İstanbul trafiğini temiz enerjiye dönüştüren start-up girişimi ile tanışın

Avrupa'nın en kalabalık şehri olan İstanbul'da her gün ortalama 3.8 milyon araç trafiğe çıkıyor. Bu rakam her gün 600 kadar artış gösteriyor.
Avrupa'nın en kalabalık şehri olan İstanbul'da her gün ortalama 3.8 milyon araç trafiğe çıkıyor. Bu rakam her gün 600 kadar artış gösteriyor. © Canva
By Kerem Congar
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

İstanbul ulaşımında sıklıkla kullanılan metrobüs araçlarından çıkan rüzgardan elektrik elde eden Türk start-up şirket Devecitech, ENLIL projesiyle Avrupa'da dikkatleri üzerine çekiyor.

REKLAM

Sürdürülebilir enerji konusunda Türkiye'de yapılan dikkat çekici yatırımlardan biri İstanbul'daki toplu taşıma duraklarında gizli.

İstanbul'da yaşıyorsanız ve metrobüs kullandıysanız otobüs yolları ve durak kenarlarındaki elektrik üreten rüzgar türbini düzeneklerini görmüş olabilirsiniz.

Enlil Dikey Eksenli Rüzgar Türbini, İstanbul teknik Üniversitesi (İTÜ) araştırma görevlileriyle Devecitech adlı start-up şirketle ortaklaşa geliştirildi.

Enlil'lerin çalışma mantığı aslında çok basit. İstanbul caddelerinde, özellikle de E-5 otoyolu üzerinden geçen araçların açığa çıkardığı rüzgardan ve bu silindirlerin üzerindeki güneş panellerinden elektrik elde etmek.

İBB'nin yer desteği çok önemliydi. Projemiz bir anda LinkedIn'de 100 milyondan fazla paylaşıldı. Haritada adını bile bilmediğim ülkeler Enlil projesinin reklamını yapmaya başladı.
Kerem Develi
Develitech CEO'su, Enlil projesi mimarı

Enlil projesi fikrinin üniversite yıllarında aklına geldiğini belirten Develi, projeyle ilgili euronews'e şunları dile getirdi:

"Evim Fenerbahçe'deydi ve metrobüsle Yenibosna'ya gidiyordum. Yol 1.5 saat sürüyordu. Çok vaktim vardı. Düşünmeye de çok fırsatım oluyordu. Bir gün metrobüsle giderken bir tahliye kapakçıklarının hareket ettiğini gördüm ve "Ben bu rüzgarı kulanırım" dedim. Bir patent dosyası nasıl yazılır onu öğrendim. Ve sonra dedim ki ben bunu üretirim. Çevremdekiler, hocalarım git iş bul çalış bu start-up olaylarına girme dedi. Ben aslen inşaat mühendisiyim ancak teknolojiye ve sürdürülebilir enerji gibi konulara çok meraklıyım."

"Bu sebeple önce tasarımı öğrendim, elektrik elektronik kısmını öğrendim işin. Rüzgar türbinini odamda yaptım. Evde tabi 2 metrelik bir alet çok hoş durmuyordu. Sonra melek yatırımcı bulmak için bir girişimcilik yarışmasına katıldım ve kabul aldım. Ancak deyim yerindeyse benimle alay ettiler. Sen bu işi yapamazsın dediler. Ve o yarışmadan elendim. Daha sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden bir yer tahsis etmelerini istedim projem için. Çok ilgilendiler ve bana Edirnekapı'da bir yer verdiler. Testlerini orada yaptım türbinin ve bir video çekerek bu görüntüleri LinkedIn'e koydum. Ondan sonra enteresan bir şey oldu. Bu görüntüler bir anda yüzbinlerce ve sonra milyonlarca kez tıklandı ve paylaşıldı. BCC'de ismini harita bilmediğim ülkelerin sitelerinde haberler çıkmaya ve paylaşılmaya başlandı. Toplamda paylaşım sayısı 100 milyonu geçti. O dönemde dünyada en çok paylaşılan start-up olduğumuzu düşünüyorum. Ancak elbette bu kadarını düşünmüyorduk." diye konuştu.

1 Enlil, 2 evin günlük enerji ihtiyacını karşılıyor

Yoldan geçen araçların açığa çıkardığı rüzgar, kulağa çok güçlü bir kinetik enerji gibi gelmeyebilir. Ancak Enlil'lerin üzerindeki dik, ince demir pervaneler saatte 1 kilovat elektrik enerjisi üretebiliyor.

Bu dikey türbinlerin üzerinde bir de güneş panelinden elektrik elede eden farklı bir sistem daha var. Her bir Enlil, Türkiye'de 2 evin elektrik enerjisini karşılayabiliyor.

Modern tasarıma sahip ENLIL türbinlerinin ömrü yaklaşık 20 sene. Enlil'lerin basit ve dayanıklı tasarımı gelecekte ömürlerini daha da uzatabilir. Türbinlerin montajı ve sabitlenmesi de oldukça kolay.

Enlil'lerin üzerindeki mini türbinler hareket eden araçların yanına yerleştirilebilecek kadar küçük ve bir rüzgar türbini için oldukça az yer kaplıyor. Bu sebeple geleneksel rüzgar türbinlerinin hiçbir şekilde giremeyeceği alanlara girerek, şehir sokakları, caddeler ve hatta binalar üzerine bile kurulabiliyor. Nakliye ve montaj açısından da oldukça kullanışlı.

euronews: Envil projesini geliştirmeyi düşünüyor musunuz? Şu andaki çalışmalarınız hangi yönde?

"Asıl amacımız Envil sisteminin mühendislik yönünü geliştirmek. Aslında biz, melek yatırımcılar için pek de uygun tipler değiliz. İş-para kısmından ziyade projeye ürüne odaklanan bir yapımız var. Aslında ben mentör ve melek yatırımcıların dediklerinin tam tersini yaptım. Onları dinleseydim başarılı olamazdım. Herkesin yol haritası farklıdır. Herkesi dinleseydik zaten başarılı olamazdık. Biz hep farklı olmak istedik çünkü."

"Envil 2 için de akıllı sensörler düşündük. Tasarımı değiştirdik. Seri üretime geçebilmek için bir 160 senelik bir Fransız şirketiyle anlaştık. Envil 2 hava kirliliğini, yoldan geçen araç sayısını, türbinin ne zaman bozulacağı gibi verileri sisteme atıyor. Yani Envil 2 aslında akıllı şehir için geliştirdiğimiz bir proje. Yeni türbin aslında "Gorlov helical darrieus" denilen DNA sarmalına benzeyen bir türbin. 2-3 ay gibi kısa bir sürede tasarımdan üretim aşamasına geçtik. 1.5 gün sürecek kanat üretimi süresini 25 dakikaya düşürdük, maliyeti de 10 kat ucuzlattık. Aslında henry Ford'un arabalara yaptığını biz rüzgar türbinlerine yaptık."

euronews: Türkiye'de sürdürülebilir enerji konusunda yapılan çalışmalar sizce yeterli mi?

"Ben oryantalist kültürü sevmem. Biz cumhuriyet döneminde birçok işler başardık. Biz kendimize dönsek ve egolarımızı bir kenara bıraksak, kapışmaları bıraksak işler yoluna girecek. Gençlerin beyni zehir gibi çalışıyor. Çalışkan insan da çok. Biz yapımdan ziyade, üretimde geriyiz. Örneğin rüzgar türbinleri ve güneş panelleri. Bunları yurt dışından satın alıp bunları Türkiye'de kurmanın bir anlamı yok. Bu sistemlerin üretimleri tamamen yerli olmalı. Servis dışardan, hammadde dışardan olursa olmaz. Teknoloji dışardan gelmemeli. Biz yeniye çok çabuk alışırız. Biz Türk milleti olarak sürdürülebilir enerji için gerekli sistemleri yerli olarak üretmeliyiz. diğer türlü bir anlamı olmaz. Güneş ve rüzgar enerjisinde potansiyelimiz çok yüksek. Ancak bunun ne kadarını kullanabiliyoruz, bu bir soru işareti."

euronews: Küresel ısınmaya karşı dünyada ne gibi çalışmalar yapılmalı? emisyon salımı nasıl düşürülebilir?

"Çin ve ABD bu işin içine girmeli. Çin zaten tek başına çok büyük oranda emisyon salımı yapıyor. Bu 2 ülke yenilebilir enerjiye geçişte önayak olmazsa, bu işler yürümez. Bu arada nükleer enerji de yüzde 99.5 oranda yenilenebilir enerji. Fransa enerji ihtiyacının yüzde 70'ini nükleerden sağlıyor. Belki bu da düşünülebilir. Sanıldığı gibi nükleer, çok tehlikeli bir teknoloji değil. Güvenlik önlemleri çok yüksek."

"Bunun yanında bir firma var kloroflorokarbon gazı (deodorantlarda kullanılan) üretiyor. Bu gaz, ozon tabakasını deliyor. Ama bu firma yıllarca lobicilik yaparak bu gazın ozonu delmediğine dair propagandalar yaptı. Çünkü elinde stok var ve bunu tüketmek zorunda. Ancak sonra ne oldu. Başka alternatif bir gaz buldular ve deodorantlarda onu kullandılar. Bu sefer kloroflorokarbon aleyhinde propaganda yaptılar ve diğer firmaları batırdılar. Aslında her kapı kapitalizme çıkıyor. "

euronews: Halk bu konuda ne yapabilir. Küresel ısınmayı azaltabilmek için günlük yaşantımızda neler yapmalıyız?

"Halkın da bilinçlenmesi lazım. Berlin'de birçok ülkenin enerji bakanlarının katıldığı bir konferansa davet edilmiştik. Orada şunu söylemişlerdi; dünyada en büyük enerji israfı gıda-tarım sektöründe oluyor. İlki hatalı sulama ve ikincisi de buzdolapları. Buzdolapları maalesef içindeki gazlarla birlikte iyi bir şekilde geri dönüştürülemiyor. Bu iki alanda ilerleme kaydetsek, aslında fazladan 1 watt'lık elektriğe bile ihtiyacımız yok."

1 tişört 10 ton suyu kirletiyor. Alışkanlıklarımızı düzeltmeliyiz.
Kerem Deveci
Devecitech CEO'su

"Bunun yanında, yaşam tarzımızı değiştirmemiz lazım. Yılda 10 tane tişörte ihtiyacımız yok. Bir tişörtün üretimi 10 ton suyu kirletiyor. Gereksiz ambalajlar yavaş yavaş piyasadan kalmaya başladı. Örneğin elektrikli araçların üretimi, fosil yakıt kullanan araçlardan daha fazla çevreyi kirletiyor üretim aşamasında. Çünkü sistem buna kayıyor, trend oldu ancak elektrikli araç üretmenin maliyeti daha düşük. Hükümetlere ve büyük şirketlere büyük iş düşünüyor. Başımıza büyük bir felaket gelmeden, ya da büyük yaptırımlar olmadan insanların eski yaşantılarının kolay kolay değişeceğini zannetmiyorum. Para için kendi soluduğu havayı zehirleyen insanlarız biz. Projesi olan arkadaşlara da tavsiyem, kimseyi dinlemesinler ve sabrederek işlerine odaklansınlar. Başarı bu şekilde gelecektir."

REKLAM

Ancak Enlil'in doğaya olan faydaları bununla da sınırlı değil. Türbinler ayrıca bulunduğu bölgenin sıcaklığını, nemini, emisyon oranını ve deprem aktivitesini izleyen bir dizi akıllı teknolojiyle donanımlı.

Bu dikey türbinlerin elde ettiği veriler, İstanbul'da çevre ve iklim değişikliğiyle alakalı ölçümler yapan bilim insanlarının çalışmalarına önemli katkılar sağlıyor.

Bu fikir, girişimci ve bir inşaat mühendisi olan Kerem Deveci tarafından hayata geçirilmiş. Viyana Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünde yüksek öğrenimine başlayan Deveci, bölümünün son senesini İstanbul Kültür Üniversitesi'nde okudu ve mezun oldu. Develi, öğrencilik hayatı süresince alternatif enerji kaynakları ve yenilenebilir enerji türbinleri üzerinde çalışmalar yaptı.

ENLIL projesine ödül

Kerem Deveci'nin aklına Enlil türbinleri fikri, öğrencilik hayatında yaptığı uzun metrobüs yolculukları sırasında geldi. Deveci, Kadıköy'de yani İstanbul'un Anadolu yakasında oturuyordu ve okula gitmesi için metrobüse binerek Yenibosna'ya yani Avrupa yakasının diğer ucuna gitmesi gerekiyordu. Deveci bu fikri geliştirdiğinde imkanları kısıtlıydı. ENLIL adını verdiği türbinleri odasında tasarladı ve 2017 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden (İBB) destek aldı.

Enlil 2 projesiyle çalışmalarını sürdüren ve bu türbinleri daha fazla otoban ve caddeye yaymayı amaçlayan Deveci, ABD'nin en büyük yoğurt şirketi Chobani'nin sahibi milyarder iş insanı Hamdi Ulukaya'nın girişimci gençlere verdiği Ulukaya Girşimi start-up destek programına kabul edildi. Genç mühendis 2018 yılında finale kalarak ve projesi destek alan 6 start-up şirketten biri oldu.

REKLAM

Deveci bu projeyle birçok ödül kazandı. Forbes dergisinin imalat ve sanayi kategorisinde "30 yaş altı 30 Avrupa (Forbes 30 Under 30 Europe 2020)" listesine giren Deveci, 2018 yılında Merdedes Benz Türk Start-up Yarışması'nda da teknoloji dalında birinci seçildi.

Deveci ayrıca, dünyanın en büyük iklim yarışması olan ClimateLaunchpad Urban Transitions alanında birinci olarak Türkiye'yi İskoçya’da temsil etti.

2020'de Türkiye rüzgar enerjisinden 24.6 teravat elektrik elde etti

Türkiye'de geçtiğimiz sene rüzgar enerjisinden sağladığı elektrik 24.6 teravatla (tWh) yılın en yüksek seviyesine ulaşırken, rüzgarın toplam elektrik üretimindeki payı yüzde 8.1 oldu.

2021'in ilk 6 aylık verilerine bakıldığında Türkiye'de rüzgar kullanılarak elde edilen elektrik enerjisinin diğer kaynaklara oranıysa 9.4. Türkiye'de 2021 yılında kuraklık yaşandığı için hidroelektrik santrallerinden elde edilen elektrik oranı yüzde 12.4 düşüş yaşadı.

Türkiye, sürdürülebilir enerji üretimi kapasitesi yönüyle oldukça zengin bir coğrafya. Danimarka'daki bir rüzgar enerjisi şirketi Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası'ndan 85.2 milyon euroluk bir yatırım aldı ve Türkiye'de sürdürülebilir enerji üretimi için önemli projeler tasarlıyor.

REKLAM

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası'ndan 85.2 milyon Euro'luk bir mega yatırım olan Danimarka ile bir açık deniz rüzgar çiftliği üzerinde işbirliği yapma planları ve Türkiye topraklarında yeşil enerji üretimini genişletmek için sürekli planlar var.

Devecitech firması tarafından geliştirilen Enlil ve Enlil 2 projeleri, İstanbul'da başarılı bir şekilde yaygınlaşırsa, Avrupa'daki bazı büyük şehirlerde de benzer projelere önayak olabilir.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Judo Azerbaycan'da: Bakü Grand Slam'i açılışını yaptı

İran: Yüzde 60 saflıkta 25 kilogram zenginleştirilmiş uranyum stoğuna ulaştık

Ocak 2024 resmi olarak kayıtlara geçen en sıcak ocak ayı oldu