Newsletter Haber Bülteni Events Etkinlikler Podcasts Video Africanews
Loader
Bize Ulaşın
Reklam

Libya'nın doğusunu kontrol eden Halife Hafter hakkında ne biliniyor?

Libya'nın doğusunda konuşlu silahlı kuvvetlerin başındaki General Halife Hafter, El Merc'e verdiği bir röportaj sırasında, 18 Mart 2015
Libya'nın doğusunda konuşlu silahlı kuvvetlerin başındaki General Halife Hafter, El Merc'e verdiği bir röportaj sırasında, 18 Mart 2015 ©  AP Photo
© AP Photo
By Gregory Holyoke
Yayınlanma Tarihi Son güncelleme
Haberi paylaşın Yorumlar
Haberi paylaşın Close Button

AB heyetinin, Libya’nın doğusunu büyük ölçüde kontrol eden General tarafından aşağılanmasının ardından Euronews, Halife Hafter’in nasıl önce gözden düştüğünü, sonra yeniden güç kazandığını ve bu gücü korumasına kimlerin destek verdiğini inceliyor.

REKLAM

Geçtiğimiz salı günü, üst düzey bir AB heyeti, Libya’nın doğusundaki Bingazi şehrine giderek, Libya’dan Avrupa’ya kuzeye doğru artan göçmen sayısını sınırlama yollarını görüşmeyi umuyordu. Ancak AB dışişleri bakanları ile Göçten Sorumlu Avrupa Komiseri Magnus Brunner da dahil olmak üzere heyette yer alanlar, salı günü Bingazi Havalimanı’na varışta “istenmeyen kişi” (persona non grata) ilan edildi ve Libya topraklarını terk etmeleri istendi.

Hiçbir görüşme yapılmadı, anlaşma sağlanmadı. Adı açıklanmamak kaydıyla konuşan Avrupalı bir kaynağa göre, Libya’nın doğusunun önemli bir kısmını kontrol eden askeri lider Halife Hafter, AB heyetini, Bingazi merkezli yönetimin meşruiyetini tanımaya zorlayacak şekilde kurgulanmış bir toplantı düzenledi.

Kaynak, heyetin Libya’dan sınır dışı edilmesini diplomatik bir 'tuzak' olarak nitelendirdi.

AB bu “aşağılama” konusunda kamuoyuna pek açıklama yapmazken, görüşme yapmak istedikleri kişinin General Halife Hafter olduğu anlaşılıyor.

Uluslararası alanda tanınmış meşru hükümeti yönetmemesine rağmen, Libya Ulusal Ordusu’nun başındaki Hafter, 2011’de Muammer Kaddafi’nin devrilip öldürülmesinden sonra birleşik bir devlet olamayan Kuzey Afrika ülkesinin fiili yöneticisi haline geldi.

Bugün Libya’daki en güçlü kişi olarak görülen Hafter, bir zamanlar kendisi de “istenmeyen kişi” idi ve Muammer Kaddafi’nin devrilmesine kadar sessizce sürgünde yaşadı.

Yakın dostlarınızı yanınızda tutun

İngiltere'nin 8 yıllık Libya işgali başladığında, kuzeydoğu Libya’da Arap bedevi bir ailede doğan Halife Bilkasım Ömer Hafter, müttefiklerine göre “çok sessiz, pek çalışkan olmayan bir gençti.”

Ancak Bingazi Askeri Akademisi’ne kabul edildi. Akademideki arkadaşları ondan, “Çok disiplinli bir çocuk,” diye bahsediyor. “Dövüş başlatmazdı ama sırası geldiğinde nasıl mücadele edeceğini bilirdi."

Orada o dönem bir üst sınıfta öğrenci olan Muammer Kaddafi ile tanıştı.

Libya'nın eski lideri Muammer Kaddafi Trablus'ta orduyu selamlarken, 1 Eylül 1987
Libya'nın eski lideri Muammer Kaddafi Trablus'ta orduyu selamlarken, 1 Eylül 1987 AP Photo

İkisi çabucak arkadaş oldu: Hafter, Kaddafi için “bir melek” derken, ikili, Mısır’da monarşiyi deviren siyasi darbeden etkilenen devrimci ruhla birleşti.

Hafter, dönemin Irak Başkan Yardımcısı Saddam Hüseyin’e hayrandı. Oğluna “Saddam” adını vermesi de bu hayranlığın bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.

Uzmanlara göre Hafter, unvanını seçerken Yugoslav lider Tito’ya gönderme yaptı.

Mezuniyetinden 3 yıl sonra, 1969’da Hafter, Kral İdris’in devrilmesinde ve Kaddafi’nin iktidara gelmesinde önemli rol oynadı.

Sonraki yıllarda Sovyetler’de askeri eğitim aldı ve 1973 Yom Kippur Savaşı’nda İsrail işgali altındaki Sina’ya giren Mısır kuvvetlerine destek veren Libya birliklerini komuta etti.

Bu, Hafter ile Kahire liderleri arasındaki kalıcı ilişkiyi pekiştirdi.

Düşmanlarınızı daha da yakın tutun

1986 yılında Hafter, albaylığa terfi etti ve ardından Libya ordusunda genelkurmay başkanı oldu. Kaddafi rejimi giderek daha otoriter ve kural tanımaz bir hal alırken, Hafter’in yükselişi durdurulamaz gibi görünüyordu. Ancak birden bire şansı tersine döndü: Kaddafi’nin gözde komutanı olan Hafter, 1980’lerin sonlarında komşu Çad’a düzenlenen ve felaketle sonuçlanan bir harekâtı yönetti. Bu operasyon sırasında Hafter dahil yaklaşık 700 Libyalı asker esir alındı.

Hafter ve askerleri hapishaneye atıldı. Ancak onları kurtaran Libya değil, ABD oldu. Libya analisti Anas El Gomati, bunun Hafter-Kaddafi ilişkisi açısından dönüm noktası olduğunu söylüyor.

Libya’nın ilk düşünce kuruluşunun kurucusu El Gomati, Euronews’e verdiği röportajda, “Elbette Hafter, Kaddafi’nin seçilmiş kılıcıydı. Ta ki, bu kılıç dönüp onun içine saplanana kadar,” diyor.

El Gomati’ye göre Hafter, “bir günah keçisi olarak terk edildi ve ardından Virginia’da, Washington’a birkaç kilometre uzaklıkta, tam 20 yıl boyunca intikam planları yaptı.”

“Kaddafi’ye sadece karşı çıkmadı. Onun karanlık yansımasına dönüştü. Otoriter kontrolün her dersini ondan öğrendi.”

Libya askeri, Trablus dışındaki bir havaalanında Kaddafi tarafından Afrika devlet başkanları onuruna düzenlenen görkemli bir gösteride performans sergiliyor, 1 Eylül 2009.
Libya askeri, Trablus dışındaki bir havaalanında Kaddafi tarafından Afrika devlet başkanları onuruna düzenlenen görkemli bir gösteride performans sergiliyor, 1 Eylül 2009. AP Photo

Gerçekten de Hafter, sonraki 24 yılını sürgünde ve muhalif gruplarla çalışarak geçirdi. ABD’nin başkenti Washington’a çok yakın bir yerde, CIA’in merkezi Langley’de yaşadı.

2019’da BBC’ye konuşan eski bir danışmanı Mohamed Bouzier de benzer bir yorum yaptı: “Kaddafi onun içindeydi. Kaddafi’nin ülkeyi nasıl yönettiğine dair içinde büyük bir kıskançlık taşıyordu.”

Ancak bazı kaynaklar, Hafter’in sürgündeyken Kahire’de Kaddafi tarafından hediye edilen lüks bir malikanede yaşadığına dair söylentiler olduğunu belirtiyor. Bu ev, Hafter’in güçlü oğlu Saddam’ın büyüdüğü ev olarak biliniyor.

Geri dönüş

2011’de Arap Baharı patlak verdiğinde Libya sokakları da protestolarla doldu. Hafter, yıllarca Batılılara Kaddafi’yi devirmek için planlar anlatmış, hatta Libya uzmanı Claudia Gazzini’ye göre “Amerikalılara yanaşmıştı.” Ancak şimdi sahaya dönme zamanı geldiğini düşündü ve Trablus’a gitti.

Ancak Uluslararası Kriz Grubu’ndan Gazzini, Hafter’in ABD’nin yönlendirmesiyle geri döndüğü iddialarına şüpheyle yaklaşıyor: “Bunu hiç bu kadar açık söyleyen birini duymadım.”

Zaten geri dönse bile hemen başarı sağlayamadı. 2012-2013’te Trablus’a yerleştiğinde, kentte çok sayıda silahlı grup olduğu için kimse onu ciddiye almıyordu.

Libyalı bir adam, Doğu Libya'daki Bingazi'nin merkezindeki adliye binasında üst düzey isyancı komutan Halife Hafter'i öpüyor, 18 Mart 2015.
Libyalı bir adam, Doğu Libya'daki Bingazi'nin merkezindeki adliye binasında üst düzey isyancı komutan Halife Hafter'i öpüyor, 18 Mart 2015. AP Photo

El Gomati ise daha doğrudan konuşuyor: “Hafter o dönemde sadece bir dipnottu. Soğuk Savaş’tan kalma bir fosil.”

Asıl sahneye çıkışı 2014 yılında, Bingazi’de “aşırılık yanlılarını temizlemek” amacıyla başlattığını söylediği “Onur Operasyonu” ile oldu.

Ancak Gazzini, Hafter’in yine ciddiye alınmadığını söylüyor: “Televizyona çıkıp arkasına bir harita alarak ‘İslamcılar’a karşı isyan etmeliyiz’ demesi oldukça acemiceydi.”

Gazzini ve Eaton, Hafter’in söylemlerine kuşkuyla yaklaşıyor: Ona göre Hafter için her zaman “iyi İslamcılar” ve “kötü İslamcılar” vardı. Eaton, Hafter’in komutasında çok sayıda Selefi olduğunu ancak bunların sadece emir alan kişiler olduğunu belirtiyor.

Yine de bu operasyon, Hafter’in Libya’nın ikinci büyük kenti Bingazi ve ülkenin doğusunda güç kazanmasını sağladı.

Aile içeride, dostlar dışarıda

Yıllar içinde Hafter, Kahire’de güçlü ilişkiler kurmuştu. Ancak Libya’ya döndüğünde Mısır da devrimci bir dalga içindeydi ve İslamcı Müslüman Kardeşler hareketine yöneliyordu.

Gazzini'nin aktardığına göre, “Libya’da bir cihatçı tehdidi vardı ve Mısır ise oldukça zayıf durumdaydı. 2013’ten önce, yani (Cumhurbaşkanı Abdülfettah) Sisi’den önce, Mısır’ın çökebileceğine dair bir korku hakimdi... Avrupa da Mısır’ın çökmemesini istiyordu.”

Zor kararlarla karşı karşıya kalan ve Kuzey Afrika'da IŞİD gibi grupların etkisini artırmasından endişe eden kimi analizciler, Avrupalı liderlerin, gücü ve ordusu giderek artan Hafter’e sessiz bir onay verdiklerini düşünüyor: İşi kendi bildiği gibi yürütmesine göz yumuldu.

El Gomati’ye göre: “Yeni bir Kaddafi’ye ihtiyaç duyuyorlardı; demokrasinin bulaşıcı olmasını engelleyebilecek biri... Hafter bu kalıba uyuyordu: acımasız, hırslı ve destek karşılığında egemenliğini takas etmeye hazır.”

Mısır da onu tanıdık bir figür olarak destekledi. Hem bölgeyi bilen, hem de karşı karşıya oldukları tehlikeleri anlayan biri olarak gördüler.

Bu destek listesi –sessiz ya da açık olsun– burada bitmedi. Kahire’nin yanı sıra, Moskova’dan Washington’a kadar birçok başkent Hafter’i desteklemeye başladı. Ancak Birleşmiş Milletler, onun geniş ölçekteki otoritesini meşru bir devlet başkanı olarak tanımadı.

Bölünmüş Libya’da bir 'aile şirketi'

Bu süreçte Hafter ailesi muazzam bir servet biriktirdi. Oğulları Libya’nın dört bir yanındaki stratejik pozisyonları kontrol ediyor: Saddam Hafter kara kuvvetlerini, Khaled özel koruma birimini, Belkacem Libya’nın yeniden inşa fonundaki milyarları, Sedig ise uzlaşı görüşmelerini yönetiyor.

El Gomati’ye göre, Hafter’in ailesi Libya’da “devlet içinde devlet” kurmuş durumda. Petrol sahaları, limanlar, havaalanları, askeri üsler, hatta merkez bankasının matbaası dahil her şeyi kontrol ediyorlar. Hava kuvvetleri, kaçakçılık rotaları... Her şey onların elinde.

Hafter halen uluslararası destekten faydalanıyor. Yakın zamanda Moskova’da Putin’le görüşmüştü. Seyahati sırasında öldüğüne dair söylentiler çıkmıştı, ancak sağ salim geri döndü.

Bazı uzmanlar, Hafter’in Avrupa Birliği diplomatlarına karşı gösterdiği küçümseyici tavrı Avrupa’nın göç korkusuna ve kendi iç meselelerine bağlıyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Libya Ulusal Ordusu Komutanı Halife Hafter, Moskova'daki Kremlin'de bir araya geldi, 10 Mayıs 2025.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Libya Ulusal Ordusu Komutanı Halife Hafter, Moskova'daki Kremlin'de bir araya geldi, 10 Mayıs 2025. AP Photo

Ancak Gazzini'ye göre, Hafter’in en sorgusuz sualsiz destekçileri sonunda Abu Dabi ve Paris oldu. Birleşik Arap Emirlikleri, Afrika'nın en büyük petrol rezervlerine sahip Libya'nın cazibesini görürken; Fransa ve genel olarak Avrupa ise Akdeniz üzerinden gelen ve Libya üzerinden kıtaya ulaşmayı uman yüz binlerce mülteciyle başa çıkmaya çalışıyordu.

Tüm bu koşullar arasında Hafter, uluslararası desteği fırsata çevirebileceğini düşündü ve sonunda Libya'nın yöneticisi olma şansını gördü — kim bilir, belki Kaddafi’den bile güçlü.

2019’da, BM Genel Sekreteri António Guterres’in Trablus’a geldiği gün, Hafter, uluslararası alanda tanınan Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni devirmeye karar verdiğini açıkladığında, hatta Mısır bile onu bu hamleden vazgeçirmeye çalıştı.

Ancak Gazzini'nin Euronews'e Roma'daki IRG ofisinden aktardığına göre, “Ama o, Emirliklerin kendisine sağladığı özgüvenle doluydu. Ona hava desteği veriyorlardı. Fransızlar da aynı şeyi istiyordu.”

Bu kibri, bazıları tarafından Hafter’in müttefiki olan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Ukrayna’ya yönelik tam ölçekli işgaline benzetildi.

Ancak benzer şekilde Hafter’in hamlesi de başarısız oldu. Trablus Hafter’in birliklerinin eline geçmeyi reddetti ve Libya bir tür çıkmaza sürüklendi.

Bölünmüşlük içinde ayakta

Tüm bu süreç boyunca Hafter’in ailesi için olağanüstü bir servet biriktirdiği ve aile üyelerini farklı pozisyonlara yerleştirdiği belirtiliyor.

Euronews’e konuşan Eaton, “Khalifa Hafter öldüğünde oğulları gelip yönetimi devralabilir mi diye bir tartışma vardı. Görünüşe göre onlar zaten daha babaları hayattayken kendi güç ağlarını kurmaya başlamışlar” dedi.

Ve tüm kontrol ailenin ve Hafter’in çocuklarının elinde; El Gomati’nin özetlediği gibi:

“Saddam kara birliklerini yönetiyor. Khaled kişisel koruma birliğini kumanda ediyor. Belkacem, Libya'nın yeniden inşa fonundaki milyarları kontrol ediyor. Sedig ise uzlaşı dosyasını yürütüyor.”

Ailenin toplam servetinin milyarlarca dolara ulaştığı tahmin ediliyor.

Tüm ülkeyi ele geçirmeyi başaramamasına rağmen Hafter ve oğulları Libya'nın büyük bir bölümünü yönetmeye devam ediyor.

El Gomati, “Doğu Libya’da önemli olan her şey onun kontrolünde” diyor.

“Petrol sahaları, limanlar, havaalanları, askeri üsler ve merkez bankasının matbaası… Kendi hava kuvvetlerine sahip, sınır ötesi kaçakçılık yollarını kontrol ediyor... Devlet içinde devlet gibi işliyor.”

Euronews, yorum almak üzere Khalifa ve Saddam Hafter’e ulaşmaya çalıştı.

ARŞİV - Göstericiler, Trablus'ta düzenlenen bir protestoda Hafter karşıtı sloganlar atıyor, 19 Nisan 2019.
ARŞİV - Göstericiler, Trablus'ta düzenlenen bir protestoda Hafter karşıtı sloganlar atıyor, 19 Nisan 2019. AP Photo

Kendisini mareşal ilan eden Hafter’in önemli bir uluslararası desteği olduğu da, geçen hafta boyunca AB'den herhangi bir yaptırım gelmemesinden anlaşılıyor.

Son olarak Putin'le görüşmek üzere Rusya’ya gitmişti – bu ziyarette öldüğüne dair söylentiler çıkmıştı, ama her zamanki gibi yeniden ortaya çıktı.

AB heyetinin aşağılanması da Hafter’in Avrupa’daki sözde müttefiklerini köşeye sıkıştırdığı ilk vaka değil.

Euronews'e konuşan analistler, bunun Avrupa’daki “düzensiz göç” tartışmalarıyla ve “doğudan hareket eden göçmen teknelerinin Hafter’in bilgisi dışında olamayacağı” gerçeğiyle ilgili olduğunu söylüyor.

Gazzini, kendi ülkesi İtalya’dan bir örnek verdi: “Yaklaşık bir buçuk yıl önce, birçok göçmen İtalya kıyılarına yönelirken Hafter, Roma’ya resmî bir ziyaret ve davet istediğini ima etti. Ve aldı.”

Röportajının sonunda El Gomati, Avrupa'nın Hafter'e yönelik yaklaşımını sert şekilde eleştirdi: “Avrupalılar sürekli olarak kurban rolüne gönüllü oluyor. Hafter, AB diplomatlarını çaresiz talipler gibi görüyor, çünkü tam olarak öyleler.”

Eaton ise aynı noktaya biraz daha diplomatik bir dille değindi: “Gerçekten büyük bir dengesizlik var” dedi.

Ama Avrupa da boşlukta hareket etmiyor. Genellikle uluslararası kurallara ve anlaşmalara bağlı kalmaya çalışırken, sahada gri alanların ve örtülü eylemlerin sözleşmelerden daha etkili olduğu bir arenada hareket ediyor.

Bazen güçlü bir adamı yanınızda tutmak – ya da en azından kulağına ulaşabilmek – daha faydalı olabiliyor.

Gazzini’nin de kabul ettiği gibi: “Diğer devletlerle karşılaştırıldığında elimizde çok az koz var. Mesela Rusların MiG uçakları var, Hafter’in emrine veriyorlar.”

“Bir de BAE’ye bakın, ambargoyu ihlal ederek mühimmat ve takviye gönderiyorlar.”

Erişilebilirlik kısayollarına git
Haberi paylaşın Yorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

İstanbul'da Türkiye-İtalya-Libya zirvesi: Avrupa'ya yönelik göç ön planda

İsrail, Gazze'de Katolik kilisesine saldırdı: 2 kişi öldü, çok sayıda insan yaralandı

Nicolas Sarkozy'nin mahkumiyeti Fransa için ne anlama geliyor?