Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder, 'çözüm sürecinin' başlarına denk gelen 2013 yılının Mart ayında da İmralı'ya giden heyette yer alıyordu.
DEM Partili Sırrı Süreyya Önder ile birlikte Cumartesi günü İmralı'da PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşen Pervin Buldan, ''Bu topraklara illa ki barış gelecek ama sanırım barışa en yakın olduğumuz zaman içerisindeyiz. İmralı’da çok olumlu ve iyi bir görüşme yaptık. Evet, devir barış ve demokrasi devri'' dedi.
Buldan'ın Serbestiyet'ten Hilal Köylü'ye yaptığı açıklamada Öcalan’la görüşmelerinin 'çok olumlu ve iyi' geçtiğini vurgulayarak yeni yılın ilk günlerinde Meclis'teki partilerle görüşmek için randevu isteyeceklerini söyledi ''Bu görüşmeleri yine Sırrı Süreyya Önder ile birlikte yapacağız ama büyük olasılıkla Ahmet Türk de katılacak heyetimize.''
“Barış ve demokrasi isteniyorsa herkesin elini taşın altına koymasının vakti geldi artık'' diyen Buldan, daha önceki 'çözüm süreci'nin herkese ders olduğunu belirtti ve ''Bir dönemi daha heba etmemek gerekiyor'' diye ekledi.
Buldan “Ben her zaman umutluyum barış konusunda. Bu topraklara illa ki barış gelecek ama sanırım barışa en yakın olduğumuz zaman içerisindeyiz. İmralı’da çok olumlu ve iyi bir görüşme yaptık. Evet, devir barış ve demokrasi devri” dedi ve Öcalan’ın PKK’ya ne zaman silah bırakma çağrısı yapacağı konusunda henüz bir tarihin belli olmadığını aktardı.
İmralı'daki görüşme
DEM Parti vekilleri Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder'den oluşan iki kişilik heyet, Kürdistan İşçi Partisi (PKK) lideri Abdullah Öcalan ile görüşmek üzere Cumartesi günü İmralı Adası'na gitti.
Adalet Bakanlığı, DEM Parti'nin Öcalan'la görüşmek için yaptığı başvuruya olumlu yanıt vermişti. DEM Parti heyetinin hava şartlarına göre Cumartesi ya da Pazar günü İmralı'ya ziyareti bekleniyordu.
Euronews Türkçe'nin Perşembe günü ulaştığı Adalet Bakanlığı kaynakları, görüşmenin yeni yıla girmeden gerçekleşebileceğini belirtmişti. Cumartesi günü DEM Partili Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan İmralı'da Öcalan ile görüştü. İki ismin İmralı Adası'na nasıl gittiği ise güvenlik sebepleriyle açıklanmadı.
Saat 11:00'de başladığı belirtilen görüşmenin ardından iki ismin 17:30'da adadan ayrıldığı açıklandı. Buldan ve Önder, çözüm sürecinin başlarına denk gelen 2013 Mart ayında da İmralı'ya giden heyette yer alıyordu.
Öcalan'ın mesajı
Görüşmeye katılan Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder'in imzasıyla Pazar günü yayımlanan açıklamada, "İmralı’da Sayın Abdullah Öcalan ile 28 Aralık 2024 tarihinde kapsamlı bir görüşme gerçekleştirdik. Kendisinin sağlığı iyi, morali oldukça yüksekti. Kürt Sorununa kalıcı çözüm bulmaya yönelik yaptığı değerlendirmeler hayati önemdeydi" dendi.
Heyetin yazılı mesajında aktardığına göre Öcalan'ın mesajları şöyle:
- Türk-Kürt kardeşliğini yeniden güçlendirmek tarihi bir sorumluluk olduğu kadar tüm halklar için de kader belirleyici bir önem ve aciliyet kazanmıştır.
- Sürecin başarısı için Türkiye’deki tüm siyasi çevrelerin dar ve dönemsel hesaplara takılmadan inisiyatif alması, yapıcı davranması ve pozitif katkı sunması elzemdir. Bu katkıların en önemli zeminlerinden biri de şüphesiz TBMM olacaktır.
- Gazze ve Suriye’de yaşanan hadiseler göstermiştir ki, dışarıdan müdahalelerle kangrenleştirilmeye çalışılan bu sorunun çözümü artık ertelenemez bir hal almıştır. Bunun ciddiyetiyle doğru orantılı bir çalışmayı başarıya ulaştırmak için muhalefetin de katkı ve önerileri değerlidir.
- Sayın Bahçeli’nin ve Sayın Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigmaya, ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sunacak ehil ve kararlılığa sahibim.
- Heyet bu yaklaşımımı gerek devletle gerekse siyasi çevrelerle paylaşacaktır. Bunlar ışığında gereken pozitif adımı atmaya ve çağrıyı yapmaya hazırım.
- Bütün bu çabalarımız, ülkeyi hak ettiği düzeye taşıyacak ve aynı zamanda demokratik bir dönüşüm için de çok kıymetli bir kılavuz olacaktır.
- Devir Türkiye ve bölge için barış, demokrasi ve kardeşlik devridir.
Bahçeli'nin Öcalan ve İmralı görüşmesi çağrıları
Bahçeli 1 Ekim 2024'te yapılan TBMM'nin açılışındaki DEM Parti sıralarıyla tokalaşmasından bu yana Abdullah Öcalan hakkında birçok kez çağrı yaptı.
15 Ekim'deki grup toplantısında Bahçeli, Öcalan'ın Türkiye'ye getirildiği sırada "Türkiye'ye dönünce hizmet edeceğim" sözlerini hatırlatarak PKK liderinden örgüt militanlarına silah bırakıp, teslim olması yönünde talimat vermesini, "Terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin" sözleriyle istedi.
Bu konuşmasından tam bir hafta sonra Bahçeli, yeniden bir Öcalan çağrısı yaparak PKK liderinin tecridinin kaldırılmasını ve akabinde Meclis'te konuşma yapmasını talep etti.
"Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin TBMM'de DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Umut hakkının kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın."
Bunun ardından DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan, 23 Ekim Çarşamba günü İmralı Cezaevi'nde amcası Abdullah Öcalan ile görüştü. DEM Parti milletvekili Öcalan 24 Ekim Perşembe günü X hesabından yaptığı açıklamada, "Sayın Öcalan görüşmede genel siyasi gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulunarak kamuoyuna şu mesajın iletilmesini istedi: 'Tecrit devam ediyor. Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim,” ifadelerine yer verdi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli son olarak 22 Aralık Pazar günü, 'İmralı' çıkışının arkasında durarak, 'İmralı ile sağlanacak görüşmeler sonucunda terörün bittiği, terör örgütünün lağvedildiği ortak gelecek ideali, insan ve millet sevgisi çerçevesinde açıklanmalıdır,' sözlerini dile getirdi.
2013 - 2015 çözüm sürecinde neler olmuştu?
AB, ABD, Türkiye ve pek çok diğer ülke tarafından terör örgütü kabul edilen Kürdistan İşçi Partisi (PKK) ile devlet arasındaki çatışmaları sonlandırmaya yönelik çabaların en somut girişimlerinden biri olan "çözüm süreci" 2013 ile 2015 yılları arasında yaşandı.
İmralı Adası'nda tutuklu bulunan PKK lideri Öcalan ile bir dizi görüşmeler yapıldı.
Süreç başlamadan önce 2012 yılının sonlarına doğru dönemin Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) müsteşarı Hakan Fidan’ın İmralı Adası’na giderek Öcalan ile görüştüğü ortaya çıktı.
Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan da 2012 Aralık ayında TRT canlı yayınında "Adayla görüşmeler halen var. Çünkü netice almamız lazım. Bunun ışığını görüyorsak adımı atmaya devam ederiz," diyerek İmralı ile görüşüldüğünü açıkladı.
Çözüm süreci zamanında Kürt siyasetinin öncüsü olarak Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) siyaset arenasında yer alıyordu ve o süreçte BDP milletvekilleri yoğun İmralı ziyaretleri gerçekleştirdi.
Çözüm sürecinin toplumda yer bulabilmesi adına oluşturulan "Akil İnsanlar Heyeti" halkla temas kurmaya başlayarak süreci aktarmaya çalıştı.
Heyette siyasetçi, yazar ve akademisyenlerin yanı sıra sanat dünyasından; Kadir İnanır, Yılmaz Erdoğan, Orhan Gencebay gibi isimler de yer alıyordu.
21 Mart 2013'te Diyarbakır’daki Nevruz kutlamalarında Abdullah Öcalan’ın "silah bırakma çağrısına" dair yazdığı bir mektup okundu ve Öcalan mektupta “silahlı unsurların sınır ötesine çekilme zamanının geldiğini” duyurdu.
Abdullah Öcalan 1999'da tutuklanmasının ardından örgütün liderlik eden Murat Karayılan, 25 Nisan 2013’te PKK’nın 8 Mayıs tarihinde geri çekilmeye başlayacağını ilan etti.
Geri çekilmeyle ilgili tartışmalı bir süreç yaşanırken Erdoğan, Haziran ayından örgütün sadece yüzde 15'nin sınır ötesine çekildiğini belirtti.
Geri çekilme ile ilgili tartışmalar yaz boyunca devam ederken, Kürdistan Topluluklar Birliği (Koma Civakên Kurdistanê - KCK) 9 Eylül 2013’te geri çekilmeyi durduklarını açıkladı.
Çözüm süreci için hazırlanan yasa tasarısı "Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun" adıyla Temmuz 2014 yayımlanarak kanunlaştı, Ekim 2014'te yürürlüğe girdi.
Dönemin Genelkurmay Başkanı Necdet Özel Ağustos 2014'te "Hükümet yol haritasını bize vermedi, basından öğreniyoruz. Keşke görüşümüz sorulsaydı. Hükümet silahsız çözüleceğini söyledi, analar ağlamasın isteriz. Çözüm sürecinde kırmızı çizgiler aşılırsa gerekli cevabı veririz" açıklamasını yaptı.
Abdullah Öcalan da bu süreçte 15 Ekim 2014'e kadar yeni adımlar atılması için hükümetten talepte bulundu.
O dönem Halkların Demokratik Partisi (HDP) IŞİD tarafından kuşatılan Suriye'deki Kürt bölgesi Kobane için "Kobane'nin düşmesi halinde çözüm süreceğinin biteceğini" belirtti.
2015 yılına girerken hem içeride hem de dışarıda artan siyasi gerilimler, bölgede yükselen şiddet olayları ve karşılıklı güvensizlik, çözüm sürecinin sona yaklaştığının sinyallerini verdi.
Silahlı çatışmaların sona ermesi ve silahların bırakılması için başlatılan çözüm sürecine denk gelen 7 Haziran seçimlerinden önce 28 Şubat 2015'te 10 maddelik ‘Dolmabahçe Mutabakatı’ açıklandı.
Çözüm sürecinin resmiyet kazanması açısından oldukça önemli bir adım olan Dolmabahçe Mutabakatı için, İmralı heyetinde yer alan dönemin HDP Milletvekilleri Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder, İdris Baluken ile dönemin Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, İçişleri Bakanı Efkan Ala ile Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı Muhammed Dervişoğlu Dolmabahçe Sarayı’nda bir araya geldi.
HDP'li Sırrı Süreyya Önder'in okuduğu açıklamada, 'çatışmasızlık' vurgusu yapılarak ve "Zaman zaman aksamalar ve kırılmalarla yürütülen diyalog süreci resmi, ciddi ve sorumlu bir aşamaya gelmiş bulunmaktadır" denildi.
Mutabakatın açıklanmasından kısa bir süre sonra konuşan Erdoğan, ''Tabii silahların bırakılması çağrısı bizler için çok çok önemli bir beklentiydi. Bu demokratik açılım süreci ile başlayan bir çağrıdır. Milli birlik ve kardeşlik projesi ile başlayan, şimdi de çözüm süreci ile devam eden ve bunu artık noktalayalım diye hasretle beklediğimiz bir çağrıdır” ifadelerini kullandı.
Haziran 2015'te yapılan genel seçimler, sürecin gidişatını doğrudan etkileyen önemli bir dönemeç oldu. HDP, barış sürecine verdiği destekle Kürt seçmenlerin yanı sıra barış yanlısı farklı kesimlerden de oy alarak yüzde 13’lük bir oranla ilk kez barajı aşarak güçlü bir şekilde parlamentoya girdi.
Bu sonuç, AK Parti'nin 13 yıllık tek başına iktidarını sona erdirdi ve koalisyon görüşmeleri başladı. Ancak siyasi gerilimler artarken, HDP'nin Meclis'e girmesinin ardından çözüm süreci için destek zayıfladı.
Seçimden kısa bir süre sonra, Temmuz 2015’te Suruç’ta meydana gelen IŞİD saldırısı ve ardından PKK'nin iki polisi öldürmesiyle süreç tamamen sona erdi.
Hükümet, Dolmabahçe Mutabakatı’nı reddettiğini açıkladı ve çözüm sürecine son verdi.
Çözüm sürecinin bozulmasıyla Erdoğan ''Ben oradaki toplantıyı doğru bulmuyorum. Çünkü bu toplantıda hükümetin başbakan yardımcısıyla şu anda parlamento içinde olan bir grubun yan yana fotoğraf vermesini doğru bulmuyorum. Ne Dolmabahçe mutabakatı? Nereden çıkmış böyle bir şey? Böyle bir mutabakat falan söz konusu değil'' dedi.
Güneydoğu Anadolu’da hendek operasyonları ve şehir çatışmaları yaşandı.
Koalisyon görüşmelerinin sonuçsuz kalması sonrasında seçimlerin yenilenmesi kararı alındı. Kasım 2015’te tekrar yapılan seçimlerde AK Parti, oylarını artırarak yeniden tek başına iktidar oldu.