Newsletter Haber Bülteni Events Etkinlikler Podcasts Video Africanews
Loader
Bize Ulaşın
Reklam

'İklim değişikliği cinsiyetçidir': Uzmanlar, krizle mücadelede daha fazla kadına ihtiyaç olduğunu vurguluyor

Gambiya İklim Bakanı Rohey John, Estonya İklim Bakanı Yoko Alender ve İrlanda eski Cumhurbaşkanı Mary Robinson CO29'da diğer kadın liderlerle birlikte fotoğraf çektirdi.
Gambiya İklim Bakanı Rohey John, Estonya İklim Bakanı Yoko Alender ve İrlanda eski Cumhurbaşkanı Mary Robinson CO29'da diğer kadın liderlerle birlikte fotoğraf çektirdi. ©  AP Photo/Peter Dejong
© AP Photo/Peter Dejong
By Lauren Crosby Medlicott
Yayınlanma Tarihi
Haberi paylaşın Yorumlar
Haberi paylaşın Close Button

Son iklim zirvesine katılan 78 dünya liderinden yalnızca sekizi kadındı. Peki, bu eşitsizlik nasıl aşılabilir?

REKLAM

İklim krizi herkesi eşit etkilemiyor: Kadınlar ve kız çocukları, yoksulluğun en ağır yükünü taşıdıkları gibi, iklim değişikliğinin de en büyük bedelini ödüyor.

Kırsal bölgelerde su, yiyecek ve yakacak odun sağlamak genellikle kadınların sorumluluğunda. Kuraklık ve seller arttıkça, daha fazla çalışmak ve daha uzun mesafeler kat etmek zorunda kalıyorlar.

İklim değişikliği sadece çevreyi değil, toplumsal dengeleri de sarsıyor. Çatışmaları, eşitsizlikleri ve kırılganlıkları derinleştirirken, kadınları toplumsal cinsiyete dayalı şiddete karşı daha savunmasız hale getiriyor. Aşırı hava olaylarında kadın ve çocukların ölme olasılığı erkeklere kıyasla 14 kat daha yüksek. Yerinden edilen her beş kişiden dördünün kadın ya da kız çocuğu olduğu tahmin ediliyor.

CARE International UK’de toplumsal cinsiyet eşitliği kıdemli danışmanı Helen Pankhurst, Euronews Green’e verdiği demeçte durumu net bir ifadeyle özetliyor: “İklim değişikliği cinsiyetçidir. Bu, kadınların ve kız çocuklarının temel haklarını tehdit eden feminist bir meseledir.”

Helen Pankhurst, 2018'de Londra'da Uluslararası Kadınlar Günü'nü kutlamak için düzenlenen etkinlikte.
Helen Pankhurst, 2018'de Londra'da Uluslararası Kadınlar Günü'nü kutlamak için düzenlenen etkinlikte. Guy Bell

Pankhurst'e göre, iklim değişikliğinin kadınlar üzerindeki ağır iş yüküne rağmen, kadınlar "tabandan kampanya yürütme ve değişime ilham verme konusunda öncülük ediyor."

"Topluluklarını bir araya getiriyor, çözümler üretiyor, dayanıklılık gösteriyor ve daha iyi bir gelecek için umut veriyorlar" diyor.

Ayrıca, sivil toplumda da ön saflarda yer alarak, doğaya geri dönüşü olmayan zararlar veren politikalara karşı mücadele ettiklerini vurguluyor. "Kadınların ayağa kalktığı ve değişim talep ettiği bir zemin var; tek eksik, siyasi güç koltuklarında yeterince temsil edilmemeleri."

Son iklim zirvesine katılan 78 dünya liderinden sadece sekizi kadındı

Pankhurst, "Yaşamları orantısız şekilde etkilenen kadınların ve kız çocuklarının küresel sahnede seslerinin duyulmaması son derece sinir bozucu" diyor. "İklim ve toplumsal cinsiyet adaleti el ele gider; biri olmadan diğeri olmaz."

Ancak küresel karar alma süreçlerinde kadınlar hâlâ yeterince temsil edilmiyor. En son COP29’a katılan 78 dünya liderinden yalnızca sekizi kadındı. BM iklim konferanslarındaki delegasyon sayısı giderek artsa da, kadınların temsili durgunlaşmış ve hatta azalmış durumda.

Kadınların uluslararası iklim müzakerelerinde eşit şekilde temsil edilmesini amaçlayan SHE Changes Climate kampanyasının kurucularından Bianca Pitt, Euronews’e verdiği demeçte bu dengesizliğin neden kritik olduğunu vurguluyor:

"Kadınlar acı çektiğinde, herkes acı çeker. Bunun zincirleme bir etkisi var."

Bianca Pitt, uluslararası iklim müzakerelerinde kadınların eşit temsili için mücadele eden SHE Changes Climate adlı kampanyanın kurucu ortağıdır.
Bianca Pitt, uluslararası iklim müzakerelerinde kadınların eşit temsili için mücadele eden SHE Changes Climate adlı kampanyanın kurucu ortağıdır. Bianca Bitt

Kadınlar—özellikle ekonomik olarak marjinalleştirilmiş geçmişlerden gelenler—iklim değişikliğiyle ilgili karar alma süreçlerine dahil edilmezse, onların deneyimleri ve bakış açıları yok sayılmış olur.

"Kararları sadece belirli bir grup insan alırsa, o kararlar eksik kalır ve istenen sonucu vermez" diyor Pitt.

"Çoğu karar, erkekler tarafından hem erkekler hem de kadınlar için alınıyor. Bu da büyük bir kör nokta yaratıyor çünkü insanlar genellikle yalnızca kendi akran gruplarındaki deneyimlere dayanarak karar veriyor."

Araştırmalar, kadınların iktidarda olmasının daha güçlü iklim politikalarına yol açtığını gösteriyor

Pitt, kadınların gezegenimizin geleceğiyle ilgili en kritik tartışmalara dahil edilmemesinin sadece adil olmadığını, aynı zamanda en iyi çözümleri üretme açısından da büyük bir kayıp olduğunu söylüyor.

"Karar alma süreçleri kadın ve erkeklerin bakış açılarını içerdiğinde, çözümler daha kapsamlı ve sağlam olur."

Araştırmalar da bunu doğruluyor: 91 ülkede yapılan bir çalışma, ulusal parlamentolarda kadın temsilinin daha sıkı iklim politikaları ve daha düşük karbon emisyonları ile ilişkili olduğunu ortaya koydu. İtalya'daki bir araştırma, kadın liderlerin atık yönetimine öncelik vererek su, enerji ve kaynak israfını azalttığını gösterdi. Özel sektörde yapılan incelemeler, yönetim kurullarında daha fazla kadın bulunan şirketlerin enerji verimliliğini artırma, çevresel etkilerini azaltma ve yenilenebilir enerjiye yatırım yapma olasılığının daha yüksek olduğunu ortaya koydu.

Kadın liderliğindeki firmalar, emisyonları düşürme konusunda daha fazla çaba sarf ederken, çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) göstergelerinde daha iyi sonuçlar elde ediyor.

Pitt, "Araştırmalar, kadınların yer aldığı ekonomilerin daha dirençli olduğunu gösteriyor—daha güçlü, daha üretken ve herkes için daha iyi sonuçlara sahipler" diyor.

Aynı durum, iklim politikaları için de geçerli. Kadınlar karar alma süreçlerine dahil edildiğinde, politikaların başarılı olma olasılığı çok daha yüksek.

Neden daha fazla kadın iklim değişikliği konusunda liderlik yapmıyor?

Pankhurst, "Kadınların iklim değişikliği konusunda tabanda ve sivil toplumda liderlik yaptığını biliyoruz; bunu CARE International olarak dünyanın dört bir yanındaki programlarımızda görüyoruz" diyor.

Kadınlar, kendi evlerinden başlayarak topluluklarında iklim müdahalesine öncülük ediyor. Tarım kooperatiflerine liderlik etmek, kuraklığa dayanıklı ürünler ekmeye teşvik etmek ve geleneksel medyaya erişimi olmayan kadınların hayatlarını kurtaran erken uyarı sistemleri oluşturmak gibi yenilikçi ve sürdürülebilir çözümler üretiyorlar.

Ancak kanıtlar bu kadar netken, kadınlar neden hâlâ siyasette ve iklim değişikliği liderliğinde yeterince temsil edilmiyor?

Pitt bu durumu açıkça özetliyor: "Kesinlikle bir cinsiyet önyargısı var. Bu gerçek ve güçlü."

Belki de sorun, kadın liderlere yönelik bilinçaltındaki güvensizlikle ilgili. BBC'nin, Kamala Harris'in ABD'nin ilk kadın başkan yardımcısı olduğu dönemde araştırdığı gibi, bazıları kadınların erkekler kadar otoriter ya da atılgan olmadığını düşünüyor.

Pitt’e göre, bu eksikliğin temel nedenlerinden biri temsil sorunu.

"Eğer liderlik eden kadınlar yoksa, genç kadınlara bu kariyeri seçmeleri için örnek olamazsınız."

"Eğer bu konferanslara kadınların liderlik ettiğini görmezseniz, genç kızlar ilham almaz—ve bu alanın sadece gri takım elbiseli erkeklere ait olduğunu düşünürler."

Daha fazla kadın iklim liderliği pozisyonlarına nasıl ulaşabilir?

Uzmanlar, kamu kurumları, işletmeler ve hükümetlerin iklim değişikliği alanında kadınlara yönelik bilinçsiz önyargıları giderek daha fazla fark ettiğini söylüyor. Ancak yavaş ve organik bir değişim için bekleyecek zaman yok.

Pitt: "Organik büyüme [kadınların iklim değişikliği liderliğinde] sonuç vermiyor. BMİDÇS Toplumsal Cinsiyet Eylem Planı’na göre iklim müzakereleri delegasyonlarının yüzde 50’si kadınlardan oluşmalı."

Kadınların müzakerelere katılımını artırmak için beceri kazandırılması ve onlara daha fazla söz hakkı verilmesi gerektiğini vurguluyor: "Bir kadın toplantıya başkanlık ederse, odadaki diğer kadınların konuşma olasılığı artar."

Ayrıca, hâlihazırda bu alanda liderlik eden kadınların görünürlüğünü artırmanın, genç kızlara ilham vermek için kritik olduğunu belirtiyor: "Onları öne çıkararak, genç kızlara liderlik yapmanın mümkün olduğunu göstereceğiz."

İngiliz süfrajet lideri Emmeline Pankhurst'ün büyük torunu olan Pankhurst de kadınların bu krizle ilgili karar alma süreçlerinde daha fazla yer almasını istiyor: "Kadın liderliğindeki örgütleri finanse etmeli, onları ulusal ve küresel düzeyde gerçek bir fark yaratmaları için desteklemeliyiz."

Ve bu 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde, statükoyu koruma lüksümüz olmadığını hatırlatıyor: "Kaybedecek zamanımız yok—iklim değişikliği burada ve şimdi. Bu uzak bir tehdit değil."

Erişilebilirlik kısayollarına git
Haberi paylaşın Yorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Havayollarından ayakkabı üreticilerine: Alman STK'nın 'greenwashing' yapan şirketlerle mücadelesi

Yunanistan deniz koruma alanlarını genişletirken petrol sondajına yeşil ışık yaktı

BM Kadın Birimi: Her dört ülkeden biri kadın hakları konusunda geri adım attı