkabilir.

Yapı tespit taramaları risk sıralamasına göre başlatıldı. Öncelik 2000 yılı öncesinde inşa edilen ve mevcut deprem yönetmeliğine uymayan Avcılar ve Silivri'deki 790 binada
Sibel Özkan
İBB İstanbul Şehircilik Atölyesi Müdürü

Tüm bu veriler doğrultusunda İBB, Deprem Seferberlik Eylem Planı kapsamında 'Yapı Tespit Taramaları' çalışması için sahada. Bina taramalarına, Avcılar ve Silivri'den başlayan İBB ekipleri, üç yılın sonunda yaklaşık 1 milyon 200 bin binanın envanterini ortaya koyması hedefliyor.

Fakat tespit taramaları risk sıralamasına göre başlatıldı yani öncelik 2000 yılı öncesinde inşaa edilen ve mevcut deprem yönetmeliğine uymayan 790 binada.

REKLAM

Avcılar'daki yapı tespit taramalarını takip eden euronews'e açıklamalar yapan İstanbul Büyükşehir Belediyesi İstanbul Şehircilik Atölyesi (İŞAT) Müdürü Sibel Özkan, şimdiye kadar yapılan taramaların sonuçlarına göre kentin yapısal anlamda kötü olduğunu ama sorunun çözümsüz olmadığını söylüyor.

''Depreme karşı önlem alabilmemiz için binalarımızın durumlarını bilmemiz önemli. Ekiplerimiz sahada. Yapılan çalışmalar sonrasında bir deprem sonrasında binanın yüzde kaç oranında dayanabileceğini hesaplamış oluyoruz. Buradan aldığımız sonuçlardan sonra binanın yapısal ve hukuksal durumu ile ilgili tabloyu ortaya koyup dönüşümü veya güçlendirilmesi nasıl olur diye vatandaşlarımızla eşgüdümlü çalışmak istiyoruz. Bazı konularda vatandaşlarımızın da çaresiz kaldığının farkındayız. Mesela güçlendirme yapmak istese de hukuki olarak güçlendirme yapamıyor. Ya da yeniden yapmak istese de yeni imar planın getirdiği kısıtlamalardan dolayı binasını yeniden yapamıyor. Bu hukuksal durumları da çözmek adına bazı çalışmalar da yürütülüyor. Hatta en son Sayın Başkanımızın meclisimize sunduğu bir teklif vardı. Bu teklif bütün ilçelerdeki kat kayıplarının ruhsata tabi olarak düzenlenmesi ile ilgiliydi. Bunun bütün ilçelerde uygulanabilir hale getirilmesi çok faydalı olacak. Çünkü bizim sorunumuz binamızın ne kadar kötü olduğunu bilmekten ziyade binamıza çözüm üretmek. Vatandaşımız bunda zorlanıyor. Bakanlıkla yürütülen işler söz konusu bu durumun aşılması için.''

Şimdiye kadar yapı tespit taramaları için gidilen binaların yaklaşık yüzde 27'sine giremedik. Çünkü vatandaşımız binaları incelendiğinde yıkıma kadar gidecek zorlayıcı bir sürece girileceğine inanıyor. Halbuki amacımız binanın durumunu görüp beraber çözüm üretmek
Sibel Özkan
İstanbul Büyükşehir Belediyesi İstanbul Şehircilik Atölyesi (İŞAT) Müdürü

Özkan'ın önerilerinden biri paranın yeni yapılara değil, mevcut riskli ve kötü yapıların iyileştirilmesine harcanması. Çünkü insanların çoğu yapısının depremde dayanmayacağını hatta belki de yıkılacağını biliyor olmasına rağmen bu binalarda oturuyor. O nedenle bu mecburiyetin ortadan kaldırılmasının önemli olduğunu söylüyor.

İŞAT Müdürü Sibel Özkan, binaların envanterini oluşturmak için yapı tespit çalışmaları yapan ekiplerin zaman zaman bina sahipleri tarafından binalara sokulmadığını belirtiyor.

Hatta şimdiye kadar yapı tespit taramaları için gittikleri binaların yaklaşık yüzde 27'sine giremediklerine dikkat çekiyor. Nedeni ise güvensizlik.

REKLAM

''En büyük sıkıntı vatandaşımızın bize binalarının incelenmesi konusunda güven duyamaması maalesef. Hak vermiyor değilim. Binaları incelendiğinde yıkıma kadar gidecek zorlayıcı bir sürece gideceğine inanıyorlar. Oysaki bu 6306 sayılı kanun kapsamında yapılan riskli bina tespiti değil. Bizim yaptığımız uygulama bu incelemenin bir tık daha altında. Binanın bize deprem anında göstereceği davranışı anlatıyor. Aslında yol gösterici bir tavır sergilemek istiyoruz vatandaşlarımıza. Endişelerini çok iyi anlıyorum başka bir yere gidemeyecek, kiraya çıkamayacak veya yeni bir bina yapamayacaklarını düşündükleri için mevcut binalarından olmak istemiyorlar. Ama bizim niyetimiz bu değil, binanın durumunu görüp beraber çözüm üretmek.''

Avcılar'da yapı tespit çalışmaları halkı ikiye bölündü

Yapı tespit çalışmaları yapan İBB ekipleri günde yaklaşık bin binaya girdiklerini söylüyor. Ancak bu binalara girmek pek kolay değil. Çünkü apartman sakinlerinin tamamının ikna edilmesi gerekiyor. Aksi durumda binalarda hasar tespit taramalarını yapmak mümkün değil. Yurttaşların bir kısmı binalarının sağlam çıkmaması durumunda yıkılmasından endişe ederken, bir kısmı da bu kontrollerin yapılmasını destekliyor. O nedenle kapılarını açıyor, gerekli kolaylıkları sağlıyor. Ancak kapılar açılsa da ekiplerin her işlem öncesi ve sonrasında karşılaştığı soru; Peki ya bundan sonra ne olacak?

Görüntü editörü • Mert Can Yilmaz

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Covid-19 tablosu: 174 can kaybı, bin 3'ü hasta 10 bin 220 yeni vaka

Depremzedeler yıkımın ikinci ayında anlatıyor: 'Sağ kurtulduk ama travma yaşıyoruz'

İstanbul depremi: Uzmanlar nelere dikkat çekiyor?